Prof. Dr. Haydar Baş'ın gazetemizde 24.07.2013 tarihli yayımlanan yazısıdır
Avrupa İstatistik Bürosu Eurostat'ın verilerine göre, 2010 senesinde 49 bin Türk Avrupa vatandaşı olarak kabul edildi.
49 bin insanının Avrupa vatandaşlığına geçişi Türkiye için gerçekten ciddi bir rakamdır.
Bu yoğun talepte Başbakanın özellikle Almanya'ya yaptığı ziyaretlerde, gurbetteki vatandaşlarımıza "Yaşadığınız Alman toplumuna muhakkak entegre olun" telkininde bulunması elbette etkili.
Bunun yanında Türkiye'de bozulan ekonomi, dış siyasetteki prestij kaybı ve yalnızlaşan ülke imajı da.
Asgari ücretin 800 TL olduğu ülkemizde, gayrı resmi rakamlara göre 6 milyon işsizimiz var.
Memleketinde iş ve aş bulamayan Türk'ün başka ülkelere vatandaş olmasından tabi bir şey olamaz.
Kişi başına 10 bin dolar gelir olduğundan bahsedenler bu gönüllü göçün altındaki ekonomik nedenleri iyi değerlendirmeliler.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, son dönemde uluslararası arenada attığı yanlış adımlarla kendini yok etmektedir.
ABD Türk askerinin başına çuval geçirdiğinde sesi çıkmayan Türkiye; 9 vatandaşımızın öldürüldüğü Mavi Marmara vahşetinden sonra da İsrail'e gerekli tavrı gösterememişti.
Elindeki tarihi vesikaları değerlendirerek, sözde Ermeni soykırımı meselesinin gerçekleşmediğini ispatlamayan bizler, başta Fransa olmak üzere pek çok ülkenin meclisinden geçen bu iftirayı çürütememiştik.
İleride, tazminat ve toprak taleplerine dönüşecek bu iddia maalesef geçerliliğini halen korumaktadır.
Yaşanan prestij kaybı, Türkiye'yi BOP'un ve Arap Baharı'nın estiği Ortadoğu'da da farklı bir yalnızlığa itti. Bugün sınır komşuları ile savaş teyakkuzunda bulunan ülkemiz, İslam âleminin gözünde, Müslüman ülkeye savaş açan Müslümandır ve dışlanmaktadır.
Liderlik vasfını çoktan yitirmiştir. İslam ülkelerine karşı demokrasi dersi vermeye kalkan ülkemize bu manada bir ihtar da Mısır'dan geldi. Darbe sonrası yönetimin değiştiği Mısır, Türkiye'nin iç işlerine karıştığı gerekçesiyle deniz seferlerini askıya aldığını açıkladı.
Mısır, Türkiye ile arasındaki 27 işbirliği anlaşmasının dondurulmasını konuşuyor.
Ekonomisi bozulmuş ülkemiz, İslam âlemine karşı Batı ile beraber hareketin cezasını bu dünya ile yaptığı ticari anlaşmaların iptali ile de ödemektedir.
Mevcut tabloya bir de devlet eli ile yürütülen, büyük AB rüyasını da ekleyince Türk vatandaşlarının iş, aş ve gelecek temin etmek için Avrupa vatandaşı olmasından daha tabi ne olabilir ki?
Türk siyasetinin yaşattığı ekonomi kriz, Türkiye'yi yalnızlaştırması, İslam dünyasından koparması, bütün gayretlerine rağmen Birliğe üye olamaması Türk insanını kendi vatanından kopararak yabancı devletlerin vatandaşı olma noktasına taşımıştır. Milletinin geleceğinin teminatı olamayan siyasi iktidarın konuşmalarının tamamı, kabul etmek lazım ki beyhudedir.
Hayır, bu böyle değildir diyorlarsa; insanına, Türk vatandaşına sahip çıkıyorlarsa onu Avrupa vatandaşı yapmasınlar!
Prof. Dr. Haydar Baş / diğer yazıları
- Atatürk'e sahip çıkmak / 30.12.2024
- Atatürk'ün soyağacı / 29.12.2024
- Atatürk vatandır / 28.12.2024
- Malazgirt'ten Büyük Taarruz'a Ehl-i Beyt nefesi / 27.12.2024
- Ehl-i Beyt-4 / 26.12.2024
- Ehl-i Beyt-3 / 25.12.2024
- Ehl-i Beyt-2 / 24.12.2024
- Ehl-i Beyt-1 / 23.12.2024
- İyi dinle ve denileni tut / 22.12.2024
- İslam’a davet mektuplarındaki hikmetler / 21.12.2024
- Atatürk'ün soyağacı / 29.12.2024
- Atatürk vatandır / 28.12.2024
- Malazgirt'ten Büyük Taarruz'a Ehl-i Beyt nefesi / 27.12.2024
- Ehl-i Beyt-4 / 26.12.2024
- Ehl-i Beyt-3 / 25.12.2024
- Ehl-i Beyt-2 / 24.12.2024
- Ehl-i Beyt-1 / 23.12.2024
- İyi dinle ve denileni tut / 22.12.2024
- İslam’a davet mektuplarındaki hikmetler / 21.12.2024