ABD Başkanı Bush, her fırsatta Ortadoğu'ya demokrasi ve özgürlük getirmekten bahsedip duruyor. Malum Irak ve Afganistan işgallerinin de sözde temel hedefi buydu.Mısır'da "Ortadoğu" konulu Dünya Ekonomi Forumu'nda da Bush ve ABD ile asla bağdaşmayan bu ifadeler yine Bush'un ağzında sakız gibiydi.Bush, Türkiye, Irak, Afganistan, Fas ve Ürdün'ü "özgürlük ışığının parlamaya başladığı ülkeler" diye övdü; bölgedeki siyasi reformlara önderlik edecek devlet olarak da Mısır'ı gösterdi. Mısır'ı örnek gösterdi, çünkü Mısır'daydı. Anlayacağınız, bildiğiniz ABD siyaseti. Türkiye'ye geldiği zaman da Türkiye'yi örnek gösteriyor. Tabii, bu örnek gösterme hadisesinde Mısır basının etkisi de oldu. Mısır basını Bush'un İsrail'de yaptığı "taraflı" açıklamaları protesto etmişti. Bush'u eleştiri yağmuruna tutmuştu, Bush da durumu kurtarma telaşına girdi. Bush'un ifadelerine göre Irak ve Afganistan'da özgürlük ışığı parlamaya başlamış. Türkiye'nin bu işgal edilen ülkelerle aynı kategoride değerlendirilmesi de oldukça ilginç.Sen istediğin kadar ABD ile stratejik müttefik olduğunu ilan et, ABD seni işgal ettiği Irak ve Afganistan kategorisine koyuyor. Yani ABD için ha silahlı işgal, ha silahsız farketmiyor. Irak ve Afganistan'da silahla, katliamla yaptırabildiklerini, Türkiye'de taşeron siyasetimiz sayaseyinde gönüllü olarak hiç zorlanmadan yaptırabiliyor.Delinin biri kendini darı zannediyormuş. Doktorlar uğraşmışlar, didinmişler bu hastaya darı olmadığına inandırmışlar. Hasta hastaneden ayrılırken, doktorun biri ona "artık darı olmadığına inanıyorsun, değil mi?" deyince, hasta "evet" demiş. Hasta, "Yalnız bir sorum olacak" demiş, "Benim darı olmadığımı tavuklar biliyor mu?"Biz ABD'ye stratejik müttefikiz diye kendimizi avuturken, ABD bizim hiç stratejik müttefik olduğumuzu biliyor mu?Bush'un yukarıda ifade ettiğimiz bize layık gördüğü kategori bu sorunun cevabını herhalde vermiştir. Bu arada Irak'ta özgürlük! ışığı nasıl parlamaya başlamış, demokrasi! nasıl gelmiş bir irdeleyelim. UNICEF'in verilerine göre ABD'nin Irak'ı işgal ettiği mart 2003 yılından bu yana Irak'ta 6.5 milyon çocuk öksüz kaldı. UNICEF ve Dünya Gıda Programı (DGP) ile birlikte yaptığı tahminlere göre bu ülkedeki bebeklerin yüzde 30'u savaşla birlikte yetersiz beslenmeden dolayı ölme tehlikesi ile karşı karşıya geldi. İlkokul çağındaki beş çocuktan en az biri, okula gidemiyor. Çocukların yalnızca yüzde 40'ı temiz içme suyuna düzenli olarak erişebiliyor. Yaklaşık 600 bin çocuk son iki yılda ülke içinde yerinden edilmiş durumda. Birçok çocuk sokağa itilmiş ve çalıştırılır durumda. Geçenlerde ABD Birleşmiş Milletler'e, Irak'ta yaklaşık 500, Afganistan'da ise 10 çocuğu "militan" şüphesiyle gözaltında tuttuğunu bildirdi. Ancak UNICEF'in verilerine göre, sadece Irak'ta ABD tarafından hapiste tutulan çocuk sayısı bin 350.ABD'nin BM'nin Çocuk Hakları Komisyonu'na geçen hafta sunduğu raporda, hemen hemen tamamı Irak'ta olmak üzere 18 yaşın altında toplam 2 bin 500 çocuğun 2002'den bu yana bir yıl ya da daha fazla süreyle gözaltında tutulduğu belirtildi. Yine ABD'nin verilerine göre Guantanamo'daki askeri üste tutulan çocukların sayısı 8. İşte ABD'nin getirdiği özgürlük ve demokrasi. İnsanları ya katlederek özgürleştiriyor, ya hapse koyarak, ya da tecavüz ederek, işkence yaparak...Ülkeleri ise paramparça ederek, milletleri birbirine düşürerek özgürleştiriyor. Irak ve Afganistan'ın ABD tarzı özgürlük pırıltıları böyle, Türkiye'nin nasıl parladığını yakında göreceğiz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- 23 Nisan neden çocuklara armağan edildi? / 23.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025