Ubeydullah ibn-i Abbas ve ihaneti
Ubeydullah b. Abbas, Meskin’deki karargâha gelir gelmez Muaviye’nin ilk komplosu kendini gösterdi
04.08.2023 08:33:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





Ubeydullah b. Abbas, Meskin'deki karargâha gelir gelmez Muaviye'nin ilk komplosu kendini gösterdi.
Ordugâhta İmam Hasan tarafından Muaviye'ye barış teklifinde bulunulduğu şayiası yayıldı. Ki Meskin karargâhında bu haberin doğru olmasını arzulayan rahat düşkünü, insanların var olduğu da bir gerçekti. Bu haberlerin yalan olduğunun Ubeydullah ve yakın dostları tarafından bilinmesi Ubeydullah için kâfi değildi.
Ubeydullah askerleri etkisi altında bırakan bu komplo karşısında çaresiz ve yetersiz kaldığını hissetti. Üstlendiği bu komutanlık görevinin kendi kariyeri için bir felaket olacağını düşündü. Onun nefsiyle bu mücadeleleri yaşadığı gece Muaviye'nin mektupları kendisine ulaştı.
Muaviye mektubunda şunları yazıyordu: "Bilesin ki, Hasan, en kısa zamanda barış yapmak zorunda kalacaktır. Sana yakışan ise tâbi olmak değil öncü olmaktır..."
Muaviye aynı mektupta Ubeydullah'a bir milyon dirhem mükafat belirlemişti.
Neticede, dünya malına tamah hissi Ubeydullah b. Abbas'a galip geldi. Bir gece Muaviye'nin teklifini kabul ederek onun karargâhına gitti ve Hz. Hasan'a ihanet etti.
Birinci komutanın kaçmasından sonra Hz. Hasan'ın dediği gibi komutanlık görevini ikinci komutan olan Kays b. Sa'd üstlendi. Kays, gençliğini savaş meydanlarında geçirmiş, Hz. Ali'nin ashabı arasında üstün bir simaydı.
Mesudî onun hakkında şöyle yazar:
"Kays b. Sa'd dindarlık, zühd ve Ali sevgisinde yüce bir makamdaydı. Allah korusu ve ibadeti öylesine yüceydi ki, bir gün namaz halindeyken secde yerinde büyük bir kobra yılanı kıvranıyordu.
Kays, başını biraz kenara çekerek yılanın yanına secde etti. Yılan Kays'ın boğazına sarıldı ama o namazına dolduğu gibi devam etti. Ve ancak namazı bitirdikten sonra yılanı tutup bir kenara fırlattı."
Kays b. Sa'd, Ubeydullah'ın gidişinden dolayı ordunun içine düştüğü manevi çöküntüyü tamir etmek için şöyle bir konuşma yaptı:
"Ey insanlar! Bu beyinsizin yaptığı sizin zorunuza gitmesin. Bundan dolayı korkuya kapılmayın, ne onun, ne de babasının İslam'da güzel günleri olmamıştır. Peygamberin amcası olan bu zatın babası Bedir Savaşı'nda Peygamberle savaşmak üzere müşrik ordusunda yer almışlardı.
Ebi'l Yusr Ka'b b. Amr el-Ensarî onu esir alıp Peygamberin yanına getirdi. Peygamber onu salıvermesine karşılık fidye alıp Müslümanlar arasında bölüştürdü.
Ali, Ubeydullah'ın kardeşini Basra Valisi olarak görevlendirdi. O, Ali'nin ve Müslümanların malını çalıp cariye satın aldı. Ve bunun kendisi için caiz olduğunu sandı. Ubeydullah da Ali tarafından Yemen'e vali gönderildi. Ubeydullah, çocuklarını ölüme terk ederek. Busr b. Ertad'ın karşısından firar etti. Bugün de yaptığını hepiniz gördünüz."
Kays, öyle etkili konuştu ki insanlar, "Hamd olsun Allah'a ki onu (Ubeydullah'ı) bizim aramızdan çıkardı" demeye başladılar.
Bu olay bize Muaviye'nin kişilik yapısıyla ilgili olarak da bir fikir vermektedir.
Ali Ethem Muaviye'nin kişiliğini şöyle anlatmaktadır:
"Muaviye'nin beşerî alçaklığa olan imanı sınırsızdı. Bu iman Muaviye'nin şu kanaatinden kaynaklanıyordu: Beşerî zaafın galebe çaldığı ve az insanın kendini koruyabildiği şek ve şüphenin hakim olduğu bir esnada en azimli ve erdemli insan bile hırs ve tamah kurbanı olabilir. İhtirasına yenik düşebilir."
Hz. Ali de Muaviye'nin karakterinin bu yönünü anlatırken Ziyad'a yaptığı tavsiyede şöyle buyurmuştur: "Muaviye insanın önünden, arkasından, sağından ve solundan gelebilir, sakın sen ondan gafil olmayasın."
Ubeydullah'ın ihanetinin Hz. Hasan'a ulaşması
Meskin'den gelen elçi, Kays b. Sa'd'ın mektubunu İmam Hasan'a teslim etti. Mektubun içeriği şöyleydi:
"Meskin hizasında bulunan Cenubiyye köyünde ve Muaviye'nin ordusu karşısında mevzi tutulmuştur. Muaviye, Ubeydullah'a mesaj göndererek yanına çağırmış, kabul ettiği taktirde yarısı nakit, yarısı da Kûfe'de teslim edilmek üzere mükafat olarak bir milyon dirhem vereceği vaadinde bulunmuştur.
Bunun üzerine Ubeydullah, yakınlarını da yanına alarak geceleyin Muaviye'nin karargâhına kaçmıştır.
Sabah olunca da askerler komutanlarını ordugâhta bulamamışlardır. Bunun üzerine de Kays, askerlere namaz kıldırmış ve idareyi ele almıştır."
Mektupta sözü edilen "yakınlar"ın kimler olduğu tarihî kaynaklarca şöyle tarif edilmektedir: "Zenginler, ileri gelenler, meşhur aile mensupları..."
Hatta bu kişilerden bazılarının Ubeydullah'dan daha önce firar ettikleri yazılmıştır. Bazı kötü niyetli haberlere göre ise Ubeydullah giderken ordunun bayrağını indirmişti.
Hz. Hasan bu kimselerin, Ubeydullah'la beraber ihanet planı yaptıklarından haberdar oldu. Bu kalleşçe hareket, Muaviye'nin istediği muhalefet ruhunu yerleştirmek için uygun bir zemin oluşturmuştu.
Bazıları zenginlere ve meşhur ailelere uymakla menfaatler elde edeceklerini ve Hz. Hasan'ın yanında kaldıkları taktirde bu imkanlardan mahrum kalacaklarını düşünmeye başladılar.
Hz. Hasan kendisine en yakın kişiden gelen bu darbenin derin acısını yüreğinde hissetti. Ayrıca bazı ordu komutanlarının Muaviye'ye mektup yazarak, kendileri ve aşiretleri için güvence istedikleri ve Muaviye'nin de bunların bazılarına bir takım vaatler içeren güvence mektupları gönderdiği bilgisi de kulağına geldi.
Muaviye, Amr b. Hureys, Eş'as b. Kays, Haccar b. Ebcer ve Şe- bes b. Rib'i'yi değişik bir komplo için hedef seçti. Bunların her birine ayrı ayrı bir casus gönderdi. Ve şu mesajı iletti: "Eğer Hasan'ı öldürürsen sana yüz bin dirhem para, Şam ordularından birinin komutanlığını ve kızlarımdan birini veririm."
İmam Hasan bu haberi alınca elbisesinin altından zırh giymeye başladı. İhtiyatlı davranıyor ve ancak bu kıyafetle namaz kıldırmak için cemaatin önüne geçiyordu.
Nitekim bu adamlardan biri namaz sırasında kendisine ok attı. Fakat giydiği zırh sayesinde ok vücuduna saplanmadı." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Hasan eserinden)
Ordugâhta İmam Hasan tarafından Muaviye'ye barış teklifinde bulunulduğu şayiası yayıldı. Ki Meskin karargâhında bu haberin doğru olmasını arzulayan rahat düşkünü, insanların var olduğu da bir gerçekti. Bu haberlerin yalan olduğunun Ubeydullah ve yakın dostları tarafından bilinmesi Ubeydullah için kâfi değildi.
Ubeydullah askerleri etkisi altında bırakan bu komplo karşısında çaresiz ve yetersiz kaldığını hissetti. Üstlendiği bu komutanlık görevinin kendi kariyeri için bir felaket olacağını düşündü. Onun nefsiyle bu mücadeleleri yaşadığı gece Muaviye'nin mektupları kendisine ulaştı.
Muaviye mektubunda şunları yazıyordu: "Bilesin ki, Hasan, en kısa zamanda barış yapmak zorunda kalacaktır. Sana yakışan ise tâbi olmak değil öncü olmaktır..."
Muaviye aynı mektupta Ubeydullah'a bir milyon dirhem mükafat belirlemişti.
Neticede, dünya malına tamah hissi Ubeydullah b. Abbas'a galip geldi. Bir gece Muaviye'nin teklifini kabul ederek onun karargâhına gitti ve Hz. Hasan'a ihanet etti.
Birinci komutanın kaçmasından sonra Hz. Hasan'ın dediği gibi komutanlık görevini ikinci komutan olan Kays b. Sa'd üstlendi. Kays, gençliğini savaş meydanlarında geçirmiş, Hz. Ali'nin ashabı arasında üstün bir simaydı.
Mesudî onun hakkında şöyle yazar:
"Kays b. Sa'd dindarlık, zühd ve Ali sevgisinde yüce bir makamdaydı. Allah korusu ve ibadeti öylesine yüceydi ki, bir gün namaz halindeyken secde yerinde büyük bir kobra yılanı kıvranıyordu.
Kays, başını biraz kenara çekerek yılanın yanına secde etti. Yılan Kays'ın boğazına sarıldı ama o namazına dolduğu gibi devam etti. Ve ancak namazı bitirdikten sonra yılanı tutup bir kenara fırlattı."
Kays b. Sa'd, Ubeydullah'ın gidişinden dolayı ordunun içine düştüğü manevi çöküntüyü tamir etmek için şöyle bir konuşma yaptı:
"Ey insanlar! Bu beyinsizin yaptığı sizin zorunuza gitmesin. Bundan dolayı korkuya kapılmayın, ne onun, ne de babasının İslam'da güzel günleri olmamıştır. Peygamberin amcası olan bu zatın babası Bedir Savaşı'nda Peygamberle savaşmak üzere müşrik ordusunda yer almışlardı.
Ebi'l Yusr Ka'b b. Amr el-Ensarî onu esir alıp Peygamberin yanına getirdi. Peygamber onu salıvermesine karşılık fidye alıp Müslümanlar arasında bölüştürdü.
Ali, Ubeydullah'ın kardeşini Basra Valisi olarak görevlendirdi. O, Ali'nin ve Müslümanların malını çalıp cariye satın aldı. Ve bunun kendisi için caiz olduğunu sandı. Ubeydullah da Ali tarafından Yemen'e vali gönderildi. Ubeydullah, çocuklarını ölüme terk ederek. Busr b. Ertad'ın karşısından firar etti. Bugün de yaptığını hepiniz gördünüz."
Kays, öyle etkili konuştu ki insanlar, "Hamd olsun Allah'a ki onu (Ubeydullah'ı) bizim aramızdan çıkardı" demeye başladılar.
Bu olay bize Muaviye'nin kişilik yapısıyla ilgili olarak da bir fikir vermektedir.
Ali Ethem Muaviye'nin kişiliğini şöyle anlatmaktadır:
"Muaviye'nin beşerî alçaklığa olan imanı sınırsızdı. Bu iman Muaviye'nin şu kanaatinden kaynaklanıyordu: Beşerî zaafın galebe çaldığı ve az insanın kendini koruyabildiği şek ve şüphenin hakim olduğu bir esnada en azimli ve erdemli insan bile hırs ve tamah kurbanı olabilir. İhtirasına yenik düşebilir."
Hz. Ali de Muaviye'nin karakterinin bu yönünü anlatırken Ziyad'a yaptığı tavsiyede şöyle buyurmuştur: "Muaviye insanın önünden, arkasından, sağından ve solundan gelebilir, sakın sen ondan gafil olmayasın."
Ubeydullah'ın ihanetinin Hz. Hasan'a ulaşması
Meskin'den gelen elçi, Kays b. Sa'd'ın mektubunu İmam Hasan'a teslim etti. Mektubun içeriği şöyleydi:
"Meskin hizasında bulunan Cenubiyye köyünde ve Muaviye'nin ordusu karşısında mevzi tutulmuştur. Muaviye, Ubeydullah'a mesaj göndererek yanına çağırmış, kabul ettiği taktirde yarısı nakit, yarısı da Kûfe'de teslim edilmek üzere mükafat olarak bir milyon dirhem vereceği vaadinde bulunmuştur.
Bunun üzerine Ubeydullah, yakınlarını da yanına alarak geceleyin Muaviye'nin karargâhına kaçmıştır.
Sabah olunca da askerler komutanlarını ordugâhta bulamamışlardır. Bunun üzerine de Kays, askerlere namaz kıldırmış ve idareyi ele almıştır."
Mektupta sözü edilen "yakınlar"ın kimler olduğu tarihî kaynaklarca şöyle tarif edilmektedir: "Zenginler, ileri gelenler, meşhur aile mensupları..."
Hatta bu kişilerden bazılarının Ubeydullah'dan daha önce firar ettikleri yazılmıştır. Bazı kötü niyetli haberlere göre ise Ubeydullah giderken ordunun bayrağını indirmişti.
Hz. Hasan bu kimselerin, Ubeydullah'la beraber ihanet planı yaptıklarından haberdar oldu. Bu kalleşçe hareket, Muaviye'nin istediği muhalefet ruhunu yerleştirmek için uygun bir zemin oluşturmuştu.
Bazıları zenginlere ve meşhur ailelere uymakla menfaatler elde edeceklerini ve Hz. Hasan'ın yanında kaldıkları taktirde bu imkanlardan mahrum kalacaklarını düşünmeye başladılar.
Hz. Hasan kendisine en yakın kişiden gelen bu darbenin derin acısını yüreğinde hissetti. Ayrıca bazı ordu komutanlarının Muaviye'ye mektup yazarak, kendileri ve aşiretleri için güvence istedikleri ve Muaviye'nin de bunların bazılarına bir takım vaatler içeren güvence mektupları gönderdiği bilgisi de kulağına geldi.
Muaviye, Amr b. Hureys, Eş'as b. Kays, Haccar b. Ebcer ve Şe- bes b. Rib'i'yi değişik bir komplo için hedef seçti. Bunların her birine ayrı ayrı bir casus gönderdi. Ve şu mesajı iletti: "Eğer Hasan'ı öldürürsen sana yüz bin dirhem para, Şam ordularından birinin komutanlığını ve kızlarımdan birini veririm."
İmam Hasan bu haberi alınca elbisesinin altından zırh giymeye başladı. İhtiyatlı davranıyor ve ancak bu kıyafetle namaz kıldırmak için cemaatin önüne geçiyordu.
Nitekim bu adamlardan biri namaz sırasında kendisine ok attı. Fakat giydiği zırh sayesinde ok vücuduna saplanmadı." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Hasan eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.