ABD Başkanı George Bush yönetimi, Ortadoğu'da barış için Suudi Veliaht Prensi Abdullah'ın önerisini "ilgi çekici'' bulmakla birlikte, İsrail ile Filistin arasındaki şiddet duruncaya kadar bu tür planların uygulanabilirliğinin olmadığını vurguladı
Prens Abdullah, İsrail'in işgal ettiği topraklardan çekilmesi karşılığında tüm Arap dünyası tarafından tanınmasını öngören bir plan açıklamıştı.
Amerikan yönetiminin bir yetkilisi, "Bu aşamada böyle bir planın sunulması önemli, ancak şimdilik uygulanabilirliği yok. Kısa dönemde ihtiyaç duyulan, iki taraf arasında şiddetin sona erdirilmesi için ne yapabileceğimize odaklanmak'' dedi.
Beyaz Saray sözcüsü Ari Fleischer, düzenlediği basın toplantısında, ABD Başkanı George Bush'un, Prens Abdullah'ı telefonla arayarak, kapsamlı bir barışın sağlanmasının ardından Arap-İsrail ilişkilerinin normalleştirilmesine yönelik fikirlerinden dolayı teşekkür ettiğini söylemişti.
Ancak Fleischer, Suudi planının, ancak kapsamlı bir barış anlaşmasını takiben geçerli olabileceğine işaret etmişti. Ari Fleischer, Bush'un kapsamlı barış anlaşmasının kazanılması yönünde en iyi süreci, geçen yıl CIA Başkanı George Tenet'ın takdim ettiği güvenlik çalışma planı ve Mitchell raporundaki adımlar olarak gördüğünü de kaydetti.
Amerikan Dışişleri Bakanlığı'nın bir yetkilisi ise Suudi girişiminin "önemli ve olumlu bir gelişme'' olduğunu söylemekle birlikte, bu girişimin, somut bir öneri olmaktan çok, İsrail ile Filistin arasında son anlaşma olarak Suudilerin hangi durumu kabul edeceklerinin ifadesi olarak görüldüğünü söyledi.
Suudi konumu bakımından önemli gelişme
Amerikalı yetkililer, Suudi girişimin öneminin, İsrail'in Arap komşularının siyasi hatta ilerlemeye yardım çabasında bulunmasında olduğunu belirttiler. Bir yetkili, "Suudiler, sadece İsrail devletinitanıyacaklarını söylemekle kalmıyorlar, Filistin'e toprakların geri verilmesi karşılığında, Kudüs'ün kısmi kontrolüyle, Batı Şeria'daki bazı yerleşimlerle yaşayabileceklerini belirtiyorlar. Bu çok önemli bir gelişme'' dedi.
Suudi Veliaht Prensi Abdullah'ın planı açıklamasının ardından, İsrail Cumhurbaşkanı Moşe Katsav Prens Abdullah'ı Kudüs'e davet etmişti. İsrail Başbakanı Ariel Şaron da Prens Abdullah'ın planını "ilgi çekici'' bulduğunu belirtmiş ve Suudi yetkililerle bunun üzerinde görüşmeye hazır olduğunu söylemişti.
Suudi yetkililerin, barış planını ABD Dışişleri Bakanlığı'na geçenCuma günü anlattığı belirtiliyor. Plan, İsrail'in tanınması ve Arap dünyası ile ilişkilerin normalleşmesine karşılık, İsrail'in, 1967 savaşı öncesi sınırlarına çekilmesini öngörüyor. Plan çerçevesinde, İsrail'e güvenlik garantisi verilecek. Kudüs ise ikiye bölünecek ve Haremüşşerif'teki camiler Filistin yönetiminde kalacak.
Prens Abdullah, İsrail'in işgal ettiği topraklardan çekilmesi karşılığında tüm Arap dünyası tarafından tanınmasını öngören bir plan açıklamıştı.
Amerikan yönetiminin bir yetkilisi, "Bu aşamada böyle bir planın sunulması önemli, ancak şimdilik uygulanabilirliği yok. Kısa dönemde ihtiyaç duyulan, iki taraf arasında şiddetin sona erdirilmesi için ne yapabileceğimize odaklanmak'' dedi.
Beyaz Saray sözcüsü Ari Fleischer, düzenlediği basın toplantısında, ABD Başkanı George Bush'un, Prens Abdullah'ı telefonla arayarak, kapsamlı bir barışın sağlanmasının ardından Arap-İsrail ilişkilerinin normalleştirilmesine yönelik fikirlerinden dolayı teşekkür ettiğini söylemişti.
Ancak Fleischer, Suudi planının, ancak kapsamlı bir barış anlaşmasını takiben geçerli olabileceğine işaret etmişti. Ari Fleischer, Bush'un kapsamlı barış anlaşmasının kazanılması yönünde en iyi süreci, geçen yıl CIA Başkanı George Tenet'ın takdim ettiği güvenlik çalışma planı ve Mitchell raporundaki adımlar olarak gördüğünü de kaydetti.
Amerikan Dışişleri Bakanlığı'nın bir yetkilisi ise Suudi girişiminin "önemli ve olumlu bir gelişme'' olduğunu söylemekle birlikte, bu girişimin, somut bir öneri olmaktan çok, İsrail ile Filistin arasında son anlaşma olarak Suudilerin hangi durumu kabul edeceklerinin ifadesi olarak görüldüğünü söyledi.
Suudi konumu bakımından önemli gelişme
Amerikalı yetkililer, Suudi girişimin öneminin, İsrail'in Arap komşularının siyasi hatta ilerlemeye yardım çabasında bulunmasında olduğunu belirttiler. Bir yetkili, "Suudiler, sadece İsrail devletinitanıyacaklarını söylemekle kalmıyorlar, Filistin'e toprakların geri verilmesi karşılığında, Kudüs'ün kısmi kontrolüyle, Batı Şeria'daki bazı yerleşimlerle yaşayabileceklerini belirtiyorlar. Bu çok önemli bir gelişme'' dedi.
Suudi Veliaht Prensi Abdullah'ın planı açıklamasının ardından, İsrail Cumhurbaşkanı Moşe Katsav Prens Abdullah'ı Kudüs'e davet etmişti. İsrail Başbakanı Ariel Şaron da Prens Abdullah'ın planını "ilgi çekici'' bulduğunu belirtmiş ve Suudi yetkililerle bunun üzerinde görüşmeye hazır olduğunu söylemişti.
Suudi yetkililerin, barış planını ABD Dışişleri Bakanlığı'na geçenCuma günü anlattığı belirtiliyor. Plan, İsrail'in tanınması ve Arap dünyası ile ilişkilerin normalleşmesine karşılık, İsrail'in, 1967 savaşı öncesi sınırlarına çekilmesini öngörüyor. Plan çerçevesinde, İsrail'e güvenlik garantisi verilecek. Kudüs ise ikiye bölünecek ve Haremüşşerif'teki camiler Filistin yönetiminde kalacak.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.