ABD daha Körfeze yığınak yapmaya başladığı günlerde bazı kalemler, stratejikler, hatta emekli generaller "hoşgeldin yeni komşumuz ABD" diye selam çaktılar.
Washington mahreçli açıklamalar da bu yargıyı iyice pekiştirdi. ABD Büyükelçisi Pearson, Amerika 25 yıl burada kalıcı deyince kimi politikacılarımız öne atılarak "ne 25 yılı, en az elli yıl burada" diyerek elçinin gözüne girmeye çalışmıştı.
İşgal sonrası başta Irak olmak üzere oluşan kaotik yapı ve ABD İsrail ikilisinin zafer sarhoşluğu ile Suriye'yi tehdit etmesi de ABD'nin kalıcı olacağı yargısını perçinledi.
Ancak Irak'ın özellikle kuzeyinde yaşanan kabile savaşları, ABD'nin gelişi ile oluşan yağma düzeni, ve İsrail'in Suriye'ye yönelik tehditleri Amerika'nın stratejik ortaklarını tehdit ediyor.
AKP hükümeti, 65 bin ABD askerine topraklarımızı açamamanın suçluluğu içinde her geçen gün ABD ve İsrail'in koynuna daha bir sokularak kirli ittifakın maşası olmaya çalışadursun; Barzani büyük bir devletin başkanı gibi insiyatifi eline alarak ABD'yi uyarıyor: "Eğer söz verdiğin gibi Irak'ı Iraklılara teslim etmezsen, işgal gücü olarak algılanır ve direnişle karşılaşırsın."
Barzani, bu doğru tespitini elbette ki, bir an evvel Federal Irak'ı kurmak ve emeline ulaşmak için manivela olarak kullanıyor.
İsrail, Suriye'ye daha önce ABD'nin Irak'a dayattığı şartlara benzer tavizler listesi sunuyor.
ABD de Suriye'nin kimyasal silah bulundurduğu komedisi ile ayağını denk almasını istiyor.
Azgın kurtlar, "suyumu bulandırıyorsun" bahanesi ile Körfez'i kana bulayacaklarının sinyalini veriyor.
ABD, Ortadoğu'ya demokrasi değil, kaos getirerek dumanlı havada petrolü hamuduyla götürmenin ve silah sanayiinin çarklarını döndürmenin hesabında.
Bölgede ABD kalıcı bir komşu olmaya değil, bölgeyi Lübnan'laştırarak taşeronları eliyle servetlerini yağmalamaya talip.
AKP hükümeti Suriye ziyaretini iptal edip İsrail Dışişleri Bakanı'nı kabul ederek pozisyonunu netleştiriyor.
ABD'nin Irak işgalini fırsata çevirmeye çalışan İsrail'e destek olarak bir yandan İslam dünyasına yabancılaşırken diğer yandan ABD-İsrail ikilisinin kirli operasyonlarının faturasını yükleniyor.
Ne karşılığında? Güvenliğini tehlikeye atma karşılığında.
Oysa millet, AKP ile kendisi arasında organik bir bağ kurduğu için tek başına iktidar etmişti.
AKP, dış politikada ABD-İsrail-İngiltere şeytan üçgenine dahil oldukça sadece bölgeye değil, millete de yabancılaşıyor. Bunu anlamak için ufak bir test sorusu: Gül'ün yerine Derviş dışişleri bakanı olsaydı ne değiştirdi?
Washington mahreçli açıklamalar da bu yargıyı iyice pekiştirdi. ABD Büyükelçisi Pearson, Amerika 25 yıl burada kalıcı deyince kimi politikacılarımız öne atılarak "ne 25 yılı, en az elli yıl burada" diyerek elçinin gözüne girmeye çalışmıştı.
İşgal sonrası başta Irak olmak üzere oluşan kaotik yapı ve ABD İsrail ikilisinin zafer sarhoşluğu ile Suriye'yi tehdit etmesi de ABD'nin kalıcı olacağı yargısını perçinledi.
Ancak Irak'ın özellikle kuzeyinde yaşanan kabile savaşları, ABD'nin gelişi ile oluşan yağma düzeni, ve İsrail'in Suriye'ye yönelik tehditleri Amerika'nın stratejik ortaklarını tehdit ediyor.
AKP hükümeti, 65 bin ABD askerine topraklarımızı açamamanın suçluluğu içinde her geçen gün ABD ve İsrail'in koynuna daha bir sokularak kirli ittifakın maşası olmaya çalışadursun; Barzani büyük bir devletin başkanı gibi insiyatifi eline alarak ABD'yi uyarıyor: "Eğer söz verdiğin gibi Irak'ı Iraklılara teslim etmezsen, işgal gücü olarak algılanır ve direnişle karşılaşırsın."
Barzani, bu doğru tespitini elbette ki, bir an evvel Federal Irak'ı kurmak ve emeline ulaşmak için manivela olarak kullanıyor.
İsrail, Suriye'ye daha önce ABD'nin Irak'a dayattığı şartlara benzer tavizler listesi sunuyor.
ABD de Suriye'nin kimyasal silah bulundurduğu komedisi ile ayağını denk almasını istiyor.
Azgın kurtlar, "suyumu bulandırıyorsun" bahanesi ile Körfez'i kana bulayacaklarının sinyalini veriyor.
ABD, Ortadoğu'ya demokrasi değil, kaos getirerek dumanlı havada petrolü hamuduyla götürmenin ve silah sanayiinin çarklarını döndürmenin hesabında.
Bölgede ABD kalıcı bir komşu olmaya değil, bölgeyi Lübnan'laştırarak taşeronları eliyle servetlerini yağmalamaya talip.
AKP hükümeti Suriye ziyaretini iptal edip İsrail Dışişleri Bakanı'nı kabul ederek pozisyonunu netleştiriyor.
ABD'nin Irak işgalini fırsata çevirmeye çalışan İsrail'e destek olarak bir yandan İslam dünyasına yabancılaşırken diğer yandan ABD-İsrail ikilisinin kirli operasyonlarının faturasını yükleniyor.
Ne karşılığında? Güvenliğini tehlikeye atma karşılığında.
Oysa millet, AKP ile kendisi arasında organik bir bağ kurduğu için tek başına iktidar etmişti.
AKP, dış politikada ABD-İsrail-İngiltere şeytan üçgenine dahil oldukça sadece bölgeye değil, millete de yabancılaşıyor. Bunu anlamak için ufak bir test sorusu: Gül'ün yerine Derviş dışişleri bakanı olsaydı ne değiştirdi?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
İbrahim Berk / diğer yazıları
- Cübbe düştü haç göründü / 07.01.2020
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014