Özellikle ben Müslümanım diyenler söyledikleri bu sözün ispatını da yapmak mecburiyetindedirler. Söylenen sözler yapılan fiillerle desteklenmelidir ki söylenen sözün geçerliliği olsun. İnsan eğer ben Müslümanım diyorsa inanması ve yapması gerekenler vardır. Bunların başlıcalarından biri de yalan söylememesidir. Çünkü bir hadis-i şeriflerinde Resûlullah Efendimiz (s.a.a), "Müslüman bazı günahları işleyebilir, ancak asla yalan söylemez" buyurmaktadır. Fakat günümüzde maalesef İslami hassasiyetler o kadar çiğnenmektedir ki doğruya-yanlışa aldıran yok gibi. Derler ya balık baştan kokar. Türk halkı maalesef kendilerini yöneten iradenin o kadar günahlarını örtbas etmek istemiştir ki akıllara zarar. Sanki İslam olabilme, Müslüman olabilme ölçüsünü kendileri koymuş gibi dini değerlerimizi hafife alıp yok görmek gafletine halkımızın ekseriyeti düşmüştür maalesef. İnançlarımıza aykırı çıkarılan onlarca kanun maddesini görmek istemeyen bir kısım adı Müslüman güruh, Müslümanı Müslümana kıydırtma projesi olan BOP kapsamında gelişen içler acısı olaylarda da dilsiz şeytanın görevini yapmaktadır maalesef.En yakın komşumuz Suriye'de batılı güçlerin, ulaşmak istedikleri netice için kullandıkları piyon ülkelerin başında, maalesef ülkemiz gelmektedir. Gelişen olaylar da bunu göstermiştir. Ne kadar hazindir ki Emevi Camii'nde birkaç gün içerisinde namaz kılmayı hedefleyenler, yurt dışındaki tek kara parçamız olan Süleyman Şah Türbesi'ni bile terk edip kaçmışlardır. Önceki söylemleri ile sonrakileri çelişen o zamanın Sayın Başbakanı, şimdiki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "kardeşim Esad" dediği Suriye başkanına düşman kesilivermiştir. Sanki Suriye'nin başından Esad giderse sorunlar bitecekmiş gibi söylemlerle Suriye'deki terörist guruplara açık açık destek vermiştir. Bu gurupların başında Özgür Suriye Ordusu adlı terörist gurup vardır. Aslında her haliyle ABD ve batının desteklediği bu terörist gurupların yapmak istedikleri BOP kapsamında Suriye'den toprak koparıp ve bu ülke insanını göçe zorlayıp Büyük İsrail'e alan açmaktı. Ancak evdeki hesap her zaman çarşıya uymuyor. Hele bir de bu hesabı yapan evdeki değil de başka biri olursa, hesap karmakarışık bir hal alıyor.Şu an Sayın Cumhurbaşkanının söylediği sözler hem birbiriyle çelişiyor hem de Müslüman Türk'ün örf ve ananelerine uymuyor. Vatanı bizlere emanet eden Mustafa Kemal Atatürk dünya barışı için "Yurtta sulh, cihanda sulh" demiştir. Fakat şu an bu sözlerin tam aksine politikalar yürütülmektedir. Adeta yapılan yanlış siyasetlerin neticesinde "yurtta savaş, cihanda savaş" durumuna düşmüş bulunmaktayız. Eğer bizi yönetenler milli siyaset söylemlerinde samimi olsalardı; yakın ve uzak komşularımızla düşman olmaz, barışın ve dostluğun simgesi olurduk elbette.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
H. İbrahim TALAY / diğer yazıları
- Kısır politika ve milli siyaset / 31.05.2020
- Asıl zavallı kim? / 22.05.2020
- İstikamet / 08.05.2020
- Sahte kahramanlar / 28.04.2020
- Şehr-i emin ve liyakat / 04.02.2019
- Suç, ceza ve adalet / 20.01.2019
- Çözümün adresi belli / 08.05.2018
- Tren gecikmez raydan çıkar / 05.05.2018
- Kul hakkı ve Milli Ekonomi Modeli / 28.04.2018
- Yağmur duası ve Milli Ekonomi Modeli / 27.02.2018
- Asıl zavallı kim? / 22.05.2020
- İstikamet / 08.05.2020
- Sahte kahramanlar / 28.04.2020
- Şehr-i emin ve liyakat / 04.02.2019
- Suç, ceza ve adalet / 20.01.2019
- Çözümün adresi belli / 08.05.2018
- Tren gecikmez raydan çıkar / 05.05.2018
- Kul hakkı ve Milli Ekonomi Modeli / 28.04.2018
- Yağmur duası ve Milli Ekonomi Modeli / 27.02.2018