Tarihinin en büyük buhranını yaşayan Türkiye'yi içinde bulunduğu kuşatılmışlıktan çekip çıkaracak Kuvay-ı Milliye ruhu yeniden şahlandı. Üzerimizdeki kara bulutları dağıtarak Türkiye'yi düzlüğe çıkarmanın, dünyanın lider ülkesi yapmanın ötesinde, bir "kâinat devleti" olma ufku ile yeniden harekete geçmesi, Türkiye'nin bayramının yakın olduğunun habercisi oldu
Türkiye'nin, İstiklal Savaşı öncesi 1919 şartlarından da öte tarihinin en buhranlı dönemini yaşaması üzerine Kuvay-ı Milliye ruhu yeniden şahlandı. Bu ruhu yeniden ateşleyen, mimarlığını üstlenen insan, ömrünün her nefesini bu vatanın evlatlarının dertlerine çözüm bulmak için harcayan, "insanı yaşat ki devlet yaşasın" düsturuna inanan, her türlü çökertme faaliyetlerini etkisiz kılmanın yolunun asker-sivil, devlet-millet bütünlüğünden geçtiğini savunan, ülkemizin öz değerleriyle yoğrulmuş gönül adamı Prof. Dr. Haydar Baş oldu. Prof. Dr. Haydar Baş, İstiklal Savaşı öncesi 1919 şartlarından da öte Türkiye'nin tarihinin en buhranlı dönemini yaşadığını belirterek Kuvay-ı Milliye ruhunu yeniden harekete geçiren insan oldu.
24 SAATTE BU BADİREYİ AŞARIZ
Prof. Dr. Haydar Baş'ın mevcut ekonomik krizin sıradan bir kriz değil, Türkiye'nin bağımsızlığına kastetme senaryosu olduğunu ortaya koyması üzerine, manevi mimarlığını yaptığı kadro, Kuvay-ı Milliye mitinglerine start verdi. İlk miting, "Ermeni Soykırım İddialarını Red ve Ulusal Bağımsızlık Mitingi" adıyla, 7 Nisan 2001'de, Trabzon'da düzenlendi. 60 bin insanımızın katılımıyla milletimizin soylu bir çıkış örneği sergilediği bu mitingte, Atatürk Meydanı "Bu vatan bizimdir bizim kalacak" sloganıyla inledi. Mitingte bir konuşma yapan Prof. Dr. Haydar Baş, tarihi açıklamalarda bulundu. MGK'nın Aralık toplantısı gündemine giren misyonerlik oyunlarına daha o günden dikkat çekti. Misyonerliğin bir dini tebliğ değil, elimizdeki toprakları işgal için yürütülen bir faaliyet olduğunu söyledi. Globalleşmenin bir tuzaktan ibaret olduğunu ortaya koydu. "Siyasi irade bizi dinlesin. 24 saat içinde bu ekonomik badireyi aşarız" şeklinde hiç kimsenin cesaret edemeyeceği bir çağrıda bulundu. 1923-1938 yılları arasında Atatürk'ün uyguladığı milli ekonomik modeli hayata geçirmeyi salık verdi.
DÜNYA LİDERİ OLMAK
İŞTEN BİLE DE?İL
Kuvay-ı Milliye mitinglerinin ikincisi, 20 Mayıs 2001'de, İstanbul'da düzenlendi. Çağlayan Meydanını, ellerinde ay-yıldızlı Türk bayraklarıyla hınca hınç dolduran 300 bin insan, ulusal bağımsızlığımızı tüm dünyaya bir kez daha haykırdı. Çağlayan'daki mahşeri kalabalığa hitap eden Prof. Dr. Haydar Baş ise, bağımsızlığın bir milletin can damarı olduğunun altını çizdi. Dün silahlı işgal yöntemiyle amacına ulaşamayan Batı'nın, bugün, ekonomi silahıyla muradına ermek istediğini, 1920'de hayata geçirilemeyen Sevr maddelerini 21. yüzyılda uygulamaya çalıştığını söyledi. Müsteşrik mantıklı ilahiyatçıların dinimizi tahrip girişimlerine ve bu girişimlerdeki asıl amacın milli kimliği yok etmek olduğuna dikkat çekti. Siyaset için ABD'de icazet arayanlara uyarıda bulundu. Asıl icazet merciinin bu büyük millet olduğunu haykırdı. Trabzon mitingindeki 24 saatte ekonomik buhranı aşma iddiasını, bir adım daha ileri götürerek şöyle sürdürdü: "Bana sorsunlar. İki senede Avrupa'yı, üç senede ABD'yi yakalar, dördüncü senede de dünyanın lider ülkesi oluruz." Dolarizasyona son verilerek Türk lirasına sahip çıkılmasını istedi. 1923-1938 yılları arasındaki milli ekonomik model uygulanmaya devam etse idi Türkiye'nin atom, hidrojen bombalarına sahip olması, dünyanın kutbu durumuna gelmesinin işten bile olmadığını savundu. Özümüze has yeni bir dış politika oluşturulması, Türkiye'nin Müslüman-Türk dünyası ile Ortadoğu İslam alemini birbirine bağlayacak bir düğüm noktası olduğunun iyi bilinmesi gerektiğini vurguladı.
Yüzbinlerin çağladığı İstanbul Çağlayan mitinginde de meydan, "Bu vatan bizimdir bizim kalacak" sesleriyle inledi. Mitingte, Türkiye'nin üzerinde dolaşan kara bulutları rahmet bulutlarına Kemal Derviş'lerin değil, ancak Anadolu ermişlerinin dönüştüreceği tarihi tespitinde de bulunuldu.
"EGEMENLİK AB'YE DEVREDİLEMEZ", "TÜRK BAYRA?I FLAMA OLAMAZ" UYARISI
İstanbul mitingini, 10 Haziran 2001'de, Ankara Tandoğan mitingi izledi. Haziran'ın kızgın sıcağına, yakıcı güneşine aldırmayan yüz binlerce insan, Kuvay-ı Milliye rüzgarını bu kez Ankara'da estirdi. TBMM'de Anayasa değişikliği çerçevesinde egemenliğin AB'ye devrinin gündeme geldiği günlere rastlayan bu mitingte, yüzbinler, "bayraksız olamayız", "Türk bayrağı flama olamaz" mesajı verdi. Prof. Dr. Haydar Baş burada yaptığı konuşmada özellikle "egemenlik" ve "bağımsızlık" kavramlarına vurgu yaptı. Şehitlerimize borçlu olduğumuz egemenliğin AB'ye asla devredilemeyeceğine, Anayasa'nın 6. Maddesinin bile buna izin vermediğine, bunun "vatana ihanet" anlamına geleceğine işaret etti. "Şayet biz kendi kanımızdan, canımızdan ve de maneviyatımızdan kardeşlerimizle siyasi, iktisadi, askeri birliktelikler yapmış olsa idik, ne Türk, ne İslam dünyasının manzarası bu şekilde olurdu, ne de bizim üzerimizde bu kadar serbest hesaplar yapabilirlerdi" şeklinde yön çizdi. Prof. Dr. Haydar Baş, burada da birliğin önemine dikkat çekerek, sivili, askeri, bürokratı, dağdaki eşkiyasıyla milletimizin bireylerinin birbirinin Leylası ve Mecnunu olması gerektiğini söyledi.
10 Haziran 2001'de Ankara Tandoğan meydanında öyle bir tan ağardı, güneş doğdu ki, meydana bakan apartmanlardan birinde oturan Ankaralı bir bayan, gazete ve televizyoncuları evine davet ederek, gözyaşları içinde, "23 yıldır bu meydandaki mitingleri penceremden izlerim. Böyle eşsiz bir tabloya ilk defa şahit oldum" deme ihtiyacı hissetti.
VATAN VE MİLLETİN BEKLEDİ?İ EL
Mitingleri, Kuvay-ı Milliye toplantıları izledi. Kuvay-ı Milliye kadrosu, önderi ile bu kez, Anadolu'yu karış karış dolaştı. İllerde, ilçelerde gerçekleştirdiği ve her birine binlerce insanın katıldığı toplantılarda, insanımıza Türkiye'nin, tarihinin en buhranlı dönemi ile karşı karşıya bulunduğu anlatıldı. Kuvay-ı Milliyenin neferleri, Türkiye'deki siyasi, ekonomik, sosyal, kültürel krizlerden 24 saatte nasıl çıkılacağını gösteren reçeteler sundular. Farkında bile olmadığımız hazinelerden istifadenin anahtarını gösterdiler. Türkiye'nin bu çökük harabeyi kurtaracak elden mahrum olmadığını vurguladılar.
Bunun üzerine salonlardan "Bu vatan bu millet sizi bekliyor" sloganları yükselmeye başladı. Bu sloganın Türkiye'ye dalga dalga yayılması üzerine de Kuvay-ı Milliye kadrosunun başlattığı tarihi yürüyüş ilk meyvesini verdi. Ülkemizi bölgesinde ve dünyada söz sahibi lider ülke konumuna yükseltecek kadro, milletimizin umutla beklediği siyasi oluşumu gerçekleştirdi. Bağımsız Türkiye Partisi'ni, tarihi rolünü üstlenmek üzere Türk siyasi hayatına hediye etti.
Türkiye'nin, İstiklal Savaşı öncesi 1919 şartlarından da öte tarihinin en buhranlı dönemini yaşaması üzerine Kuvay-ı Milliye ruhu yeniden şahlandı. Bu ruhu yeniden ateşleyen, mimarlığını üstlenen insan, ömrünün her nefesini bu vatanın evlatlarının dertlerine çözüm bulmak için harcayan, "insanı yaşat ki devlet yaşasın" düsturuna inanan, her türlü çökertme faaliyetlerini etkisiz kılmanın yolunun asker-sivil, devlet-millet bütünlüğünden geçtiğini savunan, ülkemizin öz değerleriyle yoğrulmuş gönül adamı Prof. Dr. Haydar Baş oldu. Prof. Dr. Haydar Baş, İstiklal Savaşı öncesi 1919 şartlarından da öte Türkiye'nin tarihinin en buhranlı dönemini yaşadığını belirterek Kuvay-ı Milliye ruhunu yeniden harekete geçiren insan oldu.
24 SAATTE BU BADİREYİ AŞARIZ
Prof. Dr. Haydar Baş'ın mevcut ekonomik krizin sıradan bir kriz değil, Türkiye'nin bağımsızlığına kastetme senaryosu olduğunu ortaya koyması üzerine, manevi mimarlığını yaptığı kadro, Kuvay-ı Milliye mitinglerine start verdi. İlk miting, "Ermeni Soykırım İddialarını Red ve Ulusal Bağımsızlık Mitingi" adıyla, 7 Nisan 2001'de, Trabzon'da düzenlendi. 60 bin insanımızın katılımıyla milletimizin soylu bir çıkış örneği sergilediği bu mitingte, Atatürk Meydanı "Bu vatan bizimdir bizim kalacak" sloganıyla inledi. Mitingte bir konuşma yapan Prof. Dr. Haydar Baş, tarihi açıklamalarda bulundu. MGK'nın Aralık toplantısı gündemine giren misyonerlik oyunlarına daha o günden dikkat çekti. Misyonerliğin bir dini tebliğ değil, elimizdeki toprakları işgal için yürütülen bir faaliyet olduğunu söyledi. Globalleşmenin bir tuzaktan ibaret olduğunu ortaya koydu. "Siyasi irade bizi dinlesin. 24 saat içinde bu ekonomik badireyi aşarız" şeklinde hiç kimsenin cesaret edemeyeceği bir çağrıda bulundu. 1923-1938 yılları arasında Atatürk'ün uyguladığı milli ekonomik modeli hayata geçirmeyi salık verdi.
DÜNYA LİDERİ OLMAK
İŞTEN BİLE DE?İL
Kuvay-ı Milliye mitinglerinin ikincisi, 20 Mayıs 2001'de, İstanbul'da düzenlendi. Çağlayan Meydanını, ellerinde ay-yıldızlı Türk bayraklarıyla hınca hınç dolduran 300 bin insan, ulusal bağımsızlığımızı tüm dünyaya bir kez daha haykırdı. Çağlayan'daki mahşeri kalabalığa hitap eden Prof. Dr. Haydar Baş ise, bağımsızlığın bir milletin can damarı olduğunun altını çizdi. Dün silahlı işgal yöntemiyle amacına ulaşamayan Batı'nın, bugün, ekonomi silahıyla muradına ermek istediğini, 1920'de hayata geçirilemeyen Sevr maddelerini 21. yüzyılda uygulamaya çalıştığını söyledi. Müsteşrik mantıklı ilahiyatçıların dinimizi tahrip girişimlerine ve bu girişimlerdeki asıl amacın milli kimliği yok etmek olduğuna dikkat çekti. Siyaset için ABD'de icazet arayanlara uyarıda bulundu. Asıl icazet merciinin bu büyük millet olduğunu haykırdı. Trabzon mitingindeki 24 saatte ekonomik buhranı aşma iddiasını, bir adım daha ileri götürerek şöyle sürdürdü: "Bana sorsunlar. İki senede Avrupa'yı, üç senede ABD'yi yakalar, dördüncü senede de dünyanın lider ülkesi oluruz." Dolarizasyona son verilerek Türk lirasına sahip çıkılmasını istedi. 1923-1938 yılları arasındaki milli ekonomik model uygulanmaya devam etse idi Türkiye'nin atom, hidrojen bombalarına sahip olması, dünyanın kutbu durumuna gelmesinin işten bile olmadığını savundu. Özümüze has yeni bir dış politika oluşturulması, Türkiye'nin Müslüman-Türk dünyası ile Ortadoğu İslam alemini birbirine bağlayacak bir düğüm noktası olduğunun iyi bilinmesi gerektiğini vurguladı.
Yüzbinlerin çağladığı İstanbul Çağlayan mitinginde de meydan, "Bu vatan bizimdir bizim kalacak" sesleriyle inledi. Mitingte, Türkiye'nin üzerinde dolaşan kara bulutları rahmet bulutlarına Kemal Derviş'lerin değil, ancak Anadolu ermişlerinin dönüştüreceği tarihi tespitinde de bulunuldu.
"EGEMENLİK AB'YE DEVREDİLEMEZ", "TÜRK BAYRA?I FLAMA OLAMAZ" UYARISI
İstanbul mitingini, 10 Haziran 2001'de, Ankara Tandoğan mitingi izledi. Haziran'ın kızgın sıcağına, yakıcı güneşine aldırmayan yüz binlerce insan, Kuvay-ı Milliye rüzgarını bu kez Ankara'da estirdi. TBMM'de Anayasa değişikliği çerçevesinde egemenliğin AB'ye devrinin gündeme geldiği günlere rastlayan bu mitingte, yüzbinler, "bayraksız olamayız", "Türk bayrağı flama olamaz" mesajı verdi. Prof. Dr. Haydar Baş burada yaptığı konuşmada özellikle "egemenlik" ve "bağımsızlık" kavramlarına vurgu yaptı. Şehitlerimize borçlu olduğumuz egemenliğin AB'ye asla devredilemeyeceğine, Anayasa'nın 6. Maddesinin bile buna izin vermediğine, bunun "vatana ihanet" anlamına geleceğine işaret etti. "Şayet biz kendi kanımızdan, canımızdan ve de maneviyatımızdan kardeşlerimizle siyasi, iktisadi, askeri birliktelikler yapmış olsa idik, ne Türk, ne İslam dünyasının manzarası bu şekilde olurdu, ne de bizim üzerimizde bu kadar serbest hesaplar yapabilirlerdi" şeklinde yön çizdi. Prof. Dr. Haydar Baş, burada da birliğin önemine dikkat çekerek, sivili, askeri, bürokratı, dağdaki eşkiyasıyla milletimizin bireylerinin birbirinin Leylası ve Mecnunu olması gerektiğini söyledi.
10 Haziran 2001'de Ankara Tandoğan meydanında öyle bir tan ağardı, güneş doğdu ki, meydana bakan apartmanlardan birinde oturan Ankaralı bir bayan, gazete ve televizyoncuları evine davet ederek, gözyaşları içinde, "23 yıldır bu meydandaki mitingleri penceremden izlerim. Böyle eşsiz bir tabloya ilk defa şahit oldum" deme ihtiyacı hissetti.
VATAN VE MİLLETİN BEKLEDİ?İ EL
Mitingleri, Kuvay-ı Milliye toplantıları izledi. Kuvay-ı Milliye kadrosu, önderi ile bu kez, Anadolu'yu karış karış dolaştı. İllerde, ilçelerde gerçekleştirdiği ve her birine binlerce insanın katıldığı toplantılarda, insanımıza Türkiye'nin, tarihinin en buhranlı dönemi ile karşı karşıya bulunduğu anlatıldı. Kuvay-ı Milliyenin neferleri, Türkiye'deki siyasi, ekonomik, sosyal, kültürel krizlerden 24 saatte nasıl çıkılacağını gösteren reçeteler sundular. Farkında bile olmadığımız hazinelerden istifadenin anahtarını gösterdiler. Türkiye'nin bu çökük harabeyi kurtaracak elden mahrum olmadığını vurguladılar.
Bunun üzerine salonlardan "Bu vatan bu millet sizi bekliyor" sloganları yükselmeye başladı. Bu sloganın Türkiye'ye dalga dalga yayılması üzerine de Kuvay-ı Milliye kadrosunun başlattığı tarihi yürüyüş ilk meyvesini verdi. Ülkemizi bölgesinde ve dünyada söz sahibi lider ülke konumuna yükseltecek kadro, milletimizin umutla beklediği siyasi oluşumu gerçekleştirdi. Bağımsız Türkiye Partisi'ni, tarihi rolünü üstlenmek üzere Türk siyasi hayatına hediye etti.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.