30 Ekim 1918 tarihli Mondros Mütarekesi ile birinci genel savaş sona erer. Galip devletlerden Fransa 1535 tarihinde imzaladığı kapitülasyon ilkelerine dayanarak daha önce kurduğu sömürü düzenini devam ettirmek ister. Bu konuda başarıya ulaşabilmek için de bağlaşığı İngiltere ile işbirliğine girer. 1916 yılında yaptıkları SYKESS PİCOT ANTLAŞMASI ile topraklarımızı emperyalist amaçlarını gerçekleştirmek için paylaşırlar. Bu hareket Sevr'e giden ilk adımdır.
Fransa topraklarımızı işgal için yürüttüğü savaşta daha çok, genel savaştan önce Fransa'ya göç etmiş Ermeni halkını silahlandırarak yapar. Bu ilk saldırılarda Anadolu'nun işgalinin kolay olduğunu görünce işi daha hızlandırmak için yerli Ermenilerle anlaşarak onları silahlandırarak kullanmaya başlar. Çünkü Çukurova savunmasızdır. Eli silah tutan savaşabilecek gençler, 1914'de vedalaşarak Osmanlı cephelerinde savaşmaya gitmişlerdi. Geride kalan ihtiyarlar, kadınlar ve çocuklar ise savaşmayı bilmiyorlardı. Ama saldıran Fransız ve Ermeni'ye karşı, naçar kalınca çocuklarının ihtiyarların namusunu ve hayatını kurtarmak için dişi bir kaplan gibi saldırarak da savaşıyordu.
Gerek Fransızlar gerekse İngilizler zaten Anadolu'yu 1535'ten beri sömürüyorlardı. Çünkü Kanuni Sultan Süleyman o günün siyasi durumu nedeni ile Fransa'ya kapitülasyon haklar vererek, düşmanlarına karşı bir müttefik kazanmak, diğer yandan da Avrupa Hıristiyan birliğini bozmak siyasetinin bir sonuncudur. Kapitülasyon, Fransızca bir terimdir. Anlamı da, "Bir hükümetin, ülkesinde vatandaşlarının aleyhine olabilecek daha geniş hakların dost ülke insanlarına verilmesidir."
Ne yazık ki bugünkü iktidar ve hükümetin başkanı da iç ve dış politika ile ilgili olarak "Ben Büyük Ortadoğu Projesinin eş başkanıyım" diye bağırarak, yurdumuzun kapılarını yabancı sermayeye açarak efelenip ben ülkeyi kalkındırıyorum diyor. Türk kurtuluş savaşından sonra Anadolu yiğitlerinin başkomutanı Mustafa Kemal'in def ettiği sömürgenlere kapılarımızı açarak övünüyor.
Mütareke döneminde Paris Barış Görüşmeleri yapılırken Fransa, İngilizlerle birlikte ilk olarak 9 Kasım 1918 tarihinde İskenderun'u işgal ederler. 17 Aralık 1918 tarihinde Fransız ve İngiliz donanmaları Mersin'e asker çıkararak işgal eder. Yine aynı tarihte Yarbay Romieu komutasında DOĞU LEJYONU adındaki Faransız taburu Adanalı yerli Ermenilerle işbirliği yaparak TARSUS- ADANA- POZANTI- CEYHAN-KOZAN-TOPRAKKALE-OSMANİYE-BAHÇE VE İSLAHİYE'Yİ işgal eder.
Bu işgaller karşısında bu bölge halkının ihtiyarları kocaları cephede şehit düşen, esir olan ve savaşa devam eden kadınları, eli silah tutabilecek erkek çocukları ile milli mücadeleyi başlatır. Bu kurtuluş mücadelesi devam ederken Fransa işgalini yazılı bir nota İstanbul'daki İtilaf Devletleri temsilcilerini protesto ederek, Sivas halkının yardımlarını ihtiyar, kadın ve küçük delikanlı mücahitlere de ihtiyaçlarını karşılamak üzere gönderirler. Bu protesto olayını öğrenen Mustafa Kemal Paşa hem çok gururlanır, hem de heyecanlanarak hemen kaleme sarılarak aşağıdaki teli çekmiştir:
"Sivas Anadolu Kadınları Müdafaa-i Vatan Cemiyetine,
Fransızların, Adana'da İslam ahaliye reva gördükleri zulümlerden dolayı İtilaf Devletleri temsilcileri nezdinde vaki protesto nameleri öğrenildi. Türk kadınına, Müslüman Türk hanımına has olan asil vatani hissiyat ile yüksek insani şefkatin bereketle yayılmasının kaynağı olan cemiyetinize, heyet-i temsilimeyiz, şükran ve minnettarlığını arz eyler. Millet böyle kız kardeşlerini mukaddes birliği öncüsü görmekle, meşru mücahadesinde azim ve imanın bir kat daha sağlamlık bulduğunu idrakle mesuttur."
4 OCAK 1920
Temsil Heyeti namıma
Mustafa Kemal Paşa."
Fransa topraklarımızı işgal için yürüttüğü savaşta daha çok, genel savaştan önce Fransa'ya göç etmiş Ermeni halkını silahlandırarak yapar. Bu ilk saldırılarda Anadolu'nun işgalinin kolay olduğunu görünce işi daha hızlandırmak için yerli Ermenilerle anlaşarak onları silahlandırarak kullanmaya başlar. Çünkü Çukurova savunmasızdır. Eli silah tutan savaşabilecek gençler, 1914'de vedalaşarak Osmanlı cephelerinde savaşmaya gitmişlerdi. Geride kalan ihtiyarlar, kadınlar ve çocuklar ise savaşmayı bilmiyorlardı. Ama saldıran Fransız ve Ermeni'ye karşı, naçar kalınca çocuklarının ihtiyarların namusunu ve hayatını kurtarmak için dişi bir kaplan gibi saldırarak da savaşıyordu.
Gerek Fransızlar gerekse İngilizler zaten Anadolu'yu 1535'ten beri sömürüyorlardı. Çünkü Kanuni Sultan Süleyman o günün siyasi durumu nedeni ile Fransa'ya kapitülasyon haklar vererek, düşmanlarına karşı bir müttefik kazanmak, diğer yandan da Avrupa Hıristiyan birliğini bozmak siyasetinin bir sonuncudur. Kapitülasyon, Fransızca bir terimdir. Anlamı da, "Bir hükümetin, ülkesinde vatandaşlarının aleyhine olabilecek daha geniş hakların dost ülke insanlarına verilmesidir."
Ne yazık ki bugünkü iktidar ve hükümetin başkanı da iç ve dış politika ile ilgili olarak "Ben Büyük Ortadoğu Projesinin eş başkanıyım" diye bağırarak, yurdumuzun kapılarını yabancı sermayeye açarak efelenip ben ülkeyi kalkındırıyorum diyor. Türk kurtuluş savaşından sonra Anadolu yiğitlerinin başkomutanı Mustafa Kemal'in def ettiği sömürgenlere kapılarımızı açarak övünüyor.
Mütareke döneminde Paris Barış Görüşmeleri yapılırken Fransa, İngilizlerle birlikte ilk olarak 9 Kasım 1918 tarihinde İskenderun'u işgal ederler. 17 Aralık 1918 tarihinde Fransız ve İngiliz donanmaları Mersin'e asker çıkararak işgal eder. Yine aynı tarihte Yarbay Romieu komutasında DOĞU LEJYONU adındaki Faransız taburu Adanalı yerli Ermenilerle işbirliği yaparak TARSUS- ADANA- POZANTI- CEYHAN-KOZAN-TOPRAKKALE-OSMANİYE-BAHÇE VE İSLAHİYE'Yİ işgal eder.
Bu işgaller karşısında bu bölge halkının ihtiyarları kocaları cephede şehit düşen, esir olan ve savaşa devam eden kadınları, eli silah tutabilecek erkek çocukları ile milli mücadeleyi başlatır. Bu kurtuluş mücadelesi devam ederken Fransa işgalini yazılı bir nota İstanbul'daki İtilaf Devletleri temsilcilerini protesto ederek, Sivas halkının yardımlarını ihtiyar, kadın ve küçük delikanlı mücahitlere de ihtiyaçlarını karşılamak üzere gönderirler. Bu protesto olayını öğrenen Mustafa Kemal Paşa hem çok gururlanır, hem de heyecanlanarak hemen kaleme sarılarak aşağıdaki teli çekmiştir:
"Sivas Anadolu Kadınları Müdafaa-i Vatan Cemiyetine,
Fransızların, Adana'da İslam ahaliye reva gördükleri zulümlerden dolayı İtilaf Devletleri temsilcileri nezdinde vaki protesto nameleri öğrenildi. Türk kadınına, Müslüman Türk hanımına has olan asil vatani hissiyat ile yüksek insani şefkatin bereketle yayılmasının kaynağı olan cemiyetinize, heyet-i temsilimeyiz, şükran ve minnettarlığını arz eyler. Millet böyle kız kardeşlerini mukaddes birliği öncüsü görmekle, meşru mücahadesinde azim ve imanın bir kat daha sağlamlık bulduğunu idrakle mesuttur."
4 OCAK 1920
Temsil Heyeti namıma
Mustafa Kemal Paşa."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
YeniMesaj / diğer yazıları
- Gaflette ısrar / 24.01.2015
- 'Namaz kılan kimse felaha ermiştir' / 10.11.2014
- Saftan Başbakan olur mu? / 06.03.2014
- Ulusal devlet üzerine / 03.03.2014
- Anne sütü / 08.02.2014
- Minik cerrahlar / 20.01.2014
- Doğal yaşam / 13.01.2014
- Basit ve sade / 12.05.2013
- Faiz sarmalı / 24.03.2013
- Topraklarımız elimizden alınıyor / 20.03.2013
- 'Namaz kılan kimse felaha ermiştir' / 10.11.2014
- Saftan Başbakan olur mu? / 06.03.2014
- Ulusal devlet üzerine / 03.03.2014
- Anne sütü / 08.02.2014
- Minik cerrahlar / 20.01.2014
- Doğal yaşam / 13.01.2014
- Basit ve sade / 12.05.2013
- Faiz sarmalı / 24.03.2013
- Topraklarımız elimizden alınıyor / 20.03.2013