Yakın tarihe yakından bakmak demiştik ya, o bakışı bugün de sürdürüyoruz.
Günlük tartışmalardan, kargaşalardan uzak, ama mutlaka hayatın içinden, hayatın merkezinden bir ayna tutmak istiyoruz günümüze. Gerçekleri görmemizi engelleyen, göz çapaklarını temizlemekte işe yarar, umudu ve temennisiyle.
Prof. Dr. M. Sıtkkı Aras'ın hazırladığı "Erzurum'un Manevi Mimarları" adlı eserden takip ediyoruz.
"Şeyhinin Hasankale (Pasinler)'de ölümünden sonra Ali tekkesini Erzurum'da açar. Tarikatı Kadiriliktir. Bütün İslam alemi ile irtibatlıdır. Semertkantlardan, Taşkentlerden, Buharalardan dahi müritler gelip gitmektedir. Tekkesi bir ihtiyaç kapısı olmuştur ve kendisi de artık Hacı Hasıl'dır. Rabbine karşı olan nazının geçerliliğinden istifade etmek isteyen her çeşit dertli başvurmakta ve Allah'ın izniyle netice de almaktadır.
Bir ilkbahar mevsiminde Anadolu'nun diğer taraflarından olduğu gibi Erzurum'un da gençleri toplanmaya başlamıştır. Maksat hepsini Yemen'e göndermektir. Anadolu insanını yutup yok eden Yemen'e...
Ağlar bütün analar, babalar, bacılar. Nasıl ağlamasınlar ki... Dibi görünmez bir kuyudur Yemen. Giden gelmez, giren çıkmaz. Hani demişler ya:
Bura Yemendir/Gülü çemendir
Giden gelmiyor/Acep nedendir?
Gerçi önü ölüm de olsa, gelmemekte olsa, Anadolu insanı askerliği, davulla, zurnayla karşılamaktadır. Ancak, Yemen'in kangren olduğu ve yakında kesilip atılacağı bilinmektedir. Artık onun uğrundaki ölümün lüzumsuzluğunun şuurundadır millet.
Asker adayları içinde Tahir isimli bir genç vardır. Zekidir Tahir. Bilir kan alınacak damarı ve hemen koşar Hacı Hasıl'ın tekkesine. "çıkmam" der, "müjde habereni almadan haftalar da, aylar da geçse çıkmam"
Nihayet, serçelerin öksürmelerine dahi ağlayacak kadar merhamete sahip olan Hacı Hasıl, geçer taş duvarın karşısına, parmağıyla yazmağa başlar. Mektubun başlığı, "Kardeşim Abdülhamit" şeklindedir. Daha bir çok şey yazar. Fakat, ne yazdığı bilinmez. Karşısında kendi çapında, belki çok daha üstün bir alıcı vardır. Telefonun, telsizin gürültüsüne lüzum kalmadan karşılıklı olarak anlaşabilirler. Ne cevap geldiğini de kimseler anlayamazlar. Ancak taş duvardan başını döndüren Hasıl Efendi müjdeyi verir: "Artık Anadoludan hiç kimse Yemen'e gitmeyecektir."
Neşeyle dışarı fırlayan Tahir, arkadaşlarına gitmeyeceklerini söylerse de kimseyi inandıramaz. Çünkü çantalar hazırlanmıştır. Ve ertesi gün yola çıkılır. Yemen yolcusu olan Erzurum Bölüğü Ilıca nahiyesine vardığı an, geriden bir ulak ulaşır ve kumandana bir kağıt parçası uzatır. Bu, padişahtan gelmiş olan teldir. "Artık hiç kimse Yemen'e gitmeyecektir"
Sağlığında ve ölümden sonra, Abdülhamit Cennetmekan'ın etrafında koparılan fırtınalar, atılan iftiralar, uydurulan "kızıl sultan" düzmeceleri, cuma çıkışı Ermenilerce tertiplenen suikast, biraz da Ulu Hakan'ın bu yönüyle ilgilidir. Mü'min firasetiyle, basiretiyle, gönül gözü ile ve Allah'ın izniyle tabi, vatan ve millet aleyhine atılan her adımı farkeden, kurulan tuzaklardan anında haberdar olan bir padişah, hangi düşmanın işine gelir?
Günlük tartışmalardan, kargaşalardan uzak, ama mutlaka hayatın içinden, hayatın merkezinden bir ayna tutmak istiyoruz günümüze. Gerçekleri görmemizi engelleyen, göz çapaklarını temizlemekte işe yarar, umudu ve temennisiyle.
Prof. Dr. M. Sıtkkı Aras'ın hazırladığı "Erzurum'un Manevi Mimarları" adlı eserden takip ediyoruz.
"Şeyhinin Hasankale (Pasinler)'de ölümünden sonra Ali tekkesini Erzurum'da açar. Tarikatı Kadiriliktir. Bütün İslam alemi ile irtibatlıdır. Semertkantlardan, Taşkentlerden, Buharalardan dahi müritler gelip gitmektedir. Tekkesi bir ihtiyaç kapısı olmuştur ve kendisi de artık Hacı Hasıl'dır. Rabbine karşı olan nazının geçerliliğinden istifade etmek isteyen her çeşit dertli başvurmakta ve Allah'ın izniyle netice de almaktadır.
Bir ilkbahar mevsiminde Anadolu'nun diğer taraflarından olduğu gibi Erzurum'un da gençleri toplanmaya başlamıştır. Maksat hepsini Yemen'e göndermektir. Anadolu insanını yutup yok eden Yemen'e...
Ağlar bütün analar, babalar, bacılar. Nasıl ağlamasınlar ki... Dibi görünmez bir kuyudur Yemen. Giden gelmez, giren çıkmaz. Hani demişler ya:
Bura Yemendir/Gülü çemendir
Giden gelmiyor/Acep nedendir?
Gerçi önü ölüm de olsa, gelmemekte olsa, Anadolu insanı askerliği, davulla, zurnayla karşılamaktadır. Ancak, Yemen'in kangren olduğu ve yakında kesilip atılacağı bilinmektedir. Artık onun uğrundaki ölümün lüzumsuzluğunun şuurundadır millet.
Asker adayları içinde Tahir isimli bir genç vardır. Zekidir Tahir. Bilir kan alınacak damarı ve hemen koşar Hacı Hasıl'ın tekkesine. "çıkmam" der, "müjde habereni almadan haftalar da, aylar da geçse çıkmam"
Nihayet, serçelerin öksürmelerine dahi ağlayacak kadar merhamete sahip olan Hacı Hasıl, geçer taş duvarın karşısına, parmağıyla yazmağa başlar. Mektubun başlığı, "Kardeşim Abdülhamit" şeklindedir. Daha bir çok şey yazar. Fakat, ne yazdığı bilinmez. Karşısında kendi çapında, belki çok daha üstün bir alıcı vardır. Telefonun, telsizin gürültüsüne lüzum kalmadan karşılıklı olarak anlaşabilirler. Ne cevap geldiğini de kimseler anlayamazlar. Ancak taş duvardan başını döndüren Hasıl Efendi müjdeyi verir: "Artık Anadoludan hiç kimse Yemen'e gitmeyecektir."
Neşeyle dışarı fırlayan Tahir, arkadaşlarına gitmeyeceklerini söylerse de kimseyi inandıramaz. Çünkü çantalar hazırlanmıştır. Ve ertesi gün yola çıkılır. Yemen yolcusu olan Erzurum Bölüğü Ilıca nahiyesine vardığı an, geriden bir ulak ulaşır ve kumandana bir kağıt parçası uzatır. Bu, padişahtan gelmiş olan teldir. "Artık hiç kimse Yemen'e gitmeyecektir"
Sağlığında ve ölümden sonra, Abdülhamit Cennetmekan'ın etrafında koparılan fırtınalar, atılan iftiralar, uydurulan "kızıl sultan" düzmeceleri, cuma çıkışı Ermenilerce tertiplenen suikast, biraz da Ulu Hakan'ın bu yönüyle ilgilidir. Mü'min firasetiyle, basiretiyle, gönül gözü ile ve Allah'ın izniyle tabi, vatan ve millet aleyhine atılan her adımı farkeden, kurulan tuzaklardan anında haberdar olan bir padişah, hangi düşmanın işine gelir?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Gelsin / 25.04.2025
- İktidara düşen… / 22.04.2025
- Yaşadıklarımızın resmidir / 21.04.2025
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- İktidara düşen… / 22.04.2025
- Yaşadıklarımızın resmidir / 21.04.2025
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025