Allah, insanları sahipsiz bırakmaz
Hişam b. Hakem dedi ki: "Allah, bütün insanları, şaşkınlıklar, kuşkular ve ihtilaflar içinde bırakır mı? Onlar için başvuracakları, kuşkuları için çözüm yolları arayacakları, şaşkınlıklarını bertaraf etmesi için sığınacakları bir imam tayin etmez mi?"
19.05.2015 00:00:00
Yûnus b. Yakub şöyle rivayet etmiştir:Bir gün İmam Ca'fer Sâdık'ın (a.s.) yanında arkadaşlarından bir grup bulunuyordu. Aralarında Hişam b. Hakem de vardı.İmam Ca'fer buyurdu ki: "Ey Hişam! Bana Amr b. Ubeyd'e ne yaptığını ve ona nasıl bir soru sorduğunu haber versene."Hişam dedi ki: "Ey Resûlullah'ın oğlu! Ben, seni gözümde büyütüyorum ve senin karşında utanıyorum. Senin karşında konuşmaya dilim dönmüyor."İmam Ca'fer buyurdu ki: "Size bir şey emrettiğim zaman dediğimi yapın."Hişam dedi ki: "Amr b. Ubeyd'in durumunu ve Basra mescidinde oturumlar düzenlediğini haber aldım. Bu durum ağırıma gitti. Onunla buluşmak amacıyla yola çıktım ve Basra'ya cuma günü vardım. Basra mescidine gittim. Birden büyük bir halkayla karşılaştım. Amr b. Ubeyd halkanın ortasında bulunuyordu ve yünden yapılmış siyah bir kuşağı beline sarmış, üzerinde de bir aba vardı. İnsanlar ona sorular soruyorlardı. İnsanlardan bana yol açmalarını istedim, yol açtılar. Sonra halkadakilerin en sonunda dizlerimin üzerinde oturdum. Sonra dedim ki: 'Ey âlim! Ben yabancı bir kimseyim. Sana bir soru sormama izin verir misin?' 'Evet' dedi. Dedim ki: 'Senin gözün var mıdır?' Dedi ki: 'Bunun neresi soru? Sonra gözlerinle gördüğün bir şey hakkında nasıl soru soruyorsun?' Dedim ki: 'Ben böyle soru sorarım.' Dedi ki: 'Evet, var.' Dedim ki: 'Onlarla ne yapıyorsun?' Dedi ki: 'Onlarla renkleri ve cisimleri görüyorum.' Dedim ki: 'Senin burnun da var mıdır?' 'Evet' dedi. 'Peki, bununla ne yapıyorsun?' dedim. 'Onunla koku alıyorum' dedi. Dedim: 'Ağzın var mıdır?' Dedi ki: 'Var.'Dedim: 'Onunla ne yapıyorsun?' Dedi ki: 'Onunla tad alırım.' Dedim: 'Kulağın var mı?' 'Var' dedi. 'Onunla ne yapıyorsun?' dedim. 'Sesleri duyuyorum' dedi. Dedim ki: 'Kalbin var mı?' 'Var' dedi. 'Onunla ne yapıyorsun?' dedim. 'Onunla bu organ ve duyularla algıladığım şeyleri, birbirinden ayırıyorum.' Dedim ki: 'Bu organların varlığı kalbe duyulan ihtiyacı ortadan kaldırmıyor.' 'Hayır' dedi. Dedim ki: 'Organlar sağlıklı ve normal olsalar da mı?' Dedi ki: 'Bu organlar kokladıkları, gördükleri, tattıkları veya duydukları bir şeyden şikâyet ederlerse bunu kalbe gönderirler. Böylece kesin inanç elde edilir ve kuşkular ortadan kalkar.'Bunun üzerine ona dedim ki: 'Yoksa Allah, kalbi, bedenin diğer organlarının kuşkularını gidermek için mi var etmiştir?' 'Evet' dedi. Dedim ki: 'O zaman kalp olmadan olmaz. Yoksa organlar kesin inanca erişemezler mi?' 'Evet' dedi. Dedim ki: 'Görülüyor ki, Allah senin bedeninin organlarını kendi başlarına bırakmamış, onlara doğruyu belirginleştiren kuşkulu şeylerle ilgili kesin inancı ortaya koyan bir imam var etmiştir. Bunu yapan Allah, bütün insanları, şaşkınlıklar, kuşkular ve ihtilaflar içinde bırakır mı? Onlar için başvuracakları, kuşkuları için çözüm yolları arayacakları, şaşkınlıklarını bertaraf etmesi için sığınacakları bir imam tayin etmez mi? Senin organlarının şaşkınlığını ve kuşkularını gidermek için başvuracağı bir imam tayin ederken bütün insanları şaşkınlık ve kuşkular içinde unutur mu?' Bunun üzerine sustu ve bana bir şey söylemedi. Sonra bana döndü ve dedi ki: 'Sen Hişam b. Hakem misin?' 'Hayır' dedim. 'Yoksa onun sohbet arkadaşlarından biri misin?' dedi. 'Hayır' dedim. 'Peki, nerelisin?' dedi. 'Kûfeliyim' dedim. Dedi ki: 'Sen, osun.' Sonra beni kucakladı ve yerine oturttu ve oradan kalktı. Ben konuştuğum sürece de bir kelime söylemedi. Ben kalkıncaya kadar böyle devam etti." İmam Ca'fer (a.s.) güldü ve şöyle dedi: "Ey Hişam! Bunu sana kim öğretti?" Dedim ki: "Bunları senden öğrenerek bir araya getirdim." İmam buyurdu ki: "Allah'a yemin ederim ki bu, İbrahim'in ve Musa'nın suhuflarında (sahifelerinde) yer alan gerçeklerdir."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.