Osmanlı Devleti bu kadar borçluyken ve bu borcu milletten aldığı vergilerle karşılamaya çalışırken devlet erkânı ve zenginler nasıl bir hayat yaşıyordu, sorusunu dün sormuştuk. Bugün cevap bulmaya çalışalım.
Osmanlı'nın çöküş döneminde çiftçilikle uğraşan halkın gelirleri ya vergi olarak alınıyor veya toprak ağaları tarafından el konuluyordu. Eğitim yok seviyesindeydi. Okuma-yazma oranı erkeklerde % 3, kadınlarda binde 8 civarındaydı. Osmanlı'nın ticareti çoğunlukla gayrı Müslimlerin ve köklü ailelerin tekelindeydi.
Sarayda ise tam bir sefa âlemi vardı. Padişahlar ve aile çevreleri, sadrazamlar, vezirler, beyler, kazaskerler, defterdarlar, valiler, şeyhülislamlar ve de yakınları vs. tam bir bolluk (israf) içerisinde yaşıyorlardı.
Aslında konu hakkında fazla kafaya yormaya da gerek yok. Devlet borçlarını ödeyemezken, millet fakr-u zaruret içerisindeyken yapılan saraylar, köşkler ve camiler ortadaki tabloyu zaten özetliyor. Birkaç örnek vereyim:
Bugün hayranlıkla baktığımız(!) Emine Valide Paşa Yalısı (Yalı, Sultan II. Abdülhamit tarafından son Mısır Hıdivi Abbas Hilmi Paşa'nın annesi Hıdiva Emine Valide Paşa'ya hediye edilmiş.)
Şehzade Burhaneddin Efendi Yalısı (II. Abdülhamid'in oğlu Burhaneddin Efendi için amcası Abdülaziz'in 1911'de satın aldığı 64 odalı bina, Boğaz'ın en büyük yalılardan biri)
Mısırlı Yusuf Ziya Paşa Yalısı (1. Dünya Savaşı yıllarında yapılıyor)
Esma Sultan Yalısı (Sultan I. Abdülhamid'in kızı, Esma Sultan için yapılmış)
Fehime ve Hatice Sultan Yalıları (Gazi Osman Paşa Yalısı olarak da biliniyor. Plevne Savaşı kahramanı Paşa'ya 1883'te II. Abdülhamid'in hediyesi)
Ahmet Mithat Efendi Yalısı, Huber Yalısı, Yılanlı Yalı, Şerifler Yalısı, Recaizade Mahmud Ekrem Yalısı, Afif Ahmet Paşa Yalısı, Bahriyeli Sedad Bey Yalısı gibi boğazın iki yakasına konaçlandırılmış milyonlarca liralık yapılar Osmanlının çöküş döneminde yaptırılmış.
Diğer taraftan başta Dolmabahçe Sarayı (5 milyon altına yaptırılmış) olmak üzere Nuru Osmaniye Camii, Laleli Cami, Valide Cami, İstanbul Eyüp Sultan, İstanbul Nusretiye Cami (II. Mahmut), İstanbul Ortaköy Cami (Sultan Abdülmecit), Dolmabahçe Cami II. Mahmut Türbesi, İstanbul Hamidiye Camisi (II. Abdülhamit), Valide Cami (Sultan Abdülaziz).
Yıldız Sarayı III. Selim'in annesi Mihrişah Sultan için yapıldı. II. Mahmut zamanında yenilendi. II. Abdülhamit zamanında yeni bölümler yapıldı.
Beylerbeyi Sarayı II. Mahmut zamanında ahşap yapıldı, bunun yerine Sultan Abdülaziz yeniden yaptırdı. Çırağan Sarayı Sultan Abdülaziz, İzmir Saat Kulesi (II. Abdülhamit), Dolmabahçe Saat Kulesi (II. Abdülhamit) gibi yapılarda bu dönemde yapılmıştır.
Yani devlet batıyor ama Saray, kendisi adına cami yaptırma veya sefa sürmek için saray, yalı yaptırma derdinde. Sizce bu akla, mantığa sığar mı?
Geçen yıl gündemden düşmeyen, 'Albülhamit'in torunları, dedelerinin mirası peşinde', haberlerinden Padişahların mal varlıklarını tahmin edebilirsiniz. Nilhan Hanım resmen Türkiye'nin yarısı dedemin malıdır, istiyorum, diyordu.
Bir daha sorayım; Devlet, millet bu halde iken kişilerin böyle servetlere sahip olması nasıl izah edilebilir?
Osmanlı'nın diğer bir handikabı da özelleştirmelerde idi.
Osmanlı zamanın en stratejik ulaşım ağı olan demiryollarının yapımını ve işletmesini İngiliz-Fransız, Avusturyalı, Belçikalı ve Alman sermayedarlara vermişti. Böylece Avrupalı devletler hem para kazanıyor, hem de Anadolu'daki halka nüfus etme, ayrıştırma çabalarını hızlandırıyorlardı.
Kabul edilemeyecek bir başka gerçek ise Osmanlı Ordusunun içinde bulunduğu haldi. Bugün 'Hilafet Ordusu' diyen adlandırılan Osmanlı ordusunu tamamen yabancı (genelde Alman) komutanlar yönetiyordu. 1. Dünya Savaşı yıllarında ordudaki yabancı komutan sayısı 800'ü aşmıştı.
Bu gerçeklerin hepsi ve daha fazlası arşivlerde yazılı. Günümüze geldiğimizde sadece kavramların, isimlerin, araçların değiştiği bir gerçek. Ama gidişat aynı.
Artık tarihin tekerrürünü yaşamak istemiyoruz. Türk milletinin işi tarih yazmaktır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- 2 bin değil 2 bin 600 yıldır yapılanamayanı yaptılar? / 19.04.2025
- Gazze’den tehciri, ‘hicret’ olarak kabul ettirmeye çalışıyorlar / 18.04.2025
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Gazze’den tehciri, ‘hicret’ olarak kabul ettirmeye çalışıyorlar / 18.04.2025
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025