Bilindiği üzere bütçe görüşmeleri sırasında, Meclis çatısı altında bütçe hariç her şey görüşülüp tartışılmış ve bu arada Başbakan ile anamuhalefet partisi lideri arasında üç nokta tartışması da bütçedeki (!) yerini almıştı. Başbakan; "iddiasını ispat edemeyenin" demiş üç noktayı koymuştu. Ardından açıklama yapan Baykal ise; "üç nokta Başbakanın yakasındadır, isterse oradan alıp uygun bir yerine koyabilir" demişti. Hazır bu üç nokta tartışması başlamışken, üslubum, tarzım, yolum, yöntemim olmadığı halde mecburiyetten ben de bu üç noktayı şöyle kullanmak istiyorum. Son zamanlarda sıkça gündeme getiriliyor ya; şiddet içermedikçe, eyleme dönüşmedikçe bütün söylemler ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirmelidir diye. Malum ve meşhur Pamukçuzade Orhan Efendiye "orduya hakaretten açılan davada" savcının takipsizlik kararı vermesini Zaman gazetesi üçüncü sayfasından büyük puntolarla şöyle duyuruyor: "Savcıdan Pamuk davasında özgürlükçü yorum..." Yani ceza verseydi yasakçı yorum olacaktı, takipsizlik kararı verince özgürlükçü yorum olmuş oldu. Aynı gazete daha önce de okuyucularını, iftiracı Pamukçuzadeye saygıya ve teşekküre davet eden yazılar yayınlamıştı. Madem ki eyleme dönüşmedikçe ifade özgürlüğü kapsamında değerlendiriliyor, madem ki adamın biri orduya hakaret ettiği halde, hakkında takipsizlik kararı veriliyor ve hocaefendinin gazetesi "özgürlükçü yorum" diye alkışlıyor, ben de üç noktayı şöyle kullanmak istiyorum: Altı milyar olduğu söylenen insanlık ailesinin en aziz, en izzetli, en şerefli, şahsiyetli, haysiyetli, adaletli üyesi olan Müslüman Türk Milletine dil uzatanın, çamur atanın, iftiraya yeltenenin ... (üç nokta) Benim şerefli ecdadıma ezeli düşmanlıklarını yazarak, çizerek, film, tiyatro, televizyon aracılığı ile her fırsatta dile getiren bu nankörler güruhunu, hainler sürüsünü gazetesi ile, gazetedeki köşesi ile, televizyonu ile ya da sahip olduğu makamı, mevkii kullanarak destek olanların, omuz verenlerin de... (üç nokta, eyleme dönüşen bir şey yok görüldüğü gibi) Bu Milletin bağrından çıkmış ve en gözde kurumlarından olan ve ezanımızın, bayrağımızın, namusumuzun bekçiliğini yapan ordumuza da dil uzatan, hakarete yeltenen yerli ve yabancı hainlerin de yetmişyedi sülalelerini... (üç nokta) "Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem Gelenin keyfi için, geçmişe kalkıp sövemem Biri ecdadıma saldırdı mı, hatta boğarım Boğamazsın ki hiç olmazsa yanımdan kovarım" diyen Akif dedemiz gibi düşünenlerdeniz. Bu böyle biline...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025