ABD'nin önemli gazetelerinden Washington Post'ta (WP) dün ilginç ve dikkat çekici bir makale yayınlandı.
Liz Sly'ın yazmış olduğu, "10 new wars that could be unleashed as a result of the one against ISIS" (IŞİD'e karşı bir savaşın sonucu olarak 10 yeni savaş çıkabilir) başlıklı makalede bu 10 savaş senaryosunun 3'ünde Türkiye'nin olduğu ifade ediliyor.
Ve en önemlisi de senaryoların ilk sırada olanı Türkiye ile alakalı?
Gazete ilk sıradaki bu senaryoyu, "ABD destekli Kürt güçleri ile Türkiye destekli Arap güçleri arasındaki savaş" olarak ifade ediyor. Ve "Bu savaş başlamış durumda ve en karmaşıklardan biri" yorumunu yapıyor.
Senaryoların ikincisi de Türkiye ile alakalı; "Türkiye ile Suriyeli Kürtler arasında bir savaş" olarak ifade ediliyor.
Diğer senaryolar ise; "Suriyeli Kürtler ve Suriye hükümeti", "ABD-Suriye", "Türkiye-Suriye", "Irak Kürtleri-Irak hükümeti", "Irak Kürtleri-Şii milisler", "Kürtlere karşı Kürtler", "Sünni Araplara karşı Şiiler ve/veya Kürtler" ve "IŞİD'den kalanlara karşı herkes."
Esasen Fırat Kalkanı operasyonu sonrası IŞİD'in Cerablus'tan savaşmadan çekilmesi, PYD ile karşı karşıya gelmemiz ve de sonrasında yaşananlar IŞİD'in sadece bir bahane olduğunu, ABD tarafından bugün dillendirilen savaş senaryolarına bakarsak kirli hesapların döndüğünü açıkça görebiliriz.
Demek ki ABD Suriye politikasında, attığı bir taşla 10 kuşu vurmanın, yani 10 farklı senaryoyu devreye koymanın hesabındaymış.
Ve bu senaryoların en önemlileri hatta ilk ikisi Türkiye ile alakalı?
Bu değerlendirmeyi okuduğumda aklıma Prof. Dr. Haydar Baş'ın defalarca altını çizerek okuduğum, 2 Eylül Cuma günkü, "Cerablus batağından çıkılabilir mi?" makalesini bir daha gözden geçirmek geldi. Dilerseniz ilgili bölümleri sizlerle bir daha paylaşayım:
"Türkiye çok sancılı günlere gebe? Zira Atatürk Havalimanı patlamasını da bir gün önceden haber veren ABD Büyükelçiliği, şimdi de 23 Eylül'e kadar ülkeyi terk edecek vatandaşlarına ücretsiz uçak bileti temin edeceğini açıkladı. Türk askerinin önemli kuvvetleri sınır ötesinde ABD için yer açarken, Anadolu toprakları karışabilir?
Büyük İsrail'in ve ABD'nin yeni vatan arayışı için güneydoğumuz başta olmak üzere Anadolu toprakları, işgali muhakkak bir bölgedir.
Birleşik Devletlerin müttefikimiz dediği Kürt gruplar, onların mühimmat ve lojistik desteği ile her an ülke içinde ve sınır ötesinde önüne geçemeyeceğimiz bir fitili ateşleyebilir. Bu sebeple, Türkiye ucu açık Fırat Kalkanı operasyonunu derhal bırakarak, sınır güvenliğini ve asayişi temine odaklanmalıdır?"
Evet, BOP planlayıcılarının, Ortadoğu'da kendilerine vatan arayanların yeni senaryosu bu; fitili Suriye'de ateşlenen bir kıvılcımla, Türkiye'nin içini karıştırmak, yıllardır başaramadığı etnik çatışmayı, Türk-Kürt çatışmasını çıkarmak?
Bunu da açık açık kendi medya-basın unsurlarında dile getiriyorlar, anlayana?
Dün bu çerçevede bir önemli gelişme daha yaşandı.
Uluslar arası haber ajansı Reuters'in Türk askeri yetkililere dayandırarak servis ettiği habere göre, terör örgütü PKK'nın Suriye kolu YPG'liler dün Suriye'den Türkiye'nin sınır karakoluna ateş açtı. Bunun üzerine Türk askeri de bu saldırıya karşılık verdi.
Batının çıkarlarına hizmet eden Londra merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi bu haberi şöyle verdi: "Türk ordusu Afrin bölgesini top ateşine tuttu, bombardımanda altı YPG'li öldü."
Yani YPG'lilerin Türkiye'ye yaptığı saldırıdan bahsetmedi. Gözlemevi'nin haberine göre durup dururken saldıran Türkiye gözüküyor. Planı anlayabiliyor musunuz? Amaç Suriye topraklarında Türkiye-YPG çatışması üzerinden bir kıvılcımı çakabilmek ve Türkiye'de de bu bahaneyle bir takım provokatörleri devreye koyarak iç çatışmanın fitilini ateşlemek?
ABD Büyükelçiliği'nin verdiği "23 Eylül" tarihine dikkat edersek, bunun zamanı hakkında da fikir sahibi olabiliriz. 23 Eylül sonrası? Hatta büyükelçilik illerine varıncaya kadar sayıyor.
Türkiye siyaseti, 9 Ağustos'ta St. Petersburg'da Erdoğan-Putin zirvesinde karar verilen Türkiye-Rusya-Suriye 3'lü mekanizmasıyla Suriye meselesine müdahil olsaydı bugün bu üzerimizde dolaşan karanlık bulutlardan bahsediyor olmayacaktık, hatta Suriye'de çözüme yaklaşıldığını yazıp çizecektik.
Ama maalesef yanlış üstüne yanlış yapılmaya devam ediliyor, yaşananlardan ve geçmiş tecrübelerden ısrarla ders alınmıyor.
Unutmayalım ki, her meselede akıl aldığımız ABD'nin BOP planında, Türkiye de parçalanması gereken 22 İslam ülkesinden birisi ve hatta en önemlisi?
Liz Sly'ın yazmış olduğu, "10 new wars that could be unleashed as a result of the one against ISIS" (IŞİD'e karşı bir savaşın sonucu olarak 10 yeni savaş çıkabilir) başlıklı makalede bu 10 savaş senaryosunun 3'ünde Türkiye'nin olduğu ifade ediliyor.
Ve en önemlisi de senaryoların ilk sırada olanı Türkiye ile alakalı?
Gazete ilk sıradaki bu senaryoyu, "ABD destekli Kürt güçleri ile Türkiye destekli Arap güçleri arasındaki savaş" olarak ifade ediyor. Ve "Bu savaş başlamış durumda ve en karmaşıklardan biri" yorumunu yapıyor.
Senaryoların ikincisi de Türkiye ile alakalı; "Türkiye ile Suriyeli Kürtler arasında bir savaş" olarak ifade ediliyor.
Diğer senaryolar ise; "Suriyeli Kürtler ve Suriye hükümeti", "ABD-Suriye", "Türkiye-Suriye", "Irak Kürtleri-Irak hükümeti", "Irak Kürtleri-Şii milisler", "Kürtlere karşı Kürtler", "Sünni Araplara karşı Şiiler ve/veya Kürtler" ve "IŞİD'den kalanlara karşı herkes."
Esasen Fırat Kalkanı operasyonu sonrası IŞİD'in Cerablus'tan savaşmadan çekilmesi, PYD ile karşı karşıya gelmemiz ve de sonrasında yaşananlar IŞİD'in sadece bir bahane olduğunu, ABD tarafından bugün dillendirilen savaş senaryolarına bakarsak kirli hesapların döndüğünü açıkça görebiliriz.
Demek ki ABD Suriye politikasında, attığı bir taşla 10 kuşu vurmanın, yani 10 farklı senaryoyu devreye koymanın hesabındaymış.
Ve bu senaryoların en önemlileri hatta ilk ikisi Türkiye ile alakalı?
Bu değerlendirmeyi okuduğumda aklıma Prof. Dr. Haydar Baş'ın defalarca altını çizerek okuduğum, 2 Eylül Cuma günkü, "Cerablus batağından çıkılabilir mi?" makalesini bir daha gözden geçirmek geldi. Dilerseniz ilgili bölümleri sizlerle bir daha paylaşayım:
"Türkiye çok sancılı günlere gebe? Zira Atatürk Havalimanı patlamasını da bir gün önceden haber veren ABD Büyükelçiliği, şimdi de 23 Eylül'e kadar ülkeyi terk edecek vatandaşlarına ücretsiz uçak bileti temin edeceğini açıkladı. Türk askerinin önemli kuvvetleri sınır ötesinde ABD için yer açarken, Anadolu toprakları karışabilir?
Büyük İsrail'in ve ABD'nin yeni vatan arayışı için güneydoğumuz başta olmak üzere Anadolu toprakları, işgali muhakkak bir bölgedir.
Birleşik Devletlerin müttefikimiz dediği Kürt gruplar, onların mühimmat ve lojistik desteği ile her an ülke içinde ve sınır ötesinde önüne geçemeyeceğimiz bir fitili ateşleyebilir. Bu sebeple, Türkiye ucu açık Fırat Kalkanı operasyonunu derhal bırakarak, sınır güvenliğini ve asayişi temine odaklanmalıdır?"
Evet, BOP planlayıcılarının, Ortadoğu'da kendilerine vatan arayanların yeni senaryosu bu; fitili Suriye'de ateşlenen bir kıvılcımla, Türkiye'nin içini karıştırmak, yıllardır başaramadığı etnik çatışmayı, Türk-Kürt çatışmasını çıkarmak?
Bunu da açık açık kendi medya-basın unsurlarında dile getiriyorlar, anlayana?
Dün bu çerçevede bir önemli gelişme daha yaşandı.
Uluslar arası haber ajansı Reuters'in Türk askeri yetkililere dayandırarak servis ettiği habere göre, terör örgütü PKK'nın Suriye kolu YPG'liler dün Suriye'den Türkiye'nin sınır karakoluna ateş açtı. Bunun üzerine Türk askeri de bu saldırıya karşılık verdi.
Batının çıkarlarına hizmet eden Londra merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi bu haberi şöyle verdi: "Türk ordusu Afrin bölgesini top ateşine tuttu, bombardımanda altı YPG'li öldü."
Yani YPG'lilerin Türkiye'ye yaptığı saldırıdan bahsetmedi. Gözlemevi'nin haberine göre durup dururken saldıran Türkiye gözüküyor. Planı anlayabiliyor musunuz? Amaç Suriye topraklarında Türkiye-YPG çatışması üzerinden bir kıvılcımı çakabilmek ve Türkiye'de de bu bahaneyle bir takım provokatörleri devreye koyarak iç çatışmanın fitilini ateşlemek?
ABD Büyükelçiliği'nin verdiği "23 Eylül" tarihine dikkat edersek, bunun zamanı hakkında da fikir sahibi olabiliriz. 23 Eylül sonrası? Hatta büyükelçilik illerine varıncaya kadar sayıyor.
Türkiye siyaseti, 9 Ağustos'ta St. Petersburg'da Erdoğan-Putin zirvesinde karar verilen Türkiye-Rusya-Suriye 3'lü mekanizmasıyla Suriye meselesine müdahil olsaydı bugün bu üzerimizde dolaşan karanlık bulutlardan bahsediyor olmayacaktık, hatta Suriye'de çözüme yaklaşıldığını yazıp çizecektik.
Ama maalesef yanlış üstüne yanlış yapılmaya devam ediliyor, yaşananlardan ve geçmiş tecrübelerden ısrarla ders alınmıyor.
Unutmayalım ki, her meselede akıl aldığımız ABD'nin BOP planında, Türkiye de parçalanması gereken 22 İslam ülkesinden birisi ve hatta en önemlisi?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- İstanbul'daki tüm riskli binalar yeniden inşa edilebilir! / 26.04.2025
- 23 Nisan neden çocuklara armağan edildi? / 23.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- 23 Nisan neden çocuklara armağan edildi? / 23.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025