Amerikan devlet adamlarının bölgeye her gelişinde Irak'ta bombalar patlatılıyor.
Savunma Bakan Yardımcısı Paul Wolfowitz'in Bağdat otelinde kaldığı sırada otele yapılan füzeli saldırıdan sonra Savunma Bakanı Rumsfel'e de bombalı karşılama töreni yapıldı.
Kerkük'te bir karakol yakınına düzenlenen kanlı saldırıda ondan fazla insan yaşamını yitirdi onlarcası da yaralandı.
Musul ve Kerkük'ün statüsünün ABD ile Peşmerge liderleri arasında belirlenmeye çalışıldığı ve krizlerin yaşanmakta olduğu bir sırada patlak veren bu olayın Rumsfeld'e mesaj verdiği açık.
Irak'ta Haziran ayında yapılması planlanan seçimlerin Iraklılar'ı huzursuz ettiği biliniyor. Seçimlerden Kürtler ve Şiiler büyük kazanım elde ederek çıkmayı bekliyor. Vali Bremer'in konuya bakış açısı ise onların bu talebiyle örtüşmüyor.
Kürt Liderler Talabani ve Barzani, zaten otonom bir yapı oluşturduklarını söyleyerek Saddam'dan sonra bu bölgenin geleceği üzerinde kendilerinin rol alması gerekliliğine vurgu yapıyorlar.
Bölgedeki petrol rezervinden taviz vermeyen Amerika ise bu talebi açıkça reddediyorlar.
Güney kesimlerde etkin olmasına rağmen ülke genelinde Şiiler'in ağırlığı su yüzüne çıkıyor. Genel seçimlerde Şiiler oy patlaması yapacak. Yerel ve merkezi idareyi kontrol altına alabilecek Şiiler'e Amerikalılar bu açıdan olumsuz yaklaşıyor.
"Aşağı tükürsen sakal yukarı tükürsen bıyık" misali Amerikan sivil sömürü yönetimi tam bir ikilem içerisinde.
Irak'ın işgali sırasında kendi ipiyle Irak kuyusuna inen Amerika, yeni açılımlarla BM'yi de Irak kuyusuna çekerek ilave ip alma niyetinde.
Askeri açıdan NATO'nun Irak'ta devreye sokulması kafalarda düşünce olarak belirmiş halde ama Genel Sekreter Scheffer, bölgeye konuşlanılmasının gündemde olmadığını söyledi.
Amerika, Irak'taki seçimleri yerel meclisler oluşturarak merkezi hükümete taşımak niyetinde. Yerel meclislerin etnik kökene dayalı unsurlarca oluşturulmasının önüne geçme çareleri aranıyor.
Bir yandan askeri kayıplar verilirken, diğer yandan siyasal kontrolun etkinliği elden kaçırılmak istenmiyor.
Irak'ın yeniden imarı için kollarını sıvayan Amerikan ve İngiliz şirketlerinin alt yapı projelerinin selameti de bunu gerekli kılıyor.
Bir yandan günübirlik patlamalar bir yandan halkın seçim dayatmaları.
Irak halkının kendisine tahammülde zorlandığını ve bölgede görülmek istenmediğini daha net görmeye başlayan Amerika, bu bölgeden biran evvel çekilmek istiyor.
Diğer ülkelere demokrasi götürmek(!) için buradaki gücün başka cephelere kaydırılması da hesapta.
Bush, kendi taşlarını bölgeye oturtarak çıkmak istiyor. Bunun da uzun zaman alacak olması Bush'u zorluyor.
Kasım'da yapılacak başkanlık seçimlerinden önce Irak'tan çıkma niyetindeki Bush, Irak kuyusuna kendi attığı taşı çıkararak girebilecek mi?
Atılan taşın dalgaları durulmadı.
Domino etkisi şeklinde yayılan şiddet Savunma Bakanı Rumsfeld'e de yansıdı.
Irak'ın işgal sürecinde FBI ve CIA'nın açıklarıyla uğraşan Şahin kanat temsilcilerinin Irak'taki direnişçileri de hesaba katmaları gerek.
İşgal süresi uzadıkça ölen sivillerin sayısı da artıyor.
İşgalin Troykası'ndan Rumsfeld'in Irak'a gelişiyle aynı anda patlatılan bombaların tesiri Washington'a kadar yansıyor. Şahinler'in itelemesiyle şiddete çomak sokan Cumhuriyetçiler'i zorlu bir süreç bekliyor.
Savunma Bakan Yardımcısı Paul Wolfowitz'in Bağdat otelinde kaldığı sırada otele yapılan füzeli saldırıdan sonra Savunma Bakanı Rumsfel'e de bombalı karşılama töreni yapıldı.
Kerkük'te bir karakol yakınına düzenlenen kanlı saldırıda ondan fazla insan yaşamını yitirdi onlarcası da yaralandı.
Musul ve Kerkük'ün statüsünün ABD ile Peşmerge liderleri arasında belirlenmeye çalışıldığı ve krizlerin yaşanmakta olduğu bir sırada patlak veren bu olayın Rumsfeld'e mesaj verdiği açık.
Irak'ta Haziran ayında yapılması planlanan seçimlerin Iraklılar'ı huzursuz ettiği biliniyor. Seçimlerden Kürtler ve Şiiler büyük kazanım elde ederek çıkmayı bekliyor. Vali Bremer'in konuya bakış açısı ise onların bu talebiyle örtüşmüyor.
Kürt Liderler Talabani ve Barzani, zaten otonom bir yapı oluşturduklarını söyleyerek Saddam'dan sonra bu bölgenin geleceği üzerinde kendilerinin rol alması gerekliliğine vurgu yapıyorlar.
Bölgedeki petrol rezervinden taviz vermeyen Amerika ise bu talebi açıkça reddediyorlar.
Güney kesimlerde etkin olmasına rağmen ülke genelinde Şiiler'in ağırlığı su yüzüne çıkıyor. Genel seçimlerde Şiiler oy patlaması yapacak. Yerel ve merkezi idareyi kontrol altına alabilecek Şiiler'e Amerikalılar bu açıdan olumsuz yaklaşıyor.
"Aşağı tükürsen sakal yukarı tükürsen bıyık" misali Amerikan sivil sömürü yönetimi tam bir ikilem içerisinde.
Irak'ın işgali sırasında kendi ipiyle Irak kuyusuna inen Amerika, yeni açılımlarla BM'yi de Irak kuyusuna çekerek ilave ip alma niyetinde.
Askeri açıdan NATO'nun Irak'ta devreye sokulması kafalarda düşünce olarak belirmiş halde ama Genel Sekreter Scheffer, bölgeye konuşlanılmasının gündemde olmadığını söyledi.
Amerika, Irak'taki seçimleri yerel meclisler oluşturarak merkezi hükümete taşımak niyetinde. Yerel meclislerin etnik kökene dayalı unsurlarca oluşturulmasının önüne geçme çareleri aranıyor.
Bir yandan askeri kayıplar verilirken, diğer yandan siyasal kontrolun etkinliği elden kaçırılmak istenmiyor.
Irak'ın yeniden imarı için kollarını sıvayan Amerikan ve İngiliz şirketlerinin alt yapı projelerinin selameti de bunu gerekli kılıyor.
Bir yandan günübirlik patlamalar bir yandan halkın seçim dayatmaları.
Irak halkının kendisine tahammülde zorlandığını ve bölgede görülmek istenmediğini daha net görmeye başlayan Amerika, bu bölgeden biran evvel çekilmek istiyor.
Diğer ülkelere demokrasi götürmek(!) için buradaki gücün başka cephelere kaydırılması da hesapta.
Bush, kendi taşlarını bölgeye oturtarak çıkmak istiyor. Bunun da uzun zaman alacak olması Bush'u zorluyor.
Kasım'da yapılacak başkanlık seçimlerinden önce Irak'tan çıkma niyetindeki Bush, Irak kuyusuna kendi attığı taşı çıkararak girebilecek mi?
Atılan taşın dalgaları durulmadı.
Domino etkisi şeklinde yayılan şiddet Savunma Bakanı Rumsfeld'e de yansıdı.
Irak'ın işgal sürecinde FBI ve CIA'nın açıklarıyla uğraşan Şahin kanat temsilcilerinin Irak'taki direnişçileri de hesaba katmaları gerek.
İşgal süresi uzadıkça ölen sivillerin sayısı da artıyor.
İşgalin Troykası'ndan Rumsfeld'in Irak'a gelişiyle aynı anda patlatılan bombaların tesiri Washington'a kadar yansıyor. Şahinler'in itelemesiyle şiddete çomak sokan Cumhuriyetçiler'i zorlu bir süreç bekliyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Cevat Kışlalı / diğer yazıları
- Suikastın geri planı / 09.05.2006
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005