Bunun karşılığında ise dünyaya, cari açığını kapatmak üzere, kendi parasını yani "kağıt" vermektedir.
Hadiseyi yukarıdan seyrettiğimizde dünyanın üretimi ABD ye akarken ona ihracat yapan ülkelerin ise karşılığında sadece kağıt almakta olduklarını görürüz. Eski sömürgeci anlayışın günümüzde geliştirilmiş ve hacimsel olarak bütün dünyayı kuşatacak şekilde büyütülmüş biçimi olan dünya üretiminin dolar ile takas edilmesi sistemi, esasında dünyada ki gelir dağılımında ki dengesizliğin de önemli sebeplerindendir. Liberal kapitalist modeller, Türkiye gibi kalkınmakta olan bir çok ülkeyi üretime ve ihracata odakladı; ama ihracat karşılığı, yerli parayı almak yerine 'hard currecny' üzerinden dış ticaretin yapılmasını tavsiye ettiler. Geçmişte Uzakdoğu ülkelerinde yaşanan üretim patlamasına bakıldığında, Uzakdoğu'nun ürettiğini ABD'nin tüketmiş olduğunu görürüz. Bugün bu ülkelerin elinde boyalı kağıtlar var; emekleri ise ABD'ye aktarılmış durumdadır.
Çin ve Japonya kumpasa geldiBaşta Çin ve Japonya olmak üzere Güneydoğu Asya ülkeleri, ellerindeki kağıtları kıymetli madenlerle takas ederek riskten kendilerini kurtarmak istemektedirler. Ancak çok cüzi bir miktarın dışında bu şartlarda bunu yapmaları mümkün değildir. Çünkü yüklü miktarda yapılacak böyle bir takas, Amerikan Doları'nın aşırı değer kaybına sebep olduğunda, en büyük zararı bu ülkeler çekeceklerdir. Ayrıca dünyadaki toplam altın miktarı da karşılıksız basılan Doların çok azına karşılık gelmektedir. Bu bağlamda söz konusu ülkeleri de içine düştükleri bu oyundan kurtaracak Milli Devlet yaklaşımıdır.Globalleşmeyi savunanlar, TL'nin ABD topraklarında dolaşımını savunmazlar; aksine Dolar'ın, Türk topraklarının en ücra köyünde dolaşımını kastederler. Bu pencereden bakıldığında, ABD için cari açık, kendi varlığını devam ettirmesi için gerekli en önemli desteklerden biridir. ABD cari açıktan korkmamakta; aksine basıp bütün dünyaya yaydığı parasının kabul görmemesinden korkmaktadır. Globalizasyon ile, özellikle kalkınmakta olan veya geri kalmış bulunan ülkelere tavsiye edilen "dolarizasyon" ya da "Para Kurulu" denilen parasal sistemleri uygulamalarıdır? Yani kendi üretimleri karşılığında piyasalarında kendi "milli para"larını değil, faizli olarak alınmış ABD dolarını bulundurmalarıdır. Eğer illa yerli parayı piyasaya süreceklerse; aynı miktarda faizle aldıkları dövizi kasalarında bulundurmaları söylenmektedir.
Milli Ekonomi Modeli'nin sahibi /BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş
MİLLİ EKONOMİ MODELİ İÇİN NE DEDİLERDr. Birol Şensoy:Milli Devlet, sınıflar ararasındaki çatışmayı önlemektedirMilli Devleti, diğer sistemlerle kıyaslanmayacak kadar farklı bir noktaya taşıyan, tezin gayesine ve merkezine 'insanın konulması'dır. 'İnsanı tanıma' gerçeğiyle sağlanacak bir devlet anlayışı, Milli Devlet Modeli ile hayata geçirilmektedir.Yaşanamayan hak, insan hakkı değildir. Hakların yaşanmadığı bir toplumda gerçek manada özgürlüklerden bahsetmek mümkün değildir. Özellikle sosyal ve iktisadi haklar, bu çerçeveden ele alındığında Sosyal Devlet/Milli Devlet dışındaki bütün tezlerin, gerek teorik, gerekse uygulamada sınıfta kaldıkları görülmektedir. Milli Devlet anlayışında devletin bekasını tehdit eden eğitim anlayışı, tamamen değiştirilecektir. Toplumu kuşatacak, her farklı oluşuma devlet millet yararına ve bütünlüğüne halel getirmeyecek seviyede izin verecek, insan haklarını doya doya yaşatacak, hoşgörülü, adil bir insan modeli oluşturulacaktır. Bu şarttıtr; zira Milli Devleti, ancak topluma hizmeti bir vazife bilecek bu olgunlukta insan uygulayabilir.Milli Devlet anlayışındaki Sosyal Devlet projeleri, hakikatte modelimizin insana verdiği değerin ifadesidir. Sosyal Devlet projeleri ile, toplum içerisindeki sınıflar arasında çatışmaya son verilmektedir.
Hadiseyi yukarıdan seyrettiğimizde dünyanın üretimi ABD ye akarken ona ihracat yapan ülkelerin ise karşılığında sadece kağıt almakta olduklarını görürüz. Eski sömürgeci anlayışın günümüzde geliştirilmiş ve hacimsel olarak bütün dünyayı kuşatacak şekilde büyütülmüş biçimi olan dünya üretiminin dolar ile takas edilmesi sistemi, esasında dünyada ki gelir dağılımında ki dengesizliğin de önemli sebeplerindendir. Liberal kapitalist modeller, Türkiye gibi kalkınmakta olan bir çok ülkeyi üretime ve ihracata odakladı; ama ihracat karşılığı, yerli parayı almak yerine 'hard currecny' üzerinden dış ticaretin yapılmasını tavsiye ettiler. Geçmişte Uzakdoğu ülkelerinde yaşanan üretim patlamasına bakıldığında, Uzakdoğu'nun ürettiğini ABD'nin tüketmiş olduğunu görürüz. Bugün bu ülkelerin elinde boyalı kağıtlar var; emekleri ise ABD'ye aktarılmış durumdadır.
Çin ve Japonya kumpasa geldiBaşta Çin ve Japonya olmak üzere Güneydoğu Asya ülkeleri, ellerindeki kağıtları kıymetli madenlerle takas ederek riskten kendilerini kurtarmak istemektedirler. Ancak çok cüzi bir miktarın dışında bu şartlarda bunu yapmaları mümkün değildir. Çünkü yüklü miktarda yapılacak böyle bir takas, Amerikan Doları'nın aşırı değer kaybına sebep olduğunda, en büyük zararı bu ülkeler çekeceklerdir. Ayrıca dünyadaki toplam altın miktarı da karşılıksız basılan Doların çok azına karşılık gelmektedir. Bu bağlamda söz konusu ülkeleri de içine düştükleri bu oyundan kurtaracak Milli Devlet yaklaşımıdır.Globalleşmeyi savunanlar, TL'nin ABD topraklarında dolaşımını savunmazlar; aksine Dolar'ın, Türk topraklarının en ücra köyünde dolaşımını kastederler. Bu pencereden bakıldığında, ABD için cari açık, kendi varlığını devam ettirmesi için gerekli en önemli desteklerden biridir. ABD cari açıktan korkmamakta; aksine basıp bütün dünyaya yaydığı parasının kabul görmemesinden korkmaktadır. Globalizasyon ile, özellikle kalkınmakta olan veya geri kalmış bulunan ülkelere tavsiye edilen "dolarizasyon" ya da "Para Kurulu" denilen parasal sistemleri uygulamalarıdır? Yani kendi üretimleri karşılığında piyasalarında kendi "milli para"larını değil, faizli olarak alınmış ABD dolarını bulundurmalarıdır. Eğer illa yerli parayı piyasaya süreceklerse; aynı miktarda faizle aldıkları dövizi kasalarında bulundurmaları söylenmektedir.
Milli Ekonomi Modeli'nin sahibi /BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş
MİLLİ EKONOMİ MODELİ İÇİN NE DEDİLERDr. Birol Şensoy:Milli Devlet, sınıflar ararasındaki çatışmayı önlemektedirMilli Devleti, diğer sistemlerle kıyaslanmayacak kadar farklı bir noktaya taşıyan, tezin gayesine ve merkezine 'insanın konulması'dır. 'İnsanı tanıma' gerçeğiyle sağlanacak bir devlet anlayışı, Milli Devlet Modeli ile hayata geçirilmektedir.Yaşanamayan hak, insan hakkı değildir. Hakların yaşanmadığı bir toplumda gerçek manada özgürlüklerden bahsetmek mümkün değildir. Özellikle sosyal ve iktisadi haklar, bu çerçeveden ele alındığında Sosyal Devlet/Milli Devlet dışındaki bütün tezlerin, gerek teorik, gerekse uygulamada sınıfta kaldıkları görülmektedir. Milli Devlet anlayışında devletin bekasını tehdit eden eğitim anlayışı, tamamen değiştirilecektir. Toplumu kuşatacak, her farklı oluşuma devlet millet yararına ve bütünlüğüne halel getirmeyecek seviyede izin verecek, insan haklarını doya doya yaşatacak, hoşgörülü, adil bir insan modeli oluşturulacaktır. Bu şarttıtr; zira Milli Devleti, ancak topluma hizmeti bir vazife bilecek bu olgunlukta insan uygulayabilir.Milli Devlet anlayışındaki Sosyal Devlet projeleri, hakikatte modelimizin insana verdiği değerin ifadesidir. Sosyal Devlet projeleri ile, toplum içerisindeki sınıflar arasında çatışmaya son verilmektedir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.