Düşünsenize kimseye bir zararınız yok. Kötü niyetiniz yok. Yaptığınız tek şey her günkü gibi istikamet üzere yolunuzdan gitmek. Her gün geçtiğim bir cadde üzerindeki bir köpekle başım dertte. Bilmem ki muhterem komşum Müslim abi de aynı dertten muzdarip midir? Cadde kenarında, yürüyüş yolundan istikametiniz üzere gidiyorsunuz. Yolunuzun tam ortasında kaldırıma yayılmış bir köpek. Hayır geçemezsin der gibi bir anda insanın karşısına dikiliyor.
Sahibi onu dükkanının kapısındaki demir kepenge zincirle bağlamış. Belli ki efendisi ona bekçilik vazifesi vermiş. Zincire bağlı ama boynundaki zincir insanların yürüdüğü kaldırımın tam ortasına kadar uzanıyor. Belli ki sahibi o alan kadar yere sahip olma izni vermiş ona. Zincir kadar yetkisi var yani. Bu görev karşılığında da sahibi onu her gün yedirip içiriyor. İyi de hangi efendiye hizmet ederse etsin benim yolumu kesmeye ne hakkı var.
Başka yoldan geçemem hem yolu uzatır hem de bildiğim yoldan niye sapayım ki! Yolu uzatabilirim ya da kaybolabilirim.
Bir sabah kendi istikametimde yürürken uzaktan beni görmesi ile bir anda zincirini zorlamaya başladı. İyi ki sahibi onu kalın bir zincirle bağlamış dedim. Saldırmak için; hırlama, gürleme, zıplama, diş gösterme adına her şeyi denedi ama zincirin boyu kadar bana ancak gelebildi.
Belli ki sahibi onu çok şımartmış. O da bundan aldığı güçle ona hiçbir zararı olmadığı halde yoldan geçenlere saldırıyor. Onu zincirleyen sahibi, ama efendiye çıt yok. Sahibi ile arasındaki efendi köle ilişkisi buna engel oluyor çünkü. Atlayıp zıplaması beni yavaşlatsa da o gün oradan geçtim.
Başka bir gün yine aynı yolumdan gidiyorum. Bu sefer baktım zinciri kaldırımın kenarına kadar iyice kısaltılmış. Belli ki sahibinden azar işitmiş. Geçen günkü saldırganlık yerini küskünlüğe bırakmış sanki. Efendisine karşı küsmüş olacak ki dükkanı bile korumayacağım der gibi yanından gelip geçen hiç kimseye saldırmıyor. Ben de sessiz sedasız yanından gelip geçtim.
Ne var ki aynı gün dönüşte bu sefer zincirini uzatılmış gördüm. Yine mi demekten alamıyor insan kendini. Belli ki sahibi ile arasını düzeltmiş. Efendisini memnun etmiş; o da onu affetmiştir diye düşündüm. Sahibi, onun zincirini uzatmış ve dolaşma alanını genişletmiş. Durdum yine. Zincir bir kısalıyor bir uzuyor. Yoluma çıkan o köpek, zincirin yetiştiği alanda zıp zıp dolanıp duruyor. Arada bir gelip rapor verir gibi sahibine kuyruk sallıyor. Hareketlerine bakılırsa sahibi onu iyice de doyurmuşa benziyor. Gidip gelip sahibinin yanında ona karşı sevgi gösterileri yapıyor. Ona şirin görünmek için iki ayağı ile kalkıyor sonra dört ayak üzerine düşüyor. Onu memnun etmek için hazır kıta görev bekliyor sanki. Neyse ki bu sefer de yoluma çıkmadı köpek.
Köpek işte. Yoluma çıktığı için köpek. Belki de köpek olduğu için yoluma çıkıyor. Ya da efendiye tabi olduğu için de kaderi bu olabilir. Köpekler olduğu için mi efendiler ortaya çıkar; yoksa efendilerden sonra mı köpekler onların peşine düşer... Bir köpeğin eğitimi ne kadar sürer. Yemeğin kalitesi ile sahibine hizmet yeteneği arasında nasıl bir orantı vardır? İşi biten köpekle sahibi arasında mutlu son var mıdır? Felsefe gruplarında bu konuyu tartışmak lazım. Efendi, köpek, yemek, yol, istikamet. Bunlar hep olacak. İstikamet üzere yürüdüğünüz sürece yolunuza çıkan köpek çok olacak. Bu döngüyü sürekli yaşayacaksınız.
Sahibi onu dükkanının kapısındaki demir kepenge zincirle bağlamış. Belli ki efendisi ona bekçilik vazifesi vermiş. Zincire bağlı ama boynundaki zincir insanların yürüdüğü kaldırımın tam ortasına kadar uzanıyor. Belli ki sahibi o alan kadar yere sahip olma izni vermiş ona. Zincir kadar yetkisi var yani. Bu görev karşılığında da sahibi onu her gün yedirip içiriyor. İyi de hangi efendiye hizmet ederse etsin benim yolumu kesmeye ne hakkı var.
Başka yoldan geçemem hem yolu uzatır hem de bildiğim yoldan niye sapayım ki! Yolu uzatabilirim ya da kaybolabilirim.
Bir sabah kendi istikametimde yürürken uzaktan beni görmesi ile bir anda zincirini zorlamaya başladı. İyi ki sahibi onu kalın bir zincirle bağlamış dedim. Saldırmak için; hırlama, gürleme, zıplama, diş gösterme adına her şeyi denedi ama zincirin boyu kadar bana ancak gelebildi.
Belli ki sahibi onu çok şımartmış. O da bundan aldığı güçle ona hiçbir zararı olmadığı halde yoldan geçenlere saldırıyor. Onu zincirleyen sahibi, ama efendiye çıt yok. Sahibi ile arasındaki efendi köle ilişkisi buna engel oluyor çünkü. Atlayıp zıplaması beni yavaşlatsa da o gün oradan geçtim.
Başka bir gün yine aynı yolumdan gidiyorum. Bu sefer baktım zinciri kaldırımın kenarına kadar iyice kısaltılmış. Belli ki sahibinden azar işitmiş. Geçen günkü saldırganlık yerini küskünlüğe bırakmış sanki. Efendisine karşı küsmüş olacak ki dükkanı bile korumayacağım der gibi yanından gelip geçen hiç kimseye saldırmıyor. Ben de sessiz sedasız yanından gelip geçtim.
Ne var ki aynı gün dönüşte bu sefer zincirini uzatılmış gördüm. Yine mi demekten alamıyor insan kendini. Belli ki sahibi ile arasını düzeltmiş. Efendisini memnun etmiş; o da onu affetmiştir diye düşündüm. Sahibi, onun zincirini uzatmış ve dolaşma alanını genişletmiş. Durdum yine. Zincir bir kısalıyor bir uzuyor. Yoluma çıkan o köpek, zincirin yetiştiği alanda zıp zıp dolanıp duruyor. Arada bir gelip rapor verir gibi sahibine kuyruk sallıyor. Hareketlerine bakılırsa sahibi onu iyice de doyurmuşa benziyor. Gidip gelip sahibinin yanında ona karşı sevgi gösterileri yapıyor. Ona şirin görünmek için iki ayağı ile kalkıyor sonra dört ayak üzerine düşüyor. Onu memnun etmek için hazır kıta görev bekliyor sanki. Neyse ki bu sefer de yoluma çıkmadı köpek.
Köpek işte. Yoluma çıktığı için köpek. Belki de köpek olduğu için yoluma çıkıyor. Ya da efendiye tabi olduğu için de kaderi bu olabilir. Köpekler olduğu için mi efendiler ortaya çıkar; yoksa efendilerden sonra mı köpekler onların peşine düşer... Bir köpeğin eğitimi ne kadar sürer. Yemeğin kalitesi ile sahibine hizmet yeteneği arasında nasıl bir orantı vardır? İşi biten köpekle sahibi arasında mutlu son var mıdır? Felsefe gruplarında bu konuyu tartışmak lazım. Efendi, köpek, yemek, yol, istikamet. Bunlar hep olacak. İstikamet üzere yürüdüğünüz sürece yolunuza çıkan köpek çok olacak. Bu döngüyü sürekli yaşayacaksınız.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Kazım Üstün / diğer yazıları
- İklim krizinin çözümü Z kuşağına kaldı / 17.12.2021
- ABD’nin Afganistan aynası -2- / 10.07.2021
- ABD’nin Afganistan aynası -1- / 09.07.2021
- Aşı emperyalizmi savaşları / 11.06.2021
- Atatürk’ün harp sanatının sırrı / 25.05.2021
- Dijital Ramazan Bayramı / 13.05.2021
- İsrail’in saldırısına hangi dizi ile karşılık vereceğiz! / 09.05.2021
- Çin Ortadoğu’da ABD’ye ‘şah’ dedi / 02.04.2021
- İnsanın sayısallaşması / 25.03.2021
- ABD, Kuzey Kore’ye neden demokrasi getiremiyor? / 18.03.2021
- ABD’nin Afganistan aynası -2- / 10.07.2021
- ABD’nin Afganistan aynası -1- / 09.07.2021
- Aşı emperyalizmi savaşları / 11.06.2021
- Atatürk’ün harp sanatının sırrı / 25.05.2021
- Dijital Ramazan Bayramı / 13.05.2021
- İsrail’in saldırısına hangi dizi ile karşılık vereceğiz! / 09.05.2021
- Çin Ortadoğu’da ABD’ye ‘şah’ dedi / 02.04.2021
- İnsanın sayısallaşması / 25.03.2021
- ABD, Kuzey Kore’ye neden demokrasi getiremiyor? / 18.03.2021