Bugün de beleş takılacağım.
Gelen e-mailleri silip atamam ya. Sağ olsun dostlar bin bir emekle derleyip yolluyorlar, yayınlamayınca arkası da haklı olarak gelmiyor.
E-mail çuvalım doldu.
Eee, hoş şeyler de gelmiyor değil.
İşte size birkaçı.
Kıssa-hisse...
Günlerden bir gün kurbağaların yarışı varmış. Hedef, çok yüksek bir kulenin tepesine çıkmakmış. Bir sürü kurbağa da arkadaşlarını seyretmek için toplanmışlar. Ve yarış başlamış. Gerçekte seyirciler arasında hiçbiri yarışmacıların kulenin tepesine çıkabileceğine inanmıyormuş. Sadece şu sesler duyulabiliyormuş:
"Zavallılar! Hiçbir zaman başaramayacaklar!"
Yarışmaya başlayan kurbağalar kulenin tepesine ulaşamayınca teker teker yarışı bırakmaya başlamışlar. İçlerinden sadece bir tanesi inatla ve yılmadan kuleye tırmanmaya çalışıyormuş.
Seyirciler bağırıyorlarmış:
"...Zavallılar! Hiçbir zaman başaramayacaklar!.."
Sonunda, bir tanesi hariç, diğer kurbağaların hepsinin ümitleri kırılmış ve bırakmışlar. Ama kalan son kurbağa büyük bir gayret ile mücadele ederek kulenin tepesine çıkmayı başarmış. Diğerleri hayret içinde bu işi nasıl başardığını öğrenmek istemişler. Bir kurbağa ona yaklaşmış ve sormuş bu işi nasıl başardın diye.
O anda farkına varmışlar ki... Kuleye çıkan kurbağa sağırmış!
Kıssadan hisse: Kimsenin şevkini kırmasına izin verme, olumsuz motivasyonlara karşı sağır ol!
***
Stres boş vites
Profesör, öğrencilerine stres yönetimi konusunda ders veriyordu.
Su dolu bir bardağı kaldırıp dinleyicilere sordu;
"Sizce bu su dolu bardağın ağırlığı ne kadardır?"
Cevaplar 20 gram ile 500 gram arasında oldu.
Bunun üzerine profesör şöyle dedi:
"Gerçek ağırlık farketmez. Bardağı elinizde ne kadar süreyle tuttuğunuza göre değişir. Eğer bir dakikalığına tutarsam, problem yok. Bir saatliğine tutarsam, sağ kolumda bir ağrı oluşacaktır. Bir gün boyunca tutarsam, ambulans çağırmak zorunda kalırsınız. Ağırlığı aynıdır ama ne kadar uzun tutarsanız o kadar ağır gelir size."
"Eğer sıkıntılarımızı her zaman taşırsak, er ya da geç taşıyamaz duruma geliriz, yükler gittikçe artarak daha ağır gelmeye başlar. Yapmanız gereken bardağı yere bırakıp bir süre dinlenmek ve daha sonra tekrar tutup kaldırmaktır."
Yükümüzü arada bırakmalı, tekrar tazelenip dinlendikten sonra yolumuza devam etmeliyiz. İşten eve döndüğünüzde, iş sıkıntınızı dışarıda bırakın. Evinize taşımayın. Yarın tekrar alıp taşıyabilirsiniz.
Dinlenin ve rahatlayın...
Düşünelim, öğrenelim ve paylaşalım.
Bu anlamlı bir yolculuktur.
(İsmail Hakkı'dan...)
***
Güzin abla,
durmadan hopla zıpla
İzmir'den M.T. soruyor :
Ben 38 yaşında, kimya öğretmeni genç bir bayanım. Üç ay kadar önce kısmetim açıldı ve iyi niyetli bir gençle tanıştım. Geçen hafta da nişanlandık. Mutluluktan uçuyordum ki dün laboratuarda korkunç bir şey keşfettim.
Nişanlımın bana aldığı yüzüğü denemek için cıvaya attım, ve maalesef yüzdü. Halbuki saf altının özgül ağırlığı civanınkinden fazla, batması gerekirdi.
Demek bana aldığı yüzük saf altın değil, öyleyse sevgisi de saf olamaz. Simdi ben bu cıvayı nişanlımın yemeğine koyup bu işi bitirmeyi düşünüyorum, ne dersiniz?
Sıkı durun şimdi.
İşte Güzin Ablanın Cevabı:
Sevgili M.T! Arşimet'in hayatına her yönüyle vakıf olduğunuz anlaşılıyor. Yalnız yüzey gerilimini hesaba katmamışsınız, civanın yüzey gerilimi suyunkinden çok daha fazladır, böylece kendinden ağır cisimleri de kaldırabilir, çünkü o cisim batarken ortaya çıkartacağı yüzey için harcaması gereken enerji, kendi potansiyel enerjisinden fazla olabilir.
Ayrıca cıvanın saf olmama ihtimali de var, o yüzden ani kararlar vermeyin derim.
(Tolga Gölelçin'den...)
Gelen e-mailleri silip atamam ya. Sağ olsun dostlar bin bir emekle derleyip yolluyorlar, yayınlamayınca arkası da haklı olarak gelmiyor.
E-mail çuvalım doldu.
Eee, hoş şeyler de gelmiyor değil.
İşte size birkaçı.
Kıssa-hisse...
Günlerden bir gün kurbağaların yarışı varmış. Hedef, çok yüksek bir kulenin tepesine çıkmakmış. Bir sürü kurbağa da arkadaşlarını seyretmek için toplanmışlar. Ve yarış başlamış. Gerçekte seyirciler arasında hiçbiri yarışmacıların kulenin tepesine çıkabileceğine inanmıyormuş. Sadece şu sesler duyulabiliyormuş:
"Zavallılar! Hiçbir zaman başaramayacaklar!"
Yarışmaya başlayan kurbağalar kulenin tepesine ulaşamayınca teker teker yarışı bırakmaya başlamışlar. İçlerinden sadece bir tanesi inatla ve yılmadan kuleye tırmanmaya çalışıyormuş.
Seyirciler bağırıyorlarmış:
"...Zavallılar! Hiçbir zaman başaramayacaklar!.."
Sonunda, bir tanesi hariç, diğer kurbağaların hepsinin ümitleri kırılmış ve bırakmışlar. Ama kalan son kurbağa büyük bir gayret ile mücadele ederek kulenin tepesine çıkmayı başarmış. Diğerleri hayret içinde bu işi nasıl başardığını öğrenmek istemişler. Bir kurbağa ona yaklaşmış ve sormuş bu işi nasıl başardın diye.
O anda farkına varmışlar ki... Kuleye çıkan kurbağa sağırmış!
Kıssadan hisse: Kimsenin şevkini kırmasına izin verme, olumsuz motivasyonlara karşı sağır ol!
***
Stres boş vites
Profesör, öğrencilerine stres yönetimi konusunda ders veriyordu.
Su dolu bir bardağı kaldırıp dinleyicilere sordu;
"Sizce bu su dolu bardağın ağırlığı ne kadardır?"
Cevaplar 20 gram ile 500 gram arasında oldu.
Bunun üzerine profesör şöyle dedi:
"Gerçek ağırlık farketmez. Bardağı elinizde ne kadar süreyle tuttuğunuza göre değişir. Eğer bir dakikalığına tutarsam, problem yok. Bir saatliğine tutarsam, sağ kolumda bir ağrı oluşacaktır. Bir gün boyunca tutarsam, ambulans çağırmak zorunda kalırsınız. Ağırlığı aynıdır ama ne kadar uzun tutarsanız o kadar ağır gelir size."
"Eğer sıkıntılarımızı her zaman taşırsak, er ya da geç taşıyamaz duruma geliriz, yükler gittikçe artarak daha ağır gelmeye başlar. Yapmanız gereken bardağı yere bırakıp bir süre dinlenmek ve daha sonra tekrar tutup kaldırmaktır."
Yükümüzü arada bırakmalı, tekrar tazelenip dinlendikten sonra yolumuza devam etmeliyiz. İşten eve döndüğünüzde, iş sıkıntınızı dışarıda bırakın. Evinize taşımayın. Yarın tekrar alıp taşıyabilirsiniz.
Dinlenin ve rahatlayın...
Düşünelim, öğrenelim ve paylaşalım.
Bu anlamlı bir yolculuktur.
(İsmail Hakkı'dan...)
***
Güzin abla,
durmadan hopla zıpla
İzmir'den M.T. soruyor :
Ben 38 yaşında, kimya öğretmeni genç bir bayanım. Üç ay kadar önce kısmetim açıldı ve iyi niyetli bir gençle tanıştım. Geçen hafta da nişanlandık. Mutluluktan uçuyordum ki dün laboratuarda korkunç bir şey keşfettim.
Nişanlımın bana aldığı yüzüğü denemek için cıvaya attım, ve maalesef yüzdü. Halbuki saf altının özgül ağırlığı civanınkinden fazla, batması gerekirdi.
Demek bana aldığı yüzük saf altın değil, öyleyse sevgisi de saf olamaz. Simdi ben bu cıvayı nişanlımın yemeğine koyup bu işi bitirmeyi düşünüyorum, ne dersiniz?
Sıkı durun şimdi.
İşte Güzin Ablanın Cevabı:
Sevgili M.T! Arşimet'in hayatına her yönüyle vakıf olduğunuz anlaşılıyor. Yalnız yüzey gerilimini hesaba katmamışsınız, civanın yüzey gerilimi suyunkinden çok daha fazladır, böylece kendinden ağır cisimleri de kaldırabilir, çünkü o cisim batarken ortaya çıkartacağı yüzey için harcaması gereken enerji, kendi potansiyel enerjisinden fazla olabilir.
Ayrıca cıvanın saf olmama ihtimali de var, o yüzden ani kararlar vermeyin derim.
(Tolga Gölelçin'den...)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Müslim Karabacak / diğer yazıları
- Ana-baba hakları-2 / 30.04.2024
- Ana-baba hakları -1 / 25.04.2024
- Müşriklerle hicv / 21.04.2024
- Kıyas önemlidir.... / 14.04.2024
- Kur'anı doğru anlamak / 13.04.2024
- Şimdi sırada "Dinsel Dönüşüm" var / 07.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -5 / 03.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -4 / 27.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -3 / 26.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -2 / 21.03.2024
- Ana-baba hakları -1 / 25.04.2024
- Müşriklerle hicv / 21.04.2024
- Kıyas önemlidir.... / 14.04.2024
- Kur'anı doğru anlamak / 13.04.2024
- Şimdi sırada "Dinsel Dönüşüm" var / 07.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -5 / 03.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -4 / 27.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -3 / 26.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -2 / 21.03.2024