'Adaletsizlik dikene su vermektir!'
Anayasa Mahkemesi (AYM) Başkanı Zühtü Arslan, Anayasa Mahkemesi 10. Yaz Okulu Programı kapsamında Yüksek Mahkemenin konferans salonunda düzenlenen "Temel Hak ve Özgürlüklerin Korunması Bağlamında Anayasanın Yorumlanması" konulu etkinlikte yaptığı konuşmada "Adalet, ağaca su vermektir, adaletsizlik dikene su vermektir. Yani aynı suyu ağaca verdiğinizde adalet gerçekleşir, dikene verdiğinizde adaletsizlik gerçekleşir" dedi.
21.09.2022 15:25:00





Anayasa Mahkemesi (AYM) Başkanı Zühtü Arslan, Anayasa Mahkemesi 10. Yaz Okulu Programı kapsamında Yüksek Mahkemenin konferans salonunda düzenlenen "Temel Hak ve Özgürlüklerin Korunması Bağlamında Anayasanın Yorumlanması" konulu etkinlikte yaptığı konuşmada, Anayasa ve yasaların yorumlanmasının temel hak ve özgürlüklerin korunması bakımından son derece belirleyici olduğunu belirtti. Arslan, "Hemen her mahkeme, yorum yöntemlerinden birini, birkaçını, bazen hepsini kullanarak kararlar veriyor. Fakat kanaatimce, bu yorum yöntemlerinden ziyade, yorumun içinde gerçekleştiği yargısal paradigmalar önem taşıyor." dedi.
Nasıl yorum?
Bu konudaki iki temel paradigmayı, "ideoloji eksenli" ve "hak eksenli" yaklaşım olarak niteleyen Arslan, şöyle devam etti: "Hak eksenli yaklaşıma göre, esas olan, özgürlüklerin korunmasıdır, yorumun özgürlükler lehine yapılmasıdır. Bir çatışma söz konusu olduğunda, temel birtakım prensiplerle somut hatlar ve özgürlükler çatıştığında, eğer yorumu özgürlükler lehine yapıyorsanız hak eksenli yaklaşımı benimsiyorsunuz demektir. Türk Anayasa Mahkemesi, özellikle bireysel başvurunun kabulünden sonra, 2012 yılından sonra ideoloji eksenli yaklaşımdan, yönünü hak eksenli yaklaşıma doğru çevirmiştir, hem norm denetiminde hem de bireysel başvuruda hak eksenli yaklaşımı benimseyen, onu yansıtan kararlar vermeye başlamıştır." Türkiye'de belli bir dönemde, "başörtüsü yasağı" olarak bilinen temel hak ve özgürlüklerle ilgili çok önemli bir meselenin yaşandığını söyleyen Arslan, başörtüsü taktıkları için öğrencilerin üniversiteden uzaklaştırılabildiklerini hatırlattı. Bu yaklaşım nedeniyle öğrencilerin eğitim imkânlarının ellerinden alındığını belirten Arslan, bunu ortadan kaldırmaya yönelik yapılan düzenlemelerin daha önce Anayasa Mahkemesi tarafından "laiklik ilkesiyle bağdaşmayacağı" gerekçesiyle geri çevrildiğini söyledi.
O dönem Anayasa Mahkemesinin, "Laiklik ilkesi, özgürlüklere kıydırılamaz" şeklinde "ideoloji eksenli bir yaklaşım"la anayasal hükümleri yorumladığını aktaran Başkan Arslan, "Laikliği, katı pozitivist bir yaklaşımla, bir paradigmayla yorumladı ve adeta din ve vicdan özgürlüğüyle laikliğin çatıştığını varsayarak, laikliğe üstünlük verilmesi gerektiğini belirtti" diye konuştu.
İdeolojik yorumların sonucu
İdeoloji eksenli yaklaşımla yapılan yorumlar sonucunda, Türkiye'de uzun süre üniversitelerde başörtülü eğitim görme imkânının ortadan kaldırıldığını söyleyen Arslan, toplumsal, siyasal şartların değişmesiyle bu yasağın gevşediğini aktardı. Anayasa Mahkemesinin, çatışan haklar konusunda birçok kriteri göz önünde bulundurarak karar aldığını belirten Arslan, şöyle devam etti: "Burada da bize düşen adaleti sağlamak. Çünkü adalet, asırlar önce Mevlana'nın dediği gibi 'Her şeyi yerli yerine koymaktır.' Adalet, ağaca su vermektir, adaletsizlik dikene su vermektir. Yani aynı suyu ağaca verdiğinizde adalet gerçekleşir, dikene verdiğinizde adaletsizlik gerçekleşir. O yüzden herkese hakkını vermek, teslim etmek anayasa yargısının ve anayasal adaletin gereğidir. Mahkemelerimiz de bunu yapmaya çalışıyor." AA
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.