Vatandaş geleceğinden endişeli

Son birkaç gündür televizyon ve gazete haberlerine bakarsanız vatandaşımızın geleceğinden pek de emin olamadığını görürsünüz. Gündüz gözüyle gasplar, hırsızlıklar, kaçırılıp üzerine tiner dökülüp yakılanlar, adam öldürmeler hat safhaya erişmiş bir vaziyettedir. İzmir'de işlek bir caddede elinde aletleriyle yüzleri maskeli adamlar dükkânın kepenklerini kırıyor, eşyaları arabaya yükleyip gidiyor. Kimse müdahale etmiyor.Ankara'da yine gündüz saatlerinde bir kuyumcu maskeli şahıslar tarafından soyuluyor, direnen şahıslara ateş açılıyor, dükkân sahibi canından oluyor. En son bizleri bayağı tedirgin eden başka bir olay, yine gündüz saatlerinde cereyan etmiştir.Olayı www.kilispostasi.com  dan aktaralım.Kilis'te bir kuyumcu, kendisini fidye için kaçırmak isteyen şahsa direnince bıçaklanarak ağır yaralanmıştır. Alınan bilgiye göre, Kilis Kuyumcular Odası eski Başkanı Mehmet Kırıcı (54), Ketenciler Mahallesi Hürriyet İlköğretim Okulu karşısındaki evinde, arabasını çıkarmak için garaja girdi. Kırıcı'nın yanına yaklaşan eli bıçaklı 30-35 yaşlarındaki şahıs, "Yakınlarına telefon aç, 20 bin dolar getirsinler" diyerek Kırıcı'yı kaçırmak istedi.Bu sırada direnen kuyumcu ile zanlı arasında boğuşma yaşandı. Kırıcı'yı yüzünden, kolundan ve göğsünden bıçaklayarak ağır yaralayan kimliği belirsiz şahıs, olay yerinden hızla uzaklaştı. Kanlar içerisinde garajdan çıkarak vatandaşlardan yardım isteyen Kırıcı, Kilis Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Olayı haber alan Kırıcı'nın yakınları ve meslektaşları hastaneye akın ederken, yaralı kuyumcu hastanede yapılan ilk müdahalenin ardından Gaziantep Devlet Hastanesi'ne sevk edildi. Saldırganın yakalanması için geniş çaplı soruşturma başlatılmış?Temenni ediyoruz ki Sayın Mehmet Kırıcı sağlığına kavuşur ve inşallah suçlular hak ettikleri cezaya çarptırılırlar. Eşkıya dağdan şehre inmiştir. Dağda bayırda aramaya gerek yoktur. Eskiden bu tip olaylara ancak dağ ya da çöl yollarında, ıssız vadilerde veyahut ta masallarda rastlardık. Sağ olsunlar(!) AKP iktidarında bunları artık her gün her yerde duyar ve yaşar olduk. Gece misafirlikler artık tarihe karışmak üzeredir. Bırakın sakin sokakları, en işlek caddelerden bile gece saatlerinde geçilmez olmuştur. Her an bir madde bağımlısı, hırsız, gasp çetesi ya da kafasına esen biri önünüze çıkıp bir şeyler isteyebilir ya da canınıza kast edilebilir. Trafik ışıklarının olduğu yerlerde, kırmızı ışıkta durduğunuz an; gece saatlerinde birkaç genç her an karşınıza çıkıp camınızı tıklayıp bir şeyler isteyebilmektedir.Vatandaşlar bir birini uyarmaya başladı. "Aman ha cebinizde biraz bozuk para falan bulundurun. Madde bağımlısı biri önünüze çıkınca para ver dediği an hemen cebinizden çıkarın verin. Yoksa hemen saldırır. Onlara yok denince çıldırıyorlar. Verin ve uzaklaşın! Yoksa hayatınız tehlikeye girer." Bakınız vatandaş kendini korumak için pratik korunma yolları bulmaya çalışmaktadır. Peki, nereye kadar? Vatandaşlar kendi yarınlarından endişe eder olmuştur. Şehirler dağ başı konumuna düşmüştür. Resmi ağızlardan bunu teyit etmesini beklemek fazlaca saflık olur ama(!) kaybolan hayatlar, geri gelmiyor. Huzur ve güven ortamı her geçen gün daha kötüye gitmektedir. Vatandaş kendi güvenliğini sağlayamayan bir devlete güven duygusunu kaybederse, Allah korusun bireysel silahlanmanın,(korunma yollarının) önüne geçilemez. Lübnan'a asker göndermeye çalışan zihniyete sormak lazımdır. Kendi vatan topraklarımız üzerinde belli saatlerden sonra sokağa çıkmanın tehlikeli olduğu, mal ve can güvenliğinin tam manasıyla sağlanamadığı bir dönem yaşanırken, iç ve dış güvenliğimiz tam manasıyla güvence altında değilken, ne yapmak istiyorsunuz Allah aşkına? Yapılması gereken, suçluların bu kadar cüretkâr bir tavır sergileme nedenlerinin bulunup hemen telafisine gidilmelidir. Size bir salık vereyim mi? "AB uyum yasalarıyla; bir şeylere mi uydurulduk?" Ne dersiniz?