Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’in Almanya’nın Köln kentinde bulunan Hacı Bektaş Veli Cemevi’ne yaptığı ziyaret ve de burada yaptığı konuşma oldukça önemliydi.
Başkan Görmez, “Alevilik İslam’ın yoludur. Biz diyoruz ki, herhangi birisi, ‘Alevilik İslam’ın dışında’ derse karşısında bizi bulur “dedi.
Sayın Görmez, Avrupa Birliği’nin raporlarda sürekli önümüze koyduğu “Alevilerin azınlık olduğuna dair” dayatmasına cevaben de, “Anadolu’daki Aleviler bazı Avrupa ülkeleri raporlarında azınlık olarak geçiyor. İnanın bu sizi gönül evinizden ne kadar yaralıyorsa beni de o kadar yaralıyor. Alevi vatandaşlarımız Anadolu’nun asli sahibidir” ifadelerini kullandı.
Öncelikle Diyanet İşleri Başkanımıza bu, fitnelerin önünü kesici samimi gayretlerinden dolayı tebrik ve teşekkür ediyoruz. Çalışmalarında da başarılar diliyoruz.
Bizler, batılıların maksatlı olarak dillendirdiklerinin aksine Alevi’siyle, Sünni’siyle, Caferi’siyle, Şii’siyle tek bilek tek yürek olan Müslüman Türk milletiyiz. Sayın Başkanımızın yapmış olduğu bu ziyaretler bu temel birlikteliği pekiştiren faaliyetlerdir. Suni olarak çıkartılmak istenen ayrılıklar, fitneler ancak bu samimi gayretlerle son bulur.
Esasen işin aslına indiğimizde “ben Müslüman’ım” diyen herkesin ortak paydası Ehl-i Beyt’tir. Ehl-i Beyt dinin merkezidir.
Peygamber Efendimiz (SAV) kendisinden sonra Ehl-i Beyt’ini işaret ederek, insanların darmadağın olmasını engellemek istemiştir. Gadir Hum’da yaşanan hadiselere baktığımızda Ehl-i Beyt’e tabi olmak, Onların ipine sımsıkı sarılmak Cenab-ı Hakk’ın muradıdır.
Prof. Dr. Haydar Baş “Ehl-i Beyt birliğin adresidir” derken, bu gerçeklerden ve bu gerçekleri ispatlayan birçok ayet ve hadislerden yola çıkarak bunu söylemektedir.
Ehl-i Beyt’i sevmek, onlara tabi olmak diğer ashabı inkar anlamına gelmemektedir. Fakat bir hakkı da sahiplerine teslim etmek boynumuzun borcudur; Ehl-i Beyt’i sevmek bizzat Allah’ın emridir. Onları sevmek farz kılınmıştır. Ehl-i Beyt’i sevmek, Kur’an’da Peygamber Efendimizin (SAV) peygamberliğine karşılık bir ücret olarak belirtilmiştir.
Bu manada Ehl-i Beyt’i ve İslam’daki önemini yeni yeni kavrayan biz Sünniler alevi kardeşlerimizdeki bu Ehl-i Beyt sevgisinden istifade etmeliyiz.
Hep beraber bir taraftan Ehl-i Beyt sevgisiyle coşarken, diğer taraftan da Onların örnek hayatlarını, ibadet tarzlarını, dine olan bağlılıklarını da hayatımıza geçirmeliyiz.
Unutmayalım ki, sevginin ispatı itaattir, teslimiyettir, ibadettir, kulluktur.
İmam Ali, Hz. Fatıma, İmam Hasan, İmam Hüseyin denilince aklımıza hep ibadetiyle, hizmetiyle, aşkıyla, mücadelesiyle, dünyasıyla ahiretiyle dört dörtlük bir hayat gelmektedir.
Onlar böyle oldukları gibi Onların yolunda giden Ahmet Yeseviler, Hacı Bektaşı Veliler, Abdal Musalar, Ahi Evranlar, Sarı Saltuklar, Mevlanalar, Yunuslar da Ehl-i Beyt çizgisinde İslam’ı dört dörtlük yaşamışlardır.
Bugün bizler Ehl-i Beyt çizgisinde buluşarak iki önemli adımı atmış bulunmaktayız: Birincisi Allah’ın ve Resulü’nün muradı doğrultusunda hareket etmekteyiz; ikincisi suni gündemlerle bizleri bölmek ve parçalamak isteyenlere tokat gibi cevap vermekteyiz.
Bugün bu gerçeklerin kavranılmasına Prof. Dr. Haydar Baş Bey’in hizmetleri vesile olmuştur. İslam’ın her devirde anlaşılmasına ve yaşanılmasına vesile olan Ehl-i Beyt imamlarıyla ilgili ortaya koyduğu külliyat ve de Ehl-i Beyt sevdalılarını aynı çatı altında buluşturan, dünyaya birlik mesajı veren Ehl-i Beyt sempozyumları tarihi çalışmalardır.
Bu çalışmalarla, Ehl-i Beytin damgasının vurulacağı muhteşem bir devir başlamıştır.
Unutmayalım ki, kim Allah’ın sev dediği Ehl-i Beyt’e sahip çıkarsa, Allah onlara maddi ve manevi bütün nimetlerini verecektir, bütün rahmet ve bereket kapılarını açacaktır.
Dünyada da ahirette de en büyük sermaye budur.
Başkan Görmez, “Alevilik İslam’ın yoludur. Biz diyoruz ki, herhangi birisi, ‘Alevilik İslam’ın dışında’ derse karşısında bizi bulur “dedi.
Sayın Görmez, Avrupa Birliği’nin raporlarda sürekli önümüze koyduğu “Alevilerin azınlık olduğuna dair” dayatmasına cevaben de, “Anadolu’daki Aleviler bazı Avrupa ülkeleri raporlarında azınlık olarak geçiyor. İnanın bu sizi gönül evinizden ne kadar yaralıyorsa beni de o kadar yaralıyor. Alevi vatandaşlarımız Anadolu’nun asli sahibidir” ifadelerini kullandı.
Öncelikle Diyanet İşleri Başkanımıza bu, fitnelerin önünü kesici samimi gayretlerinden dolayı tebrik ve teşekkür ediyoruz. Çalışmalarında da başarılar diliyoruz.
Bizler, batılıların maksatlı olarak dillendirdiklerinin aksine Alevi’siyle, Sünni’siyle, Caferi’siyle, Şii’siyle tek bilek tek yürek olan Müslüman Türk milletiyiz. Sayın Başkanımızın yapmış olduğu bu ziyaretler bu temel birlikteliği pekiştiren faaliyetlerdir. Suni olarak çıkartılmak istenen ayrılıklar, fitneler ancak bu samimi gayretlerle son bulur.
Esasen işin aslına indiğimizde “ben Müslüman’ım” diyen herkesin ortak paydası Ehl-i Beyt’tir. Ehl-i Beyt dinin merkezidir.
Peygamber Efendimiz (SAV) kendisinden sonra Ehl-i Beyt’ini işaret ederek, insanların darmadağın olmasını engellemek istemiştir. Gadir Hum’da yaşanan hadiselere baktığımızda Ehl-i Beyt’e tabi olmak, Onların ipine sımsıkı sarılmak Cenab-ı Hakk’ın muradıdır.
Prof. Dr. Haydar Baş “Ehl-i Beyt birliğin adresidir” derken, bu gerçeklerden ve bu gerçekleri ispatlayan birçok ayet ve hadislerden yola çıkarak bunu söylemektedir.
Ehl-i Beyt’i sevmek, onlara tabi olmak diğer ashabı inkar anlamına gelmemektedir. Fakat bir hakkı da sahiplerine teslim etmek boynumuzun borcudur; Ehl-i Beyt’i sevmek bizzat Allah’ın emridir. Onları sevmek farz kılınmıştır. Ehl-i Beyt’i sevmek, Kur’an’da Peygamber Efendimizin (SAV) peygamberliğine karşılık bir ücret olarak belirtilmiştir.
Bu manada Ehl-i Beyt’i ve İslam’daki önemini yeni yeni kavrayan biz Sünniler alevi kardeşlerimizdeki bu Ehl-i Beyt sevgisinden istifade etmeliyiz.
Hep beraber bir taraftan Ehl-i Beyt sevgisiyle coşarken, diğer taraftan da Onların örnek hayatlarını, ibadet tarzlarını, dine olan bağlılıklarını da hayatımıza geçirmeliyiz.
Unutmayalım ki, sevginin ispatı itaattir, teslimiyettir, ibadettir, kulluktur.
İmam Ali, Hz. Fatıma, İmam Hasan, İmam Hüseyin denilince aklımıza hep ibadetiyle, hizmetiyle, aşkıyla, mücadelesiyle, dünyasıyla ahiretiyle dört dörtlük bir hayat gelmektedir.
Onlar böyle oldukları gibi Onların yolunda giden Ahmet Yeseviler, Hacı Bektaşı Veliler, Abdal Musalar, Ahi Evranlar, Sarı Saltuklar, Mevlanalar, Yunuslar da Ehl-i Beyt çizgisinde İslam’ı dört dörtlük yaşamışlardır.
Bugün bizler Ehl-i Beyt çizgisinde buluşarak iki önemli adımı atmış bulunmaktayız: Birincisi Allah’ın ve Resulü’nün muradı doğrultusunda hareket etmekteyiz; ikincisi suni gündemlerle bizleri bölmek ve parçalamak isteyenlere tokat gibi cevap vermekteyiz.
Bugün bu gerçeklerin kavranılmasına Prof. Dr. Haydar Baş Bey’in hizmetleri vesile olmuştur. İslam’ın her devirde anlaşılmasına ve yaşanılmasına vesile olan Ehl-i Beyt imamlarıyla ilgili ortaya koyduğu külliyat ve de Ehl-i Beyt sevdalılarını aynı çatı altında buluşturan, dünyaya birlik mesajı veren Ehl-i Beyt sempozyumları tarihi çalışmalardır.
Bu çalışmalarla, Ehl-i Beytin damgasının vurulacağı muhteşem bir devir başlamıştır.
Unutmayalım ki, kim Allah’ın sev dediği Ehl-i Beyt’e sahip çıkarsa, Allah onlara maddi ve manevi bütün nimetlerini verecektir, bütün rahmet ve bereket kapılarını açacaktır.
Dünyada da ahirette de en büyük sermaye budur.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- 23 Nisan neden çocuklara armağan edildi? / 23.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025