Güneydoğudaki terör hareketine, 17 yıllık eylem döneminde ve öncesindeki hazırlık safhasında, "dışarıdan" gizliden gizliye destek veren güçlerin olduğu hepimizin malumu... Yoksa o çaptaki bir bölücü hareketin, Türk askerinin uyguladığı baskı karşısında onca yıl direnebilmesi mümkün olabilir miydi? O yüzden Güneydoğudaki terörü, sadece PKK ile ilişkilendirme yorumuna düşmek akılcı değil...
Bölücülüğe; organizasyon, finans, ikmal, eğitim, istihbarat, lojistik desteği veren bu güçler, bunu sadece maddi menfaatleri için yapmadılar. Onlar aynı zamanda uygarlık ve topraklarımızın düşmanları olarak bu stratejiyi geliştirdiler. Dün etnik bölücülüğe "kabul etmediklerini" iddia ederek destek vermişlerdi. Gelişen durumla beraber, bugün bölücü örgüte ve bölücülük ideolojisine "açıktan" destek veriyorlar.
Bunun adına ise; "insan hakları" ve "azınlık hakları" diyorlar... Ve bunu, durumun insan haklarıyla ilgili olmadığını, Türkiye'deki Kürt vatandaşlarımızın azınlık olmadığını çok iyi bildikleri halde yapıyorlar.
Geçmişte gizliden gizliye yapılan, bugün ise açığa döktükleri desteğin yeni adı; siyasi destektir.
Ve dağdaki teröriste verilen destekten çok daha tehlikelidir.
Ve karşılarında, terör karşısında durmuş Türk Silahlı Kuvvetleri gibi durabilecek bir siyasi güçte, şu gün ne yazık ki yoktur.
Hemen aklımıza geliveren birkaç örnek var.
İngiliz Dış İşleri Bakanı; "Türkiye'nin Güneydoğu sınırları belli değildir" demiştir.
Bu ülkede Alman parlamenter Claudia Roth, hangi devletin belediye başkanı olduğunu unutan birine; "Senden iyi bir Kürt büyükelçisi olur" diyebilmiştir.
Rusya, İtalya, Yunanistan ve diğer Batı ülkelerinin Apo olayındaki tavrı malumdur.
AİHM; Türkiye'yi, Leyla Zana ve diğer üç HADEP'liye 25'er bin dolar tazminat ödemeye mahkum etmiştir.
CNN Türk'ün Amerikalı ortağının İnternette yayınladığı haritada, Türkiye'nin Güneydoğu'su bizim sınırlarımız dışında gösterilmiştir.
Kısacası, Batı dünyası bir zamanlar açıktan açığa tam ifade edemese de ; "Türkiye'nin Güneydoğu'su, Türkiye'nin değildir" sözünü, çok daha açık, çok daha kuvvetli söylüyor.
Ve farkında mısınız bu deyişi, Türkiye üzerine uyguladığı ekonomik, siyasi ve kültürel "terör" sayesinde yapıyor.
Aslında Türkiye'nin bugün en önemli problemi, bileşik kuvvetli bu stratejik terör hareketini, tam anlamıyla deşifre edip, gereken tedbirleri alamayışıdır.
Öyle rahat konuşuyorlar ki...
Üzerimize uyguladıkları siyasi, kültürel ve ekonomik terör hareketi içimizden öyle destek bulmuş ki, artık kendilerini gizlemeye dahi ihtiyaç duymuyorlar.
Avrupa Birliği Türkiye Temsilcisi Karen Fogg, (Türkiye'deki bir toplantı da); "Siz, milli egemenliğinizi, Avrupa Birliği'ne devretmekte olduğunuzun farkında mısınız(?)" sözünü sarf ediyor. Hem de çok elit(!) bir kitlenin huzurunda...
Ve Türkiye bu lafı... ve daha nicelerini yutuyor.
Bu yeni terör hareketleri o kadar güçlü ki; Türkiye artık Güneydoğudaki terörü mumla arıyor.
Ve bu terör, diğer milli güç elemanlarını da sanıldığından çok daha fazlasıyla etkiliyor.
Türk Genel Kurmayı, 19 milyar dolarlık askeri ihaleyi ertelediğini açıklıyor. İşin uzmanları ise, bunun vatanın savunmasında, 19 milyar dolarlık bir geri kalış olduğunu çok iyi biliyor.
Ne enterasan değil mi? Başımızın belası olan ekonomik krizler, aslında geçmişin terör hareketini diskalifiye eden kurumu vuruyor. Siyasi ve kültürel krizlerin, derinlikte yaptığı etkiler ise ne yazık ki, yazılabilecek kadar belirgin değil...
"Nüfus gücümüze", "coğrafi gücümüze", "bilimsel ve teknolojik gücümüze" olan dinamit payları da var.
Aslında Türkiye, kimlerin ve nelerin kendine uyguladığı terör hareketleriyle, bu zillete düştüğünü biliyor.
Ve artık aynı Türkiye, kendine sahip çıkacak, "kendinden olan" iradeyi arıyor.
Abdullah Ağaroğlu
Bölücülüğe; organizasyon, finans, ikmal, eğitim, istihbarat, lojistik desteği veren bu güçler, bunu sadece maddi menfaatleri için yapmadılar. Onlar aynı zamanda uygarlık ve topraklarımızın düşmanları olarak bu stratejiyi geliştirdiler. Dün etnik bölücülüğe "kabul etmediklerini" iddia ederek destek vermişlerdi. Gelişen durumla beraber, bugün bölücü örgüte ve bölücülük ideolojisine "açıktan" destek veriyorlar.
Bunun adına ise; "insan hakları" ve "azınlık hakları" diyorlar... Ve bunu, durumun insan haklarıyla ilgili olmadığını, Türkiye'deki Kürt vatandaşlarımızın azınlık olmadığını çok iyi bildikleri halde yapıyorlar.
Geçmişte gizliden gizliye yapılan, bugün ise açığa döktükleri desteğin yeni adı; siyasi destektir.
Ve dağdaki teröriste verilen destekten çok daha tehlikelidir.
Ve karşılarında, terör karşısında durmuş Türk Silahlı Kuvvetleri gibi durabilecek bir siyasi güçte, şu gün ne yazık ki yoktur.
Hemen aklımıza geliveren birkaç örnek var.
İngiliz Dış İşleri Bakanı; "Türkiye'nin Güneydoğu sınırları belli değildir" demiştir.
Bu ülkede Alman parlamenter Claudia Roth, hangi devletin belediye başkanı olduğunu unutan birine; "Senden iyi bir Kürt büyükelçisi olur" diyebilmiştir.
Rusya, İtalya, Yunanistan ve diğer Batı ülkelerinin Apo olayındaki tavrı malumdur.
AİHM; Türkiye'yi, Leyla Zana ve diğer üç HADEP'liye 25'er bin dolar tazminat ödemeye mahkum etmiştir.
CNN Türk'ün Amerikalı ortağının İnternette yayınladığı haritada, Türkiye'nin Güneydoğu'su bizim sınırlarımız dışında gösterilmiştir.
Kısacası, Batı dünyası bir zamanlar açıktan açığa tam ifade edemese de ; "Türkiye'nin Güneydoğu'su, Türkiye'nin değildir" sözünü, çok daha açık, çok daha kuvvetli söylüyor.
Ve farkında mısınız bu deyişi, Türkiye üzerine uyguladığı ekonomik, siyasi ve kültürel "terör" sayesinde yapıyor.
Aslında Türkiye'nin bugün en önemli problemi, bileşik kuvvetli bu stratejik terör hareketini, tam anlamıyla deşifre edip, gereken tedbirleri alamayışıdır.
Öyle rahat konuşuyorlar ki...
Üzerimize uyguladıkları siyasi, kültürel ve ekonomik terör hareketi içimizden öyle destek bulmuş ki, artık kendilerini gizlemeye dahi ihtiyaç duymuyorlar.
Avrupa Birliği Türkiye Temsilcisi Karen Fogg, (Türkiye'deki bir toplantı da); "Siz, milli egemenliğinizi, Avrupa Birliği'ne devretmekte olduğunuzun farkında mısınız(?)" sözünü sarf ediyor. Hem de çok elit(!) bir kitlenin huzurunda...
Ve Türkiye bu lafı... ve daha nicelerini yutuyor.
Bu yeni terör hareketleri o kadar güçlü ki; Türkiye artık Güneydoğudaki terörü mumla arıyor.
Ve bu terör, diğer milli güç elemanlarını da sanıldığından çok daha fazlasıyla etkiliyor.
Türk Genel Kurmayı, 19 milyar dolarlık askeri ihaleyi ertelediğini açıklıyor. İşin uzmanları ise, bunun vatanın savunmasında, 19 milyar dolarlık bir geri kalış olduğunu çok iyi biliyor.
Ne enterasan değil mi? Başımızın belası olan ekonomik krizler, aslında geçmişin terör hareketini diskalifiye eden kurumu vuruyor. Siyasi ve kültürel krizlerin, derinlikte yaptığı etkiler ise ne yazık ki, yazılabilecek kadar belirgin değil...
"Nüfus gücümüze", "coğrafi gücümüze", "bilimsel ve teknolojik gücümüze" olan dinamit payları da var.
Aslında Türkiye, kimlerin ve nelerin kendine uyguladığı terör hareketleriyle, bu zillete düştüğünü biliyor.
Ve artık aynı Türkiye, kendine sahip çıkacak, "kendinden olan" iradeyi arıyor.
Abdullah Ağaroğlu
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.