Üreticinin de desteklenmesi lazım. Üretici kendi şartlarında öyle bir noktaya geldi ki artık döner sermayesi de bitti. Döner sermaye diye başvuruyor, aldığı kredinin en az % 30-35 faizi var. "Ama biz takip ediyoruz. Kredi faizleri % 20'ler seviyesine düştü" deniliyor. Bunlar sözde böyle. Nominal dediğimiz değerler üzerinde böyle. Ama işi uygulamaya koyduğun zaman % 30'un altına düşmüyor. Vatandaş % 30 faizle parayı satın alıyor.
n Ödeyemediği için de bir de temerrüt faizi işin içine giriyor.
Prof. Dr. Haydar-Baş- Mahvolup gidiyor. Kredi faizsiz olacak ve projeyi gösterdiği zaman da kesinlikle devletin para desteği vermesi gerekiyor, bu yapılacak. Bizim düşüncelerimizden bir tanesi de bu. Artı, belli bir miktara kadar vatandaşın vergi yükünden kurtarılması lazım. Vergi bir yüktür. Bu yükten onu kurtaracaksın. Bu yükten onu kurtarıp kazanan vatandaştan çok iyi kazandığı için ondan alacaksın. O da çok iyi kazandığından, sen pazarı ona hazırladığın için devlete teşekkür mahiyetinde vergisini sağlam şekilde verecek. % 80 vatandaştan almayacaksın. Bilhassa onu vergi yükünden kurtarıp onun sırtına gelir olarak bunu koyacaksın. Vatandaş zaten tüketmekle en büyük vazifeyi yapıyor. Üreten de buna göre müşteri, pazar bulduğu için üretimini sıhhatli yapacak, devlete vergisini verecek. Böylece üç ayak da memnun olacak. Devlet de memnun olacak, vergi alıyor. Üretici de memnun olacak, pazar buluyor, üretebiliyor. Vatandaş da sevinecek, cebi para görüyor. Kısaca bunun da hayata geçmesi lazım. Bizim düşüncelerimizden biri de budur.
Diğer bir husus, üretici sınıfın dünya pazarlarına da açılması lazım. Nasıl bugün AB kendi şartlarında pazarını buluyorsa, nasıl ABD kendi şartlarında pazar buluyorsa, nasıl Uzakdoğu ülkeleri kendi şartlarında pazar buluyorsa Türkiye Cumhuriyeti Devleti de şartlarını hazırlayacağı bir çevre politikası oluşturması lazımdır. Merkezinde kendisinin olması ve vatandaşlarına, üreticisine pazar bulması lazımdır. Yani dünya markaları üretmesi lazımdır. Kendi siyasi gücünü, askeri gücünü üreticinin dünyada pazar bulması için de seferber etmesi lazım. İşte o zaman o tüccar devletinden razı olur. O millet devletinden razı olur. O devlet de hem tüccarından hem milletinden razı olur. Bu anlayışta bir ekonomi modelini hayata geçirmemiz gerekiyor. O zaman göreceğiz ki millet de devletinden devlet de milletinden razı, hülasa bir sivil asker bütünlüğü, beraberliği, bir bilek, bir yürek olma azmi, şevki yaşanacaktır.
n Ödeyemediği için de bir de temerrüt faizi işin içine giriyor.
Prof. Dr. Haydar-Baş- Mahvolup gidiyor. Kredi faizsiz olacak ve projeyi gösterdiği zaman da kesinlikle devletin para desteği vermesi gerekiyor, bu yapılacak. Bizim düşüncelerimizden bir tanesi de bu. Artı, belli bir miktara kadar vatandaşın vergi yükünden kurtarılması lazım. Vergi bir yüktür. Bu yükten onu kurtaracaksın. Bu yükten onu kurtarıp kazanan vatandaştan çok iyi kazandığı için ondan alacaksın. O da çok iyi kazandığından, sen pazarı ona hazırladığın için devlete teşekkür mahiyetinde vergisini sağlam şekilde verecek. % 80 vatandaştan almayacaksın. Bilhassa onu vergi yükünden kurtarıp onun sırtına gelir olarak bunu koyacaksın. Vatandaş zaten tüketmekle en büyük vazifeyi yapıyor. Üreten de buna göre müşteri, pazar bulduğu için üretimini sıhhatli yapacak, devlete vergisini verecek. Böylece üç ayak da memnun olacak. Devlet de memnun olacak, vergi alıyor. Üretici de memnun olacak, pazar buluyor, üretebiliyor. Vatandaş da sevinecek, cebi para görüyor. Kısaca bunun da hayata geçmesi lazım. Bizim düşüncelerimizden biri de budur.
Diğer bir husus, üretici sınıfın dünya pazarlarına da açılması lazım. Nasıl bugün AB kendi şartlarında pazarını buluyorsa, nasıl ABD kendi şartlarında pazar buluyorsa, nasıl Uzakdoğu ülkeleri kendi şartlarında pazar buluyorsa Türkiye Cumhuriyeti Devleti de şartlarını hazırlayacağı bir çevre politikası oluşturması lazımdır. Merkezinde kendisinin olması ve vatandaşlarına, üreticisine pazar bulması lazımdır. Yani dünya markaları üretmesi lazımdır. Kendi siyasi gücünü, askeri gücünü üreticinin dünyada pazar bulması için de seferber etmesi lazım. İşte o zaman o tüccar devletinden razı olur. O millet devletinden razı olur. O devlet de hem tüccarından hem milletinden razı olur. Bu anlayışta bir ekonomi modelini hayata geçirmemiz gerekiyor. O zaman göreceğiz ki millet de devletinden devlet de milletinden razı, hülasa bir sivil asker bütünlüğü, beraberliği, bir bilek, bir yürek olma azmi, şevki yaşanacaktır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.