Tüketici güçlendirilmezse EKONOMi DÜZELMEZ

Dünya ve Türkiye'de durağan bir ekonomi yaşandığına dikkat çeken BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, ekonomideki durağanlığın aşılması, istihdamın artmasının yolunun tüketicinin güçlendirilmesinden geçtiğini söyledi

Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, Dünya, Avrupa ve Türkiye'de bir ekonomik durgunluk yaşandığına dikkat çekerek sebepleri hakkında bilgi verdi. Euro'ya geçiş ile birlikte emisyon hacmi üzerindeki egemenliklerini kaybeden Avrupa ülkeleri ekonomilerinin durgunlukla karşı karşıya kaldığını söyleyen BTP lideri Prof. Dr. Haydar Baş, Çin mallarının piyasaları işgal etmesinin sebebinin maliyet ucuzluğundan kaynaklandığını belirtti. İşsizliğin de, ekonomideki durgunluğun da önlenmesi için tüketicinin cebinin mutlaka doldurulması gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Haydar Baş, "ihtiyaçlar sınırsız, kaynaklar sınırlı" şeklindeki Malthus'yen anlayışın artık terk edilmesi gerektiğinin altını çizdi. Prof. Dr. Haydar Baş başlıklar halinde şunları söyledi:

Dünyada durağanlık hakim

" Bugün Dünya'da da, Türkiye'de de durağan bir ekonomi hakim vaziyette. Tüketici sınıfın tüketme kabiliyeti hasta edildiği için tüketici sadece vitrinlere bakmakla yetiniyor. Para mânâsını kaybetti. Spekülatif bir araç haline geldi. Tekelleşti. Onun için tüketmesi istenen kesimlerde para yok. Bu durgunluğu aşmak için hem üretici sınıfın ürettiği mamulü ucuza ürettirmek, hem de tüketiciyi güçlendirmek şarttır."

Euro AB'nin sonunu

getirebilir

"Avrupa'daki durgunluk Euro'ya geçişten kaynaklanıyor. Milli gelirin % 30'u piyasada para olarak bulunması lazım. Vücudun nasıl kana ihtiyacı varsa piyasanın da paraya ihtiyacı vardır. Paranın tek merkezden idaresi bu şartın gerçekleşmesini engelliyor. Emisyon daralınca müdahale edemiyorsunuz. Önceden kural gereği emisyonu genişleten ülkeler şimdi genişletemiyorlar. Mal çoğalıyır para mahdut kalıyor. Bundan en çok etkilenen Almanya'nın yaşadığı problem topyekün Avrupa'nın yaşadığı bir problem haline gelecek. Para birliği AB'nin sonunu getirebilir."

Temelden yanlış anlayış

" Ekonomik durgunluk, 'ihtiyaçlar sınırsız, kaynaklar sınırlı' şeklindeki anlayışın da kaçınılmaz sonucudur. Halbuki gerçek tam tersidir. Aslında 'ihtiyaçlar sınırlı, kaynaklar sınırsızdır.' İnsanoğlunun ihtiyaçları sınırsızdır anlayışı temelden yanlıştır. İnsanoğlunun ihtiyaçları bellidir. Bu ihtiyaçları giderecek kaynaklar ise sınırsız ve çeşitlidir. Öyle ki kaynaklar dünyanın 10 misli nüfusunu bile bakacak boyuttadır."

İstihdam için şartlar

"İşsizliği önlemek için istihdam sahaları açmak şarttır. Üretim için ise imkan gereklidir. İstihdam ekonominin büyümesine, büyüme üretim kabiliyetine, üretim ise tüketimin devamına bağlıdır. Tüketimin olmadığı bir üretim ekonomisinde stoklar artar. Dolayısıyla iş üretime müşteri olacak tüketiciyi güçlendirmekten geçmektedir. Emme-basma tulumbası gibi tüketimi de, üretimi de tahrik eden unsur paradır. Bugün ise para bu fonksiyonunun tam tersini yapmakta, spekülatif bir araç olarak kullanılmaktadır. Para ile para kazanmakta kullanılmaktadır. Sermaye piyasalarında, bankalarda bloke edilmekte, bazı kanallarda faiz bazı kanallarda kumar aracı olarak kullanılmaktadır. Yapılacak iş, sermaye piyasasındaki parayı kumar aracı, bankalardaki parayı da faiz aracı olmaktan çıkarmak, üretim ve tüketim çarkına sokmaktır."

Tarım politikası çıkmaz sokak

"Geleceğin sektörü tarım ve gıda sektörünün önü mutlaka açılmalıdır. Oysa Türkiye, IMF politikaları ile tarımın önünü kesmiştir. Üretimden vazgeçmiş, kendi kendimize kota koymuş durumdayız. İhraç ettiğimiz ürünleri ithal eder olduk. Tarımda kendine yeten 7 ülkeden biriydik, bu özelliğimiz kaybolmak üzere. Batılı ülkelerin aklı ile devam edersek yolumuz çıkmaz sokaktır. Dolayısıyla siyasi iradenin yapması gereken şey bir devlet politikası halinde tarımı desteklemektir; kota ve tahditlerde ısrar değildir. AB ve ABD tarıma yılda 500 milyar dolara yakın destek verirken bize ne oluyor da karnımızı doyuramayacak politikalara 'evet' diyoruz."