Türkiye'de yaşanan ekonomik krizin sebeplerini teşhis etmeden, sağlıklı bir durum tespiti yapmadan krizden çıkış mümkün değil.
IMF'nin son üç yılda üç kez program yenilemesi, Hükümet'in ekonominin dümenini teslim ettiği Kemal Derviş'in vaadlerinin aksine krizin yapısal hale dönüşmesi bu "teşhis"i zorunlu kılıyor.
Son dönemde koalisyon ortaklarının beceriksizliği, acemiliği olsa olsa krizin boyutlarını derinleştirmiştir.
Yaşanan kriz enflasyon ve borç krizinden öte, şirket iflasları ve derin işsizlikle makul stagflasyon içinde enflasyon ortamından topyekün ekonomik deprasyona dönüş, yani topyekün çöküştür.
Bugün başta Merkez Bankası eski başkan yardımcısı Ercan Kumcu, Hazine Eski Müsteşarı Mahfi Eğilmez ve Ticaret ve Borsalar Birliği Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu gibi bazı isimler geç te olsa bu gerçeği görmüştür.
Oysa bu gerçeği iki yıldır Prof. Dr. Haydar Baş bey konferans ve mitinglerde ortaya koymuştur. Keşke zamanında dinleselerdi de millet olarak yanlış politikaların bedelini ödemeseydik.
Yaşanan kriz boyunca, farklı bir ses, farklı bir tez öneren Prof. Dr. Haydar Baş bey, krizle morallerini yitiren insanımıza moral kaynağı, çözümün adresi olmuştur.
Milletin bu yönelişinden telaşa kapılanlar, eleştirilen Kuvay-ı Milliye rüzgarından istifade etmek ve yelkenlerini doldurmak için Prof. Dr. Hayda Baş beyin görüşlerini kopya etmeye başladılar.
Prof. Dr. Haydar Baş bey, Nisan ayında krizi 24 saatte çözerim deyince yaşlı bir kurt politikacı Süleyman Demirel, sahne alarak krizi iki ayda çözerim dedi. Tabi boşuna çırpınıyor. Millet ona sormayacak mı, biz sana değil iki ay 30 yıl verdik. Vardıysa bir marifetin bunca sene neden esirgedin?
Yine Prof. Dr. Haydar Baş bey Derviş'e herkesin can simidi gibi sarıldığı, yeni yetme politikacıların konu mankenliğinden sahte Dervişlik rolüne ısındığı bir dönemde, çıkıp Derviş bu işi "ya bilmiyor ya da bir ülkenin nasıl çökertileceğini iyi biliyor" diyerek IMF modelini eleştirmişti.
IMF'nin talep enflasyonu varmış gibi talep daraltıcı modelleri ile ülkeyi krize iteceğini oysa ülkede maliyet enflasyonu olduğunu söylemişti. Bu yanlış reçetelerin ülkeyi stagflasyona iteceğini belirtmişti.
Aradan 4 ay geçtikten, ülke çökertildikten sonra Hazine, Maliye, DPT bürokratları 6 Kasım'da toplanıp enflasyonun maliyet enflasyonu olduğuna karar veriyor. Neden sonra? Yazık değil mi?
Prof. Dr. Haydar Baş bey, iki yıldır bu vergilerle şirketleri iflas ettirirsiniz vergiler düşürülmeli hatta sıfırlanmalı derken, millete zam üstüne zam yapan, her gün yeni vergi öneren Hükümet ortağı ANAP, sureti haktan görünerek vergi oranlarını indirmeyi öneriyor. Niye mi? Milletin nasıl kazıklandığını Kuvay-ı Milliye mitingleri sayesinde farkettiğini anladığı için.
Bugün ülkenin en temel problemi bu ekonomik krizdir. Ne hazindir ki millete ümit gibi pompalanan, ha bire rüzgarla yelkenleri şişirilen bir partinin lideri, ekonominin e'sinden habersiz. Hem de yüksek tahsili iktisat olan bir zat bu.
Her gittiği mitingde şöyle diyor, "Millet açız, açız" diyor. Sormazlar mı bunu duymayan yok ama sen ne diyorsun? Senin çözümün ne, modelin ne?
Kuvay-ı Milliye'nin söylemlerinin pirim yaptığını düşünerek miting meydanlarında, "bunlar mandacı, bunlar borç alıyor, borç alan buyruk alır" edebiyatı yapmaya başladı. Bir de bizim de referansımız millet. İcazet milletten alınır deme noktasına geldi sayemizde.
Ama keşke samimi olsalar. Nerde?.. Ekrana çıkınca, Kartel'e konuşunca millete attıkları nutukları unutup icazet aldıkları adreslere göz kırpmaya başlıyorlar:
"Elbette ki ABD'siz siyaset olmaz.
AB'ye karşı değiliz.
IMF programını sopa yemeden uygularız.
Küreselleşmeye kim karşı durabilir?
Yahudi lobileri bile bizi tutuyor" amentüsünü tekrar edip duruyorlar.
Onun için gerek millete verdikleri sözde içten olmamaları, gerekse kopya ettikleri modeli kavrayacak inanç, bilgi ve birikimleri olmadığı için Prof. Dr. Haydar Baş beyin Milli Duruş ve ekonomik modelini taklit etseler bile fayda vermez.
Onun için millet olarak bu sefer hata yapma lüksümüz yok. Bugüne kadar yanlış yapan iktidarları cezalandıralım derken yılana sarıldık. Bu sefer gerçekten doğru olanı, çözümü, tezi olan lider ve kadroyu öne çıkarmalıyız.
Varsa başka bir yol onu tartışalım.
IMF'nin son üç yılda üç kez program yenilemesi, Hükümet'in ekonominin dümenini teslim ettiği Kemal Derviş'in vaadlerinin aksine krizin yapısal hale dönüşmesi bu "teşhis"i zorunlu kılıyor.
Son dönemde koalisyon ortaklarının beceriksizliği, acemiliği olsa olsa krizin boyutlarını derinleştirmiştir.
Yaşanan kriz enflasyon ve borç krizinden öte, şirket iflasları ve derin işsizlikle makul stagflasyon içinde enflasyon ortamından topyekün ekonomik deprasyona dönüş, yani topyekün çöküştür.
Bugün başta Merkez Bankası eski başkan yardımcısı Ercan Kumcu, Hazine Eski Müsteşarı Mahfi Eğilmez ve Ticaret ve Borsalar Birliği Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu gibi bazı isimler geç te olsa bu gerçeği görmüştür.
Oysa bu gerçeği iki yıldır Prof. Dr. Haydar Baş bey konferans ve mitinglerde ortaya koymuştur. Keşke zamanında dinleselerdi de millet olarak yanlış politikaların bedelini ödemeseydik.
Yaşanan kriz boyunca, farklı bir ses, farklı bir tez öneren Prof. Dr. Haydar Baş bey, krizle morallerini yitiren insanımıza moral kaynağı, çözümün adresi olmuştur.
Milletin bu yönelişinden telaşa kapılanlar, eleştirilen Kuvay-ı Milliye rüzgarından istifade etmek ve yelkenlerini doldurmak için Prof. Dr. Hayda Baş beyin görüşlerini kopya etmeye başladılar.
Prof. Dr. Haydar Baş bey, Nisan ayında krizi 24 saatte çözerim deyince yaşlı bir kurt politikacı Süleyman Demirel, sahne alarak krizi iki ayda çözerim dedi. Tabi boşuna çırpınıyor. Millet ona sormayacak mı, biz sana değil iki ay 30 yıl verdik. Vardıysa bir marifetin bunca sene neden esirgedin?
Yine Prof. Dr. Haydar Baş bey Derviş'e herkesin can simidi gibi sarıldığı, yeni yetme politikacıların konu mankenliğinden sahte Dervişlik rolüne ısındığı bir dönemde, çıkıp Derviş bu işi "ya bilmiyor ya da bir ülkenin nasıl çökertileceğini iyi biliyor" diyerek IMF modelini eleştirmişti.
IMF'nin talep enflasyonu varmış gibi talep daraltıcı modelleri ile ülkeyi krize iteceğini oysa ülkede maliyet enflasyonu olduğunu söylemişti. Bu yanlış reçetelerin ülkeyi stagflasyona iteceğini belirtmişti.
Aradan 4 ay geçtikten, ülke çökertildikten sonra Hazine, Maliye, DPT bürokratları 6 Kasım'da toplanıp enflasyonun maliyet enflasyonu olduğuna karar veriyor. Neden sonra? Yazık değil mi?
Prof. Dr. Haydar Baş bey, iki yıldır bu vergilerle şirketleri iflas ettirirsiniz vergiler düşürülmeli hatta sıfırlanmalı derken, millete zam üstüne zam yapan, her gün yeni vergi öneren Hükümet ortağı ANAP, sureti haktan görünerek vergi oranlarını indirmeyi öneriyor. Niye mi? Milletin nasıl kazıklandığını Kuvay-ı Milliye mitingleri sayesinde farkettiğini anladığı için.
Bugün ülkenin en temel problemi bu ekonomik krizdir. Ne hazindir ki millete ümit gibi pompalanan, ha bire rüzgarla yelkenleri şişirilen bir partinin lideri, ekonominin e'sinden habersiz. Hem de yüksek tahsili iktisat olan bir zat bu.
Her gittiği mitingde şöyle diyor, "Millet açız, açız" diyor. Sormazlar mı bunu duymayan yok ama sen ne diyorsun? Senin çözümün ne, modelin ne?
Kuvay-ı Milliye'nin söylemlerinin pirim yaptığını düşünerek miting meydanlarında, "bunlar mandacı, bunlar borç alıyor, borç alan buyruk alır" edebiyatı yapmaya başladı. Bir de bizim de referansımız millet. İcazet milletten alınır deme noktasına geldi sayemizde.
Ama keşke samimi olsalar. Nerde?.. Ekrana çıkınca, Kartel'e konuşunca millete attıkları nutukları unutup icazet aldıkları adreslere göz kırpmaya başlıyorlar:
"Elbette ki ABD'siz siyaset olmaz.
AB'ye karşı değiliz.
IMF programını sopa yemeden uygularız.
Küreselleşmeye kim karşı durabilir?
Yahudi lobileri bile bizi tutuyor" amentüsünü tekrar edip duruyorlar.
Onun için gerek millete verdikleri sözde içten olmamaları, gerekse kopya ettikleri modeli kavrayacak inanç, bilgi ve birikimleri olmadığı için Prof. Dr. Haydar Baş beyin Milli Duruş ve ekonomik modelini taklit etseler bile fayda vermez.
Onun için millet olarak bu sefer hata yapma lüksümüz yok. Bugüne kadar yanlış yapan iktidarları cezalandıralım derken yılana sarıldık. Bu sefer gerçekten doğru olanı, çözümü, tezi olan lider ve kadroyu öne çıkarmalıyız.
Varsa başka bir yol onu tartışalım.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
İbrahim Berk / diğer yazıları
- Cübbe düştü haç göründü / 07.01.2020
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014