Yetkisiz emirle, TSK topun ucuna atılıyor

AKP hükümetinin Suriye krizi başladığından bu yana dilinden düşürmediği "Suriye'de tampon bölge oluşturulması" ve "Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Suriye topraklarına girmesi" hedefi Türkiye için büyük bir ulusal güvenlik tehdidi oluşturmaktadır.Bizi Suriye bataklığına çekmek için can atan ABD'nin son hazırlanan "terör raporu"nda Türkiye teröristlerin ana yolu olarak ilan edildi. Başta ABD'dekiler olmak üzere birçok batı basınında Türkiye teröre destek veren ülke olarak ifade edildi.Soru şu: Türkiye tüm dünya kamuoyu tarafından teröristlere topraklarını açan, teröre lojistik destek sağlayan bir ülke olarak bilinirken, bir de Suriye topraklarına girip bir tampon bölge oluşturursa sizce nasıl bir küresel tepki ile karşılaşır?Demezler mi bu terörü büyüten sensin şimdi de nesine müdahale ediyorsun?Ayrıca böyle bir müdahale kararı dün Prof. Dr. Haydar Baş'ın yazısında da vurguladığı gibi bir Anayasa ihlalidir. Şu an Türkiye bir geçiş dönemindedir ve 7 Haziran'dan bu yana bir hükümete sahip değildir. İstifa etmiş olan Davutoğlu da devlet adına hiçbir yetkiye sahip değildir. Durum buyken TSK'nın Cerablus'a girmesi için emir veriliyor ve bu savaş emrini Davutoğlu yazılı olarak imzalıyor.Sayın Baş'ın da altını çizdiği gibi bu, Anayasa'nın 92. maddesine göre suçtur. Bu maddeye göre TSK'nın yabancı ülkelere gönderme yetkisi TBMM'nindir.Anayasa'yı hiçe sayacak kadar acele bir adım atıldığına göre birilerinin bayağı bir acelesi var. TSK'nın böyle bir bataklığa adım atması demek bir savaş nedenidir, böyle bir durumda başı en çok ağrıyacak olan da uluslararası hukuku çiğneyen Türkiye olacaktır.Öncelikle IŞİD ile PYD arasında süregelen çatışma tam bir tiyatrodur ve amaç önce Suriye'nin Kürdistan'ını oluşturmak sonra da burayı Büyük İsrail'e devretmektir.Suriyeli muhalifler bile bu gerçeği artık ifade etmektedir. El Cezire'de çıkan bir haberde Halep kırsalında IŞİD'e karşı oluşturulan Ortak Operasyon Odası (Gurfet el Ameliyye) eski komutanlarından ve aynı zamanda Al Baz Tugayları'nın komutanı olan Mahmut Hasan bakın neler diyor:"Savaştığımız iki yıla yakın zaman zarfında IŞİD bize gösterdi ki kendisine verilen rolü çok iyi oynayan bir örgüt. Musul'da dengeler IŞİD'in hangi rolü oynamasını gerektiriyorsa oraya yoğunlaşıyorlar. Aynı biçimde Sincar, Tel Abyad, Tedmur, Kobani, Afrin veya Halep'te kendilerine nasıl ihtiyaç duyulursa beklenen görevi ifa ediyorlar. Suriyeli muhalifler olarak IŞİD'in ayrılıkçı Kürtler için saha açtığına ve bu bölgedeki etkinliğinin bu paralelde arttığına inanıyoruz."Evet, gördüğünüz gibi Hasan IŞİD'in misyon sahibi olduğunu ve bu misyonun da PYD'ye, yani Suriye Kürdistan'ına saha açmak olduğunu belirtiyor.Esasen Hasan'ın bu açıklamaları IŞİD'e bu sahayı açan, Esad'a karşı mücadele ettiğini iddia eden Suriye muhalefetinin de bu Büyük İsrail amaçlı Kürdistan projesinin bir parçası olduğunun itirafı değil midir?Neticede ÖSO terörü olmasaydı IŞİD de olmayacaktı.Başka bir soru da şu: Peki, PYD ve IŞİD arasında yaşanan çatışmalar bir ABD tiyatrosu ise IŞİD neden Cerablus'u aynen Kobani ve Tel Abyad gibi göstermelik bir çatışma ile PYD'ye teslim etmiyor?İşte burada Türkiye'ye yönelik bir tuzak kurulduğu net bir şekilde gözüküyor.Amaç Türk askerini uluslararası hukuka aykırı bir şekilde Suriye'ye çekmek ve ardından da Saddamlı Irak'ın kaderini Türkiye'ye yaşatmak?Bu adımı da öyle bir zamanda attırıyorlar ki hükümet yok, başbakan yok ve bir oldu-bittiye getirmeye çalışıyorlar.Suç siyasilerin değil, askerin sırtına yıkılmaya çalışılıyor.Çünkü asker yetkili olmayan bir başbakanın yazılı emriyle Suriye'ye girerse yarın Davutoğlu benim zaten yetkim yoktu diyerek durumdan sıyrılabilir ve fatura TSK'ya ve ardından da Türkiye'ye kesilir.Siyasilerimiz Saddam'ın kaderinden sıyrılarak Türkiye'yi Iraklaştırmak istiyorlar herhalde?