"Cenab-ı Vacibü'l Vücud Hazretlerinin kullarının kalbine tecelli edebilmesi için o kalbin ilahi tecellilere hazır hale getirilmesi lazım. "Yere göğe sığmam. Mü'min kulumun kalbine sığarım" sırrı işte budur. İnsanda öyle bir alem var ki buna mutasavvıflar "ayine-i ilahi" derler. Ayine-i ilahi, Allah'ın varlığını yansıtan ayna demektir. Bu aynadan Cenab-ı Hak görülür. O kalbe Cenab-ı Hakk'ın tecelli edebilmesi için evvela o kalbin boşalması lazım. İbadat-u taat o kalbi boşaltan en büyük etkendir?
Allah, kullarının kalbine sıfatları ile tecelli eder. Rabbimiz, bize ne ile tecelli ederse biz o yönü ile Rabbimizi tanırız. Onun için Allah'ı çokça zikretmek, O'na çokça ibadet etmek, O'nu tanımak için anahtardır?
Biz ibadetle Rabbimizi tanıyor, benliğimizi ve masivayı unutuyoruz. İnsan, ubudiyetle kendi acziyetini, Cenab-ı Hakk'ın rahmet ve azametini tanımış oluyor. Bunu bilen insan gördüğü hünerleri kime mal edecektir? Rabbine mal edecektir. O bakımdan hadis-i şerifte "Nefsini bilen Rabbini bilir" buyrulmuştur. Yani biz nefsimizi tanıdığımız ölçüde Rabbimizi tanıyoruz.
Bir insanın esir sayılması için ille de dış tabiattaki birtakım düşmanların ona pranga vurması şart değildir. İç tabiatında var olan nefsani duygular insana hakim olunca "hür" sandığımız insan o duyguların esiridir. Bir de ruhani duygular vardır ki, onlar da insanı direkt Allah'a bağlarlar. Akıllı ve hür insan, işte o ruhani duygulara hayatını teslim edendir?
İnsan, dünyada geçici bir varlık olduğunu kavrayamazsa, dünyayı ilahlaştırır. Dünyayı ebedi sanır. Asıl maksadını unutur. İnsanın asıl maksadı Allah'a yürümektir. Allah'ın rızasını kazanmaktır. Bu maksadı unutunca dünya insanın elinde koskocaman bir put olur. Eğer dünyayı Allah'a yürüyeceği bir zemin olarak kabul ederse, kendisine yürümede imkanlar bahşedilir?
Sen eğer Rabbinle beraber olamazsan, O'ndan razı olmazsan, dıştan ne kadar şatafatlı görünürsen görün, senin için koftur. Niye? Çünkü O'ndan razı değilsin. Sen daha seni yaratanla barışmadın ki! Hep O'na ters döndün. Hep yanlış yerlerde mutluluğu, huzuru, saadeti aradın, ama bulamadın. Bulamazsın da. O'na varmanın, O'nun la beraber olmanın, huzurlu olmanın bir tek yolu vardır, o da Allah'ı anmaktır, zikrullahtır?
Bugün biz, Cenab-ı Hakk'ı arıyoruz. Çünkü O'ndan geldik ve mutlaka O'na gideceğiz. Ruhumuz Allah'tandır. Allah, "Ben, ona kendi ruhumdan üfledim" buyuruyor. O ruh, sahibini arıyor. Rabbini arıyor. O'nu bulana kadar bu sevda, bu arayış devam edecek. O'nu şu veya bu caddeden gidip bulamazsın. Ancak kalpten giderek bulabilirsin?
Yüce Allah: "Beni zikredin ki Ben de, sizi zikredeyim" buyuruyor. Allah'ı zikrettiğin zaman Allah da seni zikrediyor. Yani senin kalbine tecelli ediyor. Bunun bir manada ifadesi de Allah'ın, kulunun kalbine yansımasıdır. Tecellinin manası bir anlamda budur. Kalbinde seni yaratanı görüyorsun, duyuyorsun, hissediyorsun. Gördüğün, duyduğun hissettiğin Yaratıcıyı tanıyorsun. İlmin aslı da budur. İbadet yaptıkça kalbine Allah tecelli ediyor. O tecellilerle Allah'ı tanıyorsun. İlmin genişliyor. Onun içindir ki ibadet, Allah'ı bilme, tanıma ilmi oluyor?"
Teşekkürler Hocam!
(Bu yazı Prof. Dr. Haydar Baş'ı değişik kitap ve sohbetlerinden derlenmiştir)
Allah, kullarının kalbine sıfatları ile tecelli eder. Rabbimiz, bize ne ile tecelli ederse biz o yönü ile Rabbimizi tanırız. Onun için Allah'ı çokça zikretmek, O'na çokça ibadet etmek, O'nu tanımak için anahtardır?
Biz ibadetle Rabbimizi tanıyor, benliğimizi ve masivayı unutuyoruz. İnsan, ubudiyetle kendi acziyetini, Cenab-ı Hakk'ın rahmet ve azametini tanımış oluyor. Bunu bilen insan gördüğü hünerleri kime mal edecektir? Rabbine mal edecektir. O bakımdan hadis-i şerifte "Nefsini bilen Rabbini bilir" buyrulmuştur. Yani biz nefsimizi tanıdığımız ölçüde Rabbimizi tanıyoruz.
Bir insanın esir sayılması için ille de dış tabiattaki birtakım düşmanların ona pranga vurması şart değildir. İç tabiatında var olan nefsani duygular insana hakim olunca "hür" sandığımız insan o duyguların esiridir. Bir de ruhani duygular vardır ki, onlar da insanı direkt Allah'a bağlarlar. Akıllı ve hür insan, işte o ruhani duygulara hayatını teslim edendir?
İnsan, dünyada geçici bir varlık olduğunu kavrayamazsa, dünyayı ilahlaştırır. Dünyayı ebedi sanır. Asıl maksadını unutur. İnsanın asıl maksadı Allah'a yürümektir. Allah'ın rızasını kazanmaktır. Bu maksadı unutunca dünya insanın elinde koskocaman bir put olur. Eğer dünyayı Allah'a yürüyeceği bir zemin olarak kabul ederse, kendisine yürümede imkanlar bahşedilir?
Sen eğer Rabbinle beraber olamazsan, O'ndan razı olmazsan, dıştan ne kadar şatafatlı görünürsen görün, senin için koftur. Niye? Çünkü O'ndan razı değilsin. Sen daha seni yaratanla barışmadın ki! Hep O'na ters döndün. Hep yanlış yerlerde mutluluğu, huzuru, saadeti aradın, ama bulamadın. Bulamazsın da. O'na varmanın, O'nun la beraber olmanın, huzurlu olmanın bir tek yolu vardır, o da Allah'ı anmaktır, zikrullahtır?
Bugün biz, Cenab-ı Hakk'ı arıyoruz. Çünkü O'ndan geldik ve mutlaka O'na gideceğiz. Ruhumuz Allah'tandır. Allah, "Ben, ona kendi ruhumdan üfledim" buyuruyor. O ruh, sahibini arıyor. Rabbini arıyor. O'nu bulana kadar bu sevda, bu arayış devam edecek. O'nu şu veya bu caddeden gidip bulamazsın. Ancak kalpten giderek bulabilirsin?
Yüce Allah: "Beni zikredin ki Ben de, sizi zikredeyim" buyuruyor. Allah'ı zikrettiğin zaman Allah da seni zikrediyor. Yani senin kalbine tecelli ediyor. Bunun bir manada ifadesi de Allah'ın, kulunun kalbine yansımasıdır. Tecellinin manası bir anlamda budur. Kalbinde seni yaratanı görüyorsun, duyuyorsun, hissediyorsun. Gördüğün, duyduğun hissettiğin Yaratıcıyı tanıyorsun. İlmin aslı da budur. İbadet yaptıkça kalbine Allah tecelli ediyor. O tecellilerle Allah'ı tanıyorsun. İlmin genişliyor. Onun içindir ki ibadet, Allah'ı bilme, tanıma ilmi oluyor?"
Teşekkürler Hocam!
(Bu yazı Prof. Dr. Haydar Baş'ı değişik kitap ve sohbetlerinden derlenmiştir)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- 2 bin değil 2 bin 600 yıldır yapılanamayanı yaptılar? / 19.04.2025
- Gazze’den tehciri, ‘hicret’ olarak kabul ettirmeye çalışıyorlar / 18.04.2025
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Gazze’den tehciri, ‘hicret’ olarak kabul ettirmeye çalışıyorlar / 18.04.2025
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025