Cumhurbaşkanı Sezer'in Çankaya Köşkü'nde verdiği 29 Ekim Resepsiyonu "şaşırtıcı manzaralara" sahne oldu. Pakistan'ın Ankara Ataşesi'nin hanımı "başörtüsü yasağını" delerken; Fener Patriki Bartholomaeos ile Ermeni Patriki Mesrob'un resepsiyona dini kıyafetleri ile katılmaları ilginç bulundu. Demek ki, Türkiye'de kamusal alandaki sınırlamalar "Hıristiyanlar ve diğer din mensupları" için sözkonusu olmuyormuş!
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, önceki gün Anıtkabir'de düzenlenen törende "kameraların önünde su içerek" hafızalara kazınacak bir tavır ortaya koydu. Bugüne kadar hiç bir Türk ve yabancı devlet adamı "temsil ettiği halkın inançlarına karşı" böyle bir tavır almamıştı. Sezer'in yaptığını ne Atatürk, ne de İnönü yapmıştı. Dini kamusal alandan uzaklaştıracak pek çok yasaklamayı getiren "Milli Şef" İsmet İnönü, esasında orucunu tutan, namazını kılan bir devlet adamıydı!
ABD'li komutanların işgal ettikleri Irak'ta Amerikan askerlerine "Aman Ramazan'da sokakta yemek yemeyin, sigara içmeyin" diye seminerler verdiği, Türkiye'ye gelen yabancı devlet adamları ve diplomatların "açıkta yememek ve içmemek için azami gayret sarfettiği" bir dünyada, Sezer'in eylemi ne anlama geliyor? Yorumu sizlere bırakıyorum.
Ayrıca seyyahların uydukları bir kural vardır! Gittiğiniz ülkenin "inançlarına, örflerine, gelenek ve göreneklerine saygılı olun." Mesela Hindistan'a giden bir Müslüman, sokakları parsellemiş inekleri rahatsız etmez, etmemeli! Niye? Çünkü böyle yaparsa, 750 milyon Hindu'nun inancına saldırmış olur.
Buradan nereye mi varmak istiyorum? Yorumu yine sizlere bırakıyorum.
Sezer'in değişken kriterleri
Gelelim resepsiyona...
Cumhurbaşkanı Sezer, resepsiyonda şunları söylüyordu: "Bu benim şahsi resepsiyonum değil, devletin resepsiyonudur. Devletin nitelikleri belli. Anayasada bunlar aktarılmış. Türkiye Cumhuriyeti laik, demokratik, sosyal hukuk devletidir. Son zamanlarda bu laik niteliklere yönelik tavırlar sergilenmek istenmektedir. Ben bunlara fırsat vermem. Nitekim Almanya, Fransa cumhurbaşkanları da aynı şeyi yapmıştır."
Son zamanlarda laikliğe karşı sergilenen tavırlar nelerdir? Almanya, Fransa cumhurbaşkanları ne yapmış? Bu konularda Sezer'den açıklama yok! 21 Ağustos 2000'de Ecevit hükümetine "Cumhuriyetin ilkelerine aykırı davranan memurları işten el çektirme" yetkisi veren kararnameyi imzalamayan, dolayısıyla o dönemde 'irticaya destek vermekle' suçlanan Sezer, ne oldu da "halkın yüzde 90'lık bir kesimine karşı" bu kadar katı bir tavır içine girdi? Sezer sadece yüzde 10'luk bir kesimin Cumhurbaşkanı mıdır? Pratik olarak Türkiye'de son bir yılda ne değişmiştir?
Devletin nitelikleri 80 yıldır aynı... Evren'in Cumhurbaşkanlığı döneminde de aynıydı, Özal'ın ve Demirel'in dönemlerinde de... Hatta Sezer'in ilk üç yıllık görev süresince de. Yoksa Sezer devletin temel niteliklerini son bir yıl içinde kendince değiştirdi mi?
Laiklik, Batıda geliştirilen bir siyaset kavramıdır. Bu kavramı, Batı nasıl algılıyorsa, bizler de öyle algılamak zorundayız. Geçtiğimiz hafta İtalya'da bir devlet okulundaki "haç" mahkeme kararıyla kaldırıldığında, kararı veren hakim neredeyse linç edilecekti. Komünist ve Radikal partiler dışındaki tüm partiler, 'haç'ın İtalya'da birliğin sembolü olduğu gerekçesiyle karara karşı isyan bayrağı açtılar, hakime karşı ağır eleştirilerde bulundular.
Türkiye'nin üye olmak için çırpındığı Avrupa Birliği'nin lokomotifi Almanya'da kurulu kiliseler vardır, keza İngiltere'de Anglikan Kilisesi devlete bağlıdır. İspanya, Polonya, Norveç, İsveç, Danimarka, Portekiz halklarının ne kadar dine düşkün oldukları ortadadır. Bu ülkelerde devletin dinle nasıl kaynaştığı da ortadadır.
Bush'un iftarı
Bu bağlamda "laiklik tartışmalarının" yoğun olduğu ABD'ye de bir göz atalım. Başkan Bush, 28 Ekim Akşamı Beyaz Saray'da bir iftar verdi. Bush'un iftarına başörtülüler de katıldı, başı açıklar da. Koyu Hıristiyan Bush'un laik Amerika'sının yönetim merkezi Beyaz Saray'da verdiği iftara başörtülüler katılıyor ancak halkının yüzde 99'u Müslüman olan Türkiye'de Çankaya Köşkü'nde verilen resepsiyona katılamıyor. Türkiye'deki bu ve benzeri uygulamaların kaynağı laiklik olamaz. Buna başka bir isim bulun, lütfen!
Şunu demek istiyorum! Batıdan alınan kavramları ya aslına uygun olar uygulayın ya da kendi kavramlarınızı geliştirin!
Türkiye'nin önünde atması gereken nice adımlar var. Ekonominin IMF'den ve ABD'den gelecek üç-beş kuruşa nasıl bel bağladığı ortada. Hala daha halkımızın çok önemli bir kesimi, fakirliği ve kötü hayat şartlarını iliklerine kadar hissediyor. İstanbul'daki iftar çadırları fakir halk tarafından dolup taşıyor. Bunların kahir ekseriyeti iftara evine yetişememiş kişiler değil! Evde tencere kaynatamayacak durumda olan anneler, nineler ve dedelerdir bunlar!
Ey devlet ricali! Biraz da bu kesimlerle ilgilenin. Kuru laflarla 71 milyonluk Türkiye gemisi yürümez! Bu millete verecek ekmeğiniz varsa, onu uzatın! Ekmek veremiyorsanız, laf torbalarını doldurup da milletin kafasını şişirmeyin!
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, önceki gün Anıtkabir'de düzenlenen törende "kameraların önünde su içerek" hafızalara kazınacak bir tavır ortaya koydu. Bugüne kadar hiç bir Türk ve yabancı devlet adamı "temsil ettiği halkın inançlarına karşı" böyle bir tavır almamıştı. Sezer'in yaptığını ne Atatürk, ne de İnönü yapmıştı. Dini kamusal alandan uzaklaştıracak pek çok yasaklamayı getiren "Milli Şef" İsmet İnönü, esasında orucunu tutan, namazını kılan bir devlet adamıydı!
ABD'li komutanların işgal ettikleri Irak'ta Amerikan askerlerine "Aman Ramazan'da sokakta yemek yemeyin, sigara içmeyin" diye seminerler verdiği, Türkiye'ye gelen yabancı devlet adamları ve diplomatların "açıkta yememek ve içmemek için azami gayret sarfettiği" bir dünyada, Sezer'in eylemi ne anlama geliyor? Yorumu sizlere bırakıyorum.
Ayrıca seyyahların uydukları bir kural vardır! Gittiğiniz ülkenin "inançlarına, örflerine, gelenek ve göreneklerine saygılı olun." Mesela Hindistan'a giden bir Müslüman, sokakları parsellemiş inekleri rahatsız etmez, etmemeli! Niye? Çünkü böyle yaparsa, 750 milyon Hindu'nun inancına saldırmış olur.
Buradan nereye mi varmak istiyorum? Yorumu yine sizlere bırakıyorum.
Sezer'in değişken kriterleri
Gelelim resepsiyona...
Cumhurbaşkanı Sezer, resepsiyonda şunları söylüyordu: "Bu benim şahsi resepsiyonum değil, devletin resepsiyonudur. Devletin nitelikleri belli. Anayasada bunlar aktarılmış. Türkiye Cumhuriyeti laik, demokratik, sosyal hukuk devletidir. Son zamanlarda bu laik niteliklere yönelik tavırlar sergilenmek istenmektedir. Ben bunlara fırsat vermem. Nitekim Almanya, Fransa cumhurbaşkanları da aynı şeyi yapmıştır."
Son zamanlarda laikliğe karşı sergilenen tavırlar nelerdir? Almanya, Fransa cumhurbaşkanları ne yapmış? Bu konularda Sezer'den açıklama yok! 21 Ağustos 2000'de Ecevit hükümetine "Cumhuriyetin ilkelerine aykırı davranan memurları işten el çektirme" yetkisi veren kararnameyi imzalamayan, dolayısıyla o dönemde 'irticaya destek vermekle' suçlanan Sezer, ne oldu da "halkın yüzde 90'lık bir kesimine karşı" bu kadar katı bir tavır içine girdi? Sezer sadece yüzde 10'luk bir kesimin Cumhurbaşkanı mıdır? Pratik olarak Türkiye'de son bir yılda ne değişmiştir?
Devletin nitelikleri 80 yıldır aynı... Evren'in Cumhurbaşkanlığı döneminde de aynıydı, Özal'ın ve Demirel'in dönemlerinde de... Hatta Sezer'in ilk üç yıllık görev süresince de. Yoksa Sezer devletin temel niteliklerini son bir yıl içinde kendince değiştirdi mi?
Laiklik, Batıda geliştirilen bir siyaset kavramıdır. Bu kavramı, Batı nasıl algılıyorsa, bizler de öyle algılamak zorundayız. Geçtiğimiz hafta İtalya'da bir devlet okulundaki "haç" mahkeme kararıyla kaldırıldığında, kararı veren hakim neredeyse linç edilecekti. Komünist ve Radikal partiler dışındaki tüm partiler, 'haç'ın İtalya'da birliğin sembolü olduğu gerekçesiyle karara karşı isyan bayrağı açtılar, hakime karşı ağır eleştirilerde bulundular.
Türkiye'nin üye olmak için çırpındığı Avrupa Birliği'nin lokomotifi Almanya'da kurulu kiliseler vardır, keza İngiltere'de Anglikan Kilisesi devlete bağlıdır. İspanya, Polonya, Norveç, İsveç, Danimarka, Portekiz halklarının ne kadar dine düşkün oldukları ortadadır. Bu ülkelerde devletin dinle nasıl kaynaştığı da ortadadır.
Bush'un iftarı
Bu bağlamda "laiklik tartışmalarının" yoğun olduğu ABD'ye de bir göz atalım. Başkan Bush, 28 Ekim Akşamı Beyaz Saray'da bir iftar verdi. Bush'un iftarına başörtülüler de katıldı, başı açıklar da. Koyu Hıristiyan Bush'un laik Amerika'sının yönetim merkezi Beyaz Saray'da verdiği iftara başörtülüler katılıyor ancak halkının yüzde 99'u Müslüman olan Türkiye'de Çankaya Köşkü'nde verilen resepsiyona katılamıyor. Türkiye'deki bu ve benzeri uygulamaların kaynağı laiklik olamaz. Buna başka bir isim bulun, lütfen!
Şunu demek istiyorum! Batıdan alınan kavramları ya aslına uygun olar uygulayın ya da kendi kavramlarınızı geliştirin!
Türkiye'nin önünde atması gereken nice adımlar var. Ekonominin IMF'den ve ABD'den gelecek üç-beş kuruşa nasıl bel bağladığı ortada. Hala daha halkımızın çok önemli bir kesimi, fakirliği ve kötü hayat şartlarını iliklerine kadar hissediyor. İstanbul'daki iftar çadırları fakir halk tarafından dolup taşıyor. Bunların kahir ekseriyeti iftara evine yetişememiş kişiler değil! Evde tencere kaynatamayacak durumda olan anneler, nineler ve dedelerdir bunlar!
Ey devlet ricali! Biraz da bu kesimlerle ilgilenin. Kuru laflarla 71 milyonluk Türkiye gemisi yürümez! Bu millete verecek ekmeğiniz varsa, onu uzatın! Ekmek veremiyorsanız, laf torbalarını doldurup da milletin kafasını şişirmeyin!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Recep Bahar / diğer yazıları
- ABD harika bir ekonomiye mi sahip? / 14.08.2018
- Ne yapmalı? / 13.08.2018
- Komşunla kavga et uzaklarda pazar ara! / 02.02.2016
- Diyarbakır'da kilise-ev faktörü! / 01.02.2016
- Çin ekonomisi alarm mı veriyor? / 20.01.2016
- Büyük İsrail yolunda sıra İran'da / 19.01.2016
- Terör Sultanahmet bölgesini sıfırla çarptı / 15.01.2016
- Sultanahmet'in şifreleri / 13.01.2016
- Türkiye ile Suudi Arabistan ne zaman papaz olacak? / 09.01.2016
- Ekonomik çöküşü bir de buradan seyredin / 05.01.2016
- Ne yapmalı? / 13.08.2018
- Komşunla kavga et uzaklarda pazar ara! / 02.02.2016
- Diyarbakır'da kilise-ev faktörü! / 01.02.2016
- Çin ekonomisi alarm mı veriyor? / 20.01.2016
- Büyük İsrail yolunda sıra İran'da / 19.01.2016
- Terör Sultanahmet bölgesini sıfırla çarptı / 15.01.2016
- Sultanahmet'in şifreleri / 13.01.2016
- Türkiye ile Suudi Arabistan ne zaman papaz olacak? / 09.01.2016
- Ekonomik çöküşü bir de buradan seyredin / 05.01.2016