Yıllar geçtikçe daha iyi farkına varıyoruz etrafımızdaki değişimlerin, saygı, sevgi, samimiyet, kardeşlik gibi bağların zayıfladığını gözlemliyoruz. Birbirimizi dahi dinlemez olduk. Anne-baba birbirini dinlemez, evlat anne babayı dinlemez, öğretmenine karşı gelir.
Peki bunun sebebi nedir?
Babanın ekstra işlerde çalışmak zorunda kalması ile eve geç gelişi, annenin de birçoğu gibi iş hayatında oluşu ve devamında ev işleri ile ilgilenmesi çocukları üzerindeki ilgiyi azaltmaktadır. Okulda çocuğun bu rahat yaşayışı da devam etmekte, öğretmenin öğrencisi üzerindeki sınırlı etkisi yüzünden gençlerimiz kendi hallerine terk edilmiş durumda yaşamaktadır. Bu rahatlık çocuğu itaatsizliğe taşımaktadır. Halbuki dinde itaat vardır, anne-babanın sözüne itaat edilmesi gerektiği gibi, okulda öğretmeninin sözüne itaat etmek de başarıyı ve saygıyı beraberinde getirmektedir.
Şimdi de "değerler eğitimi" diye bir şey türettiler fakat içi boş, kimsenin böyle bir derdi yok. Değer yerine, ahlak edep bilmez bir hal aldık. Halbuki Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.a.), "utanmıyorsan dilediğini yap" buyuruyor.
Ortaokula gittiğimiz 80'li yılların sonunda kız arkadaş, erkek arkadaş olayları yok denecek kadar azdı, utanma duygusu vardı.
O dönem ve sonrasında tv ekranlarından millet öyle işlendi ki ahlak edep kalmadı. Çocuk ekrana çıkan yakışıklı ve güzel; şarkı söyleyen, filmde oynayan alımlı figüranları önce gördü, örnek aldı sonunda onun gibi oldu yabancılaştı.
O kadar çok medyayı takip ediyoruz ki; RTÜK'e göre, dünya genelinde günlük televizyon izleme oranlarında 330 dakika ile (5,5 saat) dünya rekoru kırmışız.
Halbuki bu 5,5 saatin içerisinde yayınları ile toplumu bilinçlendiren Meltem Medya Grubunu daha sıkı takip edebilseydik, düzgün yaşantılara sahip ailelerin sayısı artmış olurdu.
Aile kurumunu bitirmek ülke temellerine dinamit koymaktır.
Prof. Dr. Haydar Baş Hocamız "aile-ordu biterse ülke biter" diyerek ailenin anne-baba, eşler ve evlat sevgisinin öneminden onları terk etmenin hainlik olduğundan bahseder. Buna rağmen boşanma oranı dört aileden biri olmuştur. Boşanmalara da en büyük sebep şiddetli geçimsizliğin olması; akla, manevi yaşantıdaki eksikliği getiriyor. Tabii bir de yabancılarla evlenme oranının artması ayetle haram olduğunun bildirilmesine rağmen, toplumun geldiği noktayı özetlemektedir.
Toplumda ailesiyle, yaşantısıyla, inanışıyla örnek şahsiyetlerin yaşantısını hayatımıza geçirmek zorundayız. Okullarda örnek insan modeli Atatürk olması gerekirken; hayatı, kişiliği insanlığı anlatılması gerekirken biz sadece öğretim yapıyoruz, bu sefer gençler; Atatürk gibi, Prof. Dr. Haydar Baş gibi bizden olana değil başkalarına benzer oldular.
Başka bir açıdan bakarsak; kütleler arası çekim kuvveti vardır. Yani görünmeyen bir bağ (ip gibi) sayesinde ay dünyanın yörüngesinden çıkmaz. Manevi olarak da durum böyledir, siz Allah'ın ipine sımsıkı sarsılırsanız yoldan çıkmazsınız, yörüngeden çıkmazsınız.
Ayette bahsedilen Allah'ın ipi Ehl-i Beyt'tir. Ehl-i Beyt kimdir?
Bu sorunun cevabı Prof. Dr. Haydar Baş'ın kaleme aldığı Tevhidin Merkezi Ehl-i Beyt kitabında detaylı bir şekilde ele alınmıştır.
Ehl-i Beyt Peygamberimiz (s.a.a.), Hz. Fâtıma annemiz, İmam Ali, İmam Hasan ve İmam Hüseyin'dir. Bu günlerde 10 muharrem matem günlerini yaşadık. 30 bin kişi sadece 72 kişi olan Hz. Hüseyin Efendimizi katletti. O gün Hz. Hüseyin Efendimizin elini tutan bu ipe sarılan kişiler canlarını vererek aslında kazanan oldu. Bugün o el Prof. Dr. Haydar Baş'ın elidir. O'nun elini tutan, çevresinde halka olan kazanacaktır.
Sorumlu olduğumuz aile fertlerine bu eli tanıtmak zorundayız. Çünkü tek kalan bağ bu bağdır.
Peki bunun sebebi nedir?
Babanın ekstra işlerde çalışmak zorunda kalması ile eve geç gelişi, annenin de birçoğu gibi iş hayatında oluşu ve devamında ev işleri ile ilgilenmesi çocukları üzerindeki ilgiyi azaltmaktadır. Okulda çocuğun bu rahat yaşayışı da devam etmekte, öğretmenin öğrencisi üzerindeki sınırlı etkisi yüzünden gençlerimiz kendi hallerine terk edilmiş durumda yaşamaktadır. Bu rahatlık çocuğu itaatsizliğe taşımaktadır. Halbuki dinde itaat vardır, anne-babanın sözüne itaat edilmesi gerektiği gibi, okulda öğretmeninin sözüne itaat etmek de başarıyı ve saygıyı beraberinde getirmektedir.
Şimdi de "değerler eğitimi" diye bir şey türettiler fakat içi boş, kimsenin böyle bir derdi yok. Değer yerine, ahlak edep bilmez bir hal aldık. Halbuki Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.a.), "utanmıyorsan dilediğini yap" buyuruyor.
Ortaokula gittiğimiz 80'li yılların sonunda kız arkadaş, erkek arkadaş olayları yok denecek kadar azdı, utanma duygusu vardı.
O dönem ve sonrasında tv ekranlarından millet öyle işlendi ki ahlak edep kalmadı. Çocuk ekrana çıkan yakışıklı ve güzel; şarkı söyleyen, filmde oynayan alımlı figüranları önce gördü, örnek aldı sonunda onun gibi oldu yabancılaştı.
O kadar çok medyayı takip ediyoruz ki; RTÜK'e göre, dünya genelinde günlük televizyon izleme oranlarında 330 dakika ile (5,5 saat) dünya rekoru kırmışız.
Halbuki bu 5,5 saatin içerisinde yayınları ile toplumu bilinçlendiren Meltem Medya Grubunu daha sıkı takip edebilseydik, düzgün yaşantılara sahip ailelerin sayısı artmış olurdu.
Aile kurumunu bitirmek ülke temellerine dinamit koymaktır.
Prof. Dr. Haydar Baş Hocamız "aile-ordu biterse ülke biter" diyerek ailenin anne-baba, eşler ve evlat sevgisinin öneminden onları terk etmenin hainlik olduğundan bahseder. Buna rağmen boşanma oranı dört aileden biri olmuştur. Boşanmalara da en büyük sebep şiddetli geçimsizliğin olması; akla, manevi yaşantıdaki eksikliği getiriyor. Tabii bir de yabancılarla evlenme oranının artması ayetle haram olduğunun bildirilmesine rağmen, toplumun geldiği noktayı özetlemektedir.
Toplumda ailesiyle, yaşantısıyla, inanışıyla örnek şahsiyetlerin yaşantısını hayatımıza geçirmek zorundayız. Okullarda örnek insan modeli Atatürk olması gerekirken; hayatı, kişiliği insanlığı anlatılması gerekirken biz sadece öğretim yapıyoruz, bu sefer gençler; Atatürk gibi, Prof. Dr. Haydar Baş gibi bizden olana değil başkalarına benzer oldular.
Başka bir açıdan bakarsak; kütleler arası çekim kuvveti vardır. Yani görünmeyen bir bağ (ip gibi) sayesinde ay dünyanın yörüngesinden çıkmaz. Manevi olarak da durum böyledir, siz Allah'ın ipine sımsıkı sarsılırsanız yoldan çıkmazsınız, yörüngeden çıkmazsınız.
Ayette bahsedilen Allah'ın ipi Ehl-i Beyt'tir. Ehl-i Beyt kimdir?
Bu sorunun cevabı Prof. Dr. Haydar Baş'ın kaleme aldığı Tevhidin Merkezi Ehl-i Beyt kitabında detaylı bir şekilde ele alınmıştır.
Ehl-i Beyt Peygamberimiz (s.a.a.), Hz. Fâtıma annemiz, İmam Ali, İmam Hasan ve İmam Hüseyin'dir. Bu günlerde 10 muharrem matem günlerini yaşadık. 30 bin kişi sadece 72 kişi olan Hz. Hüseyin Efendimizi katletti. O gün Hz. Hüseyin Efendimizin elini tutan bu ipe sarılan kişiler canlarını vererek aslında kazanan oldu. Bugün o el Prof. Dr. Haydar Baş'ın elidir. O'nun elini tutan, çevresinde halka olan kazanacaktır.
Sorumlu olduğumuz aile fertlerine bu eli tanıtmak zorundayız. Çünkü tek kalan bağ bu bağdır.
Fatih Mehmet AYDIN / diğer yazıları
- 10 Kasım Atatürk’ü Anma Günü’nün anlam ve önemi / 10.11.2022
- Hasta eden sağlık sistemimiz / 24.05.2018
- Suriye üzerindeki kara bulutlar bize mi geliyor? / 25.04.2018
- Atatürk'ün şahsında Türk milletinin saygınlığı / 27.03.2018
- Çiftçi narenciye sınavını verebilecek mi? / 10.01.2018
- Gazi Mustafa Kemal namaz kılardı / 20.12.2017
- Eğitim ruhtaki güzelliği mükemmel hale getirmektir / 24.11.2017
- Türk milleti kimdir? / 06.11.2017
- Boş zaman... Boş... / 26.10.2017
- Aile yaşantımızı nasıl şekillendirmeliyiz? / 17.10.2017
- Hasta eden sağlık sistemimiz / 24.05.2018
- Suriye üzerindeki kara bulutlar bize mi geliyor? / 25.04.2018
- Atatürk'ün şahsında Türk milletinin saygınlığı / 27.03.2018
- Çiftçi narenciye sınavını verebilecek mi? / 10.01.2018
- Gazi Mustafa Kemal namaz kılardı / 20.12.2017
- Eğitim ruhtaki güzelliği mükemmel hale getirmektir / 24.11.2017
- Türk milleti kimdir? / 06.11.2017
- Boş zaman... Boş... / 26.10.2017
- Aile yaşantımızı nasıl şekillendirmeliyiz? / 17.10.2017