Şimdi üretimi oluşturan değişken ve parametreleri irdeleyelim. Mikro manada üretimi işletmeler yaparlar, o ülkedeki bütün işletmelerin toplamı da elbette bize toplam üretim fonksiyonunu verecektir.
Sermaye vasıtası ile hammadde, emek, yer ve teknolojiyi biraraya getiren işletmeler, ürün elde ederler. Öyleyse üretim fonksiyonu, emeğe, sermayeye, hammadde, yer ve teknolojiye bağlıdır. Ancak buradaki sermaye diğer üretim faktörlerinden farklı olarak bu üretim faktörlerini devreye koyan tahrik unsuru vazifesini görür. Dolayısı ile üretim denklemi aşağıdaki gibidir:Üretimi oluşturan bu parametre ve değişkenleri tek tek irdelemeye önce sermaye ile başlayalım.
Üretimin temeli elbette yatırımlardır. Yatırım olmadan üretim olması mümkün değildir. Öyleyse bu yatırım ve üretim için ihtiyaç duyulan sermaye nereden elde edilecektir?Faizle parayı piyasanın dışına çeken kapitalist anlayış paranın en temel vazifelerinden biri olan üretimin tahrik edilmesini engelledi. Eğer üretimin önünü açmak istiyorsak öncelikle bloke edilmiş olan sermayeyi özgürlüğüne kavuşturmak zorundayız.
Kapitalist anlayış, yatırımların kaynağını tasarruflar olarak görmüştür. Bu sebeple kalkınmak isteyen ülkelerin önüne iki seçenek konuldu. Bunlardan birincisi tasarruflardır. Yani vatandaşın bankalarda faizde duran parasının yine bankalar kanalı ile faizle birlikte yatırıma aktarılmasıdır. Bir diğeri ise faizle alınan yabancı paradır. Dikkat edilirse her iki yöntemde de faizli para ile yatırım esastır. Zaten kapitalist anlayışın temellerinden biri de budur.
Milli Ekonomi Modeli'nin sahibi /BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş
MİLLİ EKONOMİ MODELİ İÇİN NE DEDİLERProf.Dr. Hidayet Sarı İstanbul Üniversitesi:Kapitalizm bencilliği MEM birlikteliği sağlıyorKapitalist ekonomi ve sömürgeci anlayışa göre "kaynakların sınırlı, ihtiyaçların sınırsız" olduğu savunulur. Bu düşünce ile söz konusu kaynakların sadece kendi milletlerinin ve devletlerinin eline geçmesi için şu anda bölgemizde yer alan savaşlara katılmalarına yol açmıştır. Gelişmiş ülkeler bu şekilde, açlık içinde kıvranan Afrika, Hindistan, Avustralya yerlilerini; Amerikalılar Kızılderilileri; İspanyol ve Portekizliler Mayaları; Avusturyalılar Aborjinleri yok etmişlerdir. Bunu örnek alan İsrail Filistinlileri; Sırplar Boşnakları, bu ülkelerin öz topraklarını ele geçirmek için yok etmek istemişler, soykırıma uğratmışlardır. Hâlbuki her ülkenin insanları yaşadığı toprakların kendine verdiği yeraltı ve yerüstü kaynaklarına göre hareket etse birbirlerinin eksiğini ticaretle kapatsa bugünkü savaşlar olmazdı. İnsana gelince; insanoğlunun kaynakların sınırlı olduğunu düşünmesi ile hırsla etrafına saldırması hırsızlık, gasp, hortumlamayı getirmiştir. Dolayısıyla kapitalist ekonomi anlayışı ile insanların ve milletlerin refah ve mutluluğa ulaşması mümkün görülmemektedir. Kapitalist anlayışta "hep ben ve tek ben" öne çıkmaktadır. Halbuki Milli Ekonomi Modeli'nde her insanın birbirine ihtiyacı var olduğu ve insanların bir bütün olduğu vurgulanmaktadır. Birisi olmazsa diğerinin de olmayacağını bilmek gerekir.
Sermaye vasıtası ile hammadde, emek, yer ve teknolojiyi biraraya getiren işletmeler, ürün elde ederler. Öyleyse üretim fonksiyonu, emeğe, sermayeye, hammadde, yer ve teknolojiye bağlıdır. Ancak buradaki sermaye diğer üretim faktörlerinden farklı olarak bu üretim faktörlerini devreye koyan tahrik unsuru vazifesini görür. Dolayısı ile üretim denklemi aşağıdaki gibidir:Üretimi oluşturan bu parametre ve değişkenleri tek tek irdelemeye önce sermaye ile başlayalım.
Üretimin temeli elbette yatırımlardır. Yatırım olmadan üretim olması mümkün değildir. Öyleyse bu yatırım ve üretim için ihtiyaç duyulan sermaye nereden elde edilecektir?Faizle parayı piyasanın dışına çeken kapitalist anlayış paranın en temel vazifelerinden biri olan üretimin tahrik edilmesini engelledi. Eğer üretimin önünü açmak istiyorsak öncelikle bloke edilmiş olan sermayeyi özgürlüğüne kavuşturmak zorundayız.
Kapitalist anlayış, yatırımların kaynağını tasarruflar olarak görmüştür. Bu sebeple kalkınmak isteyen ülkelerin önüne iki seçenek konuldu. Bunlardan birincisi tasarruflardır. Yani vatandaşın bankalarda faizde duran parasının yine bankalar kanalı ile faizle birlikte yatırıma aktarılmasıdır. Bir diğeri ise faizle alınan yabancı paradır. Dikkat edilirse her iki yöntemde de faizli para ile yatırım esastır. Zaten kapitalist anlayışın temellerinden biri de budur.
Milli Ekonomi Modeli'nin sahibi /BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş
MİLLİ EKONOMİ MODELİ İÇİN NE DEDİLERProf.Dr. Hidayet Sarı İstanbul Üniversitesi:Kapitalizm bencilliği MEM birlikteliği sağlıyorKapitalist ekonomi ve sömürgeci anlayışa göre "kaynakların sınırlı, ihtiyaçların sınırsız" olduğu savunulur. Bu düşünce ile söz konusu kaynakların sadece kendi milletlerinin ve devletlerinin eline geçmesi için şu anda bölgemizde yer alan savaşlara katılmalarına yol açmıştır. Gelişmiş ülkeler bu şekilde, açlık içinde kıvranan Afrika, Hindistan, Avustralya yerlilerini; Amerikalılar Kızılderilileri; İspanyol ve Portekizliler Mayaları; Avusturyalılar Aborjinleri yok etmişlerdir. Bunu örnek alan İsrail Filistinlileri; Sırplar Boşnakları, bu ülkelerin öz topraklarını ele geçirmek için yok etmek istemişler, soykırıma uğratmışlardır. Hâlbuki her ülkenin insanları yaşadığı toprakların kendine verdiği yeraltı ve yerüstü kaynaklarına göre hareket etse birbirlerinin eksiğini ticaretle kapatsa bugünkü savaşlar olmazdı. İnsana gelince; insanoğlunun kaynakların sınırlı olduğunu düşünmesi ile hırsla etrafına saldırması hırsızlık, gasp, hortumlamayı getirmiştir. Dolayısıyla kapitalist ekonomi anlayışı ile insanların ve milletlerin refah ve mutluluğa ulaşması mümkün görülmemektedir. Kapitalist anlayışta "hep ben ve tek ben" öne çıkmaktadır. Halbuki Milli Ekonomi Modeli'nde her insanın birbirine ihtiyacı var olduğu ve insanların bir bütün olduğu vurgulanmaktadır. Birisi olmazsa diğerinin de olmayacağını bilmek gerekir.