Girdiği her seçimi kazandı. Devlet kurumlarını isteğine göre dizayn etti. Bir, dediği iki edilmedi. 'Aynı zamanda iyi bir ekonomistimde' dedi ama bir helva yapmayı dahi öğrenemedi.
Gerçi helva yapmayı bende bilmiyorum ama internete sordum. Dedi ki, su, un, tereyağı, toz şeker, çam fıstığı, irmik ve süt hazırla. Sonra şunları şunları karıştır, şu kadar ısıt, kaynat vs. afiyet olsun.
Gelelim siyasetteki helvaya. Siyasetteki helva paradır. Zaten batık ekonomiyi, seçim sürecinde iyice batırdılar. Şimdi fıldır fıldır para arıyorlar.
Hatta muhalefeti, 'ülkeyi, İngiliz tefecilere satacaklar' diyen iktidar şimdi aynı zamanda İngiliz vatandaşı olan, 'ekonomiyi batırdı, bizi sattı' dedikleri Mehmet Şimşek'i çare olarak ekonominin başına getirdiler.
Peki, çıraklık, kalfalık, ustalık derken tek adamlığa uzanan bu yolda Sayın Erdoğan helva yapmayı öğrenmeyi ve de yapmayı hiç düşünmedi mi?
Oysa ülkemizde su, un, tereyağı, toz şeker, çam fıstığı, irmik ve süt vardı. Tarifinin ise Merhum Prof. Dr. Haydar Baş Hocamız tam 22 yıl önce gazetemizde 15.11.2001 tarihli yayımlanan yazısında vermişti.
"Bir ülkenin zenginliğini ifade eden en önemli işaretlerden biri madenlerdir. Coğrafi konum itibariyle Türkiye, son derece zengin maden yataklarına sahiptir.
Bu hakikatin farkında olan Atatürk'ün ele aldığı konulardan birisi de madencilik olmuştur. 1926 yılında çıkarılan bir kanunla petrol arama ve işletme hakkı devlete verilmiştir.
Madenlerimizin aranması, rezerv ve kalitesinin tespit edilmesi maksadıyla 1935 yılında Maden Tetkik Arama Enstitüsü kurulmuştur.
Türkiye'de bor, krom, doğalgaz, petrol, altın, uranyum, demir, bakır, nikel, alüminyum ve pek çok maden bulunmaktadır.
Ülkemizde bilinen maden varlıklarının değeri 3 trilyon dolardır. Hazine üzerinde oturan dilenci misali bu serveti tam kapasiteyle devreye koyamamakta, uluslararası fonlardan kredi talep etmekle vakit geçirmekteyiz. Ülkemizde mevcut olan önemli madenleri şu şekilde sıralamak mümkündür.
Bor
Bor, önemli bir endüstriyel hammaddedir. Dünya bor rezervlerinin % 67'si ülkemizde bulunmaktadır. Ancak ne hazindir ki dünya bor ticaretinin ancak % 15'ine sahibiz.
Ülkemizde bulunan bor rezervinin değeri 750 milyar dolar civarındadır. Sıcağa karşı son derece dayanıklı olan bor'un kullanım sahası bir hayli geniştir.
Gelecekte otomobillerin, gökdelenlerin ve hatta giysilerimizin % 50'sinin bor'dan yapılması konusunda bilimsel araştırmalar devam etmektedir. Bu derece önemli bir kaynağımız, IMF dayatmalarıyla yapılan özelleştirme kapsamında yabancıların eline geçme noktasındadır.
Altın
Dünyadaki toplam altın rezervi 43.000 ton civarındadır. 20.000 ton rezerv ile Güney Afrika birinci, 6.500 tonla Türkiye ikinci, 4.770 tonla ABD üçüncü sıradadır.
Altın rezervlerinde dünya ikincisi olmamıza rağmen bu madeni çıkartıp, işleyerek devreye koyamayan tek ülke Türkiye'dir. Hesaplamalar Türkiye'nin altın rezervinin asgari değerinin 400 milyar dolar olduğunu göstermektedir…
Bütün bunların dışında daha pek çok maden kaynaklarımız da mevcuttur… Bu zenginliklerimizin tam olarak devreye konması ekonomik refah, kalkınma, gelişme ve yeni iş sahaları demektir ki; dışarıdaki dostlarımız (!) için Türkiye'nin güçlü bir konuma gelmesi de arzu edilecek bir şey değildir."
Hüseyin Baş
2020'nin sonlarıydı ve BTP'nin genç lideri Hüseyin Baş, babasının anlattığı zenginliklerimizi anlatıyordu.
"Biz, 18 yıldır Türkiye'nin doğal kaynaklarından söz ediyoruz. Türkiye'de inanılmaz bir petrol ve doğalgaz rezervi var.
Türkiye bor ve toryumda dünya birincisi ve altında dünya ikincisi. Güney Afrika'dan sonra maden olarak dünyada en fazla altın madeni bulunan ikinci ülkesiyiz.
Güney Afrika'nın 20 bin ton, Türkiye'nin de 6 bin 500 ton altın madeni var. Ülkenin kaynakları Türkiye'yi kıyamet sabahına kadar bakacak zenginliktedir.
Bunların konuşulması, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının birliği, dirliği ve beraberliğinin konuşulması gereken yerde çok gündelik meseleler konuşuyoruz…"
Helvayla özetlersek, ülkemizde altın var, bor var, toryum, doğalgaz, petrol, linyit, çinko, bakır gibi 56 çeşit maden var.
Her türlü ürünün yetişebildiği bir coğrafyada yaşıyoruz. Avrupa'nın en genç nüfusuna sahibiz. Yani iş gücümüz var. Bu iş gücünün ortaya koyduğu emek ve alın teri var.
Ama iktidarlar, bunlardan helva yapmak yerine başkalarının yaptığı helvaya maliyet ödeyerek (borç-yabancı sermaye) insanımıza helva yediriyor.
Neden mi? Aga öyle istiyor.
Ünlü Yahudi ailesinden Baron M. A. Rothschild şöyle diyor: "Bana bir ülkenin parasının kontrolünü verin, kanunlarını kimin yaptığı umurumda bile değil."
Hüseyin Baş ne diyor?
"Biz bağımsızlık istiyoruz, tarihimizle barışmak istiyoruz, ekonomi modelimiz var, biz elimizdeki ekonomik çözümlerle bu ülkeyi düzeltiriz diyoruz".
Kendi helvamızı yapmaz isek birileri helvamızı yemek için sabırsızlanıyor.
- ‘Erdoğan Amca adım Danya Ebu Muhsin’ / 20.04.2025
- 2 bin değil 2 bin 600 yıldır yapılanamayanı yaptılar? / 19.04.2025
- Gazze’den tehciri, ‘hicret’ olarak kabul ettirmeye çalışıyorlar / 18.04.2025
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025