Ver-Kaç destanı

Biz Türklerin epeyce bir destanı var.

Ergenekon, Manas, Uygur Destanı, Oğuz Kağan Destanı, Bozkurt Destanı vs.

Şimdi bu destanlara bir yenisi daha eklendi.

Yeni destanımızın adı Süleyman Şah türbesinin bulunduğu topraklardan kaçış destanı ya da kısa adıyla Ver-Kaç Destanı.

Evet? Ver-Kaç Destanı.

Toprakları ver, tası tarağı topla ve kaç

 

* * *

 

Destan özetle şöyle:

Özenle desteklenen IŞİD, türbemizi tehdit ediyor, AKP sayesinde küresel güç (!) haline gelen Türkiye, bu tehdide boyun eğmiyor (!) ve PKK'nın Suriye kolu PYD'den destek alarak bölgeye giriyor. Türbeden naaşları alan ordumuz bayrağımızı indiriyor, binayı havaya uçuruyor ve uluslararası antlaşmalarla Türk toprağı olarak tescillenen bölgeyi terk ediyor.

Operasyonu anlatan Davutoğlu, "geride değerli hiçbir şey kalmadı" diyor. Tabi vatan toprağı hariç!

Neyse? Naaşlar AK nakliye araçlarıyla Türkiye'ye getirilirken türbenin kurulacağı yeni yerin üstünde PYD bayrakları dalgalanıyor.

Türbenin eski yerinde IŞİD bayrağı yeni yerinde ise PYD yani PKK bayrağı dalgalanıyor.

Bu iki manzara AKP'nin Türk bayraklı reklamını hatırlattı bana.

İşte, Ver-Kaç Destanımız kısaca böyle.

 

* * *

 

Şimdi de gelelim bu destanın kahramanlarının açıklamalarına.

Bakın büyük destanı, kahramanları nasıl anlatıyor.

 

1- Cumhurbaşkanı Erdoğan:

"Her bakımdan gıpta edilen bir operasyon. Aylardır haritalar üzerinde çalıştık. Uzun süren çalışmaların ardından bir gecede bu operasyonu yaptık. Bu konuda hükümetimizi ve Türk Silahlı Kuvvetlerimizi bir kez daha tebrik ediyorum."

 

2- Başbakan Davutoğlu:

"Herhangi bir istismara meydan vermemek için manevi emanetler alındıktan sonra geride kalan yapılar kullanılamaz hale getirilmiştir.

Operasyon kararı Ankara'da alındı. Kimseye sormadık. Koalisyon güçlerine operasyon başladıktan sonra bilgi verildi."

 

3- Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu:

"Bu operasyonla ilgili dışarıda büyük hayranlık var. Herkes nasıl yaptığımızı soruyor. Kimse TSK'yla şaka bile yapmasın. Ordumuz dün akşam kapasitesini tüm dünyaya göstermiştir"

 

4- Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz:

"Çatışma dahi olmadan bu operasyonun gerçekleşmiş olması TSK'nın caydırıcı gücünü göstermektedir. Suriye Eşme'sindeki yeni türbe ülkemize yaya yürüme mesafesindedir. Ecdadına bir Fatiha okumak isteyenleri ziyaret etmeye davet ediyoruz."

 

5- Başbakan Yardımcısı Arınç:

"Çok şükür operasyonun her anı Türkiye Devleti'nin izzetini, azametini, varlığını, egemenliğini ortaya koyacak biçimde yapılmıştır."

 

Destandan önce farklı konuşuyorlardı!

 

Ver-Kaç Destanından sonra hükümet kanadından gelen açıklamalar aktardığımız gibi. 

Gelin şimdi de destandan önce yapılan açıklamalara bakalım.

Bakın kim ne diyor!

 

1- Cumhurbaşkanı Erdoğan:

"Ankara neyse, Süleyman Şah da odur. Türbeye yapılacak saldırı, Türkiye'ye yapılmış sayılır. Atılacak adım bellidir."

 

2- Başbakan Davutoğlu:

"Süleyman Şah Türbesine dönük olarak ister rejimden yani Suriye'den ister radikal gruplardan yani IŞİD'den ister başka bir yerden gelebilecek her türlü saldırı aynıyla mukabele görür ve oradaki o vatan toprağının savunması konusunda da Türkiye hiçbir tereddüt göstermeden her türlü tedbiri alır."

 

3- Genelkurmay Başkanı Org. Özel:

"Unutmayınız ki, sizler orada yalnız değilsiniz. Arkanızda yüce Türk milletinin, 76 milyon yurttaşımızın olduğunu unutmayınız. Gözümüz, kulağımız ve gönlümüz hep sizlerle beraberdir. Sizden gelecek tek bir haberle, Silahlı Kuvvetlerimizin anında yanınızda olacağının güvenini içinizde hissedin"

 

4- Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş:

"Eğer Süleyman Şah'a bir saldırı olursa 3 dakika içinde Türk Silahlı Kuvvetleri derhal oraya müdahale eder."

 

5- Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz:

"Türk ana vatanının ayrılmaz bir parçası olan Süleyman Şah Saygı Karakolunu korumak devletimizin asli vazifesidir. Türkiye Cumhuriyeti bu sorumluluğunun gereğini yerine getirme konusunda hiçbir tereddüt göstermeyecektir."

 

6- Enerji Bakanı Taner Yıldız:

"Ankara nasılsa, İstanbul, Sinop, Hatay, Kars nasılsa o türbe de öyledir. Bulunduğu toprak Türk toprağıdır. Oraya bir taarruz olması halinde, Sayın Kılıçdaroğlu oraya kayıtsız kalmamızı mı istiyor acaba? Siz bir şey olmamış gibi yapın mı diyor, yoksa onu bahane ederek başka işler yapacağımızı mı söylüyor? Ben herhangi bir taarruz olmaması halinde orada böyle bir işlemin orada söz konusu olmadığını çok açık ve net bir biçimde söylüyorum. Kendi toprağımızı savunmamamızı tavsiye ediyorsa biz bunu yapmayız kesinlikle savunuruz. Gerekirse o noktayla alakalı bir operasyon söz konusu olur, geniş çaplı olmaz."