Zekât, toplumda fakir ile zenginin arasındaki uçurumun kapanmasında bir basamaktır.Zekât verilerek emanet sahibine teslim edilmiş olur. Eğer sahibine teslim edilmezse, emanete hıyanet söz konusudur. Ayrıca, helal olan mal haram hâle getirilmiş olur. Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: "Sadaka veya zekât, (verilmeyerek) karıştığı malı mutlaka bozar." (Bezzâr, no. 881). Zekâtın günahları temizlediği manasında Peygamber Efendimiz buyurdu: "Zekât vermek, günahlardan temizlenmeğe bir vesiledir." (Deylemî; İmam Menâvî, El-Künüzü'l-Hakayik).Mü'min zekât vererek nefsini cimrilik hastalığından tezkiye eder/temizler. Böylece kurtuluşa erer. Mü'min vasfedilirken Cenab-ı Hakk ayet-i kerimede, "Gerçekten mü'minler kurtuluşa ermiştir" (Mü'minûn: 23/1) ve "Onlar ki, zekâtı verirler" (Mü'minûn:23/4) buyuruyor.Zekât vermek, görünüşte malın noksanlaşmasına bir alamet zannedilse de gerçek böyle değildir. Nasıl ki, bir ağaç budandığında bir iki yıl sonra daha cesametli büyür. Zekât vermekle de, servet budanır, artıkları atılır, sahibine teslim edilir. Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: "Kulların sabaha çıktıkları hiçbir gün yoktur ki, iki melek inip biri, 'Allah'ım! İnfak eden kimsenin infak ettiği malın yerine daha iyisini ver', öbürü, 'Allah'ım! İnfak etmeyip elinde tutanın (cimrinin) malına telef ver' demesinler." Böylece meleklerin de duasıyla zekât ve sadaka verenlerin malları arttıkça artar. Bu manada Cenab-ı Hakk, "Onların mallarından sadaka al ki bununla kendilerini (günahlarından) temizlemiş, mallarına bereket vermiş olasın" (Tevbe: 9/103) buyurdu. Arapça'da suyun hapsedildiği yara "birke" denir. Bereket kelimesi ise bu kelimeden türeyen bir kelime olup, sözlük anlamı; ilahi bir hayrın bir şeyde sabit, daimi olması anlamındadır. Yüce Allah şöyle buyurmuştur: "? Elbette üzerlerine yerden gökten bereketler açardık." (Araf: 7/96). İlahi hayrın o şeyde tıpkı suyun bir "birke"de sabit, devamlı durduğu gibi sabit devamlı durmasından dolayı (berekete) bu ad verilmiştir. İmam Rıza (a.s.) zekâtın sebebi hakkında şöyle buyurdu: "Zekâtın sebebi; fakirlere azık vermek, zenginlerin mallarını ise korumak içindir. Allah-u Teâlâ sağlığı yerinde olanları, âfet ve belaya uğrayanların ihtiyaçlarını karşılamakla mükellef kılmıştır. Nitekim Allah-u Teala şöyle buyurmuştur: 'And olsun ki mallarınızla, canlarınızla sınanacaksınız.' (Âl-i İmran: 3/186).Mallarla sınama zekât vermekledir, canlarla sınama ise belalar karşısında sabırlı olmaya hazırlanmakladır. Ayrıca, zekât vermede Allah'ın nimetlerinin şükrünü yerine getirmek ve nimetin çoğalmasına da umut vardır; yine zekât vermede fakir ve yoksullara karşı merhamet, şefkat, eşitliğe teşvik, onları takviye etme ve dinî meselelerde onlara yardımda bulunmak vardır. Bu fakirler, zenginler için bir öğüt ve onların ahiret fakirliğini hatırlamaları için de bir ibrettirler. Yine bu fakirler, zenginlerin kendilerine verilmiş olan nimet ve bağışlar karşısında Allah'a şükretmelerine, dua ve yakarışta bulunmalarına ve onlar gibi olmaktan korkmalarına birer teşvik vesilesidirler. Zekât, sadaka, sıla-i rahim ve başkalarına iyilik yapmak gibi birçok konularda da durum aynıdır."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yeliz Yücel / diğer yazıları
- Üç aylar iklimi-4 / 20.03.2017
- Üç aylar iklimi-3 / 19.03.2017
- Üç aylar iklimi-2 / 18.03.2017
- Üç aylar iklimi-1 / 17.03.2017
- Muharrem'in onuncu günü: Aşura / 11.10.2016
- Bayram namazı ve kılınışı / 11.09.2016
- Haccın tamam olmasının şartları / 10.09.2016
- 'Hac Arafat'tır' / 09.09.2016
- Zilhicce ayında ibadet?III / 08.09.2016
- Zilhicce ayında ibadet?II / 07.09.2016
- Üç aylar iklimi-3 / 19.03.2017
- Üç aylar iklimi-2 / 18.03.2017
- Üç aylar iklimi-1 / 17.03.2017
- Muharrem'in onuncu günü: Aşura / 11.10.2016
- Bayram namazı ve kılınışı / 11.09.2016
- Haccın tamam olmasının şartları / 10.09.2016
- 'Hac Arafat'tır' / 09.09.2016
- Zilhicce ayında ibadet?III / 08.09.2016
- Zilhicce ayında ibadet?II / 07.09.2016