BTP MYK üyesi Koç, AB'nin GAP bölgemize göz diktiğinin son AB raporuyla bir kez daha tescillendiğini belirtti
Bağımsız Türkiye Partisi MYK üyesi Mehmet Emin Koç, AB raporunun, AKP hükümetinin Amerika ve İsrail'e Güneydoğumuzda ve Kuzey Irak'ta çektiği peşkeşlerin, AB'nin de iştahını ve sömürge damarını kabartarak GAP bölgemize göz diktiğinin tescili ve dünyaya açıkça ilanı olduğunu söyledi.
AB parsa götürme peşinde
Koç "Avrupa baktı ki, AKP hükümeti yanıbaşındaki komşusu Irak'ın ABD tarafından lokma lokma yutulmasına ses çıkarmıyor, hatta stratejik katkı sağlıyor. Avrupa baktı ki, madem AKP hükümeti tüm Türkiye'yi yabancılara satılığa çıkardı, vatanın tapularını dahi veriyor; bari AB de müzakere bahanesiyle GAP'tan bir parsa götürsün" diye konuştu.
Bağımsız Türkiye Partisi MYK üyesi Mehmet Emin Koç, AB raporunun, AKP hükümetinin Amerika ve İsrail'e Güneydoğumuzda ve Kuzey Irak'ta çektiği peşkeşlerin, AB'nin de iştahını ve sömürge damarını kabartarak GAP bölgemize göz diktiğinin tescili ve dünyaya açıkça ilanı olduğunu söyledi.
AB parsa götürme peşinde
Koç "Avrupa baktı ki, AKP hükümeti yanıbaşındaki komşusu Irak'ın ABD tarafından lokma lokma yutulmasına ses çıkarmıyor, hatta stratejik katkı sağlıyor. Avrupa baktı ki, madem AKP hükümeti tüm Türkiye'yi yabancılara satılığa çıkardı, vatanın tapularını dahi veriyor; bari AB de müzakere bahanesiyle GAP'tan bir parsa götürsün. Avrupa baktı ki, 30-35 bin insanını kaybettiği Güneydoğusunda ve Kuzey Irak bölgesinde Türkiye, AKP hükümeti eliyle tüm kırmızı çizgilerini bir tarafa attı, bölge Kürdistan oluşumuna doğru sürüklenirken Ankara'dan hiç kimse ses çıkarmadı, çıkarmıyor; o halde müzakere süreci ve AB hayaliyle sarhoş vaziyetteki Türkiye'den biz de bir parsa götürelim diye hesap yapıyor. AB, bu niyetini AB raporuna geçirerek dünyaya ilan ediyor. AB vahşi iştahını açığa vurdukça, Ankara'dakiler zafer naraları atıyor. Adamlar, güneydoğumuzu hem etnik ve dinsel bağlamda azınlık azınlık parçalara ayıracaklarını deklare ediyorlar, hem de Fırat-Dicle havzasına göz diktiklerini beyan ediyorlar; AKP hükümeti ise bu vahim tabloyu zafer nümayişleri ile kutluyor. Böylesinin bir benzeri dünyada görülmüş değil; Türkiye, hem akılsız dostun, hem de akıllı düşmanın ceremesini aynı anda çekiyor" şeklinde konuştu.
Sevr üstüne zafer çığlığı
BTP MYK üyesi Koç "Raporun Türkiye'nin Üyelik Perspektifinden Doğan Sorunlar bölümünün 7. sayfasında "Türkiye'nin üyeliği, Dicle ve Fırat'taki su kaynaklarının ve altyapılarının (baraj ve sulama kanalları) uluslararası yönetimi AB açısından başlıca mesele olacaktır" deniliyor, bunu kimse konuşmuyor. Hiç kimse, hayırdır inşallah, bu 'su'dan bahane ile GAP'a çöreklenmek de nereden çıktı demiyor; AKP başta olmak üzere Ankara'dakiler güya zafer çığlığı atıyor. Raporun 44. sayfasında "Şimdi gelelim Sünni olmayan azınlıklarla ilgili duruma... Aleviler azınlık olarak tanınmadı" deniliyor, bunun tehlikesini Ankara görmüyor, AKP görmezlikten geliyor. Raporun "Kültürel Haklar, Azınlık Hakları ve Bunların Korunması" başlığıyla 47. sayfasında "Türk yetkililere göre, 1923 Lozan Anlaşması azınlık olarak sadece Müslüman olmayan cemaatleri tanımaktadır. Lozan'a göre bunlar Yahudiler, Ermeniler ve Rumlardır. Bununla birlikte Kürtler de dahil Türkiye'de pek çok azınlık mevcuttur. Bu konudaki çekinceler kaldırılmalı ve konu AGİT tarafından takip edilmelidir" deniliyor; AKP hükümeti başta olmak üzere Ankara'dakiler bu maddelerle Güneydoğumuza ve milli bütünlüğümüze konulan AB dinamitlerini görmezlikten geliyor, hatta geri getirilen Sevr'i zafer naraları arasında saklıyorlar. Bu bölünmenin adı, zafer değil, olsa olsa hezimettir, Sevr'in geri getirilmesidir, yok oluşa sürüklenmektir" şeklinde konuştu.
Koltuğu sağlama
almak için GAP peşkeşi
Güneydoğumuz ve Dicle-Fırat havzamız üzerindeki hesapların Yahudilerin "arz-ı mev'ud" inançları kadar eskiye dayandığına dikkat çeken BTP MYK üyesi Koç "Bir-birbuçuk yıldan beri yoğun biçimde 70 vilayet ağırlıklı tüm Türkiye'mizi ve özellikle güneydoğu topraklarımızı yabancılara satarak bölgedeki tehdit ve riski artıran AKP hükümetinden cesaret bulan AB, şimdi ise müzakere sürecini bahane ederek Dicle-Fırat sularının patronluğuna soyunuyor, açıkça GAP'ı istiyor. Rapor, AB için GAP, müzakere sürecinde ciddi bir çıbandır, diyor; Ankara'da kimsenin yüreği hoplamıyor. Bu senaryoyu dün Filistin'de tezgahladılar; bugün AB'ye uyum süreci bahanesiyle Güneydoğumuzda tekrarlamak istiyorlar. Kim buna müsaade edebilir? Aziz milletimizin böyle bir oyuna müsaade edeceğini düşünenler, yanılıyor. Kuvay-ı Milliye ruhuna ve Bağımsız Türkiye sevdasını sahip şehitlerin torunu bu aziz millet, er veya geç bu oyunu bozar. Dolayısıyla, buradan hatırlatmakta fayda var; vatan satarak veya GAP'ı peşkeş çekerek koltuklarını sağlama almaya ve iktidarlarını devam ettirmeye çalışan AB'cilerin hevesleri er veya geç kursaklarında kalır" dedi.
Bağımsız Türkiye Partisi MYK üyesi Mehmet Emin Koç, AB raporunun, AKP hükümetinin Amerika ve İsrail'e Güneydoğumuzda ve Kuzey Irak'ta çektiği peşkeşlerin, AB'nin de iştahını ve sömürge damarını kabartarak GAP bölgemize göz diktiğinin tescili ve dünyaya açıkça ilanı olduğunu söyledi.
AB parsa götürme peşinde
Koç "Avrupa baktı ki, AKP hükümeti yanıbaşındaki komşusu Irak'ın ABD tarafından lokma lokma yutulmasına ses çıkarmıyor, hatta stratejik katkı sağlıyor. Avrupa baktı ki, madem AKP hükümeti tüm Türkiye'yi yabancılara satılığa çıkardı, vatanın tapularını dahi veriyor; bari AB de müzakere bahanesiyle GAP'tan bir parsa götürsün" diye konuştu.
Bağımsız Türkiye Partisi MYK üyesi Mehmet Emin Koç, AB raporunun, AKP hükümetinin Amerika ve İsrail'e Güneydoğumuzda ve Kuzey Irak'ta çektiği peşkeşlerin, AB'nin de iştahını ve sömürge damarını kabartarak GAP bölgemize göz diktiğinin tescili ve dünyaya açıkça ilanı olduğunu söyledi.
AB parsa götürme peşinde
Koç "Avrupa baktı ki, AKP hükümeti yanıbaşındaki komşusu Irak'ın ABD tarafından lokma lokma yutulmasına ses çıkarmıyor, hatta stratejik katkı sağlıyor. Avrupa baktı ki, madem AKP hükümeti tüm Türkiye'yi yabancılara satılığa çıkardı, vatanın tapularını dahi veriyor; bari AB de müzakere bahanesiyle GAP'tan bir parsa götürsün. Avrupa baktı ki, 30-35 bin insanını kaybettiği Güneydoğusunda ve Kuzey Irak bölgesinde Türkiye, AKP hükümeti eliyle tüm kırmızı çizgilerini bir tarafa attı, bölge Kürdistan oluşumuna doğru sürüklenirken Ankara'dan hiç kimse ses çıkarmadı, çıkarmıyor; o halde müzakere süreci ve AB hayaliyle sarhoş vaziyetteki Türkiye'den biz de bir parsa götürelim diye hesap yapıyor. AB, bu niyetini AB raporuna geçirerek dünyaya ilan ediyor. AB vahşi iştahını açığa vurdukça, Ankara'dakiler zafer naraları atıyor. Adamlar, güneydoğumuzu hem etnik ve dinsel bağlamda azınlık azınlık parçalara ayıracaklarını deklare ediyorlar, hem de Fırat-Dicle havzasına göz diktiklerini beyan ediyorlar; AKP hükümeti ise bu vahim tabloyu zafer nümayişleri ile kutluyor. Böylesinin bir benzeri dünyada görülmüş değil; Türkiye, hem akılsız dostun, hem de akıllı düşmanın ceremesini aynı anda çekiyor" şeklinde konuştu.
Sevr üstüne zafer çığlığı
BTP MYK üyesi Koç "Raporun Türkiye'nin Üyelik Perspektifinden Doğan Sorunlar bölümünün 7. sayfasında "Türkiye'nin üyeliği, Dicle ve Fırat'taki su kaynaklarının ve altyapılarının (baraj ve sulama kanalları) uluslararası yönetimi AB açısından başlıca mesele olacaktır" deniliyor, bunu kimse konuşmuyor. Hiç kimse, hayırdır inşallah, bu 'su'dan bahane ile GAP'a çöreklenmek de nereden çıktı demiyor; AKP başta olmak üzere Ankara'dakiler güya zafer çığlığı atıyor. Raporun 44. sayfasında "Şimdi gelelim Sünni olmayan azınlıklarla ilgili duruma... Aleviler azınlık olarak tanınmadı" deniliyor, bunun tehlikesini Ankara görmüyor, AKP görmezlikten geliyor. Raporun "Kültürel Haklar, Azınlık Hakları ve Bunların Korunması" başlığıyla 47. sayfasında "Türk yetkililere göre, 1923 Lozan Anlaşması azınlık olarak sadece Müslüman olmayan cemaatleri tanımaktadır. Lozan'a göre bunlar Yahudiler, Ermeniler ve Rumlardır. Bununla birlikte Kürtler de dahil Türkiye'de pek çok azınlık mevcuttur. Bu konudaki çekinceler kaldırılmalı ve konu AGİT tarafından takip edilmelidir" deniliyor; AKP hükümeti başta olmak üzere Ankara'dakiler bu maddelerle Güneydoğumuza ve milli bütünlüğümüze konulan AB dinamitlerini görmezlikten geliyor, hatta geri getirilen Sevr'i zafer naraları arasında saklıyorlar. Bu bölünmenin adı, zafer değil, olsa olsa hezimettir, Sevr'in geri getirilmesidir, yok oluşa sürüklenmektir" şeklinde konuştu.
Koltuğu sağlama
almak için GAP peşkeşi
Güneydoğumuz ve Dicle-Fırat havzamız üzerindeki hesapların Yahudilerin "arz-ı mev'ud" inançları kadar eskiye dayandığına dikkat çeken BTP MYK üyesi Koç "Bir-birbuçuk yıldan beri yoğun biçimde 70 vilayet ağırlıklı tüm Türkiye'mizi ve özellikle güneydoğu topraklarımızı yabancılara satarak bölgedeki tehdit ve riski artıran AKP hükümetinden cesaret bulan AB, şimdi ise müzakere sürecini bahane ederek Dicle-Fırat sularının patronluğuna soyunuyor, açıkça GAP'ı istiyor. Rapor, AB için GAP, müzakere sürecinde ciddi bir çıbandır, diyor; Ankara'da kimsenin yüreği hoplamıyor. Bu senaryoyu dün Filistin'de tezgahladılar; bugün AB'ye uyum süreci bahanesiyle Güneydoğumuzda tekrarlamak istiyorlar. Kim buna müsaade edebilir? Aziz milletimizin böyle bir oyuna müsaade edeceğini düşünenler, yanılıyor. Kuvay-ı Milliye ruhuna ve Bağımsız Türkiye sevdasını sahip şehitlerin torunu bu aziz millet, er veya geç bu oyunu bozar. Dolayısıyla, buradan hatırlatmakta fayda var; vatan satarak veya GAP'ı peşkeş çekerek koltuklarını sağlama almaya ve iktidarlarını devam ettirmeye çalışan AB'cilerin hevesleri er veya geç kursaklarında kalır" dedi.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.