Eskiden başarısız toplantılar için Arap zirvesi benzetmesi yapılırdı. Çünkü Araplar, konuşur konuşur hiç bir karara varamadan dağılırdı.
Ancak 11 Eylül'den sonra Filistin ve Irak'a yönelik imha hareketinin aslında uzun vadede kendilerine de yöneldiğini farkettikten sonra işin ciddiyetini anladılar. ABD'nin başını çektiği Batı ittifakı, kendi dinî ve kültürel uygarlığı dışındaki bütün kültürleri, en başına İslam'ı koyarak düşman ilan ediyor. Bu farklı kültürel havzaların önde gelen devletlerini de haydut ilan ediyor.
Bu gerçeği Araplar kavradı. Henüz bizler kavrayamadık.
Araplar bu korku ve telaşla yıllar sonra ilk kez sürpriz hatta biraz da şok kararlar aldılar.
Arafat'ın konuşturulmaması skandalı zirveye gölge düşürmüş olsa da iki önemli karar ABD'nin Ortadoğu politikalarını alt üst edecek cinsten.
Irak'a gelen bize gelir
Zirvenin en çarpıcı fotoğrafı ABD harekatı gölgesindeki Irak'ın temsilcisinin geçmişte işgal ettikleri Kuveyt Başbakan Yardımcısı El-Sabah'la kucaklaşıp "biz çocuk muyuz barışalım artık" demesi oldu.
Irak, Kuveyt'i işgale kalkışmayacağını Arap Zirvesi'nin sonuç bildirisine resmen deklare etti. Bunun ötesinde bu jestin karşılığında Araplar'ın topyekün desteğini aldı.
Bildiride Irak'ın vurulması kesinlikle reddedilerek aksi davranışın tüm Arap ülkelerine yönelik saldırı sayılacağı ifade edildi.
ABD ektiğini biçti. Arapları aşağılarcasına İsrail'in vahşetine kayıtsız desteği Arapları birbirine kenetledi.
Irak'a saldırı plânları yapan ABD'nin işi her geçen gün zorlaşıyor. Türkiye bu gerçekleri görerek sadece Saddam'a BM kararlarına uy baskısı ile yetinmemeli.
ABD'nin saldırısının da BM sözleşmesine aykırı "işgal" anlamına geldiğini ABD'ye hatırlatarak Türkiye'nin de geleceğini karartacak maceradan vazgeçirmeli.
Araplardan tarihi öneri
Zirvenin bir tarihi kararı da İsrail'le ilgiliydi. Arap alemi ilk kez yekvücut olarak İsrail'e işgal ettiği topraklardan çekilmesi karşılığında barış önerdi.
Arap Birliği'nin 22 ülkesi oy birliği ile Suud Barış Plânını kabul etti.
Zirvenin sonuç bildirisinde; İsrail'den 1967'de işgal ettiği tüm Arap topraklarından çekilmesi, mültecilerin geri döndürülmesi, Doğu Kudüs başkentli Filistin devletini kabul etmesi istendi.
İsrail'in bu şartları kabul etmesi halinde Arapların İsrail'i tanıyacağı ifade edildi.
İsrail'in derdi başka
Arap Barış Plânını İsral, "Bu İsrail'in yok olması anlamına gelir" diyerek reddetti.
İsrail, Netanya kentinde 20 kişinin ölümüne yol açan intihar saldırısını bahane göstererek şiddetli taarruzda bulundu.
İsrail, Yaser Arafat'ı düşman ilân ederek saldırmaya başladı. İsrail'in gözü dönmüş şiddet ve imha hareketi ABD'den açık destek buluyor.
ABD bu çılgınlığa kayıtsız kaldıkça terörle mücadele bahanesi ile tasarladığı müdahaleleri meşruiyetini yitiriyor.
ABD'yi uyaracak dostları da ondan çekiniyor. Türkiye, her geçen gün meşruiyetini yitiren İsrail'le ilişkilerine mesafe koymalıdır.
Aksi taktirde Ortadoğu'nun barut fıçısına dönmesi bizi de yaralar.
Türkiye, en yakın bölgesinden başlayan bu belirsiz ortama siyaseten hiç de hazırlıklı değil.
Bu hükumetin gidişi dünya barışını kurmak için de kaçınılmaz oldu artık.
Ancak 11 Eylül'den sonra Filistin ve Irak'a yönelik imha hareketinin aslında uzun vadede kendilerine de yöneldiğini farkettikten sonra işin ciddiyetini anladılar. ABD'nin başını çektiği Batı ittifakı, kendi dinî ve kültürel uygarlığı dışındaki bütün kültürleri, en başına İslam'ı koyarak düşman ilan ediyor. Bu farklı kültürel havzaların önde gelen devletlerini de haydut ilan ediyor.
Bu gerçeği Araplar kavradı. Henüz bizler kavrayamadık.
Araplar bu korku ve telaşla yıllar sonra ilk kez sürpriz hatta biraz da şok kararlar aldılar.
Arafat'ın konuşturulmaması skandalı zirveye gölge düşürmüş olsa da iki önemli karar ABD'nin Ortadoğu politikalarını alt üst edecek cinsten.
Irak'a gelen bize gelir
Zirvenin en çarpıcı fotoğrafı ABD harekatı gölgesindeki Irak'ın temsilcisinin geçmişte işgal ettikleri Kuveyt Başbakan Yardımcısı El-Sabah'la kucaklaşıp "biz çocuk muyuz barışalım artık" demesi oldu.
Irak, Kuveyt'i işgale kalkışmayacağını Arap Zirvesi'nin sonuç bildirisine resmen deklare etti. Bunun ötesinde bu jestin karşılığında Araplar'ın topyekün desteğini aldı.
Bildiride Irak'ın vurulması kesinlikle reddedilerek aksi davranışın tüm Arap ülkelerine yönelik saldırı sayılacağı ifade edildi.
ABD ektiğini biçti. Arapları aşağılarcasına İsrail'in vahşetine kayıtsız desteği Arapları birbirine kenetledi.
Irak'a saldırı plânları yapan ABD'nin işi her geçen gün zorlaşıyor. Türkiye bu gerçekleri görerek sadece Saddam'a BM kararlarına uy baskısı ile yetinmemeli.
ABD'nin saldırısının da BM sözleşmesine aykırı "işgal" anlamına geldiğini ABD'ye hatırlatarak Türkiye'nin de geleceğini karartacak maceradan vazgeçirmeli.
Araplardan tarihi öneri
Zirvenin bir tarihi kararı da İsrail'le ilgiliydi. Arap alemi ilk kez yekvücut olarak İsrail'e işgal ettiği topraklardan çekilmesi karşılığında barış önerdi.
Arap Birliği'nin 22 ülkesi oy birliği ile Suud Barış Plânını kabul etti.
Zirvenin sonuç bildirisinde; İsrail'den 1967'de işgal ettiği tüm Arap topraklarından çekilmesi, mültecilerin geri döndürülmesi, Doğu Kudüs başkentli Filistin devletini kabul etmesi istendi.
İsrail'in bu şartları kabul etmesi halinde Arapların İsrail'i tanıyacağı ifade edildi.
İsrail'in derdi başka
Arap Barış Plânını İsral, "Bu İsrail'in yok olması anlamına gelir" diyerek reddetti.
İsrail, Netanya kentinde 20 kişinin ölümüne yol açan intihar saldırısını bahane göstererek şiddetli taarruzda bulundu.
İsrail, Yaser Arafat'ı düşman ilân ederek saldırmaya başladı. İsrail'in gözü dönmüş şiddet ve imha hareketi ABD'den açık destek buluyor.
ABD bu çılgınlığa kayıtsız kaldıkça terörle mücadele bahanesi ile tasarladığı müdahaleleri meşruiyetini yitiriyor.
ABD'yi uyaracak dostları da ondan çekiniyor. Türkiye, her geçen gün meşruiyetini yitiren İsrail'le ilişkilerine mesafe koymalıdır.
Aksi taktirde Ortadoğu'nun barut fıçısına dönmesi bizi de yaralar.
Türkiye, en yakın bölgesinden başlayan bu belirsiz ortama siyaseten hiç de hazırlıklı değil.
Bu hükumetin gidişi dünya barışını kurmak için de kaçınılmaz oldu artık.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
İbrahim Berk / diğer yazıları
- Cübbe düştü haç göründü / 07.01.2020
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014