‘Ali gibi olsanız ya!’
Allah (c.c.) meleklerine şöyle vahyetti: “Siz de Ali gibi olsanız ya! Ben, onunla Muhammed’i kardeş kıldım. Ali O’nun yatağında yattı, kendini O’na feda etti ve O’nun yaşamasını tercih etti. Yere inin ve onu düşmanlarından koruyun”
08.03.2022 11:30:00





Kureyşli müşrikler, İslâm dinini terk etmeleri, Peygamber'e (s.a.a) destek olmaktan vazgeçmeleri için Müslümanlara yönelik baskı ve işkencelerini arttırınca, Hz. Peygamber (s.a.a) ashabına Medine'ye hicret etmelerini emretti ve buyurdu ki: "Allah size, güven içinde ve kardeşçe yaşayacağınız bir yurt bahşetti." Müslümanlar küçük gruplar hâlinde ve farklı zamanlarda, Kureyşlilerin göremeyecekleri şekilde gizlice göç etmeye başladılar. (es-Sîret'ün-Nehe'viyye, İbn-i Hişam, 1/480; el-Menakıb, İbn-i Şehraşûb 1/182; Mevsuat'ut-Tarih'il-İslâmî, 1/717).
Resulullah'ın da (s.a.a) Medine'ye gideceğini öğrenen Kureyşliler, büyük bir hazırlık yapmaya ve fırsat kaçmadan işini bitirmek için ince bir plân hazırlamaya başladılar. Sorumluluğu bir tek kişi üstlenmeyecek ve sorumluluk sadece bir kabileye yüklenmeyecek şekilde paylaşılacaktı. Bütün kabilelerin katılımıyla ortak bir suikast düzenlenecekti. O zaman Haşimoğulları veya Muttaliboğulları, adamlarının intikamını almak için bütün kabileleri karşılarına almayı göze alamayacakları için de kan bedeli almaya razı olacaklardı.
Plânı uygulamak için geceyi bekleme hususunda görüş birliğine vardılar. Cebrail, Peygamber'e (s.a.a) geldi ve Kureyş'in bu plânını ona haber verdi. Yatağında kalmamasınıemretti ve hicret etmesine izin verildiğini bildirdi. Bunun üzerine Resûlullah (s.a.a) Ali'ye Kureyşlilerin plânını haber verdi ve yatağına yatmasını emretti. Bu arada kendisine emanet edilen şeyleri muhafaza etmesini ve sahiplerine iade etmesini tavsiye etti. Sonra şunları söyledi: "Sana söylediklerini eksiksiz olarak yerine getirince, Allah ve Resulü'üne hicret etmeye her an hazır ol. Sana göndereceğim yazı eline geçince, derhal yola çık." (el-Fusûl'ül-Mühimme, İbn-i Sabbağ Malikî, 45; Bihar'ul-Envar, 19/59-60). Bu ağır görevi kendisine tevdi eden Hz. Peygamber'e (s.a.a) İmam Ali'nin verdiği cevap muhteşemdir: "Ya Resûlallah! Kendimi Sana feda edersem, sen kurtulacak mısın?" Resûlullah (s.a.a) ona şu karşılığı verdi: "Evet, Rabbim Bana bunu vaad etti." Ali (a.s) güldü ve yere kapanarak secde etti. Resulullah'ın (s.a.a) kurtulacağını kendisine bildirmesinden dolayı Allah'a karşı şükrünü eda etti. (Taberî, 2/99; Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 1/331; Usd'ul-Gabe, 4/45; İbn-i Asakir, Tarih-u Dimaşk, 1/137; Hâkim, el-Müstedrek, 3/4; Bihar'ul-Envar, 19/60). Sonra Hz. Peygamber (s.a.a) Ali'yi kucakladı ve onun tavrına sevincinden ağladı. Ali de Resulullah'tan (s.a.a) ayrılacağı için ağlamaya başladı. (A'yan'uş-Şia, 1/275).
İmam Ali'nin, Resûlullah'ın (s.a.a) yatağında uyuduğu gece, Allah, Cebrail ve Mikail adlı meleklere şöyle vahyetti: "Ben ikinizi kardeş kıldım. Sizden birinizin ömrünü de diğerinden daha uzun yaptım. Hanginiz yaşama hususunda arkadaşını kendisine tercih edebilir?" Her ikisi de kendisinin yaşamasını tercih etti. Bunun üzerine yüce Allah onlara şöyle vahyetti: "Siz de Ali gibi olsanız ya! Ben, onunla Muhammed'i kardeş kıldım. Ali onun yatağında yattı, kendini ona feda etti ve onun yaşamasını tercih etti. Yere inin ve onu düşmanlarından koruyun." Cebrail indi ve Ali'nin başucunda oturdu. Mikail de inip onun ayaklarının yanında oturdu. Cebrail şöyle diyordu: "Senin gibisi olmaz, Ebu Tâlib'in oğlu! Allah, yedi kat göğün yukarısında meleklerine karşı seninle övünüyor." (Tezkiret'ül-Havass, 41; es-Es-Sîret'ül-Halebiyye bi-Hamişihi es-Sîret'ün-Nebeviyye, 2/27; el-Fusûl'ül-Mühimme, İbn-i Sabbağ, 48; el-Menakıb, İbn-i Şehraşûb, 2/65; Bihar'ul-Envar, 19/39; Usd'ul-Gabe,n-i Esir, 4/25).
Resulullah'ın da (s.a.a) Medine'ye gideceğini öğrenen Kureyşliler, büyük bir hazırlık yapmaya ve fırsat kaçmadan işini bitirmek için ince bir plân hazırlamaya başladılar. Sorumluluğu bir tek kişi üstlenmeyecek ve sorumluluk sadece bir kabileye yüklenmeyecek şekilde paylaşılacaktı. Bütün kabilelerin katılımıyla ortak bir suikast düzenlenecekti. O zaman Haşimoğulları veya Muttaliboğulları, adamlarının intikamını almak için bütün kabileleri karşılarına almayı göze alamayacakları için de kan bedeli almaya razı olacaklardı.
Plânı uygulamak için geceyi bekleme hususunda görüş birliğine vardılar. Cebrail, Peygamber'e (s.a.a) geldi ve Kureyş'in bu plânını ona haber verdi. Yatağında kalmamasınıemretti ve hicret etmesine izin verildiğini bildirdi. Bunun üzerine Resûlullah (s.a.a) Ali'ye Kureyşlilerin plânını haber verdi ve yatağına yatmasını emretti. Bu arada kendisine emanet edilen şeyleri muhafaza etmesini ve sahiplerine iade etmesini tavsiye etti. Sonra şunları söyledi: "Sana söylediklerini eksiksiz olarak yerine getirince, Allah ve Resulü'üne hicret etmeye her an hazır ol. Sana göndereceğim yazı eline geçince, derhal yola çık." (el-Fusûl'ül-Mühimme, İbn-i Sabbağ Malikî, 45; Bihar'ul-Envar, 19/59-60). Bu ağır görevi kendisine tevdi eden Hz. Peygamber'e (s.a.a) İmam Ali'nin verdiği cevap muhteşemdir: "Ya Resûlallah! Kendimi Sana feda edersem, sen kurtulacak mısın?" Resûlullah (s.a.a) ona şu karşılığı verdi: "Evet, Rabbim Bana bunu vaad etti." Ali (a.s) güldü ve yere kapanarak secde etti. Resulullah'ın (s.a.a) kurtulacağını kendisine bildirmesinden dolayı Allah'a karşı şükrünü eda etti. (Taberî, 2/99; Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 1/331; Usd'ul-Gabe, 4/45; İbn-i Asakir, Tarih-u Dimaşk, 1/137; Hâkim, el-Müstedrek, 3/4; Bihar'ul-Envar, 19/60). Sonra Hz. Peygamber (s.a.a) Ali'yi kucakladı ve onun tavrına sevincinden ağladı. Ali de Resulullah'tan (s.a.a) ayrılacağı için ağlamaya başladı. (A'yan'uş-Şia, 1/275).
İmam Ali'nin, Resûlullah'ın (s.a.a) yatağında uyuduğu gece, Allah, Cebrail ve Mikail adlı meleklere şöyle vahyetti: "Ben ikinizi kardeş kıldım. Sizden birinizin ömrünü de diğerinden daha uzun yaptım. Hanginiz yaşama hususunda arkadaşını kendisine tercih edebilir?" Her ikisi de kendisinin yaşamasını tercih etti. Bunun üzerine yüce Allah onlara şöyle vahyetti: "Siz de Ali gibi olsanız ya! Ben, onunla Muhammed'i kardeş kıldım. Ali onun yatağında yattı, kendini ona feda etti ve onun yaşamasını tercih etti. Yere inin ve onu düşmanlarından koruyun." Cebrail indi ve Ali'nin başucunda oturdu. Mikail de inip onun ayaklarının yanında oturdu. Cebrail şöyle diyordu: "Senin gibisi olmaz, Ebu Tâlib'in oğlu! Allah, yedi kat göğün yukarısında meleklerine karşı seninle övünüyor." (Tezkiret'ül-Havass, 41; es-Es-Sîret'ül-Halebiyye bi-Hamişihi es-Sîret'ün-Nebeviyye, 2/27; el-Fusûl'ül-Mühimme, İbn-i Sabbağ, 48; el-Menakıb, İbn-i Şehraşûb, 2/65; Bihar'ul-Envar, 19/39; Usd'ul-Gabe,n-i Esir, 4/25).
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.