Karanlığın şiddeti arttıkça, aydınlığın kıymeti daha iyi anlaşılmaktadır. Ülkemizde yaşanan sosyal, siyasal ve ekonomik problemlerin şiddeti her geçen gün daha çok yoğunlaşırken çözüme olan ihtiyaç daha çok artıyor.
Avrupa Birliği ile yaşanan süreçte, ülkemiz tarafından verilmedik taviz, neredeyse kalmamış durumda. Son günlerde yaşanan Kıbrıs konusundaki karanlık son a doğru gidiş ve AGSP'de atılan geri adımlar milletimizi ziyadesiyle endişelendiriyor. Bir tarafta işinizi, işyerinizi kaybedeceksiniz; diğer taraftan memleketiniz, değerleriniz elinizden alınacak ve ülke toprakları ayaklarınızın altından kayıp gidecek. Ülkeyi yöneten siyasi iradenin ise "adım hıdır elimden gelen budur" diyerek pişkin pişkin sırıtması ise işin cabası olacak.
Bu manzara karşısında bir vatani görev olarak Türk siyasi hayatında yerini alan Bağımsız Türkiye Partisi yürüyüşüne devam ediyor.Mandacılığa karşı milli duruşu ortaya koyan BTP'ye olan halkın ilgisi her geçen gün daha çok artıyor.
BTP'nin tanışma ve katılım törenlerine halkın gösterdiği ilgi her türlü takdirin üzerinde yaşanıyor. Programlar milletimizin duygusunu, eğilimini olduğu gibi gösteriyor.
Geçtiğimiz cumartesi Akçaabat'taydık. Akçaabat'taki program yapılan salonda iğneyi atsanız düşecek yer yoktu. Ayakta yer bulanlar kendilerini şanslı kabul ediyorlardı.
Akçaabat, Prof. Dr. Haydar Baş Beyin doğup büyüdüğü memleket. Akçaabatlılar salonu program başlamadan evvel hınca hınç doldurmuşlardı. Salondaki coşku, bir hasreti, bir muhabbeti, bir kurtuluşu, bir samimiyeti kısacası milletin tek vücut oluşunu yansıtıyordu.
Partiye katılım törenine sıra geldiğinde önce isimler tek tek çağrıldı ve rozetleri takıldı. Daha sonra yalnız isimler okundu zaman yetmeyince aileler toplu olarak okunmaya başlandı. Aksi halde sabahlara kadar rozet takma şöleni devam edecekti. Bini aşkın insan bir gecede BTP Akçaabat teşkilatına katılmıştı.
Katılımcıların birçoğu daha önce değişik siyasi kanaatlere sahip olan insanlardı. Her biri toplum için hizmet vermiş seçkin zevattandı. Sağ ve Sol görüşlerden gelen insanlar BTP'li olmuşlardı. İşte bu tablo başlı başına bir "Kuvayı Milliye"tablosu idi.
Bu tabloyu görenler, gözün aydın milletim; gözün aydın Türkiyem demekten kendilerini alamadılar.
Avrupa Birliği ile yaşanan süreçte, ülkemiz tarafından verilmedik taviz, neredeyse kalmamış durumda. Son günlerde yaşanan Kıbrıs konusundaki karanlık son a doğru gidiş ve AGSP'de atılan geri adımlar milletimizi ziyadesiyle endişelendiriyor. Bir tarafta işinizi, işyerinizi kaybedeceksiniz; diğer taraftan memleketiniz, değerleriniz elinizden alınacak ve ülke toprakları ayaklarınızın altından kayıp gidecek. Ülkeyi yöneten siyasi iradenin ise "adım hıdır elimden gelen budur" diyerek pişkin pişkin sırıtması ise işin cabası olacak.
Bu manzara karşısında bir vatani görev olarak Türk siyasi hayatında yerini alan Bağımsız Türkiye Partisi yürüyüşüne devam ediyor.Mandacılığa karşı milli duruşu ortaya koyan BTP'ye olan halkın ilgisi her geçen gün daha çok artıyor.
BTP'nin tanışma ve katılım törenlerine halkın gösterdiği ilgi her türlü takdirin üzerinde yaşanıyor. Programlar milletimizin duygusunu, eğilimini olduğu gibi gösteriyor.
Geçtiğimiz cumartesi Akçaabat'taydık. Akçaabat'taki program yapılan salonda iğneyi atsanız düşecek yer yoktu. Ayakta yer bulanlar kendilerini şanslı kabul ediyorlardı.
Akçaabat, Prof. Dr. Haydar Baş Beyin doğup büyüdüğü memleket. Akçaabatlılar salonu program başlamadan evvel hınca hınç doldurmuşlardı. Salondaki coşku, bir hasreti, bir muhabbeti, bir kurtuluşu, bir samimiyeti kısacası milletin tek vücut oluşunu yansıtıyordu.
Partiye katılım törenine sıra geldiğinde önce isimler tek tek çağrıldı ve rozetleri takıldı. Daha sonra yalnız isimler okundu zaman yetmeyince aileler toplu olarak okunmaya başlandı. Aksi halde sabahlara kadar rozet takma şöleni devam edecekti. Bini aşkın insan bir gecede BTP Akçaabat teşkilatına katılmıştı.
Katılımcıların birçoğu daha önce değişik siyasi kanaatlere sahip olan insanlardı. Her biri toplum için hizmet vermiş seçkin zevattandı. Sağ ve Sol görüşlerden gelen insanlar BTP'li olmuşlardı. İşte bu tablo başlı başına bir "Kuvayı Milliye"tablosu idi.
Bu tabloyu görenler, gözün aydın milletim; gözün aydın Türkiyem demekten kendilerini alamadılar.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Doç. Dr. Ahmet H. Kepekçi / diğer yazıları
- Atatürk mü? Kenan Evren mi? İşte gerçekler / 28.04.2025
- Kaybolan iğne evde aranır / 23.04.2025
- Dış politikanın kırılma noktası: Kıbrıs / 22.04.2025
- Algı yönetimi gölgesinde Suriye ve bölgesel tehditler / 20.04.2025
- Trump, Netanyahu ve Türkiye: Bölgedeki yeni denge / 15.04.2025
- Hoş Geldin Atatürk penceresinden Haydar Baş / 14.04.2025
- O’nun ışığı her geçen gün daha parlıyor / 13.04.2025
- Ekonomik buhrana karşı çözümümüz var / 09.04.2025
- Adalet mi dediniz hakkaniyet mi? / 05.04.2025
- Yunan bayramı, Türk dersi / 29.03.2025
- Kaybolan iğne evde aranır / 23.04.2025
- Dış politikanın kırılma noktası: Kıbrıs / 22.04.2025
- Algı yönetimi gölgesinde Suriye ve bölgesel tehditler / 20.04.2025
- Trump, Netanyahu ve Türkiye: Bölgedeki yeni denge / 15.04.2025
- Hoş Geldin Atatürk penceresinden Haydar Baş / 14.04.2025
- O’nun ışığı her geçen gün daha parlıyor / 13.04.2025
- Ekonomik buhrana karşı çözümümüz var / 09.04.2025
- Adalet mi dediniz hakkaniyet mi? / 05.04.2025
- Yunan bayramı, Türk dersi / 29.03.2025