"Ülkemiz aleyhinde çok ciddi çalışmalar var.
Ülkemizin bütünlüğü bile tartışılıyor.
Türkiye adeta yılanın ağzına düşmüştür.
AB süreci, bu işi hızlandırmaktadır.
Yediden yetmişe herkesin seferber olması gerekti.
Biz daha önce siyasilerimizi ayıktırmak için büyük vilayetlerde "Ermeni soykırım iddialarını red ve ulusal bütünlük" konulu mitingler organize ettik, yetkilileri dünyanın bize karşı tertip ettiği bu oyun karşısında uyanık olmaya çağırdık.
Ve o gün dedik ki, bunun bir adım ötesi ülkenin bölünmesidir.
Ülkemiz üzerinde hesabı olanlar bizi ekonomik yönden çökertmek istediler ve bunu da başardılar.
Bunu gören bizler ülkenin içine bilinçli olarak düşürüldüğü bu acı durumdan çıkması için uzun süren bir çalışmanın sonucu, ülke için tek ve son çare olan bir dizi ekonomik görüş ortaya koyduk ve yetkililere seslenip; gelin bu görüşleri birlikte uygulamaya koyalım dedik. Ama aradan aylar hatta yıllar geçti kapımızı çalan olmadı.
Siz bunlara sağır deyin, kör deyin, ne derseniz deyin.
Bu vahim manzara, memleketimizin bağımsızlığını tehdit edecek boyuta varmış.
Bütün bu çağrılarımız netice vermeyince, BTP'yi milletimin arzusu olarak kurduk, hepimiz için hayırlı olsun.
Biz yola çıkarken, bir parti kurmuş olmak için bu BTP'yi kurmadık.
Bunun ispatı ortaya koyduğumuz projelerdir.
Ülkenin en önemli problemi mâli kaynaklardır.
Geri kalmış ülkeler için kaynak insanın emeğinin devreye konmasıdır.
Borç alarak hiçbir millet kalkınmamıştır.
Kalkınan bütün ülkeler insanın emeğini devreye koydu.
Hayvancılıkta, denizcilikte, tarımda, kısaca her kulvarda insanlar devreye girdiler. Kendi emeğiyle üretken oldular.
Üretim haline gelen emek daha sonra pazar aradı kedine.
Sonra da dış dünyaya açıldı, ürettiği malına müşteri buldu.
Hani bir söz vardır: "Her malın bir alıcısı vardır".
Dünya bunu böyle yaparken sen ne yaptın.
Diyorsun ki, dünyada küresel güçler var, onlardan borç alırım.
AB'ye, ABD'ye parmağını verdiniz mi kolunu kurtaramazsınız.
Bu yanlış uygulamayı yaparken de Atatürk'ü istismar ettiler.
Atatürk'ün hedefi "Muasır medeniyetin üzerine çıkmaktır".
Batıcı olmak başkadır, muasır medeniyet üzerinde olmak başkadır.
AB'yi oluşturan devletler dünün Anadolu'yu işgal eden devletleri değil midir?
Şimdi, dün Kahramanmaraş'ı, Antep'i, İstanbul'u, İzmir'i işgal eden devletlere bize yardım edin diye yalvarıyoruz, bu ne zillettir.
Bunlar, dün benin dedemi şehit eden adamlar değil mi? Şimdi sen, hangi mantıkla bu adamları tek çare gösterirsin.
Dün ülkemizi savaşla işgal eden bu küresel güçler bugün de aynı ülkeyi Türkiye'yi ekonomik olarak işgal etmenin hesabı içinde.
Her ülkede kendi vatandaşı olan adamlar yetiştirdiler.
Ve maalesef biz, bu ülkede Alman'ın, İngiliz'in, Rus'un propagandasını yapan insanlar yetiştirdik.
Oysa Oğuz Kaan ne diyordu?:
"Gök kubbe çadırım güneş bayrağımdır".
Bizler tarih boyu bağımsızlığı bu boyutta yaşamış bir milletiz.
Şimdi nerde o millet, nerde bu zillet.
Ülkü ruhu taşıyan herkesin yeri BTP'dir.
Kapımız hepsine açıktık.
Ne tezat; yıllarca solcuyum diyen adamlar, ABD'den bir adam getiriyor. Bu adam kimin adına ve niye geldi?
İşte bu küresel güçlerin adına geldi.
Liberal ekonomi adına bankaları başkalarına peşkeş çeken bir adam bir anda halkçı oluverdi.
Şimdi söyleyin: Bu, adı bizden kendisi başkalarından Derviş bey bir anda nasıl halkçı oluverdi?
Gerçek halkçılara sesleniyorum: Çiftçinin, esnafın, köylünün yanında isen senin de yerin BTP'dir.
Atatürk, bağımsızlığı sembolüdür, bağımsızlığımızı devretmeye çalışanlar Atatürkçü olamaz.
Global sermayenin tefecileri var. O tefeciler diyor ki; eğer siz emeği devreye koyarsanız enflasyon yukarı çıkar.
İthal Derviş bu vaazı yaptı, yerli dervişler de bu vaaza inandı.
Borç almamız telkin edildi.
Lozan'da bağısızlıktan biz zerre taviz vermedik!
Ogün bizden taviz koparamayanlar, şimdi parayla o tavizleri almaya çalışıyor.
Tarihini bilmeyen insandan hiçbir şey olmaz.
Tarih bir milletin hafızasıdır, hafızasını kaybeden millet bitmiştir.
Bu insanlar Hindistan'da, kendi menfaatleri için 40 bin insanın kolunu kestiler, tekstil pazarını ele geçirmek için.
En saldırgan hayvandan kurtulmanız mümkün ama bunların hilesinden kurtulmak mümkün değil.
İç ve dış borcumuzun sadece faizi 49 katrilyon.
Peki bu parayı kim verecek?
Sen, ben. Olsa da versek.
Ülkenin 22 milyar dolarını çalanlar, iki üç ay içerde yattı, sonra da törenlerle karşılandı.
Ne ilginçtır, bu ülkede yıllarca idareci olan bir adam da "Bu sistemin gereğidir" deyebilmiştir. Ne korkunç bir mantık.
Toplam çalınan para 90 katrilyondur.
Peki bu çalınanı biz nasıl vereceğiz, vergi ile.
Kişi başına düşen borç yaklaşık 2 milyar.
Beş nüfuslu ailenin başına toplam 7.5 milyar borç düşüyor.
Dün Hicaz Bölgesi bazı oyunlarla elimizden çıktı.
Aynı oyun bugün bu ülkede oynanıyor.
Ders almazsak tarih tekerrür eder.
Dini en ileri derece yaşayacağız deyip ortaya çıkanlar, 11 Eylül akabinde yanlarına papaz, haham alıp dua ediyorlar.
Bir tanesi de çıkıp: "Sevr'in karşısında olanlar bizimle olacak diyor", iyi de hem AB'ci hem Sevr karşıtı olmak mümkün değildir.
Bizim dönemimiz, her kes dini doya doya yaşayacak ama devletini en üst düzeyde sevecek ve sayacak bir dönem olacaktır".
Üstat Prof. Dr. Haydar Baş BTP Genel Başkanı olduktan sonra parti üst düzey yöneticileriyle yaptığı ilk toplantıda özetle bunları söyledi.
Tam da bu sırada Çağrı filminde, Habeş Kralı Necaşi'nin şu sözü aklıma geldi:
"Bunların Tanrısı bu kadar şeyler söylerken, sizin 365 putunuzun dili mi tutuldu?".
Teşbih olmasın ama;
Üstad, ülkeyi çok yakından ilgilendiren bu hayati şeyleri söylerken, diğer siyasilerin dili mi tutuldu?
Ülkemizin bütünlüğü bile tartışılıyor.
Türkiye adeta yılanın ağzına düşmüştür.
AB süreci, bu işi hızlandırmaktadır.
Yediden yetmişe herkesin seferber olması gerekti.
Biz daha önce siyasilerimizi ayıktırmak için büyük vilayetlerde "Ermeni soykırım iddialarını red ve ulusal bütünlük" konulu mitingler organize ettik, yetkilileri dünyanın bize karşı tertip ettiği bu oyun karşısında uyanık olmaya çağırdık.
Ve o gün dedik ki, bunun bir adım ötesi ülkenin bölünmesidir.
Ülkemiz üzerinde hesabı olanlar bizi ekonomik yönden çökertmek istediler ve bunu da başardılar.
Bunu gören bizler ülkenin içine bilinçli olarak düşürüldüğü bu acı durumdan çıkması için uzun süren bir çalışmanın sonucu, ülke için tek ve son çare olan bir dizi ekonomik görüş ortaya koyduk ve yetkililere seslenip; gelin bu görüşleri birlikte uygulamaya koyalım dedik. Ama aradan aylar hatta yıllar geçti kapımızı çalan olmadı.
Siz bunlara sağır deyin, kör deyin, ne derseniz deyin.
Bu vahim manzara, memleketimizin bağımsızlığını tehdit edecek boyuta varmış.
Bütün bu çağrılarımız netice vermeyince, BTP'yi milletimin arzusu olarak kurduk, hepimiz için hayırlı olsun.
Biz yola çıkarken, bir parti kurmuş olmak için bu BTP'yi kurmadık.
Bunun ispatı ortaya koyduğumuz projelerdir.
Ülkenin en önemli problemi mâli kaynaklardır.
Geri kalmış ülkeler için kaynak insanın emeğinin devreye konmasıdır.
Borç alarak hiçbir millet kalkınmamıştır.
Kalkınan bütün ülkeler insanın emeğini devreye koydu.
Hayvancılıkta, denizcilikte, tarımda, kısaca her kulvarda insanlar devreye girdiler. Kendi emeğiyle üretken oldular.
Üretim haline gelen emek daha sonra pazar aradı kedine.
Sonra da dış dünyaya açıldı, ürettiği malına müşteri buldu.
Hani bir söz vardır: "Her malın bir alıcısı vardır".
Dünya bunu böyle yaparken sen ne yaptın.
Diyorsun ki, dünyada küresel güçler var, onlardan borç alırım.
AB'ye, ABD'ye parmağını verdiniz mi kolunu kurtaramazsınız.
Bu yanlış uygulamayı yaparken de Atatürk'ü istismar ettiler.
Atatürk'ün hedefi "Muasır medeniyetin üzerine çıkmaktır".
Batıcı olmak başkadır, muasır medeniyet üzerinde olmak başkadır.
AB'yi oluşturan devletler dünün Anadolu'yu işgal eden devletleri değil midir?
Şimdi, dün Kahramanmaraş'ı, Antep'i, İstanbul'u, İzmir'i işgal eden devletlere bize yardım edin diye yalvarıyoruz, bu ne zillettir.
Bunlar, dün benin dedemi şehit eden adamlar değil mi? Şimdi sen, hangi mantıkla bu adamları tek çare gösterirsin.
Dün ülkemizi savaşla işgal eden bu küresel güçler bugün de aynı ülkeyi Türkiye'yi ekonomik olarak işgal etmenin hesabı içinde.
Her ülkede kendi vatandaşı olan adamlar yetiştirdiler.
Ve maalesef biz, bu ülkede Alman'ın, İngiliz'in, Rus'un propagandasını yapan insanlar yetiştirdik.
Oysa Oğuz Kaan ne diyordu?:
"Gök kubbe çadırım güneş bayrağımdır".
Bizler tarih boyu bağımsızlığı bu boyutta yaşamış bir milletiz.
Şimdi nerde o millet, nerde bu zillet.
Ülkü ruhu taşıyan herkesin yeri BTP'dir.
Kapımız hepsine açıktık.
Ne tezat; yıllarca solcuyum diyen adamlar, ABD'den bir adam getiriyor. Bu adam kimin adına ve niye geldi?
İşte bu küresel güçlerin adına geldi.
Liberal ekonomi adına bankaları başkalarına peşkeş çeken bir adam bir anda halkçı oluverdi.
Şimdi söyleyin: Bu, adı bizden kendisi başkalarından Derviş bey bir anda nasıl halkçı oluverdi?
Gerçek halkçılara sesleniyorum: Çiftçinin, esnafın, köylünün yanında isen senin de yerin BTP'dir.
Atatürk, bağımsızlığı sembolüdür, bağımsızlığımızı devretmeye çalışanlar Atatürkçü olamaz.
Global sermayenin tefecileri var. O tefeciler diyor ki; eğer siz emeği devreye koyarsanız enflasyon yukarı çıkar.
İthal Derviş bu vaazı yaptı, yerli dervişler de bu vaaza inandı.
Borç almamız telkin edildi.
Lozan'da bağısızlıktan biz zerre taviz vermedik!
Ogün bizden taviz koparamayanlar, şimdi parayla o tavizleri almaya çalışıyor.
Tarihini bilmeyen insandan hiçbir şey olmaz.
Tarih bir milletin hafızasıdır, hafızasını kaybeden millet bitmiştir.
Bu insanlar Hindistan'da, kendi menfaatleri için 40 bin insanın kolunu kestiler, tekstil pazarını ele geçirmek için.
En saldırgan hayvandan kurtulmanız mümkün ama bunların hilesinden kurtulmak mümkün değil.
İç ve dış borcumuzun sadece faizi 49 katrilyon.
Peki bu parayı kim verecek?
Sen, ben. Olsa da versek.
Ülkenin 22 milyar dolarını çalanlar, iki üç ay içerde yattı, sonra da törenlerle karşılandı.
Ne ilginçtır, bu ülkede yıllarca idareci olan bir adam da "Bu sistemin gereğidir" deyebilmiştir. Ne korkunç bir mantık.
Toplam çalınan para 90 katrilyondur.
Peki bu çalınanı biz nasıl vereceğiz, vergi ile.
Kişi başına düşen borç yaklaşık 2 milyar.
Beş nüfuslu ailenin başına toplam 7.5 milyar borç düşüyor.
Dün Hicaz Bölgesi bazı oyunlarla elimizden çıktı.
Aynı oyun bugün bu ülkede oynanıyor.
Ders almazsak tarih tekerrür eder.
Dini en ileri derece yaşayacağız deyip ortaya çıkanlar, 11 Eylül akabinde yanlarına papaz, haham alıp dua ediyorlar.
Bir tanesi de çıkıp: "Sevr'in karşısında olanlar bizimle olacak diyor", iyi de hem AB'ci hem Sevr karşıtı olmak mümkün değildir.
Bizim dönemimiz, her kes dini doya doya yaşayacak ama devletini en üst düzeyde sevecek ve sayacak bir dönem olacaktır".
Üstat Prof. Dr. Haydar Baş BTP Genel Başkanı olduktan sonra parti üst düzey yöneticileriyle yaptığı ilk toplantıda özetle bunları söyledi.
Tam da bu sırada Çağrı filminde, Habeş Kralı Necaşi'nin şu sözü aklıma geldi:
"Bunların Tanrısı bu kadar şeyler söylerken, sizin 365 putunuzun dili mi tutuldu?".
Teşbih olmasın ama;
Üstad, ülkeyi çok yakından ilgilendiren bu hayati şeyleri söylerken, diğer siyasilerin dili mi tutuldu?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Müslim Karabacak / diğer yazıları
- Ana-baba hakları-2 / 30.04.2024
- Ana-baba hakları -1 / 25.04.2024
- Müşriklerle hicv / 21.04.2024
- Kıyas önemlidir.... / 14.04.2024
- Kur'anı doğru anlamak / 13.04.2024
- Şimdi sırada "Dinsel Dönüşüm" var / 07.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -5 / 03.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -4 / 27.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -3 / 26.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -2 / 21.03.2024
- Ana-baba hakları -1 / 25.04.2024
- Müşriklerle hicv / 21.04.2024
- Kıyas önemlidir.... / 14.04.2024
- Kur'anı doğru anlamak / 13.04.2024
- Şimdi sırada "Dinsel Dönüşüm" var / 07.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -5 / 03.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -4 / 27.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -3 / 26.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -2 / 21.03.2024