ABD Ankara'da İsrail Soçi'de

ABD Milli Savunma Bakanı Mattis, Ürdün, Irak, Erbil ve Türkiye hattında, ABD'nin vatan projesini hızlandırma adına temaslarda bulunurken, İsrail Başbakanı Netanyahu büyük İsrail projesi amacıyla Rusya lideri Putin ile Soçi'de bir araya geldi.
Ortadoğu coğrafyası üzerinde menfur emelleri olan ABD-İsrail ikilisinin en büyük endişesi; Türkiye, İran, Irak, Suriye ve de Rusya'nın menfaat birliği içinde birlikte hareket etmesi ve bu noktada ABD ve İsrailin denklem dışı kalması?
İşte ABD ve İsrail'in koşuşturması bu birlikteliğin sağlanmaması için?
ABD'li bakan YPG ile ilişkimiz IŞİD bitince bitecek mesajı vererek Türkiye'nin YPG/PYD'ye yönelik bir adım atmasını engellemeye çalışıyor.
Üstelik tam da Türkiye, PKK'ya operasyon konusunda İran Genelkurmay Başkanı'yla mutabakat sağladığı sıralarda?
İsrail Başbakanı'nın Soçi ziyareti de aynen Mattis'in taşıdığı amacı taşıyor.
Bakın Netanyahu, Putin'le yaptığı görüşmede İsrailli Haaretz gazetesinin haberine göre hangi gündemi öne çıkarıyor:
* İran'ın krizdeki etkisine karşı koymak için Suriye'ye müdahale etmeye hazırız.
* Suriye'de imzalanacak herhangi bir barış anlaşmasında İran'ın ülkedeki güçlerini tamamen çekme koşulunun yer alması gerekiyor.
* İsrail olarak İran'ın Suriye'deki gücünü arttırmasına karşı çıkıyoruz.
İsrail Rusya'ya kısaca "İran'la ilişkilerinize son verin" demek istiyor.
Putin ise İran'ı Suriye'de çözüm için önemli bir partner gördüğü için, Netanyahu'nun bu içinde tehdit de barındıran ifadelerine yönelik kamuya açık bir cevap vermedi.
Netanyahu'ya cevap Rusya'nın İsrail Büyükelçisi Aleksandr Petroviç Şeyn'den geldi.
Şeyn, İran'ın Suriye'deki krizin çözümünde kilit konumda olduğunu belirttikten sonra, "Suriye'de İsrail'in çıkarlarını da göz önünde bulunduracağız. İş Rusya'ya kalsaydı yabancı güçler orada kalmazdı" dedi.
Rusya, Suriye'deki krizin çözülmesinde İran'ın önemine tekrar rekrar dikkat çekiyor. Hatta Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov da Suriye krizi konusunda Rusya, İran ve Türkiye'nin işbirliğinin önemine değinmiş ve bu işbirliğinin krizin çözümündeki en etkili yöntem olduğunu ifade etmişti.
Bu görüşmelerin akabinde Rusya'nın Sudan Büyükelçisi Mirgayas Şirinski'nin evinde ölü olarak bulunması gerçekten doğal bir ölüm mü, yoksa yapılan bu görüşmelerle ve alınan cevaplarla bir alakası var mı bilinmez ama bu tür stratejik günlerde diplomatların ani ölümü her zaman şüphe uyandırmıştır.
Tabii, Rusya'nın İran'ın bölgedeki rolüne önem vermesine karşın, ABD'nin sahadaki en önemli partneri olan PYD'ye yönelik de sıcak mesajlar vermesi, PKK'nın Suriye kolu olan PYD konusunda ABD'yle aynı duruşa sahip olması anlaşılabilir değil.
Halbuki Suriye'de PYD, Türkiye'de PKK, Irak'ta Barzani, asla Kürt halkının çıkarlarına hizmet etmiyor, bunlar ABD'nin vatan projesinin, İsrail'in büyük İsrail projesinin bir parçası?
Hatta Prof. Dr. Haydar Baş'ın ifadesiyle, ABD bunlara yeri geldiğinde hemen sırtını dönüveriyor. Kobani sürecinde olduğu gibi, Barzani'nin referandum kararında olduğu gibi?
Ayrıca Sayın Baş, "Eğer Kürt kardeşlerimiz bu oyunu görmez de ABD'nin ipiyle kuyuya inmeye devam ederlerse, Filistinli'nin kaderini yaşayacaklar" diye de defalarca uyarmıştır.
Prof. Dr. Baş'ın, "Rusya'nın PYD'nin Astana sürecine dahil olmasına izin vermesi"yle ilgili yazdığı 11 Ağustos tarihli "Aman dikkat" başlıklı yazısında şu cümleler oldukça önemliydi:
"Rusya'nın yeni hamlesi (PYD ile ilgili) yani ABD ve İsrail istikametindeki siyaseti, Büyük Ortadoğu Projesi ve Amerika'nın bölgemizdeki vatan arayışı dikkate alındığında yalnız bizim için değil, kendisini de riske atacak bir gelişme?
 Zira Amerika'nın ve beraber hareket ettiği "büyük İsrail devleti" düşünüldüğünde İsrail'in, Rusya ile menfaat birliği etmesinin imkanı yoktur. Mevcut tablodan biz şöyle bir sıralama çıkarıyoruz: Önce Türkiye, sonra Suriye, en son Rusya?"
Ve Sayın Baş siyasilerimize, eğer gerçekten PYD konusunda samimilerse, Türkiye'nin de içinde olduğu bölge ülkelerinin bölünmesini, parçalanmasını istemiyorlarsa şöyle yapmalarını tavsiye ediyor:
"Siyasilerimize düşen bu ikazları dikkate alarak Rusya, Suriye ve İran'la beraber, ABD-İsrail yayılmacılığına karşı bir set oluşturmaya çalışmak olmalıdır."
Problem ortada, çözüm de ortada?