1 Ocak 1920'de Paris Barış Konferansı'nda Yunanlıların talepleri:
Birinci Dünya Savaşında mağlup olup mütareke imzalanınca İtilaf Devletleri Paris Barış Konferansını toplayarak emperyalist amaçlarına göre Osmanlı topraklarını paylaşmak üzere masaya otururlar. Fakat ABD Başkanı Wilson 8 Ocak 1918 tarihinde ulus toplulukların özgürlüğüne dayanan bir barışın sağlanması için Wilson İlkelerini ileri sürer. Bu ilkeler mağlup devlet halklarını umutlandırır.
Yunan Devleti aydınları derhal kaleme sarılarak hem diplomatları aydınlatmak, hem de o bölgedeki Helen topluluklarda ulusalcı bir hareketin başlamasını sağlamak isterler. Bu konuda 1 Ocak 1920 günü Yunan tarihçisi ve aynı zamanda siyasetçi de olan Panayotis Pipinellis Paris Barış Konferansındaki isteklerinin şu düşünceye göre olmasını ister:
"Yunan varlığının anlamı, Yunanistan'ı, tüm Yunan ırkını bir sınır içinde toplayacak, bileşik, ulusal devletin çekirdeği haline gelmeyi istiyordu. Herkes kendisini, Bizans İmparatorluğu'nun yeniden canlandırma hayaline kaptırıyordu…"
Bu tarihçi aynı zanmanda siyasetçi de olduğu için Yunan ulusalcılığı ilkeleri yerine Yunan emperyalist tarihinin toprak yapısına göre isteklerde bulunduğundan geçersizdir. Ama yine de Yunan ulusalcılarına bir heyecan uyandırmış ve Paris Barış Konferansında ısrarda bulunmuşlardır. Aynı gün Yunan yazarlardan A. C. Michalopoulos Yunan istekleri ile ilgli yazısında şu isteklerin sağlanmasını ister: "Emperyalizme değil, milyonlarca Heleni çoğunlukta bulundukları ilçelerde, yabancı ve zalim boyunduruktan kurtarmak yönünde hukuki bir zemin…"
Bu koşullar altında Yunanlılar bir gün birleşecek ve Yunan kırallığı İonia'dan (Batı Anadolu) Karadeniz'e kadar uzanarak Trakya, Anadolu'nun kıyı bölgeleri ve İstanbul'u kapsayacaktır…
Yazar kısacası Bizans İmparatorluğunu yeniden canlandıramak amacını kibirli, entelektüel bir dilek, bir düş ya da aşırı bir dilek ve ideal olarak değil, "örf ve adetlerinde vahşi, Türk olmayan uyruklara karşı davranışında insafsız olan bir ırktan (Türkleri kastediyor) özgürlüğünü kazanma yolunda dayanışma içindeki bir halkın sesi" olarak niteliyordu. Aynı gün Yunan basınında düşünceler Yunan ulusalcılığının ifadesi değil, daha çok Yunan empeyaliminin ifadesidir diyebilirim.
Maalesef bu istekler bugün de işlenmekte ve zamanı geldiği zaman karşımıza çıkabilir. Bu nedenle daima milli birlik içerisinde ve dayanışmamızı kuvvetlendirmemiz lazım. Bunun için de ulusal birliğimizin kaynağını Türk kültürüne dayandırmalıyız Bugün ülkemiz aynı ideallerde maalesef birleşemiyor. Daima vatanı ve milleti için ölümü hiçe sayarak savaşan ordumuz bugün hedeftedir. Bu gidiş tehlikelidir.
Birinci Dünya Savaşında mağlup olup mütareke imzalanınca İtilaf Devletleri Paris Barış Konferansını toplayarak emperyalist amaçlarına göre Osmanlı topraklarını paylaşmak üzere masaya otururlar. Fakat ABD Başkanı Wilson 8 Ocak 1918 tarihinde ulus toplulukların özgürlüğüne dayanan bir barışın sağlanması için Wilson İlkelerini ileri sürer. Bu ilkeler mağlup devlet halklarını umutlandırır.
Yunan Devleti aydınları derhal kaleme sarılarak hem diplomatları aydınlatmak, hem de o bölgedeki Helen topluluklarda ulusalcı bir hareketin başlamasını sağlamak isterler. Bu konuda 1 Ocak 1920 günü Yunan tarihçisi ve aynı zamanda siyasetçi de olan Panayotis Pipinellis Paris Barış Konferansındaki isteklerinin şu düşünceye göre olmasını ister:
"Yunan varlığının anlamı, Yunanistan'ı, tüm Yunan ırkını bir sınır içinde toplayacak, bileşik, ulusal devletin çekirdeği haline gelmeyi istiyordu. Herkes kendisini, Bizans İmparatorluğu'nun yeniden canlandırma hayaline kaptırıyordu…"
Bu tarihçi aynı zanmanda siyasetçi de olduğu için Yunan ulusalcılığı ilkeleri yerine Yunan emperyalist tarihinin toprak yapısına göre isteklerde bulunduğundan geçersizdir. Ama yine de Yunan ulusalcılarına bir heyecan uyandırmış ve Paris Barış Konferansında ısrarda bulunmuşlardır. Aynı gün Yunan yazarlardan A. C. Michalopoulos Yunan istekleri ile ilgli yazısında şu isteklerin sağlanmasını ister: "Emperyalizme değil, milyonlarca Heleni çoğunlukta bulundukları ilçelerde, yabancı ve zalim boyunduruktan kurtarmak yönünde hukuki bir zemin…"
Bu koşullar altında Yunanlılar bir gün birleşecek ve Yunan kırallığı İonia'dan (Batı Anadolu) Karadeniz'e kadar uzanarak Trakya, Anadolu'nun kıyı bölgeleri ve İstanbul'u kapsayacaktır…
Yazar kısacası Bizans İmparatorluğunu yeniden canlandıramak amacını kibirli, entelektüel bir dilek, bir düş ya da aşırı bir dilek ve ideal olarak değil, "örf ve adetlerinde vahşi, Türk olmayan uyruklara karşı davranışında insafsız olan bir ırktan (Türkleri kastediyor) özgürlüğünü kazanma yolunda dayanışma içindeki bir halkın sesi" olarak niteliyordu. Aynı gün Yunan basınında düşünceler Yunan ulusalcılığının ifadesi değil, daha çok Yunan empeyaliminin ifadesidir diyebilirim.
Maalesef bu istekler bugün de işlenmekte ve zamanı geldiği zaman karşımıza çıkabilir. Bu nedenle daima milli birlik içerisinde ve dayanışmamızı kuvvetlendirmemiz lazım. Bunun için de ulusal birliğimizin kaynağını Türk kültürüne dayandırmalıyız Bugün ülkemiz aynı ideallerde maalesef birleşemiyor. Daima vatanı ve milleti için ölümü hiçe sayarak savaşan ordumuz bugün hedeftedir. Bu gidiş tehlikelidir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
YeniMesaj / diğer yazıları
- Gaflette ısrar / 24.01.2015
- 'Namaz kılan kimse felaha ermiştir' / 10.11.2014
- Saftan Başbakan olur mu? / 06.03.2014
- Ulusal devlet üzerine / 03.03.2014
- Anne sütü / 08.02.2014
- Minik cerrahlar / 20.01.2014
- Doğal yaşam / 13.01.2014
- Basit ve sade / 12.05.2013
- Faiz sarmalı / 24.03.2013
- Topraklarımız elimizden alınıyor / 20.03.2013
- 'Namaz kılan kimse felaha ermiştir' / 10.11.2014
- Saftan Başbakan olur mu? / 06.03.2014
- Ulusal devlet üzerine / 03.03.2014
- Anne sütü / 08.02.2014
- Minik cerrahlar / 20.01.2014
- Doğal yaşam / 13.01.2014
- Basit ve sade / 12.05.2013
- Faiz sarmalı / 24.03.2013
- Topraklarımız elimizden alınıyor / 20.03.2013