Yalana taşeronluk

Türkiye'nin yaptığının adına en uygun isim olarak yukarıdaki başlığı buldum.AB'ye taşeron olduk,ABD'ye taşeron olduk,İsrail'e bile taşeron olduk, Şimdi ise onların yalanlarının taşeronu oluyoruz.Batılı ülkelerin yalancılığı Irak'ta tescillendi.Alman ve ABD istihbaratının Curveball kod adıyla ifade ettiği Refid Ahmed Elvan el Cenabi, İngiliz Gazetesi Guardian'a yaptığı açıklamada Irak'ta var olduğunu söylediği biyolojik silah kamyonları ve kötü amaçlar için üretim yapan fabrikalarla ilgili hikâyeleri uydurduğunu söylemişti. Yalanını itiraf ederken Cenabi, "Bana bu fırsatı verdiler. Irak'ta rejimi devirmek için bir şeyler uydurma şansı elimdeydi" diye konuşmuştu.Her şey büyük bir yalandan ibaretti ama ABD'nin başını çektiği batılı ülkeler Irak'ı vurmaya niyetlenmişlerdi ve bunu bu yalan işe yaramasaydı başka bir yalan uydurup mutlaka yapacaklardı. Yalanlarını işgalle sonuçlandırdılar. Olan Irak'a ve Irak halkına oldu. Yüz binlerce insan katledildi. Kimsesiz kalan çocukların sayısı bile tam olarak bilinmiyor. Tecavüze uğrayan Müslüman kadınların sayısı da öyle?Şimdi bir yalanla daha karşı karşıyayız.Dün Irak'a yapılan şimdi de Suriye'ye yapılacak.Tüm dünyada Suriye'de Beşar Esad yönetiminin zalimce halkı katlettiği ifade ediliyor.Oysa bu kuyruklu bir yalan.Hiçbir aklı başında lider dünyanın Suriye'nin üzerine çullanmak için akbabalar gibi beklediği bir dönemde böyle şeyler yapmaz.Beşar Esad da yapmıyor. Ama yapsa da yapmasa da tıpkı Irak'ta aslında var olmayan kitle imha silahlarını varmış gibi gösteren batı medyası, Suriye'de bir katliam yapılıyormuş havası estiriyor. Suriye konusunda batılı ülkelerin uydurduğu yalanlardan çok azı ortaya çıkıyor. Batılı ülkelerin güdümündeki Uluslararası Af Örgütü'nün Suriye'yle ilgili kan donduran bir haberinin aslında yalan olduğu da yeni anlaşıldı. Uluslararası Af Örgütü, 27 Temmuz'da 18 yaşındaki Zeyneb El Hüsnü adında bir muhalif kadının Suriye'de gözaltına alındıktan sonra başının koparıldığını, kollarının kesildiğini ve derisinin yüzülerek öldürüldüğünü bildirmişti. Bu haberi duyan herkes Beşar Esad'a 'cani' gözüyle bakmıştı.Zeyneb El Hüsnü, birkaç gün önce Suriye devlet televizyonunun yayınına çıktı ve hayatta olduğunu tüm dünyaya gösterdi.Emin olun ortaya çıkan bu yalan batılı ülkelerin Suriye konusunda uydurdukları binlerce yalanın sadece bir tanesi. Bize Beşat Esad yönetimini öcü gibi gösteren dinlediğimiz kaç haber acaba yalandı? Ya da Suriye'yle ilgili duyduğumuz haberlerin kaçı doğru? Belki de soruyu böyle sormak lazım.Türkiye ateşle oynuyor!Sadede gelelim. Bütün bu gerçekler ışığında Suriye'deki gelişmeler konusunda Türkiye'nin tam da ABD'nin istediği tavrı takınmasının izahı ne olabilir?Yalancılığı tescillenmiş bir ABD'nin dümen suyuna girerek Suriye'ye gözdağı vermeyi amaçlayan tatbikatlar düzenlemeyi acaba nasıl değerlendirmeli?Kraldan daha kralcılık mı denmeli bizim hükümetin yaptığına? Türkiye kendini büyük bir tehlikeye atıyor. Yalana taşeronluk yapmaktan çok geç olmadan inşallah vazgeçer hükümet. ABD'nin emir eri haline gelmiş bir hükümet bu noktadan geri dönebileceğini hiç sanmıyorum ama Türkiye hiçbir zaman bugün olduğu kadar Suriye ve İran'la karşı karşıya gelmemişti.Rumlara niye bunu yapamadınız?Bu soruyu tepeden tırnağa tüm hükümet yetkililerine sormak istiyorum. Türkiye'nin çıkarlarını Suriye mi daha fazla tehdit ediyor yoksa son yaptıklarıyla birlikte Rumlar mı? Ve yahut vatandaşlarımızı katleden İsrail mi?Neden Akdeniz'de Rumlara gözdağı verme gereği görmedi hükümet?Rumlara gözdağı vermek mangal gibi bir yürek gerektiriyor galiba?Hükümette işte o yok?Suriye'ye nasıl gözdağı veriyor o zaman diye soran olursa,O cesaret yürekten gelmiyor.ABD'den ve Yahudi lobilerinden geliyor?