Sonbahara merhaba dediğimiz şu günlerde, Eylül rüzgârları ile gazellerin, çınar yapraklarının yolları, sokakları renklendirmesi gibi ülke gündemi de iktidar çevresinin tel tel dökülmesi ile oldukça hareketlidir.
İktidarın üst katmanlarında, iktidar partisinin de neredeyse tamamında türlü türlü yolsuzluk ve rüşvet iddiaları gündemi kasıp kavuruyor.
Her yeni günde, gündemi sarsacak yeni söylentiler, bambaşka yolsuzluk iddiaları, yandaş medyanın bütün örtme ve saklama gayretlerine rağmen ortalığa saçılıyor.
Cübbeli cübbesiz, şalvarlı şalvarsız, sarıklı sarıksız bilcümle yandaş hocaların, yolsuzluklara dair, yolsuzluklardan neşet eden kahredici yoksulluklara dair diyecekleri hiçbir sözleri yok, yaptıkları tek şey, dini kullanarak iktidarın yüzünü yıkamak, çukurlarını kapatmak ve gündemi değiştirmesine yardımcı olmak…
Mesela, bizi kıskanıyor dedikleri, rafları bomboş dedikleri Almanya'nın kendi emeklileri için Türkiye'de beş yıldızlı otellerde, kendi paraları ile sadece altı yüz liraya 22 günlük tatil kampanyaları düzenledikleri hususunda bir diyecekleri yok, tıpkı bizim emeklilerimizin resmen sürünüyor olmaları hakkında bir diyecekleri olmadığı gibi.
Güz mevsimin girişiyle birlikte esmeye başlayan serin rüzgârlara paralel olarak tüm ihtiyaçların, tüm eksiklerin 'ben de varım, ben de buradayım' dedikleri bir zaman diliminde, özellikle okuma çağında çocukları olanlar, elde avuçta ne var ne yok toplayıp pazara çıkıyor, markete uğruyor, kırtasiye kırtasiye geziyor ve yorgun argın cebini sıfırlamış olarak eve dönüyor.
Yorgunluğunu gidermeye çalışırken bir taraftan da aldığı okul eşyalarının fiyatlarını geçen sene ile karşılaştırıyor, diğer harcamalarını da hesap ediyor ve bizzat yaşadığı enflasyonun yüzde iki yüzleri aştığına karar veriyor.
Böyle bir hesap sonucunda yorgunluğunu unutturacak derecede sinirleri geriliyor, basına yansıyan yolsuzluklar ve iktidar çevresinde dönen türlü dolaplar yâdına düşüyor ve hepten sinirleniyor.
Böyle bir ruh hali üzereyken eli kumandaya gidiyor ve televizyonu açıyor ki meğer tam da o esnada enflasyon rakamları açıklanıyormuş, TÜİK yüzde seksen diyor, ENAG ise yüzde yüz seksen diyor.
Ağzına geleni söyleyerek, yirmi seneden beri ülkeyi tek başına yöneten mevcut iktidara adeta saydırarak, 'bir de gelin bana sorun' diye söyleniyor; 'daha yeni geldim pazardan, marketten, daha yeni gördüm çocukların okul ihtiyaçlarını, bana sorarsanız, iki rakam da yanlış, enflasyon tamı tamına yüzde iki yüz'.
Gerçekler bizzat yaşananlardır, gerisi fasa fiso…
- Yaşadıklarımızın resmidir / 21.04.2025
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025