Meclis Başkanı Bülent Arınç, "Yunanistan'ın Ege'de kara sularını 12 mile çıkarmasını savaş nedeni sayan Meclis kararının kaldırılması gerekir" açıklamasına muhalefeti de artık kendileri yaptığı için Başbakan ve Dışişleri Bakanından tepki gelmişti.
Bu sözlere ilk tepkinin Meclis başkanının bağlı olduğu AKP'den gelmesi çok ilginç oldu değil mi?
Başbakan Vekili ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, "Türkiye'nin Ege sorunlarıyla ilgili tavrının belli olduğunu ve bunda da herhangi bir değişiklik söz konusu olmadığını" söyleyerek Arınç'a olan tepkisini basına yansıtan ilk AKP kurmayı oldu.
Hemen Gül'ün ardından Başbakan Erdoğan da "Casus Belli" (savaş sebebi) kararının kaldırılmasını isteyen Meclis Başkanı Bülent Arınç'ı eleştirdi.
Erdoğan, "Arınç'ın çıkışının doğru olmadığını ifade ettikten sonra, Meclis Başkanı'nın açıklamalarının partiyi sıkıntıya soktuğunu söyleyerek, "istişare etmeden neden böyle çıkışlar yapıyor?" diyerek tepkisini dile getirdi.
Bir gün arayla gerçekleşen bu tepkiler Arınç'ın açıklamasıyla gerilen havayı dağıtmış ve Meclis Başkanının sözlerinin hükümetin bir politikası olmadığı izlenimini edinmemizi sağlamıştı.
Bu tepkilere Arınç ta kayıtsız kalmamış ve "Türkiye'de bazı kişiler parlamenter diplomasiden haberdar değiller" ifadesiyle, Erdoğan ve Gül'e demokrasi dersi vermeyi de ihmal etmemişti.
Tam AKP'nin tepesinde bu olan biteni anlamaya çalışırken ve çatışma acaba daha da büyür mü? diye herkes sorular sorarken, durumun hiç de öyle göründüğü gibi olmadığını ortaya koyan bir açıklama Dışişleri bakanından geldi.
Birkaç gün önce Meclis başkanını eleştiren kendisi değilmiş gibi Sayın Gül, Yunanistan Dışişleri Bakanı Petros Molivyatis'in Ankara ziyareti nedeniyle Yunan To Vima gazetesine verdiği bir demeçte, Arınç'tan farklı düşünmediğini ortaya koydu.
Tam bu noktada "işte tanıdığımız ve bildiğimiz AKP" dedirterek, Türkiye'nin milli meselelerinde her zamanki milli olmayan duruşlarını ortaya koymuş oldular.
Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Yunanistan'ın Ege'de kara sularını 12 mile çıkarmasını 'savaş nedeni' (Casus Belli) sayan Meclis kararının kaldırılması yönündeki sözlerine itirazı olmadığını ifade ederek, Arınç'a desteğini deklare etti. 1995 yılında alınan "Casus Belli" kararının o dönemdeki ruh halini, Meclis Başkanı Bülent Arınç'ın sözlerinin ise Türk halkının bugünkü ruh halini yansıttığını da sözlerine ekledi.
Bu açıklamalardan şunu anladık; demek ki milli meseleler ruh halinize göre terk edilebiliyormuş. Bu ruh halinin neticesini bir süre önce Kıbrıs'ta görmüştük şimdi de Ege'de yaşamaktayız.
Yakında Sayın Erdoğan da benzer bir açıklama yaparak Meclis Başkanı gibi düşündüğünü ifade ederse zincir tamamlanmış olacaktır.
Şimdi anlaşılıyor ki Arınç'ın ilk açıklaması bir nabız yoklamasından ibaretmiş. Bu açıklamadan sonra AKP içinde olup ta tepki verenler, milletin olası tepkisini absorbe etmiş oldular.
Netice de dün savaş sebebi saydığımız 12 mili bugün tartışıyor haldeyiz. Ege için düşündükleri planın ilk aşamasını bu şekilde tamamlamış oldular.
Nede olsa Kıbrıs'ı halleden (!) bir siyasi irade için Ege'yi halletmek (!) zor olmayacaktır.
Bu sözlere ilk tepkinin Meclis başkanının bağlı olduğu AKP'den gelmesi çok ilginç oldu değil mi?
Başbakan Vekili ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, "Türkiye'nin Ege sorunlarıyla ilgili tavrının belli olduğunu ve bunda da herhangi bir değişiklik söz konusu olmadığını" söyleyerek Arınç'a olan tepkisini basına yansıtan ilk AKP kurmayı oldu.
Hemen Gül'ün ardından Başbakan Erdoğan da "Casus Belli" (savaş sebebi) kararının kaldırılmasını isteyen Meclis Başkanı Bülent Arınç'ı eleştirdi.
Erdoğan, "Arınç'ın çıkışının doğru olmadığını ifade ettikten sonra, Meclis Başkanı'nın açıklamalarının partiyi sıkıntıya soktuğunu söyleyerek, "istişare etmeden neden böyle çıkışlar yapıyor?" diyerek tepkisini dile getirdi.
Bir gün arayla gerçekleşen bu tepkiler Arınç'ın açıklamasıyla gerilen havayı dağıtmış ve Meclis Başkanının sözlerinin hükümetin bir politikası olmadığı izlenimini edinmemizi sağlamıştı.
Bu tepkilere Arınç ta kayıtsız kalmamış ve "Türkiye'de bazı kişiler parlamenter diplomasiden haberdar değiller" ifadesiyle, Erdoğan ve Gül'e demokrasi dersi vermeyi de ihmal etmemişti.
Tam AKP'nin tepesinde bu olan biteni anlamaya çalışırken ve çatışma acaba daha da büyür mü? diye herkes sorular sorarken, durumun hiç de öyle göründüğü gibi olmadığını ortaya koyan bir açıklama Dışişleri bakanından geldi.
Birkaç gün önce Meclis başkanını eleştiren kendisi değilmiş gibi Sayın Gül, Yunanistan Dışişleri Bakanı Petros Molivyatis'in Ankara ziyareti nedeniyle Yunan To Vima gazetesine verdiği bir demeçte, Arınç'tan farklı düşünmediğini ortaya koydu.
Tam bu noktada "işte tanıdığımız ve bildiğimiz AKP" dedirterek, Türkiye'nin milli meselelerinde her zamanki milli olmayan duruşlarını ortaya koymuş oldular.
Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Yunanistan'ın Ege'de kara sularını 12 mile çıkarmasını 'savaş nedeni' (Casus Belli) sayan Meclis kararının kaldırılması yönündeki sözlerine itirazı olmadığını ifade ederek, Arınç'a desteğini deklare etti. 1995 yılında alınan "Casus Belli" kararının o dönemdeki ruh halini, Meclis Başkanı Bülent Arınç'ın sözlerinin ise Türk halkının bugünkü ruh halini yansıttığını da sözlerine ekledi.
Bu açıklamalardan şunu anladık; demek ki milli meseleler ruh halinize göre terk edilebiliyormuş. Bu ruh halinin neticesini bir süre önce Kıbrıs'ta görmüştük şimdi de Ege'de yaşamaktayız.
Yakında Sayın Erdoğan da benzer bir açıklama yaparak Meclis Başkanı gibi düşündüğünü ifade ederse zincir tamamlanmış olacaktır.
Şimdi anlaşılıyor ki Arınç'ın ilk açıklaması bir nabız yoklamasından ibaretmiş. Bu açıklamadan sonra AKP içinde olup ta tepki verenler, milletin olası tepkisini absorbe etmiş oldular.
Netice de dün savaş sebebi saydığımız 12 mili bugün tartışıyor haldeyiz. Ege için düşündükleri planın ilk aşamasını bu şekilde tamamlamış oldular.
Nede olsa Kıbrıs'ı halleden (!) bir siyasi irade için Ege'yi halletmek (!) zor olmayacaktır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Orhan Dede / diğer yazıları
- Enerji masasında Türkiye neden yok? / 08.11.2025
- Çağdaş Nemrutların ateşinden hiç korkmadı! / 13.04.2025
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Çağdaş Nemrutların ateşinden hiç korkmadı! / 13.04.2025
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024






























































































