Koskoca bir ülke, koskoca seksen milyon bütün olup-bitenleri görüyor ama görmemiş gibi davranıyor.
Dün yapılan yanlışlıkları, bugün atılan yanlış adımları ve yarınları ipotek altına alacak tarzdaki atılan imzaları görüyor ama görmemiş gibi yapıyor.
Her defasında asgari ücretliye olsun, emekliye olsun kağıt üzerinde verilen, veriliyormuş gibi yapılan ama daha ilgili kesimin eline ulaşmadan verilen zammın birkaç katının "alavere-dalaverelerle" geri alındığını görüyor, biliyor ama görmemiş bilmemiş gibi davranıyor.
Mesela, on liraya yapılabilecek köprülerin yabancı şirketlere yüz liraya yaptırıldığını, ülkenin otuz yılının, yirmi yılının ipotek edildiğini, otuz yıl boyunca sadece o köprülerin fotoğraflarını seyredeceklerin dahi "köprüden geçiş parası" ödeyeceğini biliyor ama bilmiyormuş gibi yapıyor.
Mahallesindeki herhangi bir AVM'ye alış-verişe gittiğinde raflardaki ürünlerin, özellikle baklagillerin neredeyse tamamına yakınının ithal ürünler olduğunu, Çin'den-Maçin'den, Almanya'dan-Hollanda'dan, Sırbistan'dan-Gürcistan'dan geldiğini görüyor ama göz yumuyor, biliyor ama cahilliğe veriyor, bu manzaraya üzülmesi gerekirken "şu bolluğa-berekete bak" diyerek iktidar partisine pay çıkarmaya çalışıyor.
Irak gibi, Libya gibi, Suriye gibi komşu kardeş ülkelerin işgale uğramalarında, paramparça olmalarında, nüfuslarının ve her çeşit kaynaklarının heder edilmesinde ve talana uğramasında bu ülke yöneticilerinin hatırı sayılır derecedeki hisselerini görmüyor ama bu karışıklıklarda mülteci durumuna düşmüş olanlara yapılan yardımları dillendirip duruyor.
"Beraber yürüdük biz bu yollarda/Beraber ıslandık yağan yağmurda" türküleri eşliğinde on yıl boyunca neredeyse ülkenin bütün yönetimini teslim ettiği "paralel yapı" eliyle her sınavda soruların çalındığını, her alanda kul hakkına tecavüz edildiği, dolayısıyla en önemli makamların gasp edildiğini, bu milletin ordusuna kumpas kurulduğunu ve sonunda da bu yapı marifetiyle 15 Temmuz felaketinin yaşatıldığını, yani bütün felaketlerin baş müsebbibinin mevcut iktidar olduğunu biliyor, görüyor ama unutmaya ve unutturmaya çalışıyor.
Tarımı tırpanlayan tohumculuk yasasından tutun da ülke kaynaklarını ecnebilere peşkeş çeken maden yasasına kadar bütün düzenlemelere, özellikle yapılan özelleştirmelere elinizi vicdanınıza koyarak göz atın ve halka nazar edin yine onları "görmedim, duymadım, bilmiyorum" modunda göreceksiniz.
On beş sene gibi kısa bir zaman diliminde bunca yıkım, bunca tahribat yapıp da hepsini birden koca bir kitleye kolayca hazmettiren mevcut iktidar partisine seksen milyon kere maşallah!
Dün yapılan yanlışlıkları, bugün atılan yanlış adımları ve yarınları ipotek altına alacak tarzdaki atılan imzaları görüyor ama görmemiş gibi yapıyor.
Her defasında asgari ücretliye olsun, emekliye olsun kağıt üzerinde verilen, veriliyormuş gibi yapılan ama daha ilgili kesimin eline ulaşmadan verilen zammın birkaç katının "alavere-dalaverelerle" geri alındığını görüyor, biliyor ama görmemiş bilmemiş gibi davranıyor.
Mesela, on liraya yapılabilecek köprülerin yabancı şirketlere yüz liraya yaptırıldığını, ülkenin otuz yılının, yirmi yılının ipotek edildiğini, otuz yıl boyunca sadece o köprülerin fotoğraflarını seyredeceklerin dahi "köprüden geçiş parası" ödeyeceğini biliyor ama bilmiyormuş gibi yapıyor.
Mahallesindeki herhangi bir AVM'ye alış-verişe gittiğinde raflardaki ürünlerin, özellikle baklagillerin neredeyse tamamına yakınının ithal ürünler olduğunu, Çin'den-Maçin'den, Almanya'dan-Hollanda'dan, Sırbistan'dan-Gürcistan'dan geldiğini görüyor ama göz yumuyor, biliyor ama cahilliğe veriyor, bu manzaraya üzülmesi gerekirken "şu bolluğa-berekete bak" diyerek iktidar partisine pay çıkarmaya çalışıyor.
Irak gibi, Libya gibi, Suriye gibi komşu kardeş ülkelerin işgale uğramalarında, paramparça olmalarında, nüfuslarının ve her çeşit kaynaklarının heder edilmesinde ve talana uğramasında bu ülke yöneticilerinin hatırı sayılır derecedeki hisselerini görmüyor ama bu karışıklıklarda mülteci durumuna düşmüş olanlara yapılan yardımları dillendirip duruyor.
"Beraber yürüdük biz bu yollarda/Beraber ıslandık yağan yağmurda" türküleri eşliğinde on yıl boyunca neredeyse ülkenin bütün yönetimini teslim ettiği "paralel yapı" eliyle her sınavda soruların çalındığını, her alanda kul hakkına tecavüz edildiği, dolayısıyla en önemli makamların gasp edildiğini, bu milletin ordusuna kumpas kurulduğunu ve sonunda da bu yapı marifetiyle 15 Temmuz felaketinin yaşatıldığını, yani bütün felaketlerin baş müsebbibinin mevcut iktidar olduğunu biliyor, görüyor ama unutmaya ve unutturmaya çalışıyor.
Tarımı tırpanlayan tohumculuk yasasından tutun da ülke kaynaklarını ecnebilere peşkeş çeken maden yasasına kadar bütün düzenlemelere, özellikle yapılan özelleştirmelere elinizi vicdanınıza koyarak göz atın ve halka nazar edin yine onları "görmedim, duymadım, bilmiyorum" modunda göreceksiniz.
On beş sene gibi kısa bir zaman diliminde bunca yıkım, bunca tahribat yapıp da hepsini birden koca bir kitleye kolayca hazmettiren mevcut iktidar partisine seksen milyon kere maşallah!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Çocukluğumuzun ramazanları / 07.03.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Çocukluğumuzun ramazanları / 07.03.2025