Türkiye'de çocuklar yoksulluk çekiyor
Çocuk yoksulluğu sorununun Türkiye'de derinden hissedildiğine dikkat çeken Doç. Dr. Gülçin Taşkıran, Türkiye’deki çocukların yüzde 33.7’sinin ısınma, temizlik ve beslenme gibi temel ihtiyaçlarını karşılamakta güçlük çektiğini, ciddi bir maddi yoksunluk çektiklerini söyledi
22.11.2022 14:46:00
Dünya genelindeki çocuk yoksulluğu sorunu Türkiye'de de derinden hissediliyor. Altınbaş Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi, Sosyal Hizmet Bölüm Başkanı Doç. Dr. Gülçin Taşkıran, TÜİK, Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması 2012-2020 verilerine göre Türkiye'deki çocukların yüzde 33.7'sinin ısınma, temizlik ve beslenme gibi temel ihtiyaçlarını karşılamakta güçlük çektiğini, ciddi bir maddi yoksunluk çektiklerini söyledi. Yine "2021 TÜİK İstatistiklerle Çocuk" verilerine göre ise, Türkiye'de 2019'un 4. çeyreğinde 5-17 yaş arasında en az 720 bin çocuk işçi bulunduğuna dikkat çekti. Bu çocukların yüzde 70'inin çalışma nedenlerinin hane halkı gelirine katkıda bulunmak ve hane halkının ekonomik faaliyetine yardımcı olmak olduğunu belirtti. Doç. Dr. Taşkıran, ayrıca "Eurostat 2020 verilerine göre, AB ülkelerindeki yoksulluk ve sosyal dışlanma riski altında yaşayan çocuk oranı yüzde 23.6 iken, bu oran Türkiye'de yüzde 44.3'tür" dedi.
20 Kasım 1989'da Türkiye dahil 196 ülke tarafından imzalanan Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme'nin, çocuğun temel haklarının korunması ve sagˆlanmasıyla ilgili temel sorumlulukları devlete verdiğini hatırlatan Taşkıran, çocukların sağlıklı gıdaya, barınma imkanlarına, eğitime ve sağlık hizmetlerine erişiminin insan hakkı boyutuyla değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı. Toplumun en savunmasız ve korunmaya muhtaç bireyleri olan çocukların dezavantajlılığının, yoksulluk sorunu ile daha da derinleştiği değerlendirmesini yaptı. Doç. Dr. Gülçin Taşkıran, "UNICEF'in pandemi öncesindeki verilerine göre en yoksul durumdaki çocukların beş yaşına gelmeden ölme ve kronik beslenme yetersizliğine maruz kalma olasılığı en varlıklı kesimlere mensup çocuklara göre iki kat daha fazla. Ayrıca pandemi döneminde okulların kapanması ve uzaktan eğitime geçilmesiyle, teknolojiye erişme sorunu sebebiyle eğitimden uzak kalan yoksul çocuklar ile zengin hanelerde yaşayan çocuklar arasındaki fark daha da derinleşti" değerlendirmesini yaptı.
Yoksulluğun bir insan hakkı ihlali olduğunun altını çizen Gülçin Taşkıran, çocukların yoksulluk döngüsünün en kırılgan bireyleri olduğunu söyledi. Bu sebeple çocukların temel sağlık hizmetlerine, sağlıklı gıdaya, güvenli bir barınma alanına ve eğitime erişiminin sağlanmasının, özünde insan hakkı bağlamında değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı. Gülçin Taşkıran, son olarak "Çocukların yaşadığı yoksul haneler, çocuğun yoksulluk döngüsüne girmesine önemli bir zemin hazırlıyor. Aile geçimine katkıda bulunmak zorunda kalan çocuklar çok küçük yaşta ya eğitimini bırakarak ya da aksatarak çalışmak zorunda bırakılıyor. Yoksul hanelerde ebeveynlerin işsiz olması ya da düşük gelirli düzensiz işlerde çalışması da çocuğu çalışmaya iten önemli sebepler arasında. Çocuk yoksulluğunu azaltmanın ve önlemenin en temel yolu hane içi yoksulluğu azaltmaya yönelik ve "çocuğun yüksek yararını" gözeten sosyal politikaların üretilmesi" şeklinde konuştu.
Sorumluluk devlette
20 Kasım 1989'da Türkiye dahil 196 ülke tarafından imzalanan Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme'nin, çocuğun temel haklarının korunması ve sagˆlanmasıyla ilgili temel sorumlulukları devlete verdiğini hatırlatan Taşkıran, çocukların sağlıklı gıdaya, barınma imkanlarına, eğitime ve sağlık hizmetlerine erişiminin insan hakkı boyutuyla değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı. Toplumun en savunmasız ve korunmaya muhtaç bireyleri olan çocukların dezavantajlılığının, yoksulluk sorunu ile daha da derinleştiği değerlendirmesini yaptı. Doç. Dr. Gülçin Taşkıran, "UNICEF'in pandemi öncesindeki verilerine göre en yoksul durumdaki çocukların beş yaşına gelmeden ölme ve kronik beslenme yetersizliğine maruz kalma olasılığı en varlıklı kesimlere mensup çocuklara göre iki kat daha fazla. Ayrıca pandemi döneminde okulların kapanması ve uzaktan eğitime geçilmesiyle, teknolojiye erişme sorunu sebebiyle eğitimden uzak kalan yoksul çocuklar ile zengin hanelerde yaşayan çocuklar arasındaki fark daha da derinleşti" değerlendirmesini yaptı.
Yoksulluk insan hakkı ihlalidir
Yoksulluğun bir insan hakkı ihlali olduğunun altını çizen Gülçin Taşkıran, çocukların yoksulluk döngüsünün en kırılgan bireyleri olduğunu söyledi. Bu sebeple çocukların temel sağlık hizmetlerine, sağlıklı gıdaya, güvenli bir barınma alanına ve eğitime erişiminin sağlanmasının, özünde insan hakkı bağlamında değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı. Gülçin Taşkıran, son olarak "Çocukların yaşadığı yoksul haneler, çocuğun yoksulluk döngüsüne girmesine önemli bir zemin hazırlıyor. Aile geçimine katkıda bulunmak zorunda kalan çocuklar çok küçük yaşta ya eğitimini bırakarak ya da aksatarak çalışmak zorunda bırakılıyor. Yoksul hanelerde ebeveynlerin işsiz olması ya da düşük gelirli düzensiz işlerde çalışması da çocuğu çalışmaya iten önemli sebepler arasında. Çocuk yoksulluğunu azaltmanın ve önlemenin en temel yolu hane içi yoksulluğu azaltmaya yönelik ve "çocuğun yüksek yararını" gözeten sosyal politikaların üretilmesi" şeklinde konuştu.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.