Allah ve O'nun katında olan sana yeter. Her şeyin bir karşılığı olur. Dünyaya âhiret, yaratılmışlara ise Yaratan bedeldir. Dünyayı kalbinden atarsan yerini âhiret alır; halk bir yana bırakılırsa onun yerini Hak alır.
***Şu günün, ömrün için son olduğunu bil. İşlerini ona göre ayarla. Bu duygu sana yeter. Öbür âleme hazırlık yap. Ölüm meleğini can dan bekle. Onun gelişi seni sevindirmeli.Îman sahiplerine dünya, pişme ocağıdır. Âhiret onları hazır bekler. Hakk'ın gayreti onların kapalı perdesini açar. Onlarda Tekvin -istediğini yapabilmek- sıfatı tecelli eder. Bu, öbür âlemde olması gereken bir vasıftır. Ama onların dünyası da bir âhiret olur. Dünya ile âhiretin onlara bir değişik hâl getirmediği de, ayrıca iddiası gerekmez bir gerçektir.***Yalancı! Allah'ı sevdiğini belirtiyorsun. Nimet hâlinde "Allah!" de; sonra da kaç, kaybol; bu yakışır mı? Belâ geldi mi, sanki ilâhî duyguların sönüyor ve sen çırpınıyorsun. Allah'ı yalnız iyilik içinde mi anacaksın? Belâ karşısında dağ gibi olmalısın. Allah sevgisi o zaman belli olur. Bu duygudan mahrumsan hiçsin. Bu yol, içi bozuk ları hemen açığa çıkarır. En ufak bir değişik hâl, iç âlemi perişan etmeye yeter.Bir adam Peygamber (s.a.v) Efendimiz'e geldi:"Seni seviyorum, yâ Rasûlallah!" dedi. Peygamberimiz şöyle buyurdu:"O hâlde fakirlik hâline razı ol!" Bir kişi yine geldi:"Ben Allah'ı seviyorum!" dedi. Peygamber (s.a.v) Efendimiz buna da şunları söyledi:"O hâlde, belâ gömleğini giy. Allah ve Peygamber sevgisini fakirlik hâli ve belâ takip eder."Bundandır ki, birçok iyiler şöyle derler:"Belâ velilere -Allah dostlarına- gelir. Ta ki, bir iddia peşinde koşmayalar. Böyle olmasaydı herkes velilik iddiasında bulunurdu."Allah, belâ anında dimdik durmayı iyilere verdi. Fakirlik ve ihtiyaç hâli ise bu sevginin gereğidir. "Yâ Rabbi, bizi ateşten koru. Dünyada iyilik, âhirette yine iyi lik ver." (el-Bakara, 2/201)***Allah'a karşı aldanışın, seni O'ndan ayırdı. Bu aldanıştan dön. Başına vurulmadan bu hâlden ayrıl. Felâket gelmeden önce tedbir yollarını ara. Başına belâ akrepleri çöreklenmeden ve yılanlar başına üşüşmeden, kötü hâlinden çekil. Ama belâyı tatmadıktan sonra al danman eksik olmaz. Bulunduğun hâl yalnız seni sevince boğmasın. Çünkü sevinç geçici şeydir. Allah Teâlâ bir âyet-i kerimede -meâlen- şöyle ferman buyurdu:"Onlar, verilen şeyle ferahlandılar; biz de anîden ellerinden aldık; boşa düştüler." (el-En'âm, 6/44).
Fethû'r-Rabbanî, Abdülkâdir Geylanî
***Şu günün, ömrün için son olduğunu bil. İşlerini ona göre ayarla. Bu duygu sana yeter. Öbür âleme hazırlık yap. Ölüm meleğini can dan bekle. Onun gelişi seni sevindirmeli.Îman sahiplerine dünya, pişme ocağıdır. Âhiret onları hazır bekler. Hakk'ın gayreti onların kapalı perdesini açar. Onlarda Tekvin -istediğini yapabilmek- sıfatı tecelli eder. Bu, öbür âlemde olması gereken bir vasıftır. Ama onların dünyası da bir âhiret olur. Dünya ile âhiretin onlara bir değişik hâl getirmediği de, ayrıca iddiası gerekmez bir gerçektir.***Yalancı! Allah'ı sevdiğini belirtiyorsun. Nimet hâlinde "Allah!" de; sonra da kaç, kaybol; bu yakışır mı? Belâ geldi mi, sanki ilâhî duyguların sönüyor ve sen çırpınıyorsun. Allah'ı yalnız iyilik içinde mi anacaksın? Belâ karşısında dağ gibi olmalısın. Allah sevgisi o zaman belli olur. Bu duygudan mahrumsan hiçsin. Bu yol, içi bozuk ları hemen açığa çıkarır. En ufak bir değişik hâl, iç âlemi perişan etmeye yeter.Bir adam Peygamber (s.a.v) Efendimiz'e geldi:"Seni seviyorum, yâ Rasûlallah!" dedi. Peygamberimiz şöyle buyurdu:"O hâlde fakirlik hâline razı ol!" Bir kişi yine geldi:"Ben Allah'ı seviyorum!" dedi. Peygamber (s.a.v) Efendimiz buna da şunları söyledi:"O hâlde, belâ gömleğini giy. Allah ve Peygamber sevgisini fakirlik hâli ve belâ takip eder."Bundandır ki, birçok iyiler şöyle derler:"Belâ velilere -Allah dostlarına- gelir. Ta ki, bir iddia peşinde koşmayalar. Böyle olmasaydı herkes velilik iddiasında bulunurdu."Allah, belâ anında dimdik durmayı iyilere verdi. Fakirlik ve ihtiyaç hâli ise bu sevginin gereğidir. "Yâ Rabbi, bizi ateşten koru. Dünyada iyilik, âhirette yine iyi lik ver." (el-Bakara, 2/201)***Allah'a karşı aldanışın, seni O'ndan ayırdı. Bu aldanıştan dön. Başına vurulmadan bu hâlden ayrıl. Felâket gelmeden önce tedbir yollarını ara. Başına belâ akrepleri çöreklenmeden ve yılanlar başına üşüşmeden, kötü hâlinden çekil. Ama belâyı tatmadıktan sonra al danman eksik olmaz. Bulunduğun hâl yalnız seni sevince boğmasın. Çünkü sevinç geçici şeydir. Allah Teâlâ bir âyet-i kerimede -meâlen- şöyle ferman buyurdu:"Onlar, verilen şeyle ferahlandılar; biz de anîden ellerinden aldık; boşa düştüler." (el-En'âm, 6/44).
Fethû'r-Rabbanî, Abdülkâdir Geylanî
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.