Seçimler öncesi, "Artık benim için Miçotakis diye birisi yok." diyen ve Yunanistan'a, "Bir gece ansızın gelebiliriz." mesajları gönderen Erdoğan, Birleşik Arap Emirlikleri'nden dönerken Atina'yı ziyaret edeceğini açıkladı ve nedenlerini sıraladı;
'Her zaman bir ifadem var, 'Biz dostları artırmaya, düşmanları azaltmaya çalışıyoruz.'
Komşumuz Yunanistan ile ihtilaflarımız dün de vardı yarın da olacak. Aynı şekilde bu ihtilaflardan çıkar sağlama peşinde koşanlar da olacak.
Ama bu gerçek aynı denizi, aynı iklimi, aynı coğrafyayı paylaşan iki komşu ülke olarak ortak paydada buluşamayacağımız anlamına asla gelmiyor.
Karşılıklı güven esasına dayalı olarak iş birliğimizi geliştirebileceğimiz pek çok başlık vardır. Ziyaretimizde bunlara odaklanma niyetindeyiz.
Yunanistan seyahatimizin şimdiden ülkelerimiz arasında yen bir sayfanın açılmasına vesile olmasını diliyorum.
Çünkü Türkiye'den seslendiğiniz zaman Kos Adası'ndan o ses duyuluyor. Arasındaki mesafe bu kadar yakın, bu kadar geçmişi itibariyle iç içe olan iki ülkenin hâlâ düşmanlığı körükleyen seslerle yürümesi doğru değil.'
Yunan gazetesine verdiği demeçte ise 'Yunanistan Türkiye'nin hasmı değil' dedi.
Yunanistan ile düşmanlığı kim körüklüyor?
'Mora'nın intikamı henüz alınmadı' diyen Devlet Bahçeli mi? Ege'deki işgalden habersiz CHP ve meclisteki diğer partiler mi? Yoksa ABD mi, AB mi, Rusya mı düşmanlık körüklüyor?
Yunanistan'ın kadim düşmanlığı
Bu benim tespitim değildir. Bizzat Yunanistan'ın devlet politikasıdır. İstanbul'un fethinden bugüne Megali İdea yani Helen ve Bizans İmparatorluğu'nu yeniden diriltme hedeflerinden hiç vazgeçmediler.
Medali İdea hayallerini hayata geçirmek için ilk adımlarını Mora adasında atmışlardı.
1821 yılı Mart ayında, Mora'da 50 bine yaklaşık Müslüman'ın yaşadığı tahmin edilir. Bir ay kadar sonra Yunanlılar paskalyalarını kutlarken, Mora'da tek bir Müslüman kalmamıştır.
İngiliz yazar St. Clair şöyle yazıyor: "Yunanistan'ın Türkleri pek az iz bıraktılar. 1821 yılı ilkbaharında ani olarak, tümüyle ve dünyanın haberi olmadan, yok edildiler…
20.000'i aşkın Türk erkek, kadın ve çocuk, birkaç hafta süren boğazlamalar sırasında Yunan komşuları tarafından katledildiler. Onlar kasten ve vicdan azabı duyulmadan öldürüldüler...
Mora'nın her yanında, sopa, orak ve tüfeklerle silâhlı Grek (Yunan) âsiler, çevreyi dolaşarak öldürüyor, yağmalıyor ve ateşe veriyorlardı. Çoğu kez Ortodoks papazlar, onlara önderlik ediyor ve bu sözde 'kutsal' eylemlerinde onları kışkırtıyorlardı".
Diri olarak ateşte yakılan Türkler
Nisan ayında Grekler (Yunanlılar), Osmanlı bayrağını taşıyan gemilere saldırıyor; gemicileri yakalayarak öldürüyor veya denize atıyorlardı.
Mekke'ye Hacca gitmekte olan birçok Müslümanları da yakalayarak öldürüyorlardı. Bir Türk gemisinin 57 tayfası yakalanarak, zafer çığlıkları arasında Hidra adasına götürülüyor ve orada, sahilde, diri olarak ateşte yakılıyorlardı.
1821 yılı Ağustos ayında, sarılmış bulunan Monemvasia adlı küçük kentin Müslümanları, açlığa ve hastalığa dayanamayarak, âsilere teslim oldukları halde, gaddarca boğazlanıyor; bu olaylar, Batı Avrupa'da "liberalizmin ve Hıristiyanlığın bir zaferi" olarak ilân ediliyordu
Birkaç gün sonra, Navarin Müslümanları da aynı akıbete uğruyor; 2.000 ile 3.000 arası Müslüman öldürülüyordu.
Türk kadınları çıplak bırakılıp altın eşya bulmak için üzerleri aranıyor; kurtulmak için denize atlayan bazı kadınlar suda vurularak öldürülüyor; Müslüman çocuklar, denize atılarak boğduruluyor; yavrular ise annelerinden koparılarak, kayalara çarpmak suretiyle canlarına kıyılıyordu.
Yarı çıplak ve korku içinde canlı tutulan Müslüman kız ve erkek çocuklar, daha sonra fahişe olarak satışa çıkarılıyor; bazıları aklını oynatmış bir halde yıkıntılar arasında dolaşıp duruyorlardı…" (İngiliz yazarla St. Clair, Howarth ve Miller'in yazılarından)
Mora katliamı ile başlayan ayaklanma 1832'de imzalanmış olan İstanbul Antlaşması ile de Yunanistan bağımsız, özerk bir ülke olarak tanınmaya başlanmış ve ayaklanma süreci de bu şekilde sonuca bağlanmıştır.
Çanakkale Savaşında resmi olarak 85 bin, Sarıkamış'ta ise 90 bin askerimizi şehit verdik.
1919'da İzmir'e çıkan ve Anadolu'ya ilerleyen Yunanistan üç yılda 600 binden fazla Müslümanı katletti.
Erdoğan diyor ki; 'Yunanistan, Türkiye'nin hasmı değil'.
Erdoğan tebrik etti
Yunanistan, Türk katliamlarına başladığı günü 'Ulusal Bağımsızlık Günü' ilan ederek her yıl kutlar.
Partili Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yunan Ulusal Günü dolayısıyla 25 Mart'ta (Mora Katliamı) Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis'e bir kutlama mektubu gönderdi.
Yunan hükümeti ve halkının 6 Şubat depremlerinden sonra gösterdikleri dayanışmadan dolayı teşekkür eden Erdoğan, Türkiye ile Yunanistan arasındaki ilişkilerin daha da gelişeceğine inandığını belirtti.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavışoğlu'da mevkidaşı Nikos Dendias'a mektup göndererek 25 Mart Bayramı'nı (Mora Katliamı) kutladı.
Türkiye'nin Atina Büyükelçiliği de sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, "Helen Cumhuriyeti halkını ve hükümetini Ulusal Günleri vesilesiyle kutluyoruz." ifadelerini kullandı.
Yunanistan bile şaşırdı
Evet, Yunan medyası bile şaşırdı. 'Eşi görülmemiş bir gelişme, buzlar eriyor', '25 Mart Milli Bayramı'nda Türkiye'den Yunanistan'a Dostluk Atağı', 'Türk siyasi liderliğinin tutumu etkileyici ve eşi benzeri görülmemiş' manşetleri attılar.
Daha geçen yıl Yunan Genelkurmay Başkanı, Keçi Adası'nda birlikleri denetledi. Ada, resmi olarak bize ait. İşte o adada Bodrum'a karşı poz veren Yunan Genelkurmay Başkanı; 'Tetikte ve hazırlıklıyız' dedi.
Daha 40-45 gün önce Ege'nin Trakya Denizindeki Zürafa Adası için Yunanistan Dışişleri Bakanı Giorgos Gerapetritis çıkıp dedi ki; "Zürafa kaya adacığının egemenliğinden gerekçeli bile olsa şüphe edilemez. Zürafa Adası meselesi bir egemenlik meselesidir. Kaya adası Yunan egemenliğidir, Yunan toprağıdır".
Eski Tuğamiral ve "Mavi Vatan" olarak bilinen stratejik doktrinin teorisyeni Cihat Yaycı o günlerde şöyle diyordu;
"Yeter artık! Vatan toprağı bizimdir diyemeyenleri ve "aramızda pozitif gündem oluştu deyip masaya oturanları" şiddetle kınıyorum. Türk Dışişleri Bakanlığı Allah aşkına ne bekliyor? Neden çekiniyor?
Türk Dışişleri Bakanlığını günlerdir, "Zürafa Adası Türkiye'ye aittir" açıklaması yapmaya çağırıyorum ama yapmıyorlar."
O Yunanistan ki! Hava sahamızı delik deşik etti, ediyor. Öyle ki Genel Kurmay bile artık Ege'de gerçekleşen hava sahası ihlallerini açıklamama kararı aldı.
O Yunanistan ki! Adamalarımıza bayrağını çekti. Bakanları, askerleri gözümüzün içine baka baka mangal partileri yaptı.
O Yunanistan ki! Uluslararası sularda gemimizi taradı.
O Yunanistan ki! Ayasofya'da, kandil günü okunan sabah namazına bile karışma cüreti gösterdi.
O Yunanistan ki! Her fırsatta bizleri Anadolu ve Kıbrıs'ta işgalci göstermektedirler.
Erdoğan diyor ki, 'Yunanistan Türkiye'nin hasmı değil'.
Bakalım çok milliyetçi Sayın Bahçeli ne diyecek!
BOP eş başkanı görevini yerine getiriyor çünkü, Ege de Yunanistan ın, Akdeniz de Kıbrıs ın, Kafkaslar da-Karadeniz de-Irak ta-Suriye de ABD-İsrail in ulusal çıkarlarına hizmet ediliyor, millet te bunları destekliyor.
- Bizim 23 Nisan’dan anladığımız / 23.04.2025
- Türkiye’ye ‘Escobar sistemi’ kurmuşlar / 21.04.2025
- ‘Erdoğan Amca adım Danya Ebu Muhsin’ / 20.04.2025
- 2 bin değil 2 bin 600 yıldır yapılanamayanı yaptılar? / 19.04.2025
- Gazze’den tehciri, ‘hicret’ olarak kabul ettirmeye çalışıyorlar / 18.04.2025
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025