Vezir Ali, İmam’ın arkadaşlarını her fırsatta koruyordu
Yaktin oğlu Ali, devletin Şiilerden topladığı vergileri gizlice geri veriyordu
31.12.2023 08:34:00
Hasan Parlak
Hasan Parlak
Yaktin oğlu Ali, devletin Şiilerden topladığı vergileri gizlice geri veriyordu.
Her sene iki yüz veya üç yüz kişiyi, her birisine yirmi bin dirhem yol harçlığı vererek hacca gönderiyordu.
Böylece İmam Kâzım'ın yanında yer alan ve halifenin mâlî olarak son derece kısıtladığı kişilerin hacca gitmesine vesile oluyordu.
Mekke ve Medine, o şartlarda aynı görüşü paylaşan diğer kişilerle buluşmak için en iyi fırsattı.
Mübarek hac vazifelerini yerine getirenlerin gönüldaşları ile de buluşması için yapılan bu hizmet içinde bulunulan şartlarda çok önemlidir.
Bu makamda kalış sebebi zaten kardeşlerine sahip çıkmaktı.
Vazifesinde hatalı olduğu dönemlerde, İmam Mûsâ b. Ca'fer onu kerametleri ile ikaz etmiştir: Muhammed b. Ali es-Sûfî rivâyet eder:
"İbrahim el-Cemmal, vezir Ebû'l-Hasan Ali b. Yaktin'in yanına girmek istedi. Fakat vezir ona izin vermedi.
Ali b. Yaktin aynı yıl hacca gitti. Medine'de Efendimiz Mûsâ b. Ca'fer'in yanına girmek için müsaade istediğinde İmam ona izin vermedi.
İkinci gün İmam'ı gördü ve şöyle dedi: 'Efendim! Suçum nedir?'
İmam buyurdu ki: 'Senin yanıma girmeni engelledim, çünkü kardeşin İbrahim el-Cemmal'ın yanına girmesine izin vermedin, İbrahim el-Cemmal seni affetmedikçe Allah seni bağışlamayacaktır.'
Dedi ki: 'Ey efendim! Ey mevlâm! Şimdi İbrahim el-Cemmal'i nerede bulayım. Ben Medine'de, o da Kûfe'dedir.'
İmam Kâzım buyurdu ki:
"Gece olunca, Bâki' Mezarlığı'na git, yalnız başına ol, hiç kimse yanında olmasın, arkadaşlarından ve hizmetçilerinden kimse nereye gittiğini bilmesin, orada eyeri hazırlanmış olarak bekleyen ata bin."
Ali, Cennet'ül Bâki'ye gitti. Bekleyen ata bindi, kısa bir süre sonra İmam Kâzım'ın kerametiyle kendini İbrahim el-Cemmal'in Kûfe'deki evinin önünde buldu.
Kapıyı çaldı. 'Ali b. Yaktin'im" dedi.
İbrahim, 'Vezir Ali b. Yaktin'in benim kapımın önünde ne işi var?' diye sorunca, Ali b. Yaktin, 'Aç kapıyı, benim derdim büyük' diye seslendi.
Sonra içeri girmek için ısrar etti.
İçeri girince, 'Ey İbrahim! İmam Kâzım, sen beni bağışlamadıkça, beni bağışlamaktan kaçındı' dedi. Bunun üzerine İbrahim, 'Allah seni bağışlasın' dedi.
Ali b. Yaktin, yüzünü yere yatırıp, İbrahim el-Cemmal'den yanağına basmasını istedi. İbrahim bunu yapmaktan kaçındı. Israr edince İbrahim ayağını, Yaktin'in yanağının üzerine koydu.
İbrahim yanağına basarken, Yaktin, 'Allah'ım şahit ol' diyordu.
Oradan ayrılarak, İmam Kâzım'ın kendisi için hazırlattığı ata geri bindi. Kısa bir süre sonra İmam'ın Medine'deki evinin önündeydi. İçeri girmek için izin istediğinde, İmam Mûsâ b. Ca'fer bu kez onu kabul etmiştir." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Musa Kazım eserinden)
Her sene iki yüz veya üç yüz kişiyi, her birisine yirmi bin dirhem yol harçlığı vererek hacca gönderiyordu.
Böylece İmam Kâzım'ın yanında yer alan ve halifenin mâlî olarak son derece kısıtladığı kişilerin hacca gitmesine vesile oluyordu.
Mekke ve Medine, o şartlarda aynı görüşü paylaşan diğer kişilerle buluşmak için en iyi fırsattı.
Mübarek hac vazifelerini yerine getirenlerin gönüldaşları ile de buluşması için yapılan bu hizmet içinde bulunulan şartlarda çok önemlidir.
Bu makamda kalış sebebi zaten kardeşlerine sahip çıkmaktı.
Vazifesinde hatalı olduğu dönemlerde, İmam Mûsâ b. Ca'fer onu kerametleri ile ikaz etmiştir: Muhammed b. Ali es-Sûfî rivâyet eder:
"İbrahim el-Cemmal, vezir Ebû'l-Hasan Ali b. Yaktin'in yanına girmek istedi. Fakat vezir ona izin vermedi.
Ali b. Yaktin aynı yıl hacca gitti. Medine'de Efendimiz Mûsâ b. Ca'fer'in yanına girmek için müsaade istediğinde İmam ona izin vermedi.
İkinci gün İmam'ı gördü ve şöyle dedi: 'Efendim! Suçum nedir?'
İmam buyurdu ki: 'Senin yanıma girmeni engelledim, çünkü kardeşin İbrahim el-Cemmal'ın yanına girmesine izin vermedin, İbrahim el-Cemmal seni affetmedikçe Allah seni bağışlamayacaktır.'
Dedi ki: 'Ey efendim! Ey mevlâm! Şimdi İbrahim el-Cemmal'i nerede bulayım. Ben Medine'de, o da Kûfe'dedir.'
İmam Kâzım buyurdu ki:
"Gece olunca, Bâki' Mezarlığı'na git, yalnız başına ol, hiç kimse yanında olmasın, arkadaşlarından ve hizmetçilerinden kimse nereye gittiğini bilmesin, orada eyeri hazırlanmış olarak bekleyen ata bin."
Ali, Cennet'ül Bâki'ye gitti. Bekleyen ata bindi, kısa bir süre sonra İmam Kâzım'ın kerametiyle kendini İbrahim el-Cemmal'in Kûfe'deki evinin önünde buldu.
Kapıyı çaldı. 'Ali b. Yaktin'im" dedi.
İbrahim, 'Vezir Ali b. Yaktin'in benim kapımın önünde ne işi var?' diye sorunca, Ali b. Yaktin, 'Aç kapıyı, benim derdim büyük' diye seslendi.
Sonra içeri girmek için ısrar etti.
İçeri girince, 'Ey İbrahim! İmam Kâzım, sen beni bağışlamadıkça, beni bağışlamaktan kaçındı' dedi. Bunun üzerine İbrahim, 'Allah seni bağışlasın' dedi.
Ali b. Yaktin, yüzünü yere yatırıp, İbrahim el-Cemmal'den yanağına basmasını istedi. İbrahim bunu yapmaktan kaçındı. Israr edince İbrahim ayağını, Yaktin'in yanağının üzerine koydu.
İbrahim yanağına basarken, Yaktin, 'Allah'ım şahit ol' diyordu.
Oradan ayrılarak, İmam Kâzım'ın kendisi için hazırlattığı ata geri bindi. Kısa bir süre sonra İmam'ın Medine'deki evinin önündeydi. İçeri girmek için izin istediğinde, İmam Mûsâ b. Ca'fer bu kez onu kabul etmiştir." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Musa Kazım eserinden)