Allah'a kulluk ve engeller
Mü’min, hem bu dünya, hem de âhiret saadeti için çalışan kişidir. Bir tarafa meyledip de, diğer tarafı terk etmek yanlıştır. İnsan, ikisi arasında orta yolu bulmalıdır
19.11.2024 18:20:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi
Mü'min, hem bu dünya, hem de âhiret saadeti için çalışan kişidir. Bir tarafa meyledip de, diğer tarafı terk etmek yanlıştır. İnsan, ikisi arasında orta yolu bulmalıdır.
Bir şeyi seven, onu dâima anar, onun rızâsını gözetir. Mü'min, bu dünyaya ait işlerini yaparken de ibâdet hâlindedir. Mü'minin her hâli kazançtır. Kul zikrettikçe Allah'a yaklaşır, her işinde Allah'ın rızâsını gözetir. Her ân Allah ile beraber olur. O zaman uyusa bile Allah ile beraberdir.
Besmele çeker başını yastığa koyar o ibâdet olur. Yemek yerken besmele çeker, yemeğin sonunda hamd eder, günahları affolunur. Çoluğunun çocuğunu kimseye muhtaç etmeme niyetiyle çalışıp kazanır, ibâdet olur.
Tasadduk etmek ve hayır hasenat yapmak niyetiyle, "Allah benden râzı olsun" diye helâl işine gitse, o hâli de ibâdettir. Aslında yemek yemek, uyumak, para kazanmak için işe gitmek dünya hâline ait işlerdendir.
Ama o kulun kalbi Allah ile beraber olduğu ve o işlerinde Allah'ın rızâsını gözettiği için dünyalık işlerle meşgul olsa bile, ibâdet hâlindedir, dâim zikir hâlindedir.
Abdulkadir Geylani, "Fethu'r-Rabbanî ve'l-Feyzu'r-Rahmâni adlı eserinde der ki:
"Kalp, Aziz ve Celil olan Allah'ı zikre devam ettikçe kendisine mârifet gelir, ilim gelir, tevhid gelir. Ayrıca Allah'tan gayri şeylerden yani mâsivadan yüz çevirir.
Zikrin devamı dünya ve âhiret hayırlarının devamına sebep olur. Kalp mânâ yönüyle sıhhatli olduğu zaman, zikir de dâimî olur. Etrafına ve üzerine zikir yazılır. Bu durumda kişinin gözleri uyur fakat kalbi, Aziz ve Celil olan Rabb'ini zikreder. Bu hâl ona Peygamberinden miras kalmıştır."
İnsanların yaratılmış olmalarındaki gâye ve hikmet, Cenâb-ı Hakk'ı tanımaları ve de bilmeleridir.
Yani bizim insan olmamızı da, kul olmamızı da ispatlayan, Allah'ı hatırlamak, zikretmek, tefekkür etmektir. Kul ibâdet edip Allah'ı zikrettikçe; kalbine olan tecellilerle Cenâb-ı Hakk'ı bilir. Kul olarak ibâdetlerde, O'nu anmada ve zikretmede gayretli ve istikrarlı olduğumuz müddetçe deCenâb-ı Hakk'a vuslatımız gerçekleşir.
Aksi olduğu takdirde, zikirden gâfil olma durumunda, ne kadar zikirden, ibâdetlerden gâfil olunursa, insanlıktan ve kulluktan o derece mahrumiyet, cehalet ve gaflet içinde olan bir hayat söz konusudur.
Şeytan'ın vazifesi, insanları Allah yolundan ve sırat-ı müstakimden saptırmaktır. Bunun için de, onlara kendilerini yoldan çıkmalara karşı koruyacak olan, doğru yola yönlendirecek olan Allah'ı unutturur.
Bu gerçeği Cenâb-ı Hakk şöyle hatırlatır: "Şeytan onları etkisi altına aldı da kendilerine Allah'ı anmayı unutturdu. İşte onlar Şeytan'ın yandaşlarıdır. İyi bilin ki Şeytan'ın yandaşları hep kayıptadırlar/ziyana uğrayanlardır."
Allah'ın huzurundan kovulacak olan âsiler, Şeytan'a tâbi olanlardır, Şeytan'ın askerleridir. Şeytan'a yandaşlık yapanlar ise ebediyyen zarar içindedirler, kayıptadırlar.
Cenâb-ı Hakk, Şeytan'ın, Allah'ı anmaktan alıkoyması konusunda kullarını uyardığı gibi; dünya hayatının süsü olan mal ve evlat konusunda ve fâni olanı Bâki olana tercih etmeme konusunda da kullarını uyarmıştır:
"Ey iman edenler! Mallarınız ve çocuklarınız sizi Allah'ı anmaktan alıkoymasın. Kim bunu yaparsa işte onlar ziyana uğrayanlardır."
Allah'ı anmaktan yüz çevirenler içinde şu İlâhî ikaz vardır: "Kim de Beni anmaktan yüz çevirirse şüphesiz onun sıkıntılı bir hayatı olacak ve Biz onu, Kıyâmet Günü kör olarak haşredeceğiz."
Bu âyetin tefsirinde, Allah'ı anmaktan yüz çevirenler için, Abdulkadir Geylani Hazretleri, "Geylani Tefsiri" adlı eserinde şöyle der:
"Şüphesiz (zikirden yüz çeviren insan) dünyada olduğu müddetçe onun için sabittir ve haktır ki, kalbini daraltıp bunaltan dar bir geçim vardır. Şöyle ki, kalbinde mâişet ve dünya işinden başka bir şeyi düşünecek bir genişlik olmaz.
Ve dünyadan göçtüğü zaman da onu Kıyâmet Günü kör olarak haşrederiz. Yani dünyada Hakk'tan yüz çevirişine âhirette körlük sûreti verilir."
Bir başka âyet-i kerimede ise Cenâb-ı Hakk Allah'ı zikirden yüz çevirenlerin azabının gitgide artacağını bildirmektedir: "Bu nimetimiz onları imtihan etmek içindir. Kim Rabb'ini hatırlamaktan yüz çevirirse Allah onu git gide artan çetin bir azaba sokar."
Âyet-i kerimede ayrıca Allah'ı zikirden gâfil olanların varacağı yerin Cehennem olduğu haber verilir: "Ve o gün Cehennem'i kâfirler için bir gösterişle göstermişizdir. Onlar ki, gözleri Benim zikrimden bir perdede idi ve işitmeye de kâdir olamaz olmuşlardı." (Prof. Dr. Haydar Baş Dua ve Zikir eserinden)
Bir şeyi seven, onu dâima anar, onun rızâsını gözetir. Mü'min, bu dünyaya ait işlerini yaparken de ibâdet hâlindedir. Mü'minin her hâli kazançtır. Kul zikrettikçe Allah'a yaklaşır, her işinde Allah'ın rızâsını gözetir. Her ân Allah ile beraber olur. O zaman uyusa bile Allah ile beraberdir.
Besmele çeker başını yastığa koyar o ibâdet olur. Yemek yerken besmele çeker, yemeğin sonunda hamd eder, günahları affolunur. Çoluğunun çocuğunu kimseye muhtaç etmeme niyetiyle çalışıp kazanır, ibâdet olur.
Tasadduk etmek ve hayır hasenat yapmak niyetiyle, "Allah benden râzı olsun" diye helâl işine gitse, o hâli de ibâdettir. Aslında yemek yemek, uyumak, para kazanmak için işe gitmek dünya hâline ait işlerdendir.
Ama o kulun kalbi Allah ile beraber olduğu ve o işlerinde Allah'ın rızâsını gözettiği için dünyalık işlerle meşgul olsa bile, ibâdet hâlindedir, dâim zikir hâlindedir.
Abdulkadir Geylani, "Fethu'r-Rabbanî ve'l-Feyzu'r-Rahmâni adlı eserinde der ki:
"Kalp, Aziz ve Celil olan Allah'ı zikre devam ettikçe kendisine mârifet gelir, ilim gelir, tevhid gelir. Ayrıca Allah'tan gayri şeylerden yani mâsivadan yüz çevirir.
Zikrin devamı dünya ve âhiret hayırlarının devamına sebep olur. Kalp mânâ yönüyle sıhhatli olduğu zaman, zikir de dâimî olur. Etrafına ve üzerine zikir yazılır. Bu durumda kişinin gözleri uyur fakat kalbi, Aziz ve Celil olan Rabb'ini zikreder. Bu hâl ona Peygamberinden miras kalmıştır."
İnsanların yaratılmış olmalarındaki gâye ve hikmet, Cenâb-ı Hakk'ı tanımaları ve de bilmeleridir.
Yani bizim insan olmamızı da, kul olmamızı da ispatlayan, Allah'ı hatırlamak, zikretmek, tefekkür etmektir. Kul ibâdet edip Allah'ı zikrettikçe; kalbine olan tecellilerle Cenâb-ı Hakk'ı bilir. Kul olarak ibâdetlerde, O'nu anmada ve zikretmede gayretli ve istikrarlı olduğumuz müddetçe deCenâb-ı Hakk'a vuslatımız gerçekleşir.
Aksi olduğu takdirde, zikirden gâfil olma durumunda, ne kadar zikirden, ibâdetlerden gâfil olunursa, insanlıktan ve kulluktan o derece mahrumiyet, cehalet ve gaflet içinde olan bir hayat söz konusudur.
Şeytan'ın vazifesi, insanları Allah yolundan ve sırat-ı müstakimden saptırmaktır. Bunun için de, onlara kendilerini yoldan çıkmalara karşı koruyacak olan, doğru yola yönlendirecek olan Allah'ı unutturur.
Bu gerçeği Cenâb-ı Hakk şöyle hatırlatır: "Şeytan onları etkisi altına aldı da kendilerine Allah'ı anmayı unutturdu. İşte onlar Şeytan'ın yandaşlarıdır. İyi bilin ki Şeytan'ın yandaşları hep kayıptadırlar/ziyana uğrayanlardır."
Allah'ın huzurundan kovulacak olan âsiler, Şeytan'a tâbi olanlardır, Şeytan'ın askerleridir. Şeytan'a yandaşlık yapanlar ise ebediyyen zarar içindedirler, kayıptadırlar.
Cenâb-ı Hakk, Şeytan'ın, Allah'ı anmaktan alıkoyması konusunda kullarını uyardığı gibi; dünya hayatının süsü olan mal ve evlat konusunda ve fâni olanı Bâki olana tercih etmeme konusunda da kullarını uyarmıştır:
"Ey iman edenler! Mallarınız ve çocuklarınız sizi Allah'ı anmaktan alıkoymasın. Kim bunu yaparsa işte onlar ziyana uğrayanlardır."
Allah'ı anmaktan yüz çevirenler içinde şu İlâhî ikaz vardır: "Kim de Beni anmaktan yüz çevirirse şüphesiz onun sıkıntılı bir hayatı olacak ve Biz onu, Kıyâmet Günü kör olarak haşredeceğiz."
Bu âyetin tefsirinde, Allah'ı anmaktan yüz çevirenler için, Abdulkadir Geylani Hazretleri, "Geylani Tefsiri" adlı eserinde şöyle der:
"Şüphesiz (zikirden yüz çeviren insan) dünyada olduğu müddetçe onun için sabittir ve haktır ki, kalbini daraltıp bunaltan dar bir geçim vardır. Şöyle ki, kalbinde mâişet ve dünya işinden başka bir şeyi düşünecek bir genişlik olmaz.
Ve dünyadan göçtüğü zaman da onu Kıyâmet Günü kör olarak haşrederiz. Yani dünyada Hakk'tan yüz çevirişine âhirette körlük sûreti verilir."
Bir başka âyet-i kerimede ise Cenâb-ı Hakk Allah'ı zikirden yüz çevirenlerin azabının gitgide artacağını bildirmektedir: "Bu nimetimiz onları imtihan etmek içindir. Kim Rabb'ini hatırlamaktan yüz çevirirse Allah onu git gide artan çetin bir azaba sokar."
Âyet-i kerimede ayrıca Allah'ı zikirden gâfil olanların varacağı yerin Cehennem olduğu haber verilir: "Ve o gün Cehennem'i kâfirler için bir gösterişle göstermişizdir. Onlar ki, gözleri Benim zikrimden bir perdede idi ve işitmeye de kâdir olamaz olmuşlardı." (Prof. Dr. Haydar Baş Dua ve Zikir eserinden)