Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bakınız 29 Ağustos 2003'te katıldığı "eğrisi doğrusu" programında neler söylemiş;
"ABD'nin amacı Irak'ta istikrarı sağlamaksa, o zaman Türkiye'ye baştan 'biz size şu bölgeyi verdik demeli ve Türkiye onu değerlendirmeye almalı.' Ona göre çalışma yapıp, parlamentoya getirecekmiyiz, getirmeyecekmiyiz bunun kararını hükümet olarak vermeliyiz."
Taha Akyol'a Başbakanın sarfettiği sözler bunlar... Her normal siyasetçinin yapacağı gibi "bizim için önemli olan Irak'ta nerede olduğumuzdur, bu belli olmadan Meclis'in de önüne gidemeyiz" diyor.
Peki bugün ne diyor Başbakan ve Hükumet'i, birde buna bakalım.
"Önce tezkere çıksın, ondan sonra oturur Amerikalılarla pazarlık yaparız."
Dün "önce Türk Askerinin görev yeri belirlensin, sonra bakarız" diyenler bugün "yerin, konumun ne önemi var, tezkere çıksın ondan sonrası Allah Kerim" diyorlar.
İyi ama niçin? Nasıl oluyorda bu kadar hayati, bu kadar kritik bir konuda ve de bu kadar kısa bir zamanda 180 derece bel oynatabiliyorlar?
Hemen şunu belirtelim ki; Irak'a gönderilecek Mehmetçik için en önemli konu, Türk Askerinin nerede konuşlanacağıdır?
Bu soruya verilecek cevap aynı zamanda "niçin Irak'a gidiyoruz?" sorusunun da karşılığıdır.
İsterseniz şimdi tam zamanı iken, Türk Askerini behemehal Irak'a göndermek isteyenlerin kullandığı temel gerekçe neydi onu bir hatırlayalım.
Ne diyordu bu beyler?
"Türk askeri Irak'ta bulunursa, K.Irak'ta yaşanacak gelişmelere yani PKK meselesine uzak kalmış olmayız."
Şimdi bu temel yaklaşımın sonucu olarak Türk Askerinin (K.Irak'ı çoktan geçtik) hiç değilse bu bölgeye yakın bir yerde bulunmayı istemeye her halde hakkı vardır.
Şayet Amerikalılar buna izin vermiyorlarsa, anlamı şudur;
"K.Irak'ta ne olursa olsun hiç bir şey yapamazsınız. 10 bin Mehmetçikle orada bulunsanızda..."
O zaman soruda haklı olarak şu hale dönüşüyor.
"Madem K. Irak'ta bir etkinliğimiz olmayacak öyleyse mutabakatsız, muhtırasız niçin Irak'a gidiyoruz?"
Demek ki meselenin esası Irak'a gidecek askerimizin nerede konuşlanacağı, sorusunda düğümleniyor. Ama ifade ettiğimiz gibi "hikmetten hareketle hükumet" bu konuda daha önce sarfettiği sözleri unutmuş durumda.
Siz bu satırları okuduğunuzda belkide tezkere çıkmış olacak. Çünkü Meclis'in üzerinde öyle bir hava estiriliyor.
Buna rağmen hiç değilse bundan sonraki (yapılacağından çok emin olamasakta) pazarlıklar için, bir kaç kritik noktanın altını çizelim.
1) ABD ile Türkiye Irak'ta taraftır.
2) İki ülkenin burun buruna geldiği "öznel alan" ise K. Irak'tır.
3) K.Irak (daha doğrusu K.Irak'ta kurulacak bir Kürt devleti) bizim olduğu kadar tersinden, ABD'nin de kırmızı çizgisidir.
4) ABD daha geniş kapsamlı bir senaryoya, K.Irak'tan yürüyeceğini düşünmektedir.
5) Dolayısıyla ABD, çeyrek milyon askerini oraya yığmışken Türk Askerini K. Irak'ın sınırından bile geçirmez. Aksini düşünmek safdillik değil, Türkiye'yi heba etmektir.
Şimdi konuya bu soruların oluşturduğu çerçeveden bakınca ortaya çıkan şey şu; "K. Irak'a yakın olalım" ifadeleri bir kandırmaca taktiğinden ibaret...
Peki diyebilirsiniz ki ABD niçin, bu durumda Türk askerini K. Irak'a istiyor? Hemen cevaplandıralım.
1- Söylediğimiz gibi ABD, Irak ötesi daha büyük bir senaryo için bölgede bulunuyor.
2- Irak'tan sonraki büyük hedef, İran'dır.
3- İran'ı yenmenin yolu bu ülkenin etrafının mümkün olduğunca boşaltılarak, yalnızlaştırılmasıdır.
4- Hedef bir Türk-İran savaşını körüklemektir. Saddam'ın İran'a nasıl saldırtıldığını unutmayalım.
5- Türk Askeri bu büyük oyuna malzeme olmak için Irak'a çekilmekte ve Şii bölgesinde konuşlanmaya çalışılmaktadır.
6- Şii bölgesinde şiilerle çatışacak Türk Askerini bir düşünün... İran acaba buna ne der? Türkmenler bizim için ne ifade ediyorsa, bölgede İran için aynı önemdedir. İran burası benim doğal uzantım ve doğal parçam derse ne olacak?
Ve ey Türkiye; Şimdi anladık mı acaba, Başbakan niçin Türk Askerinin gideceği yeri Meclis'ten ve Kamuoyundan saklıyor? Konuyu yuvarlayarak geçiştiriyor?
"ABD'nin amacı Irak'ta istikrarı sağlamaksa, o zaman Türkiye'ye baştan 'biz size şu bölgeyi verdik demeli ve Türkiye onu değerlendirmeye almalı.' Ona göre çalışma yapıp, parlamentoya getirecekmiyiz, getirmeyecekmiyiz bunun kararını hükümet olarak vermeliyiz."
Taha Akyol'a Başbakanın sarfettiği sözler bunlar... Her normal siyasetçinin yapacağı gibi "bizim için önemli olan Irak'ta nerede olduğumuzdur, bu belli olmadan Meclis'in de önüne gidemeyiz" diyor.
Peki bugün ne diyor Başbakan ve Hükumet'i, birde buna bakalım.
"Önce tezkere çıksın, ondan sonra oturur Amerikalılarla pazarlık yaparız."
Dün "önce Türk Askerinin görev yeri belirlensin, sonra bakarız" diyenler bugün "yerin, konumun ne önemi var, tezkere çıksın ondan sonrası Allah Kerim" diyorlar.
İyi ama niçin? Nasıl oluyorda bu kadar hayati, bu kadar kritik bir konuda ve de bu kadar kısa bir zamanda 180 derece bel oynatabiliyorlar?
Hemen şunu belirtelim ki; Irak'a gönderilecek Mehmetçik için en önemli konu, Türk Askerinin nerede konuşlanacağıdır?
Bu soruya verilecek cevap aynı zamanda "niçin Irak'a gidiyoruz?" sorusunun da karşılığıdır.
İsterseniz şimdi tam zamanı iken, Türk Askerini behemehal Irak'a göndermek isteyenlerin kullandığı temel gerekçe neydi onu bir hatırlayalım.
Ne diyordu bu beyler?
"Türk askeri Irak'ta bulunursa, K.Irak'ta yaşanacak gelişmelere yani PKK meselesine uzak kalmış olmayız."
Şimdi bu temel yaklaşımın sonucu olarak Türk Askerinin (K.Irak'ı çoktan geçtik) hiç değilse bu bölgeye yakın bir yerde bulunmayı istemeye her halde hakkı vardır.
Şayet Amerikalılar buna izin vermiyorlarsa, anlamı şudur;
"K.Irak'ta ne olursa olsun hiç bir şey yapamazsınız. 10 bin Mehmetçikle orada bulunsanızda..."
O zaman soruda haklı olarak şu hale dönüşüyor.
"Madem K. Irak'ta bir etkinliğimiz olmayacak öyleyse mutabakatsız, muhtırasız niçin Irak'a gidiyoruz?"
Demek ki meselenin esası Irak'a gidecek askerimizin nerede konuşlanacağı, sorusunda düğümleniyor. Ama ifade ettiğimiz gibi "hikmetten hareketle hükumet" bu konuda daha önce sarfettiği sözleri unutmuş durumda.
Siz bu satırları okuduğunuzda belkide tezkere çıkmış olacak. Çünkü Meclis'in üzerinde öyle bir hava estiriliyor.
Buna rağmen hiç değilse bundan sonraki (yapılacağından çok emin olamasakta) pazarlıklar için, bir kaç kritik noktanın altını çizelim.
1) ABD ile Türkiye Irak'ta taraftır.
2) İki ülkenin burun buruna geldiği "öznel alan" ise K. Irak'tır.
3) K.Irak (daha doğrusu K.Irak'ta kurulacak bir Kürt devleti) bizim olduğu kadar tersinden, ABD'nin de kırmızı çizgisidir.
4) ABD daha geniş kapsamlı bir senaryoya, K.Irak'tan yürüyeceğini düşünmektedir.
5) Dolayısıyla ABD, çeyrek milyon askerini oraya yığmışken Türk Askerini K. Irak'ın sınırından bile geçirmez. Aksini düşünmek safdillik değil, Türkiye'yi heba etmektir.
Şimdi konuya bu soruların oluşturduğu çerçeveden bakınca ortaya çıkan şey şu; "K. Irak'a yakın olalım" ifadeleri bir kandırmaca taktiğinden ibaret...
Peki diyebilirsiniz ki ABD niçin, bu durumda Türk askerini K. Irak'a istiyor? Hemen cevaplandıralım.
1- Söylediğimiz gibi ABD, Irak ötesi daha büyük bir senaryo için bölgede bulunuyor.
2- Irak'tan sonraki büyük hedef, İran'dır.
3- İran'ı yenmenin yolu bu ülkenin etrafının mümkün olduğunca boşaltılarak, yalnızlaştırılmasıdır.
4- Hedef bir Türk-İran savaşını körüklemektir. Saddam'ın İran'a nasıl saldırtıldığını unutmayalım.
5- Türk Askeri bu büyük oyuna malzeme olmak için Irak'a çekilmekte ve Şii bölgesinde konuşlanmaya çalışılmaktadır.
6- Şii bölgesinde şiilerle çatışacak Türk Askerini bir düşünün... İran acaba buna ne der? Türkmenler bizim için ne ifade ediyorsa, bölgede İran için aynı önemdedir. İran burası benim doğal uzantım ve doğal parçam derse ne olacak?
Ve ey Türkiye; Şimdi anladık mı acaba, Başbakan niçin Türk Askerinin gideceği yeri Meclis'ten ve Kamuoyundan saklıyor? Konuyu yuvarlayarak geçiştiriyor?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Ahmet Erimhan / diğer yazıları
- Sahili olmayan umman / 14.04.2022
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 09.06.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 06.06.2021
- Birlik ve beraberlik ölümden başka her şeyi yener / 17.05.2021
- Ermeni Meselesi ve Gerçekler / 25.04.2021
- Osmanlı İslamı / 18.04.2021
- Sensizlik, benim şiirim / 11.04.2021
- Fikirlerin halledemediği davaları kan halleder / 04.04.2021
- Dünya bir leştir, taliplileri köpektir! / 28.03.2021
- Rüzgâr eken fırtına biçer / 23.03.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 09.06.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 06.06.2021
- Birlik ve beraberlik ölümden başka her şeyi yener / 17.05.2021
- Ermeni Meselesi ve Gerçekler / 25.04.2021
- Osmanlı İslamı / 18.04.2021
- Sensizlik, benim şiirim / 11.04.2021
- Fikirlerin halledemediği davaları kan halleder / 04.04.2021
- Dünya bir leştir, taliplileri köpektir! / 28.03.2021
- Rüzgâr eken fırtına biçer / 23.03.2021