4 Aralık 1915'de Başbakan, sosyalist lider Şaydeman ile siyasi bir görüşme yapar. Onun barış hakkındaki düşüncesini beğenir ve işbirliği önerir. Çünkü hükümette sosyalistler de barıştan yanadır.8 Aralık 1915'de Şeydeman sağcı lider von Payer ile görüşür. Orada sağcı partiler adına yapılacak barış demecini görür. O demeçte işgal edilen toprakların barışta katılmasını görür. Bu düşünce halkların kardeşliği felsefesi üzerinde kurulmuş olan barışçı sosyalist nazariyeye aykırıdır. Bu nedenle bu demeç Şeydaman karşı çıkar. Pangermanist düşünceyi savunan Payer ona şu düşünce ile cevap verir: "Bu toprak katma lehinde bir söz değildir. Ancak sosyalistlerin hiçbir toprak katılmasına karşın olan görüşünün reddidir. Güvencemiz için kesin olarak zaruri olan yerleri almalıyız?."Sosyalistlerle, pangermanistler arasında başlayan bu toprak katma tartışması büyür. 9-16 Aralık günleri arasında tartışma devam eder. Her iki gurupta düşüncelerinde ısrarlı olunca Başbakan Rayştag'da her gün kürsüye çıkarak anlaşmazlığı gidermeye, karşı düşünceleri birleştirmeye çalışır. Barışa gidecek yolu arar. Hatta barış için hükümetin şart olarak elde etmek istediği düşünceleri ve inancaları dahi açıklar.Başbakan 9 Aralıkta Rayştag'da önce genel askeri durumu açıklar: Belçika'nın durumunu, Batı cephesini, doğuda Rusya'nın terk ettiği toprakları, Çanakkale cephesini, Sırbistan'ın işgalini ve Selanik'in durumunu anlatır? Sonunda da her iki siyasal görüşe sahip guruplara da şöyle seslenir: "Ben sizlere yalnız içerde ve savaş alanlarındaki düşünceleri söyledim? Düşmanlarımız olaylar karşısında acizlerini kabul etmek istemezlerse buna daha sonra mecbur kalacaklardır? Düşmanlarımızca istenilmiş olan bu savaşa Almanya'nın geleceğinin sağlanması için gerekli olan sonuncu elde edinceye kadar kararlıyız."Başbakan'ın, düşmanların barış istemesini sabırla beklenilmesini isteyen düşünce sine karşı şu düşüncelerini açıklar: "Bütün uluslar barış istiyorlar. Yalnız devlet adamları girmiş oldukları çıkmazdan nasıl çıkacaklarını bilmiyorlar. Almanya'nın güvenini sağlama işi gerçekleşmiş olduğuna göre sorum, hükümetin barışa hazır olup olmadığıdır. Barış sözünü ilk olarak askerlik ve ekonomi bakımından iyi olan Alman Hükümeti ağza almalıdır. Fetih ve istila yönleri hangi yönden gelirse gelsin ayıplanmalıdır. Almanya aç bırakılamaz? Eğer basın barış üzerinde serbestçe yayımda bulunabilse bütün ülkelerde barış isteği öyle coşkunlukla kabarır ki bütün dünya, barışı ilk öneren yanı tutar."Ertesi gün Başbakan, Şeydamanın düşüncesine şöyle karşılık verir: "Düşman, Almanya'nın barış üzerinde konuşmasını, bizim barış aradığımız yolunda yorumlayarak kendi amaçlarını bizde gerçekleştirmek için bir neden görür. Bununla birlikte Şeydaman'ın söylevi beğenilmeğe değer. Almanya'nın şimdiye kadar ele geçirdiği yerlerin tümünü istila yoluna gittiğinden barışı tepeceği kaygısı doğru değildir. Balkanlarda kazanılan başarıdan sonra Türkiye'ye yol açılmış olduğundan, İngiliz imparatorluğunun nazik noktaları tehlikededir. Düşman oyununu kaybettiğini görmelidir? Bununla birlikte düşmanlarımızın hiçbir bize barış önermiyor? Düşmanın düşündüğü fesat, savaşı uzatarak Almanya'yı güçsüz bırakmaktır? Düşmanımızın bu günkü anlayışına göre,Almanya'nın barış önermesi delilik olup yalnızca savaşın uzamasına yarar?"Başbakan daha sonraki konuşmasında Alman yanın barışta ne gibi inancalar isteyeceğini belirtir: "Bundan böyle ne doğuda ne de batıda düşmanlarımızın elinde yarından itibaren her zamankinden daha büyük bir çetinlikle tehdit etmelerine yarayacak istila kapıları kalmamalıdır. İsteyeceğimiz inancaları kesin olarak şimdiden bildirecek durumda değilim. Ancak düşmanlarımız bilmelidirler ki onlar bu savaşı ne kadar uzatır ve amansız kılarlarsa inancalayacağımız inancalar o kadar çoğalacaktır. Herkes biliyor ki Fransa, Polonya'da bize karşı asker kalesi kuması ve demiryolu yapması için borç para vermişti. Yine her kes biliyor ki Fransa ve İngiltere, Belçika'yı bize karşı istila yolu sayıyorlardı. Buna karşı orada askeri siyasi ve ekonomik inancalar elde etmeliyiz. Alman hükümetince bu savaş,ancak insan tahminlerinin ilerisini görebildikleri ölçüde yeniden başlamayacağına dair inancalar elde edilerek bitirilmelidir?"Başbakan toprak katmayacağız tezini kabul eder görünürken Belçika ve Lehistan'ı eski halinde bırakmayacağını söylerken buralarda istilada bulunacağını ifade etmektedir.Başbakandan sonra kürsüye çıkan sağcı önderlerden Şpahn burjuva ve Pangermanist partiler adına şu düşünceyi belirtir: "Biz de savaşın sona ermesini diliyoruz. Tanıya güvenerek barış görüşmelerinden beklediğimiz sonuç Almanya'nın siyasal ve ekonomik durumunun sağlamlaştırılması ve ülkemizin gerektiği ölçüde büyütülmesidir."Sosyalist önderlerden Landsberg de söz alarak şu düşünceyi belirtir: "Başbakanın sözlerinden burjuva partileri adına söylenen demeçte bulunan, ülkeyi büyütmek düşüncesi çıkmaktadır. Bunu tersine olarak başbakanın sözlerinden ele geçirilmiş olan toprakların Almayanın uğramış olduğu saldırıya benzer saldırılara bir daha uğramamacasına dair haklı isteği kabul edilinceye kadar rehin olarak alıkonulacağı anlaşılıyor. Rehin ise istenilen şey elde edildikten sonra geri verilir. Başbakanın söylevi ile burjuva partilerinin bildirgesi arasındaki bu ayrılığı önemle belirtmek isterim."Yukarıdaki tartışmalar 14 Aralıkta sona erer. Meclis dağıldıktan sonra sosyalistler toplantı yaparlar. Bu toplantıda Landsberg'in konuşması ve düşüncesi eleştirilir. Sosyalist milletvekillerinden Ledeburg şu düşünceyi ileri sürerek Landsberg'in düşüncesinin oylamaya tabi olmasını ister; Rayştag'ın sosyalist parlamento gurubu 9 Aralıktaki barış üzerindeki soru ile ilgili tartışmalar sırasında Landsberg yoldaşın, gurubun görüşüne aykırı bir yol tutarak öbür partilerin açıkça ortaya attıkları toprak katma isteklerine karşı belirli muhalif bir durum almayı ihmal etmiş, bundan başka başbakanın daha az açıklıkla ifade edilmiş olmayan torak katma isteklerini hafifletmiş ve takındığı durumla toprak katma eyginliklerini desteklemiş olduğunu ilan eder? Toplantıda yapılan oylamada Ledeburg'un önerisi 60 şa 24 oyla ret edilir. Fakat sosyalistler arasındaki bu tartışmalar 16 Aralıkta kadar devam eder neticede herhangi bir görüş değişikliği olmaz. Toprak katma veya istila düşüncesi onaylanmış olur.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Ahmet Oğuz Bahadır / diğer yazıları
- Erzincan ateşkesi ve sonucu / 14.02.2011
- Bolşevik Rusya'nın Ermeni siyaseti / 12.02.2011
- Savaş şurası'nda alınan kararlar - II - / 10.02.2011
- Savaş şurası'nda alınan kararlar / 09.02.2011
- Alman - Gürcü işbirliği ve amaçları / 06.02.2011
- Başkan Wilson'un ince hesapları / 05.02.2011
- Başkan Wilson'un siyasi amaçları / 04.02.2011
- Brest Litovks Konferansı'na İngiltere'nin tepkisi - II / 03.02.2011
- Brest Litovks Konferansı'na İngiltere'nin tepkisi - I / 02.02.2011
- Mustafa Kemal'in Almanya seyahati / 01.02.2011
- Bolşevik Rusya'nın Ermeni siyaseti / 12.02.2011
- Savaş şurası'nda alınan kararlar - II - / 10.02.2011
- Savaş şurası'nda alınan kararlar / 09.02.2011
- Alman - Gürcü işbirliği ve amaçları / 06.02.2011
- Başkan Wilson'un ince hesapları / 05.02.2011
- Başkan Wilson'un siyasi amaçları / 04.02.2011
- Brest Litovks Konferansı'na İngiltere'nin tepkisi - II / 03.02.2011
- Brest Litovks Konferansı'na İngiltere'nin tepkisi - I / 02.02.2011
- Mustafa Kemal'in Almanya seyahati / 01.02.2011